• stephen king'in yazıp da maine dışında bir yerde geçen nadir hikayelerden biridir.
  • mükemmel roman, harika film
  • (bkz: #24240019)

    başlıkta yine herkes sembolizmi, göndermeleri, selam çakmaları filan görmüş ama çoğu da yanlış görmüş daha doğrusu görmek istediği şeyleri görmüş. kızılderili soykırımıyla uzaktan yakından alakası olmayan film. siz belli bir sembolizm görmek istediğiniz için zorlama bir şekilde görüyorsunuz. sembolizm görmek isteyen tom ve jerry'de de görür.

    yok kızılderili katliamına gönderme yapıyormuş yok kızılderili soykırımına selam çakıyormuş. bunlar sizin görmek istediğiniz için gördüğünüz şeyler. filmle alakası yok. ayrıca otelin kızılderili mezarlığı üzerine kurulduğu için lanetli olmasıyla kubrick'in bir alakası yok. stephen king kitapta daha ilk bölümde bahsediyor zaten. bu hikayeye kubrick'in eklediği bir şey değil. otelin duvarlarındaki kızılderili resimleri, kilimleri filan da amerika'da özellikle batı eyaletlerinde bir çok dağ otelinde bulunan şeyler. bugün bile colorado, arizona, washington gibi yerlerde bunları bir çok dağ otelinde bulabilirsiniz.

    stephen king zaten kitaplarında hep azınlıkları (zenci, kızılderili, asyalı, çingene) esrarengiz ve masalsı güçlere sahip olarak gösterir. kızılderili mezarlıklarının lanetli olması da en az 3-4 farkı kitapta geçen bir temadır. olayın kudrick'le alakası yok.

    son olarak film korku filmi değil gerilim filmidir.
  • jack nicholson'ın banyo kapısını baltayla kırdığı here's johnny sahnesinde (bkz: redrum) replikler aslında doğaçlamadır, hatta bu sahne muhtemelen sinema tarihindeki en iyi doğaçlama sahnelerden biridir. burada bu kadar mükemmel bir performans sergilenmesinin sebebi ise, yönetmen stanley kubrick'in söz konusu sahneyi onlarca kez ve tekrar tekrar çekmesi sonucunda jack nicholson'ın sıkıntı krizine girip gerçekten delirmesidir.
  • stanley kubrick’in bu filmdeki mükemmelliyetçiliği ile ilgili yıllar önce sinema dergisinde bir yazı vardı. filmi bitirdikten sonra diğer ülkelerdeki gösterimleriyle de yakından ilgilenirmiş. o ülkede dublaj yapılacaksa stanley kubrick direkt olarak seçime etki edermiş. bundan sebep bu film bizim ülkemizde dublajlı gösterilmemiş. özellikle çocuğun seslendirmesini beğenmediği için filmi altyazılı gösterime sokturmuş. sonra tv yayınları için dublaj yapılmıştır, bilemem ama sinemada olmamış böyle bir şey. türk seyircisinin filmden alacağı keyfi bile düşünmüş. kral hareket.

    bu konu, rahmetli hakkında bir kitap okurken aklıma geldi. kitapta yazılana göre benzer bir duruma yine etki ediyor stanley kubrick. bir sahnede jack’in bunalıma girip daktiloda defalarca yazdığı bir cümle var:

    “all work and no play makes jack a dull boy”

    * sürekli çalışmak ve oyun oynamamak jack’ı sıkıcı bir çocuk yapar.

    filminin diğer ülkelerde gösterime girdiğinde bu sahne için o dillerde ve her biri yine farklı anlamlarda olacak şekilde cümleyi değiştirmiş. o dillerde orijinale benzeyen anlamlarda cümle yazılmış o sahnede.

    italyanca: il mattino hal’orna in bocca (erken uyanan altın bir güne başlar)

    almanca: was du heute kannst besorgen, das verchiebe night (bugün yapabileceğinizi asla yarına ertelemeyin)

    fransızca: un tiens vaut mieux que deux tu l'auras (eldeki bir kuş çalıdaki iki kuş değerindedir)

    ispanyolca: no por mucho madrugar amanece mas temprano (siz ne kadar erken kalksanız da güneş erken doğmaz)

    (her ne kadar anlamlar birbirlerine uzak gibi görülse de stanley kubrick yapmıştır yine kral hareketi diyerek itiraz etmiyoruz )

    kitap: estetiğin ve sembollerin gizemli yönetmeni stanley kubrick
    yazar: melissa mey
  • kitaptaki jack çok daha derinlikli anlatılmıştır. stephen king'in filmi sevmemesindeki en büyük sebeplerden biri, jack'in filmde çok yüzeysel işlenmesidir. film çok güzeldir ama stephen king haklıdır.

