• sadece temizliğe değil; 10-15 dk.'lık işler dışında eve uzun soluklu iş yapmak için gelen herkese (usta, servis vs.) yemek saatlerine denk gelen işlerde yemek verilir. kimse sultan sofrası kurun demiyor, ama bir dürüm ısmarlamak da çok zor bir şey değil bence.
  • bir şirketten hizmet satın almanız neticesinde geliyorsa hayır, direkt istihdam etmeniz yoluyla geliyorsa evet.
  • öğle yemeği tabi verilir temizlik tam günse ama sabah kahvaltısı yapmadan da gelinmez. biz işyerine gidince kahvaltı veren var mı? bi zahmet evde yesinler ya da yanlarında getirsinler.

    tam 1 saat kahvaltı faslı sürüyor yardımcıların. kahvaltı yaptınız mı diye nezaketen soruyorum, bir kere de evet yaptım diyen olmadı. e aç mı çalışsın mecbur hazırlıyosun misafire hazırlar gibi, sonra hayat hikayesi anlatma kısmı başlıyo. bir tane de dertsiz eşiyle sorunu olmayan görmedim. benim derdim bana yeter bide bir saat dert dinliyorum. sonra bir saat kahvaltı yapma, yarım saat kahve içme derken, saatim doldu şunlar yetişmedi diye kaçıyorlar.

    almıyorum artık yardımcı filan kafam rahat.

    edit: mesele asla bir kap yemek meselesi değil. herkes verir paylaşır ne varsa ama yarım saatte bir 10dk kahve sigara telefon molası, bir saat kahvaltı molası, bir saat öğle yemeği molası. bi de arkadaş oturmasına gelmiş gibi yayıla yayıla yavaş yavaş yeme olayı var. yahu işimiz var işte ye de kalkalım hayat hikayeni neden dinliyorum? e kaç saat duruyosun ki zaten? ben bu kadına habire yemek hazırlayıp bulaşıkla mı uğraşayım, yoksa temizliğin ucundan köşesinden yardım mı edeyim? -o çalışırken oturamıyorum- sonra o gittikten sonra bir bakıyosun her şey yarım yamalak yapılmış ve resmen kaçmış evden. bu noktada da kendini enayi gibi hissediyosun bide misafir gibi ağırlama salaklığı yapıp kalan işleri gene kendin yapıyosun. ee aç doyurmak mıydı amaç sadece? aman neyse işini hakkıyla yapan bana denk gelmedi size başarılar..
  • abes bir soru. 1992-2021 yılları arasında aynı yardımcı ile çalıştım. evimin anahtarını verecek kadar güvendiğim biridir. 1 kere bile ayrı yemek yemedik. öğle olduğunda evdeysem, beraber dolapta ne varsa yerdik. evde olmadığım zamanlarda ise börek sevdiği için dolapta börek bulundururdum.

    diğer yandan kendisini bir iş arkadaşıma önerdim. öğle olduğunda iş arkadaşım çekmiş, annesine gitmiş yemek yemeye. bizim kızı da aç bir şekilde evde öylece bırakmış. haklı olarak bir daha o eve temizliğe gitmek istemedi bu insanlık dışı tavır karşısında. ben de bir daha o kişi ile selam-sabahtan öteye gitmedim.

    birlikte çalıştığınız insanlara davranışınız, karakterinizi simgeler.
  • gelişmemiş ekonomilerde, işveren işçisine öğle yemeği verir. dünyanın en büyük yemek dağıtım ağına sahip olan ülkesi hindistan'dır. öğle yemeğine doğru mumbai sokaklarını sefertası ile yemek dağıtan bisikletli kuryeler doldurur.

    dabbawalas

    batıda ise taşeronlaşma, işçilerin arasında fark oluşturuyor. almanya'da iş yaptığımız şirketlerden birisi, yemek firması ile anlaşma yapmış. yemek firması, işçiler için gayet uygun fiyata salata barı ve tatlı büfesi de dahil olacak şekilde yemek çıkartıyor. ama bu yemekler, şirketin kadrolu elemanı olan alman işçiler için ucuz. polonyalı taşeronların işçileri için ise pahalı. polonyalılar öğle yemeğini sosisli sandaviç ile geçiştiriyor.

    ***

    türkiye'de işçilere öğle yemeği verilmesi işverenin görevidir. eve gündelikçi çağırdığınız zaman, siz o kadının işvereni oluyorsunuz.

    şimdi yemekten daha önemli bir konu daha var. sgk primi. e-devlet üzerinden hızlı bir şekilde günlük prim yatırabiliyorsunuz.

    bence esas kadının primini ihmal etmeyin. dünyanın bin bir türlü hali var. ev iş yaparken de iş kazası geçirebilir.

    öteki taraftan, inşaat işçileri yayla gibi iskelelerden düşüyor ölüyor, bu kadınlar 10 santim mermerin üzerine naylon çorapla çıkıp cam siliyor. vallahi kanım çekiliyor.

    bu yüzden ben sadece içerden sildiriyorum. camın dışını da sağanak yağmur temizlesin.

    sjw editi

    abd’deki aids salgınında çok sayıda porno oyuncusu hayatını kaybetti. bunun üzerine porno oyuncuları bir araya geliyor ve bir vakıf kuruyor. vakfın bir de hastanesi var. hastanenin doktorları diyor ki:

    - oyuncular için çeşit çeşit kondom ayarladık. mesela makyaja dayanıklı kondom var. bu kondomu boyadığınızda kondom taktığınız belli olmuyor. ama oyuncular yine de kondom takmıyor.

    ben porno izlerken oyuncuların kondom takıp takmadığına hiç dikkat etmiyordum. hatta kesin ip var diye düşünüyordum. yani normalde film kondomlu olarak çekiliyor. yakın çekimlerde ise kondomsuz bir şekilde yalandan gir çık yapıyorlar. meğerse öyle değilmiş, gerçekten kondom takmıyorlarmış.

