• boyle bir mansete haber olabilicek kediler:

    kediler de artik vegan oldu! (*man$et*) kedisine et yedirmemek akimi aldi gidiyor. veganstore.com'da kedi ve kopekler icin ozel vegan mamalar satiliyor. etten edinilmesi gereken bonus puanlar toz seklinde yemegin ustune serpintilerek sunuluyor. vicdani saglam bir evcil dusleyen her vegan'a mujde! amerikali bir matematik ogrencisi kendi kedisiyle ilgili bir soyleside: "my cat, now that she's vegan, will eat anything," dedi. kedinizin domates ve tofu yemeye baslamasini istemiyosaniz, i-ih. olmadi. baska kapiya.

    nasi olur? kediler etobur degil mi? imkansiz! demeyin. oluyomus iste, hayret bisi.
  • psikolojik sorunlar gozlenen kediler. kedini ve kendini isirabilirler. ozellikle de ikisi ayni ise.
  • http://banliyodennotlar.blogspot.com/…slenmesi.html

    --- silinir milinir buraya da yapıştıralım ---

    böyle bir konuya girmeden önce açıklık getirmek gereken bir mevzu var. kediler, köpekler ve diğer hayvanların evcilleştirilmesi tarihin bir döneminde insan menfaatleri için gerçekleşmişti. kedinin insanların hayatlarına bir tür olarak kabul edilmesinin önemli sebeplerinden bir tanesi kedinin, tarlalardaki ve depolardaki tahılları yiyen küçük hayvanlara düşman bir avcı olmasıydı. bu evcilleştirmeden 5000 yıl sonra evcil kedi olarak bildiğimiz kedinin sosyal davranışları ve beden yapısı yaban kedilerden oldukça farklı.

    endüstrileşmeyle birlikte tarım bölgelerinin insan nüfus yoğunluğuna sahip olma özelliği gitgide azaldı. kentleşmeyle birlikte kedinin apartman dairelerinde yaşayan bir türe dönüşmesinin üzerinden aslında çok zaman geçmiş değil. fakat kedinin 5000 yıl içinde dönüştüğü canlının yaşam koşulları da ortadan kalkmakta. insanlık, kendi menfaatleri için kendi yaşam tarzına bağımlı kıldığı kediyi, kendi yaşam tarzının değişmesiyle birlikte bir sorun olarak görmeye başladı, kentlerde kediler kısırlaştırılarak veya abd’deki gibi öldürülerek nüfusları azaltılıyor.

    5000 yıl önce insanların kendi menfaatleri için yapmış oldukları bu hareketten dolayı şimdi bir dizi sorunla karşı karşıya kalmak şaşırtıcı değil. evlerimizi paylaştığımız kedilerle kurduğumuz ilişkinin bir menfaat ve kölelik ilişkisi olmadığını düşünebiliriz. kedilerin (ve bütün bu sözler köpekler için de geçerli) “üretim çiftliklerinde” belli cinslere ve fiyat aralıklarına ayrılarak üretildiği ve satıldığı pet-shop sektörünü atlasak bile, “hayvansever” çevrenin dilinin dahi bu köle-sahip ilişkisini yansıttığını gözardı etmek çok zor: “sahiplenme”, “benim kedim” vs.

    kedilerin apartman dairelerinde yaşayan birer canlıya dönüşmesi kedilerle ilişkili devasa bir sektörü de beraberinde getirdi. bu sektörün bir kolu büyük oranda hayvan sömürüsü içermekte. bu konuda en önde gideni ise hayvan maması sektörü. “mama” kelimesi bebekleri çağrıştırdığı için gözümüze çok şirin ve masum gözükse de gerçekte bu kadar masum bir sektörle karşı karşıya değiliz.

    ilk olarak mama firmalarının büyük bir çoğunluğu hayvanlar üzerinde deney yapıyor, bir kısmı hayvan sömürüsünün önde gelen isimleri olan nestle, p&g gibi büyük şirketlere ait. fakat daha da önemlisi bu mamaların içeriklerinin hemen hemen tamamının hayvansal olması. evlerde beslenen kediler ve köpekler için endüstriyel çiftliklerde ve mezbahalarda çok sayıda hayvan tutsak ediliyor, acı çekiyor ve öldürülüyor. maddi çıkarlarını hayvanları sömürmek üzerine kurmuş sektörler, iyi niyetli insanların hayvanlara olan sevgi, ilgi ve merhametinden kar ediyorlar ve bu karları daha fazla hayvanı sömürmek için kullanıyorlar. bu da tam da niçin hayvanlarla olan ilişkimizin “sevgi, ilgi ve merhamet” düzeyinde değil “etik” düzeyde olması gerektiğini gösteriyor.

