• belirlenmiş kodlarla şekilsizleşmiş ilişkiler; acı, merhamet, vicdan ve daha bir dolu ıvır zıvır içinde "anlaşılmanın" bir köpek uluması olduğu kendi sokağımıza dönüş, kendi içimize göç, sürgün olmanın kilometresiz ifadesi, yabancılığın sınırsız olma hali, duvarlar üstünden atlarken düşüp kanattığımız dizlerimiz, çarpılan kapıların akıttığı burun kanaması, diz çökmeden sırtlayabilmek için evimizi giydiğimiz bağcıksız ayakkabılar, kendi içimizde yanan mum, mumun sadece kendini tüketmesi, yalnızlığın özgürlük olmadığı, bir arada olma kayığının kısa ipi, içimize ördüğümüz duvarlar, "bir damla bir damla daha iki damla etmez, daha büyük damla eder", daha söylenecek bir dolu şey üzerine film yapmış adam. bir delinin manifestosuyla bir delide bana kendimi gösteren adam. ve evet sadece köpekler anlıyor, hissedebilmekten bu kadar uzaklaşmışken insanlar değil mi tarkovski?
  • "buna karşılık tarkovski'nin evreninde tinsel boyuta sadece toprağın nemli ağırlığıyla (ve durgun suyla) doğrudan yoğun fiziksel temas yoluyla geçeriz. nihai tarkovskici tinsel deneyim, özne yarı yarıya durgun suya batmış şekilde dünyanın yüzeyinde uzanmışken gerçekleşir; tarkovski'nin kahramanları dizlerinin üstünde, başları yukarıya, göğe dönük dua etmezler; aksine nemli toprağın sessiz kalp atışlarına yoğunlaşıp kulak verirler..." slavoj zizek - the thing from inner space

    (bkz: andrey tarkovski/@ibisile)
  • “kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin.” sözünü sevdiğim rus yönetmen.

    (bkz: andrey tarkovsky)
  • şair ve tercüman arseniy tarkovsky'nin oğludur. ilk uzun metrajlı filmi ıvanovo detstvo'dur. cannes film festivali'nden toplamda 9 ödül almış, gelmiş geçmiş en başarılı yönetmenlerdendir.
  • insan 16 yaşındayken dünyayı değiştireceğini düşünür.
    18 olduğunda düşünceleri sert bir kayaya çarpar.20 yaşına geldiğinde hiçbir şey değiştiremeyeceğini anlar
    25 yaşına geldiğinde ise dünyanın onu değiştirdiğini fark eder.
    ve insan 25 yaşında ölür,75 yaşında gömülür.
  • dunya o kadar mukemmel olmadığı icin sanat vardir

    etrafini cizemedegim, sanata giris cumlem olan bu sözü bana hatirlatan sanat insani
  • her bir film karesinin adeta bir tablo olduğu efsane yönetmen, nostalgia filmi sahnelerini al sergiye koy öyle
  • zamanı yeniden işleyen , nakş-edendir .
  • tüm zamanların en büyük yönetmenleri arasında gösterilir andrey tarkovski. ona böylesi büyük bir önem atfedilmesinin tek nedeni filmlerinde gördüğümüz uzun planlar ya da kusursuza yakın görüntüler yakalamaktaki ustalığı değil elbet. tarkovski deyince şiirsel ve felsefi yönü son derece baskın bir sinema akla gelir. bireyin anlam arayışını, aşk, metafizik, maddiyet, epistemoloji ve tabii inanç; tarkovski filmlerinin temelini oluşturan kavramlar.

    bazı klasik anlatı sineması örneklerini tanımlamak, nitelemek ya da sadece övmek için kullanılan ifadelerden biri, şiirsel ya da gündelik konuşma diline yansımış hâliyle “şiir gibi”dir. peki bu ifade tam olarak nasıl bir sinema filmini ifade eder ya da daha genel bir soruyla bir sinema filmi bambaşka bir sanat disiplini olan şiirle aynı kulvarda değerlendirilebilir mi? tarkovski de tüm kariyerinde bu sorunun cevabını aramıştır belki de.
hesabın var mı? giriş yap