• hiç sekmeden senede bir yoğun stres yüzünden patlayarak yoğun bakıma düşmeme ve oradaki hastaların arasındaki en hayat dolu ve espirili insan olmama* sebep olan hastalık. aslında ilgiyi başka şeylere çekip, bir iki ilaç alınca geçebilecek bir şey olmasına rağmen düzensiz atış sırasında oluşabilecek pıhtıların beyin damarlarını tıkama riskine* karşı doktorlar bu hastalığa çok dikkat ederler.

    ayrıca bu berbat olaydan muzdarip genç kişiler her sene vakitlerinin bir kısmını kardiyoloji servislerinde yaşlı hastaların "ne işi var bunun burda" bakışları arasında geçirirler, ama yine de sizinle aynı durumda ve sizi anlayan bir arkadaş bulma ihtimali bütün sıkıntıyı çekilebilir kılar.
  • antidepresanları bırakmaya çalışma döneminde de sık karşımıza çıkan durum, ahval, şerait. paxil sağolsun anladık bunu da. taşikardi ebemizi düzenli-düzensiz siter sağolsun. gerçekten de yaşamayan, bilmeyen, hiç tanık olmayanlar için 200-250 nabız olduğunu söylediğinizde "abartıyosun" tepkisini alırsınız. allah sana o abartıyı hiç tattırmasın kardeşim derim her seferinde ya, neyse bakalım.
  • kalbin dakkada 200-250 arasinda atmasi durumu...
    nefes alis-verisi hizlanir hatta bi yerden sonra nefes alma isteiini karsilayamaz duruma gelirsin.. terleme ve titreme meydana gelir..
  • çok sık meydana geliyorsa, bir doktora* muhakkak gidilmesi gereken problem.

    taşikardi, kalp rahatsızlığı olması muhtemel hastalarda en fazla görülen belirtilerden birisidir. bu sebeple, ihmale getirilmeden, elektrokardiyografi ve ekokardiyografi vasıtasıyla kalbinize baktırmanız gerekir. özellikle, gece uyumaya çalıştığınız vakit meydana geldiğinde, uykunuzun içine eder. uyutmaz, delirtir. resmen beşik gibi sallar vücudunuzu.
  • kesinlikle kişilik yapılarını da etkileyen bir hastalık. aceleci, sabırsız, tez canlı, sinirli bir kişiliği de beraberinde getirir ya da bu kişilik yapıları taşikardiyi oluşturur orasını kestiremiyorum. bi de aritmikse boku yediniz demektir, en küçük heyecan durumlarında ya da fiziksel aktivitenin arttığı durumlarda yerinden çıkacakmışçasına çarpıntınız başlayabilir. ben 5 dklık bir koşu sonunda 175'i çok rahat görüyorum. gelecekte kalp krizinden korunmak için sessiz sakin bir sahil kasabasına atanmayı ve emekli olmayı planlıyorum. hayırlısı.
  • ölüyormuşsunuz gibi hissettirir.. tansiyon yok gibi gelir, nefes alamazsınız, kendinizi kaybedersiniz, eliniz ayağınız tutmaz... yapılacak en iyi şey derin nefes almaya ve sakin olmaya çalışmaktır... en büyük düşmanı telaşa kapılmaktır. en az yarım saat etkisi devam eder.
  • tansiyon aletinde* nabız sayısını 200 olarak görebilmektir. damarların beyinde zonklaması, elin ayağın boşalmasıdır. aşırı gerginliğe bağlı olarak oluşabilir. derin nefes almak, yatmak lazdımdır. bir de "lan kalbim çok hızlı atıyor, ölecek miyim acep?" düşüncelerine kendinizi kaptırırsanız, bu sefer daha da hızlı atmaya başlar. sakin olmak gerekir.
  • profesyonel spor hayatımı bitiren hastalık.
  • dün hayatımda ilk defa başıma gelmiş durum. acil serviste tansiyon ve nabzıma bakan görevlinin surat ifadesinin değiştiğini görmem üzerine, nabzımın 124 olduğunu ve ekg çekildikten sonra da geçene kadar acilde tutulacağımı öğrendim. bir sakinleştirici sonrasında biraz olsun kendime geldim. en güzel tanımı, kişiyi ciddi ciddi öleceğine inanacak hale getiriyor olmasıdır herhalde. özetle, fazla stres yapmamak, ota boka üzülmemek lazım.
  • ilk olarak 20 yaşındayken uykusuz bir istanbul ankara gece treni sonrasındaki akşam yaklaşık 36 saatlik uykusuzluk sonrası barda tanıştık kendisiyle. hacettepe tıp acil servisinde 15 tane intern'ün de başıma toplanmasıyla ölüyor muyum acaba diye iyice tırsıp nabzım 230'a vurmuştu, bir kaç saat yatırılıp nabzım normale döndükten sonra göndermişlerdi eve. sonra kardiyoloğun sen biraz heyecanlı bir insansın teşhisiyle yazdığı diderali yaklaşık 4 yıl kullandım ama ilaç kullanmama rağmen arada sırada karşılaşıyorduk kendisiyle. askere gitmeden önce acaba sakata çıkarırlar mı diye bayağı zorlamıştım ama askeri doktorlar hiç iplemedi tabii. sonra bir mucize oldu askerdeki düzenli yaşam ve sonraki iş hayatı taşikardimi bitirdi. yaklaşık 8 yıl hiç boka sarmadı kalbim. sonra ben kilolu bir insan olarak spora gidip zayıflama kararı aldım, bir de bok yiyip hocanın tavsiyesiyle l-karnitin kullanmaya başladım. yaklaşık 2 ay sonra kendisiyle tekrar haşır neşir olmaya başladık yıllar sonra. pek iplemedim başta çünkü maksimum 1 dakika sürüp geçiyordu. 1 ay daha kullandım l-karnitini, sonra ulan bi araştırayım neymiş bu meret diye internete girdim ve bir sitede içerisindeki kafein sebebiyle aritmi, taşikardi problemi olan insanların kullanması sakıncalı olabilir diye bir uyarı gördüm. sonra kardiyoloğa gittim. doktor eko çektikten sonra bilmem ne kapakçığınızda hafif bir esneklik var, alkol ve kafein kullanımı taşikardiyi tetikler ancak hayati bir tehlike yaratmaz dedi. bir kaç ay sonra ukraynadayken 20 yaşımda yani 16 yıl önce yaşadığım gibi kendi başına geçmeyen ve hastanede sonlanan bir taşikardi daha geçirdim. bu olayda neredeyse her gün yoğun alkol kullandığım bir 3 haftalık dönemin sonunda gerçekleşti.

    kısacası benimkisi alkol, kafein ve sıcak havayla tetiklenen bir tür. l-karnitin kullanımı ise yıllardır yaşamadığım sorunların tekrar başlamasına sebep oldu. l-karnitin öncesi ne kadar uzun süreli ve yoğun alkol kullansam da taşikardi yaşamadım yıllarca. l-karnitin kullanıp spor yaparak 12 kilo verdim 3 ayda ancak kalbimin içine ettim. değdi mi derseniz, verdiğim 12 kilonun hepsini bir yılda geri aldım ancak taşikardiyi hala ara sıra yaşıyorum.

    siz siz olun bu tarz supplementleri dikkatli kullanın, yan etkilerini araştırın.
hesabın var mı? giriş yap