• canli bile olmamasina ragmen neden urerler diye merak ederdim ama aslinda viruslerin uremesinde suclu olan virusler degilmis.

    virus dediginin,
    1. enzim gibi basligi var
    2. dna'si var.

    bu ikisi bizim kendi hucrelerimizin bunlara baglanmasi icin yetiyor. bizim hucreler bakiyor, "ahanda enzim baglanirim ben buna" diyor. sonra hucre duvarindan bu viruscagizimizin dna'sini kendi icine cekiyor. sonra hucre icinde diger elemanlar "aha dna en iyisi kopyalayim ben bunu" diyor. sonra iceride bu virusun aynisindan uretmeye basliyor.

    olayin halk diliyle ozeti budur.

    lakin bir de vucudumuzde polisler var, bunlarda da vucut icinde lazim enzimlerin seceresi var. bunlar nerde bir enzim gore ona baglanip onun sicili bizde kayitli mi diye kontrol eder. enzim'e dair eger kayitli bir sey bulamazsa, hemen ekiplere haber vermeye baslar. ekipler gelip bunlarin etrafini cevirir, bildigin isid gibi kafalarini keser yetmez, ustune yiyip sindiriler. sindiremeselerde farketmez, bir sekilde iclerinde tutarlar. bu ekipler ortalikta cogaldikca, orada bu ekiplerden olusan vucut sivilari birikmeye baslar. oradaki vucut sivisinin kendisi aslinda bu ekiplerdir. mesela bunun en bariz ornegini bogaz bolgesinde cogalan grip viruslerine karsi verilen tepki de goruruz. bildigin sumuk yani. sumkurdugunuz zaman, guzelim ekiplerle birlikte virusleri de vucuttan def etmis olursunuz.

    gel gelelim bu ekipler herkesin iyi enzim mi kotu enzim mi oldugunu anlayamaz. hatta bazi enzimlerin hizmetine bile calisir. mesela onkojenik virusler vardir, diger hucrelerin icindeki dengeleri bozarak surekli cogalmalarina sebep olurlar. bir nevi, "ben bizim gelismemizin onundeki paralelleri durdurdum, cogal baba cogal sen!" der hucreye. hucrenin de zaten canina minnet, cogalir da cogalir. bizim ekipler bakar, "e guzel bizim hucreler cogaliyor" der ellemez. boylece kanser olursunuz sevgili kardeslerim.
    bir de direk bu ekiplere rusvet verip kendine baglayanlari vardir ki en kotusu bunlardir. gelip polislerle asna fisne olurlar. polisin de cok hosuna gider. "senin bende kaydin yok ama ben zaten kimseye soylemem sen gel benim yarim ol, kimseye gitme" der. sonra hucre duvari acilir, dna iceri girer. ilk bahsettigim senaryo olur ve bu sefer polisler bunlarin cogalmasina sebep olurlar. hatta polisler uckurlarinin derdine dustugu icin, ortamda baska kotu enzimler olursa bunlarin da farkinda olmazlar. boylece cok basit bir grip yuzunden olebilirsiniz. bu hastaligimizin adina da aids diyoruz.

    baya sardi, vaktim olursa hikayemize devam ederim.
  • çok küçük mikroorganizmalardı..r. uzun süre bilim adamlarının dikkatini ilgisini çekememişlerdir bu küçüklükleri yüzünden... meydana getirdiği hastalıklar hep bakterilerin bok yemesi olarak bilinmiştir...cezalar hep bakterilere kesilmiştir.. elektron mikroskobunun bulunmasıyla bilim adamları bakterilere yanlış yaptıklarının farkına vamışlardır..

    ilk olarak tütün yapraklarında hastalık meydana getiren virusler bulunmuştur...elektron mikroskobunun icadından evvel tütünlerde bu hastalığın bakteriler tarafından meydana getirildiğine inanılıyordu.. fakat incelemelerin hiç birisinde bakteri hucreleri ile karşılaşılmıyordu..bu durumda bilim adamlari dumurlara sevk oluyordu... hasta tütün yapraklarından elde edilen özütün elektron mikroskobuyla incelenmesinden sonra hastalığın bakteri dışında yeni bir mikroorganizma tarafından meydana getirildiği tespit edildi..
    bu mikroorganizmalarda daha önce hiç rastlanılmayan ve bilinmeyen bir yapı ortaya çıktı... normal hücre yapısına bemzemeyen viruslerde sadece dış tarafında bir protein kılıf ve içerisinde nukleik asit vardı... bunların dışında stoplazma, organel gibi yapılar bulunmuyordu... bu yapıda normal olarak onların zorunlu parazit yaşamalarını gerektiriyordu...

    virüsler küre, çubuk ve elips şeklinde olabilirler... bulundurdukları nükleik asit tek çeşittir... yani ya sadece dna yada sadece rna bulundururlar... sadece belirli hücrelere girerler... bir kuduz virüsü sadece beyin hücrelerine, uçuk virüsü sadece ağız civarındaki epitel doku hücrelerine bir bakteriyofaj sadece belirli bakteri türlerine, aids virüsü sadece kandaki akyuvar hücrelerine gibi gibi...