    evlerimizi kedilerle paylaşırken tek çaremiz varlıklarını hayvanları sömürmek üzerine kurmuş şirketlerin karlarını arttırmak ve et sektörünün tutsak ettiği hayvanların çıkarlarıyla evimizdeki kedinin çıkarları arasında tercih yapmak değil. piyasada -görünürlüğü daha az olsa da- tamamı bitkisel içeriğe sahip, bir kedinin vücudunun ihtiyaçlarını dengeli bir biçimde sağlamak üzere hazırlanmış kedi maması seçenekleri de mevcut. bu kedi mamalarına ifadeyi kısaltmak adına “vegan mama” demek mümkün. proteinler aminoasitlere dönüştüğünde bitkisel veya hayvansal kaynaklı olmaları fark etmiyor. kedilerin neden etle beslenmesi gerektiğini söyleyen pek çok sitede verilen bilginin aksine “taurin” maddesi ısıya dayanamayan bir madde, pişmiş ette bulunmuyor. hayvansal kedi mamalarında da, vega kedi mamalarında da taurin yapay olarak elde edilip mamaya sonradan ekleniyor. ayrıca mamalar, kedilerin ihtiyaç duyacağı bütün ek besinleri, vitaminleri vs. içeriyor. kedileri, vücutlarının ihtiyaçlarını hiçe sayarak ekmek, mısır ve patatesle beslemek etik bir davranış olmazdı ancak dengeli biçimde ihtiyaç duyacağı bütün maddeleri sağlayan ve de yerken büyük keyif aldığı bir mama mevcutken, hayvan sömürüsüne dayanan başka bir mamayı tercih etmek etik bir problemi açığa çıkaracaktır.

    kediler için vegan beslenmek konusu açıldığında ilk söylenen söz "bir kediyi vegan beslemek doğal değildir" olur. yukarıda da bahsettğim üzere, kedilerle kurduğumuz ilişki bir “doğa” ilişkisi değil, sınıflı toplumun sonuçlarına dayalı bir ilişkidir. bu ilişki, kediyi neyle beslediğimize bağlı olarak değişmez. kediler için vegan beslenmek doğal değildir. bu konuda anlaşabiliriz. şimdi şu konularda anlaşalım: kediler için sığır, domuz, tavuk yemek doğal değildir, kediler için işlemlerden geçirilerek kurutulmuş ve içine kimyasallar eklenmiş mamalar yemek doğal değildir, kediler için kilometrelerce uzakta fabrikalarda üretilip nakliye şirketlerince taşınan mamaları yemek doğal değildir, kediler için hastalandıklarında plastik bir kutuya konup veterinere götürülmek, aşı olmak, üzerlerindeki keneleri ve pireleri öldürmek için damlalar yapılmak doğal değildir, günün tamamını dört duvar arasında geçirmek doğal değildir, ilaç kullanmak doğal değildir, ameliyat olmaları doğal değildir, taranmaları doğal değildir... bütün bunlar doğal değildir. ancak bütün bunları yapmayı görev sayan, sorun görmeyen kişiler neden vegan mama söz konusu olunca doğadan bahsetmeye başlıyorlar?

    dahası, ineklerin, kuzuların, balıkların, tavşanların ve diğer hayvanların kedi maması endüstrisi için tutsak edilmesi ve öldürülmesi de doğal değildir. doğal olmamanın yanında; eğer evimizde şu ya da bu şekilde beslediğimiz bir kedi varsa ve onu vegan olarak besleme imkanımız varsa, beslemek için hayvan öldürmeyi tercih etmek etik değildir. günün sonunda bir domuz ya da bir inek için insanların tabağında olmak için mi yoksa bir kedinin tabağında olmak için mi öldürüldüğü çok fark etmez, tutsaklık daha az tutsaklık değildir ve kedi için öldürüldüklerinde canları daha az acımaz. hayvan istismarı burada devreye giriyor, evimizdeki kedinin menfaatini ve sözde-doğasını mezbahalarda öldürülen ve tutsak edilen hayvanların menfaatinin önüne koyduğumuzda türcü oluyoruz -bu nettir.

