• emniyet kemeri'ni bulmuş ve patent istemeden tüm arabalarda kullanılmasına müsaade etmiş firmadır aynı zamanda.. 80'li yılların başında dallama ingilizler'de,, özgürlüklerini kısıtladığı gerekçesi ile emniyet kemerine karşı çıkmışlardır..
  • bir volvo yöneticisi şöyle demişti vaktiyle:
    mercedes klas, bmw sportif görünmek isteyenlerin, volvo ise "bir şey" gibi gözükmeye ihtiyaç duymayanların arabasıdır.
  • ne kadar sattığı kimsenin sikinde olmayan araç. hatta kızılay'da dağıtılıyormuşcasına her baktığım yerde olmasın trafikte ender görünen güzel araçlardan biri olsun derdinde olan kalite düşkünü insanların mazda ile beraber ilk seçeneklerindendir. şişirilmiş boktan vw araçları gibi değil yani.
  • otomotiv dünyasının, paranoyak üreticisidir. evet, güvenlik tedbirleri, bazen paranoya seviyesindedir, ve ben de bu aracı tam bunun için seviyorum...

    adamlar kalp atış sensörü koymuş arabaya, "yoksa içerde birisi mi var, arka koltukta kim gizleniyor?" gibi sorular cevapsız kalmasın diye..
    "lan arabayı kilitledim ama, acaba gerçekten kilitlendi mi, belki sistem bozulmuştur, evet neden olmasın.." gibi düşünceler için de araç iletişim sistemleri vardır.
    camları kırılmaz, (bkz: lamine cam) ve kasa, ultra güçlü çeliklerle desteklidir.
    "havayastığı var ama, öyle bi çarpışma olsa ki havayastıksız yere kafam çarpsa ne olacak" gibi düşünenler içinse çözüm bulunmuş. perde hava yastığı.. evet, öyle bi tane dandik yastık değil, bildiğin perde gibi bişey iniyor arabanın yanından, her taraf yastık oluyor..

    abs, esr, xyz hepsi standart donanımdadır.

    volvo, müstakbel rakipleri bmw ve mercedes'e karşı adeta "oğlum, havayı bırakın, insan taşıyoruz, ciddiyet lütfen, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" dercesine olgun bir duruşa sahiptir..
  • olmadık markalara sırf fiyatı yüzünden baya değer verilir de her sektörde benim için en değerli olanlar yenilikçi ve işini hakkıyla yapanlar oluyor. bugün param olsa muhtemelen yirmi yıllık da olsa volvo alırdım. tabi böyle laflar eden insanlara neden demek farzdır. bunun gibi öncü olan bir de mercedes var. şu anda da birbirileri ile otomatik pilot sistemleri konusunda kapışıyorlar. anlatalım.

    önce günümüzden başlayıp meraklısı için geriye doğru gideyim. mercedes hakkında yazmıştım, #38833769adamlar 2000 km'lik almanya gezisini direksiyonda kimse yokken gerçekleştirmişlerdi. otomobil yayaların arasından, yoğun trafikten vs kendi kararlarıyla yol almıştı. sonuçta ortada sıfır olumsuz durum olduğu rapor edilmişti. #41469726 burada konu farklı olsa da sona doğru bahsettiğim otomotiv devlerinin çalışmaları konusunda genel olarak lider mercedes olarak görünüyordu. ama sanki google bu yazdığımı okumuş gibi biz geri kalmadık bak aracımızın yeni başarıları dedi (sayfayı tekrar bulamadım). volvo da yine her zamanki gibi etrafa haber salmak yerine youtube üzerinde yaptıkları işlerin programlarını yayınlamakla yetindi ki bu konularda beni en çok etkileyen volvo oldu. diğerleri bak bunu yaptık derken volvo zaten isveç trafiğine 100 adet aracı çok önceden salmıştı.