    virus hücreye tutunduğunda ilk önce hücrenin zarını eritir... daha sonra bu delikten içeriye kendi nükleik asitini akıtır yada aktarır(tercih meselesi)... hücreye giren virüs--> nükleik asiti derhal yönetimi ele geçirerek hücreyi kendi adına yıkım dağıtım işlerinde çalıştırmaya başlar,,.beş kuruşda para vermez..boylesıne terbıyesızdır yani.. ilk önce kendi nükleik asitlerinin kopyalarını arkasından da protein kılıflarını sentezlettirir..(silah zoruyla) daha sonra bunları birleştirerek yüzlerce virüs oluşmasını sağlar... hücre içerisindeki virüsler hücreyi patlatarak dışarı çıkar ve yeni hücrelere saldırırlar...bı döngü yada ne derseniz emir-komuta zinciride denebilir devam eder..yapılarından dolayı ve hücre içerisinde bulunduklarından antibiyotik türü ilaçlardan etkilenmezler...bazi virusler için tıbbi deneyler hala devam etmektedir..aids ve ebola en bilinen zararlıla olanlarıdır..
  • biyolojide bir hucreye kenetli degilken kristalize dola$an sonra bir vucuda girdiginde hucreye kenetlenip hucrenin ureme mekanizmasini bozup kendisinden urettiren super yaratik.
  • yahu canlı değilse ne olduğunu anlayamadığım... içinde dna ya da rna var. e bir şekilde çoğalabiliyor. canlı değilse ne yani? bardak mı? taş mı? yok efendim cansız ortamda kendi başına yaşayamazmış. cansız ortamda ben de yaşayamam. onun da yaşama şekli o yani. başka hücreye girmesi lazım yiğidimin. neden militanca dışlanıyorlar yani? bu da canlı oluversin lan. buradan biyologlara sesleniyorum! benim için lan. çok büyük sıkıntımdır. uykusuzum bak kaç saattir!
  • büyük ihtimal başka bir gezegenden gelmişlerdir. çünkü dünya'da ki her canlı solunum yapar ve beslenir. ama bu virüsler bunları yapmadığı gibi, dünya'da ki hiçbir yaşam formuyla benzerlik göstermezler.
  • dünyanın en güçlü organizması*.
    her canlıyı bir anda kullanıp atabilme yeteneğine sahip, canlı olduğu bile ispatlanamamış üstün organizma..
    istemediklerinde canlılık belirtisi göstermemek gibi extra bir özellikleri vardır. ve bu sayede beğenmedikleri ortamda hayata devam etmeme şansına sahiptirler(başka yerlere ulaşıncaya kadar).
    takdir edilmelidirler..
  • fakat canlilik ozelliginin ana noktasinin ureme ve genetik metaryeli bir sonraki nesillere aktarmak oldugu icin virusler canli olarak kabul edilirler...
  • canlıların tarihteki en uzun ve en büyük savaşı yaşadığı varlıklar. top, tüfek, para, siyaset, nükleer, hidrojen savaşları yalan. en büyüğü virüslerle yaptığımız savaş.
  • virüslerin canlı mı cansız mı oldukları konusu aşağıdaki yalın cevapta güzelce toparlanmış (ya da en azından bana öyle geldi). türkçeleştirerek hizmetinize sunayım dedim.

    bu sayfadan bir soru: virüsler canlı mıdır?

    yanıt: virüsler sınırda kalsalar da genellikle canlı olarak kabul edilmezler. dna (veya rna) içerirler ama kendilerini kopyalayacak donanımları yoktur. herhangi bir metabolizmaları da bulunmaz, yani beslenmezler.

    virüsler temelde "bu dna paketini kopyala" kodunu taşıyan dna paketleridir. üzerinde "lütfen beni kopyalayın" yazan ve sadece birisinin fotokopisini çekmesi durumunda kopyalanabilen bir kâğıda benzetilebilirler.

    son zamanlarda keşfedilen ve bir bakteriden daha fazla gene (>1100) ve komple metabolik yolak genlerine sahip olan mimivirüs, megavirüs ve pandoravirüsler, virüslerle canlılar arasındaki çizgiyi daha da belirsizleştiriyorlar. ancak bunlar bazı ökaryotik hücrelerden daha büyük olsalar bile kopyalanmaları için yine de bir hücreyi enfekte etmeleri gerekir.

    son olarak, canlılığın evrendeki bazı nesnelere biz öyle uygun gördüğümüz için iliştirdiğimiz bir etiket olduğunu unutmayın. canlı olanla olmayan arasında ille de keskin bir ayrım yoktur.
  • virüslerin tam bir canlı olarak değerlendirilmemesinin ana nedeni bir enzim sistemine sahip olmamalarıdır. lakin ribozomları da yoktur ve protein de sentezleyemezler.
    enzim sistemine sahip olmamaları özellikle onlarla savaşırken insanlara büyük bir dezavantaj sağlar, lakin çokça kullanılan antibiyotikler virüslere işte bu yüzden etki edemezler. bağışıklık sistemimiz virüslere karşı interferon denen işaretleyiciler kullanır. interferon sayesinde belirlenen virüslere karşı artık vücut kendi savaşçılarından birini* kullanabilir hale gelir.
hesabın var mı? giriş yap