    zaman zaman gazete köşelerine “vegan beslenen kedi ölümden döndü” gibi haberler yansır. tıpkı vegan annenin emzirdiği bebek yaşamını yitirdi haberleri gibi. bu tip haberlere eleştirel bir gözle bakmak gerekir. hayatında bir kez bile gazete okumuş birisi bilir ki bir kedinin ölüm haberi haber değeri taşımaz, gazetelere yansımaz. çoğu zaman yerel yönetimlerin gerçekleştirdiği kedi-köpek katliamları bile gazetelerde yer almaz ya da “hayvanseverlerin protestosu” gibi budalaca bir dille yer alır. “vegan beslenen kedi ölümden döndü” temalı haberlere daha yakından baktığınızda söz konusu kedinin beslenme şeklinin abolisyonist veganların önerdiği beslenme şekli olmadığını görürsünüz, kedi aylarca kuru ekmekle ve patatesle beslenmeye zorlanmış, hiçbir vitamin takviyesi kullanması sağlanmamıştır vs. haberin sonunda bir veterinerin görüşü alınmıştır ve veteriner “kediler gerçek karnivorlardır, onları etle beslemek zorundasınız” der.

    bu veterinerin konuşma tarzını tanıyoruz, aynı konuşma bizlere sağlıklı olmak için et yememiz gerektiğini, hamile kadınların vegan olamayacaklarını, çocukların gelişmeleri için vegan olmaları gerektiğini, şu ya da bu firmanın elbette hayvanlara değer verdiğini ancak müşterilerinin güvenliği için hayvanlar deneylerinin yapılmasının şart olduğunu söyleyip duruyor. hayvanları sömürmek için bir dizi bahane.

    fakat bu gazetelere iyi bakın, hiç birisinde kedinizi vegan beslemediğiniz için (ölümden dönmeyen) öldürülen ineklerin, koyunların, balıkların, domuzların, tavşanların ve tavukların haberlerini görmezsiniz. hiç birisinde insanlar vegan beslenmediği için, hayvan deneyleri yapan ürünleri kullandıkları için ölen hayvanları da görmezsiniz. ancak hemen hemen hepsinde bu hayvanların ölü bedenlerini büyük fastfood firmalarının reklamlarında görebilirsiniz. hepsinin, unilever’e, p&g’ye, néstle’ye ait ürünlerin reklamlarını yaptıklarını da görebilirsiniz. bu yüzden hayvanlar için neyin daha iyi olduğuna dair kaynağınız bu gazetelerse, bir kez daha düşünmenizi öneririm.

    her şeye rağmen, bitkisel beslenmeyle sorun yaşayan, bu şekilde beslendiği zaman hastalanan kediler olabilir. örneğin idrar yolları problemi erkek kediler arasında çok yaygındır ve bu yaygınlık vegan veya hayvansal bütün kuru kedi mamaları için büyük bir risk oranını barındırır. kuru mamayla beslenen erkek kediler, idrar yolları problemi yaşayabilir. bu durumda, etik olanın acıyı mümkün olduğunca azaltmak olduğunu unutmamamız gerekiyor. acıyı mümkün olduğunca azaltmak demek, mümkün görünen en yüksek bitkisel mamayı kullanmak, bitkisel desteklerle kedinin idrar yollarını desteklemek ve daha önemlisi sorun ortaya çıkmadan önce kedinin sıvı tüketimini arttıracak yolları seçmek demek oluyor.

    --- the end ---
  • vegan kedi olur. kedi evde sicak sicak oturmak adina avlanmaktan vazgecip mama yemeyi kabul etmis bir hayvan oncelikle. demek ki degisime ayak uyduruyor. onune vegan mama konulan bir kedi bunu yiyorsa demek ki vegan kedi olur. yok yemeyip basip gidiyorsa bir ara bizim olmustur ama ona kotu davranmisiz demektir. 'mama tamamdi ama etsiz mama yok artik o kadar degil cok nankormussun insan evladi" diyebilir. bazi kediler kabullenirken bazilari kabullenmez, kabul edenlerin torunlari evrimde ev kedisi olmaya devam etme yolunda daha avantajli olurlar cunku daha kolay uyum sagliyorlar demektir.