    --- spoiler ---

    (spoiler ama aslında kitabı okumak isteyenler için spoiler)

    jack roman yazarı gibi gösterilir ama aslında piyes yazmaktadır. (burası biraz muallak; roman yazacak ama sonra vazgeçip piyes yazıyor)

    önceki işinde öğretmendir ama işten çıkarılış şekli kişiliği ile bağlantılıdır. başarısız olduğuna inandığı bir öğrenciyi takımdan çıkarır. çocuk kendisini sevmediği için çıkarıldığına inanır, jack'in arabasının lastiklerini patlatır. jack bu lastik patlatma protestosunu görür ve kendine hakim olamayarak(!) çocuğu herkesin içinde çok fena döver. öyle döver ki çocuk okula devam edemez. okul yöneticileri jack'i işten çıkarmak zorunda kalır. (filmde bir sahnede anlatılıyordu; jack, oğlu dany'i döverken çocuğun kolunu kırmıştır. henüz 3 yaşında bile olmayan oğlunun)

    "kimi zaman... sonradan pişman olacağı şeyler yapar..."

    jack eski bir alkoliktir. eskidir çünkü 14 aydır bir kadeh bile içmemiştir. ancak daha otele iş görüşmesi için bile gelmiş olmasına rağmen alkole karşı inanılmaz bir susuzluk çeker. ve otelde etraf gezdirilirken aklına hiç sebep yokken oğlunun kolunu kırdığı an gelir.

    kitapta baraka hummasından bahsediliyor. aslında stephen king'in okuyucuya attığı ufak ekmek kırıntısı bunlar. yine de jack'in ağzından duymak ilginç olmuştur. otelde mülakat sırasında, konu grady'nin cinnetine gelir. yaşananlar için otel müdürü ullman kendisini hafife almak isterken jack verir cevabı:

    "insanların uzun süre birlikte kapalı bir yerde bırakılmasından doğan kapalı yerler korkusuna halk arasında verilen addır bu. insanın birlikte olduğu kişilerden nefret etmesiyle ortaya çıkar. aşırı durumlarda hayal görmeye ve şiddete kadar gidebilir. yanık bir yemek ya da bulaşığı kimin yıkayacağı konusunda bir tartışmanın sonunda cinayet işlendiği de görülmüştür"

    bir de jack'in şiddete olan meyilinden önce intihar eğilimi gelir. oğlu, özel yeteneği sayesinde babanın içini görürken en alt katta cinayet işleme dürtülerini görür ama anlam veremez. (bkz: redrum) bir üst katta intihar eğilimini net olarak görmüştür.

    237 nolu odadaki (aslında 217) yaşlı kadının hikayesi de var kitapta. genç aşığı ile otele gelmiş. genç aşık bir sabah atlamış arabaya ve dönmemiş. o gün akşama kadar alkol alan kadın onlarca uyku hapı içip intihar etmiş. olay bir şekilde örtbas edildikten bir hafta sonra oda hizmetçisi temizlik yaparken banyoda kadını görmüş. yüzü mosmor ve sırıtıyormuş. otel yönetimi hizmetçi kıza iki haftalık ücreti verip göndermiş otelden.

    (otel biraz da kaçamak otel olduğu için kuruluşundan itibaren 40-50 kişi ölmüş otelde. çoğu da yaşlı insanlar)

    kitabı okuma isteğinize bir nebze vesile olduysam ne mutlu diyerek yine kitaptan tanıdık bir cümle ile veda edelim:

    "çünkü her insan öldürür sevdiğini..."
  • filmini de izlememe kitabini da okumama ragmen, parlayan veya isiltili bir cisim bulamadigim yapit
  • film güzel bir filmdir inkar etmiyorum ama film hakkında ben de stephen king'i anlayabiliyorum . film kendi içerisinde iyi bir film olsa da kitabın ruhunu taşımıyor, yazarın önem verdiği bariz kısımlar atlanmış.
hesabın var mı? giriş yap