    izleyici kondomsuz seks bekliyormuş. erkek oyuncular; kondom takmanın gey porno ile ilgili olduğunu düşünüyormuş. kadın oyuncular ise iş bulamam korkusu ile kondomsuz sekse itiraz etmiyormuş.

    bunun yerine oyuncular her ay düzenli olarak pcr testine giriyorlar. ancak en başarılı test 15 gün öncesini gösteriyor. nitekim, bir erkek oyuncu bu 15 günlük pencere süresinde meksika'da ekstra iş almış. bu işi sırasında enfekte olmuş. ardından da abd'ye dönüp setteki kadınlara hiv bulaştırmış. aslında adam da pozitif olduğunu bilmiyor. çünkü elindeki test sonucu negatif gösteriyor. bir kez daha hatırlatmamızı yapalım: beyan değil kondom korur.

    neyse efenim, los angeles’da porno şirketlerine kondomlu çekim zorunluluğu gelmiş. yapımcı firmalar bundan hoşlanmamış. temel savları ise “porno yer altına iner. oyuncular, sahip oldukları hakları da kaybeder”

    bir tane porno firması işi arsızlığa vuruyor ve mahkemeye itiraz ediyor:
    - bizim oyuncularla imzaladığımız kontratlar bir nevi alt yüklenici kontratıdır. bu yüzden doğan riskler alt yükleniciye aittir.

    ben alt yüklenici firmada çalışıyorum. yurtdışındaki şirketlerle imzaladığımız kontratlarda, iş güvenliği kesinlikle alt yüklenici firmaya yüklenmiş durumda. ama bizim firmadaki ustanın başına bir şey gelirse, bizim firmaya işveren şirketin de başı yanar.

    işin pratikteki kısmı şudur: bizim firmanın emniyet kemeri gibi demirbaşları var. ustaların koruyucu ekipmanlarını uygun fiyata toptan alıyoruz. artı isg uzmanımız var. almanya’daki şirkete gittiğimiz zaman, yine bir isg uzmanı eğitim veriyor ve çalışmamızı kontrol ediyor. yine iş yaptığımız şirketin demirbaşında vinç ve sepet gibi güvenlik ekipmanları var. riski minimize etmek için örgütlü bir şekilde çalışıyoruz.

    porno oyuncusu riskini tek başına nasıl minimize edebilir ki? bunun için ne gibi bir imkanı var? hem oyunculardan “piyasa şartları” diyerek kondomsuz oynamalarını bekle. kondom için diretene iş verme. hem de kalk, “oyuncunun kendi riskidir” diye işin içinden çıkmaya çalış.

    harbi yavşaklık.

    aynı durum gündelikçi kadın için de geçerli. camdan düşme riskini nasıl tek başına minimize edebilir ki? vinç çağırıp sepetten mi silsin? mühendis çağırıp, tutunduğu pencere doğramalarının mukavetini mi kontrol ettirsin? tamam gündelikçi kadınlar çok para istiyor. ama aldığı para ile bunların hangisini yapabilir ki?
  • temizliğe gelen kadın güneş enerjisi ile çalıştığı için gerek yoktur.
  • böyle bir soru önceden akla bile gelmezdi. biz bitmişiz ya.
  • on gün önce isveçlileri evlerine gelmiş kimselere yemek vermedikleri için gömerek egolarını şişiren orta doğulu hep bana rabbenacı tipler, evlerinde çalışan insanlara yemek vermemelerini, zorunda değiliz ki, zaten o paraya anlaşmışız, işverenin özel hayatına saygısızlık, diyerek açıklamaya çalışıyorlar. kendi sodexo'ları iki gün geç yatsa ağızlarını bırakır götleriyle patronlarına şikayet yanarlar, gün boyu beden gücüyle para kazanan insanlara bir tas çorbayı fazla görecek kadar nezaketsizler.
    bir hafta az semirin de pranga da alın bari.

    o sosyal otistik kuzey insanına karşı çok övündüğünüz adetleri fare gibi kapalı kapılar ardında yemek yiyenler değil; etin, yemeğin en güzel yanını misafire verecek kadar gönlüzengin, kapısına gelmiş tanrı misafirini dahi yemeden göndermeyen örf adet bilen insanlar yaşatıyor. başka başlıklarda üstlerinden nemalanmaya çalışmayın, aynı değer yargılarını paylaşmıyorsunuz.
  • dışarıda çalıştığım zamanlarda evde yemek de olmazdı, temizliğe gelen hanım sabahtan akşama kadar evde yalnızdı. biraz fazla para verirdim o da gelirken kendine poğaça, simit, peynir tarzı şeyler alır gelirdi.

    evde olduğumdan beri ya yemek yapıyorum, ya dışarıdan söylüyorum ya da kahvaltı hazırlıyorum.

    kendinizi onun yerine koyun, sabahtan akşama kadar bir şey yemeden bedensel iş yapabilir misiniz? zihinsel bile yapamazsınız.

    üç kuruşluk yemeği hesaplıyorsanız, yevmiyesini veriyorum bana ne diyorsanız, siz eve temizlik işçisi çağırmayın.

    yemekten sonra bir çay, bir kahve de içsin, sigarasını da tüttürsün.
    makine değil o. senin benim gibi insan.
  • tamire gelen tesisatçıya mobilyacıya elektrikçiye yazsa soğuk bişey içermisin yemekte denk gelmişse buyurmazmısınız diyen toplumdan tüm gün evini temizleyip canı çıkan kadına yemek verilirmi verilmezmiyi tartışan topluma ne zaman evrildik
hesabın var mı? giriş yap