    kedi kopek mamasi sektorunun tutsak ettigi hayvanlar: kedi mama yemeden once can aliyordu. sokakta, dogada, fare kus gibi. insan evinin icine daha cok girip adina mama endsutrisi olusturulunca fare ve kus canlari yerine buyuk kucuk bas hayvanlarin canlari almaya basladi. yemek kutlesi olarak dusunelim: kuslar fareler mi, ahir ve kumes hayvanlari mi? her 10000 fareye karsilik 1 dana mesela. burada vicdaniniz ne diyor, siz karar verin.

    ama en guzelini vegan yapiyor, ozveriyi kediden istiyor. "sen bitki ye, buna karsilik kuslar, fareler, koyunlar, tavuklar, danalar vs rahat etsin, mama endustrisinin tutsak ettigi hayvan sayisi azalsin" diyor. "cunku sen caglar boyu cok rahat geldin, apayri bir ibnesin, evde sicak sicak oturup nutuk cektin, ama digerleri senin icin canini verdiler, senin kadar escinsel got hayvani bir yaratik gormedim" diye de ekliyor.

    sozlukteki sizlerin hepinizin kedisi var lam ben biliyorum. kedicisiniz siz. onun onune vegan mama koyun, yerse ne mutlu size. artik her zaman degil ama ara ara vegan mama verin. hayvanli mamadan daha pahaliysa koymayin ama eger oyle bir sey varsa konuyu bastan incelemek lazim. bu kedinin yavrularina daha sik araliklarla, onun yavrularina daha da sik araliklara... boyle boyle bir kac kusak sonra vegan kediye ulasilir belki.

    son sozum de kedilere; o mamayi yiyin siz de, biraz ozveri de siz gosterin ibnelik yaratmayin zipzip bir sekilde mirmirliga devam.
  • yaşamdan zevk almasını bilmeyen kedidir.
  • su an vegan olmayan kedilerin sahiplerini de dava edebiliriz cunku onlar da mama endustrisinin tutsak ettigi hayvanlarin olumunden sorumlu. kedi vegan olup da gurr sesi yerini garr ya da girr gibi bir ses cikarmaya baslarsa o zaman mamayi kesmeliyiz cunku kedi rezonansa giriyor demektir ve bu da sonucta yedikleri ile alakali bir sey bundan zaten kuskumuzun olmayisi.
  • olasılığının pek de olmadığını düşündüğüm kediciklerdir; benim kedim ki vejeteryan bir kediye olabilecek en yakın hayvan olarak bir sürü ot ve türevi yiyeceği büyük bir keyifle yer ve hatta gerekirse çalar bir şekilde. yine de et ve et ürünlerine karşı olan sevgisi ve tüketme isteği devam ediyor. bunun sadece kedi maması sektörü ve insanların hayvanları sömürmeyi devam ettirmesini sağlayan bir sistemle alakası yok hayvanın aradağı şey kedi maması değil, et.

    bin yıllar içinde bir canlının beslenme şekillerinin değiştiğini savunabilirsiniz ve bazı maddeleri tüketmeden de hayatta kalabileceğini; ama ben her zaman bir canlının beslenirken vücudunun isteklerini dinlemesi gerektiğini savunan biriyim.

    insanlar çok uzun zamandır kendi vücutlarını dinlemeyi bıraktılar ve bu yüzden aşermek dediğimiz şey sadece hamilelere has bir durum oldu; ama biraz dikkatli kendinizi izlerseniz ve yediklerinizi gözden geçirip daha duyarlı olursanız, ihtiyacınız olan maddeleri diğerlerine göre daha çok tükettiğinizi fark edeceksiniz. ben özellikle buna dikkat etmeye başladığımdan beri fast food veya işlenmiş gıdaları tüketmeyi azalttığım gibi bir de daha sağlıklı beslenmeye başladım ve huzurluyum.

    aynı şey kediler veya hayvanlarınız için de geçerli, onlara yemek istediği şeyleri verin, ihtiyaçları olan şeyleri. sizin ve elinizdeki kitapların bir canlının alması gereken vitamin şu kadardır ve kaynakları da bunlardır diye yönlendirmelerinden çok gerçekten ihtiyaçları olan şeyi yemesi önemlidir. nasıl veterinerler mama üreticilerinin tarafını tutuyor diyorsanız, diğer kaynaklarında yanlı olmadığını iddia edemezsiniz.

    iddia edildiği gibi kediler vegan olarak yaşayabilselerdi ve bu şekilde evrilmiş olsalardı, sokaktaki ve doğadaki evcil kedilerin de et ve türevlerini aramaması gerekirdi. yani evcil kediler sadece evde beslenen bir tür değiller. evde yaşayan kediler ve doğadaki diğer evcil kediler ayrı birer tür değiller, bu yüzden de iki grubun ayrı değerlendirilmesi diye bir şey sözkonusu olamaz.
  • kısmen tanıdığım kediler.
    vegan sayılmaz sonuçta mamalar da et içerikli ama teyzemin kedisi (siyam cinsi) kedi mamasından başka bir şey yemezdi.
    balığın kokusunu bile sevmezdi, ne bileyim salam verdiğimde merak edip koklamazdı bile, ciğer, kavurma, sosis ve normal bir kedinin taklalar atacağı daha ne varsa defalarca denememe rağmen ilgisini bile çekmezdi. varsa yoksa maması.
  • az önce sadece soya sütü içen kedi duydum.
    başka bir şey istemiyor ve tüketmiyormuş.

    kendi tercihleri de olabiliyor yani.
  • kediler, mecburi etçillerdir*. kedileri vegan beslemek imkansız olmasa da birtakım sağlık sorunlarına yol açabilir.

    bugün kedi mamaları içine (içinde et olsa dahi) taurin gibi birçok şey sentetik eklenmektedir. hatta birçok mama şeker, tahıl gibi ürünlerle dolduruluyor. paketlerin içindekileri bir okuyun. hayvanınıza sadece çiğ et yedirmiyorsanız doğallık safsatası yapmaya gerek yok.

    kedileri vegan beslemedeki en büyük sıkıntı yediklerinin ph değeri. bu sebeple özellikle erkek kediler idrar yolu hastalıklarına meyilli oluyor. piyasada tamamen vegan mamalar bulunsa da, kedilerin vegan beslenmesi konusundaki otoriteler erkek kedileri %25-%75 oranında, dişi kedileri %50-%100 oranında vegan beslemeyi öneriyor, ancak (burası önemli) bunu yaparken kedinin yediği her lokmanın besin değerini takip etmeniz ve kedinin ihtiyacı olan her şeyi aldığından emin olmanız gerekiyor. bunun içinse piyasadaki vegan mamaların içeriği yeterli değil. kısacası birçok insanın uğraşabileceği bir iş değil, bu yüzden çocuğunuz gibi sevdiğiniz hayvanınızı hasta etmeniz işten bile değil.

    standart hayvan mamalarının çoğu, insan tüketimine uygun olmayan endüstri artığı etler ile yapılıyor. evcil hayvanlar ekstra bir talep yaratmadığı için şahsen bir vegan olarak durumu çok kritik görmüyorum. elbette bir hayvana başka bir hayvanı beslemek, bir hayvanı diğerinden üstün görmek ve hangisinin yaşayacağına karar vermek vicdanımı rahatsız ediyor. etçil hayvanların et yemesiyle bir sorunum yok ama bu olaya müdahil olmak istemiyorum. etçil hayvanlar kendileri avlanmalılar. bir de şu çok sık unutuluyor, insanlarla yaşayan etçil hayvanların ömrü oldukça uzuyor. doğada yaşlandığından, hastalandığından, yaralandığından veya uzun süre aç kalıp güçsüzleştiğinden avlanamayıp eleniyor bir sürü etçil hayvan. buna karşılık etçil hayvanın avladığı hayvanın hayatta kalma şansı oluyor. doğa "aslan da et yiyor" kadar basit değil. biz müdahil olduğumuzda ise ahır ve kümes hayvanlarına hiçbir şans tanımıyor, etçil hayvanların ömrünü ise oldukça uzatıyoruz. doğada aslan mı geyik mi diye taraf tutsanız kimseye bir etkiniz yok, ama iş evcillere geldiğinde kedi mi inek mi dediğinizde çok fazla etkiniz var.

    neyse çok laf ettim, esas demek istediğim şu. kedilerini vegan beslemeyi düşünen arkadaşlar, lütfen hayvanınızın sağlığını tehlikeye atmayın. eğer türcülükten rahatsızsanız ve hayvana hayvan beslemek istemiyorsanız ve kesinlikle evcil hayvan istiyorsanız, lütfen etçil bir canlı değil, tavşan gibi otçul bir canlı sahiplenin.

    p. s.: şu laboratuvar etlerinin gelmesini en çok evcil hayvanlar için istiyorum.
hesabın var mı? giriş yap