    basitten zora gidersek en kolay yapılabileceğini düşüneceğimiz iş (ki öyle değilmiş araştırdıkça beynim duruyor) trafikte, yaya alanlarında, park yerinde gerek bizim dalgınlığımız olsun, gerek aniden çevremizde beliren yayalar, sürüler nedeniyle olsun, gerekse olmadık nedenlerle önümüzde beliren başka tehlikeler olsun bu tür durumlarda tepki süresi hiç iyi olmayan insanlara işi bırakıp ne olacağını izlemektense otomobilin, tırın artık her neyse kendi insiyatifi ile doğru kararlar vermesi. bunun zor tarafı farklı hızlarda farklı refleksler geliştirmek, bunu yaparken arkadan gelenleri de tehlikeye sokmamak; en büyük zorluk ise önümüzdekilerin, çevredekilerin ne olduğunu anlayıp az sonra ne yapacaklarını kestirmek. şimdi, farklı hızlar için farklı davranışlar var. örneğin 35 km hıza kadar önce tam ön camda beliren ışıklarla ve yüksek seste uyarı sesleri ile sürücüye dikkat et deniyor. o hızda cisme yaklaşılırken gittikçe daha fazla kuvvet ile fren pistonları geriliyor. artık sürücü refleks gösterse de yetişemeyeceği noktada fren gücü %50 üzerine çıkıyor ve son anda %100 güçle frenlere yükleniyor araç. sonuçta araç her halükarda tam da o cismin (aracın, yayanın) 5 cm kadar dibinde duruyor. 35-70 km arasında ise güvenli aralık daraldıkça yine frenler geriliyor ancak hız arttıkça ani frenlerin yolcuya da zarar vereceği için öncelik araç içine dönüyor. amaç bu noktada araçtakilerin iç organlarını sıkıntıya sokmayacak sertlikte fren ayarını koruyarak mümkünse çarpmadan korunmak. genelde yine 5-10cm kala çarpma önleniyor öndeki araç takip ediyorsa. duran bir yaya varsa çarpma gerçekleşiyor ancak yaya için yaralayıcı sertlikte olmuyor. şehir içi hızların dışına çıktığımızda 70-100 arasında duran cisimlere çarpıyor araç mümkün olduğunca yavaşlayıp, hareket eden cisimlere ise en fazla dokunduruyor tampon hasarı alacak derecede. bu konuda mercedes biraz geride. zira 70'de temas, 100 km'ye doğru ise sert şekilde öndeki araca çarpıyor yine de. şimdi frenlemek tamam da durduk yere araç frenlere koyunca arkadan gelenler de bize çarpar? bunun çözümünü ise araç frene başlamadan daha önce fren lambalarını yakmakta görüyorlar ki mantıklı. e tabi sıkışık trafikte ya da özellikle bir cismin dibine kadar girmeniz gereken anlarda (15km'nin altında) araç bu durumu da gözetiyor. maganda gibi öndeki cismin dibine kadar girmenize uyarmanın dışında izin veriyor, eğer kaçan bir yaya falan varsa frene basıyor. baktı siz araç frene bastığı halde kılınızı kıpırdatmıyorsunuz, o da bırakıyor freni. yüksek hızlarda sizin keyfinizi beklemiyor. bu sistem istendiğinde kapatılıyor ama bir dahaki yolculuğunuzda otomatik olarak devreye giriyor.

    bu konuda asıl büyük sorun aracın kimin ne yapacağını nasıl anlayacağı ve radarın/kameraların algıladığı cisimlerin ne olduğunu nasıl ayırt edeceği. sonuçta önümüzdeki insan da, yoğun toz kümesi de aynı görünebilir. önümüze doğru rüzgarla bir karton parçası da gelip geçebilir. böyle şeyler için fren yaparak trafiği tehlikeye atmak doğru değil. asıl mesele de bu. bunun için volvo da mercedes de aracın her noktasını takip eden kamera ve radar sistemleri koymuşlar. bilgisayar anlık olarak çevredeki her cismi kategorilendiriyor. trafik ışıklarına, bisikletlere, alışveriş sepetlerine kadar herşeyi ayırt etmek durumunda. mesela kaldırımda tespit ettiği bir yaya yola doğru dönmüş, ileri doğru kıpırdanıyor. bu hareket araca sıkıntı yaratacaksa ona göre araç hazırlanıyor. ışık yok, dörtyola geldik, araç her yanı kolaçan ediyor yine çevredekilerin davranışlarını kestiriyor buna göre tetikte bekliyor. 60 cm'den kısa çocuklara ne yazık ki fren yapmıyor. ama ben 52 cm doğduğuma göre sıkıntı yoktur. bu olay park yerinde de geçerli. manevramızda farketmeden kapıyı falan sürttüreceksek araç olayı engelliyor.

    bunun daha üst kademesi her gün gelip gittiğiniz yolda sürekli aracı yönlendirmek zorunda olmanız. kendi kendine giden araçlar mümkün ama dünya buna hazır değil. yasaları falan gözetmek gerek. volvo da demiş ki, sen otur direksiyon başında, supervizor ol. ama işine bak. gazeteni oku, internete bak. ben seni getirip götürürüm. bunun için direksiyondaki tek bir tuşa basmak mümkün. araç gidilen yoldaki tabelalara göre, haritaya göre sorunsuzca gidip geliyor. bu yasal açıdan da pek çok ülkede sıkıntı yaratmıyor. mercedes'ten bir adım önde olmasının sebebi, yoldaki hareketli cisimlerin ne yapacağını çok iyi kestirmesi ve kullandığı haritanın bizzat volvo merkezinin kendi haritası olması. öyle ki mesela istanbul'da giden bir volvo, volvo merkezine göz atıp hangi yolların boş olduğunu anlıyor ve o yolları tercih ediyor. (yandex map gibi)

    güvenlik açısından ise tartışmasız olarak lider bir marka. şu ana kadar olmazsa olmaz pek çok otomobil donanımını icat eden volvo, bükülmeden katlanabilen şasi ile büyük kazalarda bile araç içindekinin hasar almasını önlemeye çalışıyor. öyle ki şu sıralar çarpılan yayaya birşey olmaması için ön cam üstünde hava yastığı olması gündemlerinde. ön tamponlar da en uygun şekilde üretiliyor.

    ilk zamanlarda dünya'da arabaların freni bile yoktu malum. 10km ile falan gidebilen arabalar biryere çarparak duruyordu şaka gibi. o yıllar geride kaldıktan 30 yıl sonra volvo ortaya çıktı, ön cam sistemlerinden emniyet kemerine, airbag sistemlerine, çarpışma testi yapma fikrine pek çok şeyi piyasaya sürdü ki emniyet kemeri gibi hayati icatlardan telif hakkı istemedi. gerçi emniyet kemerini kullanıma sundu, yine kendisi geliştirene kadar üzerine bir fikir üreten olmadı.

    ne yazacağımı unuttum, farklı birşeyden bahsedecektim halbuki... sonra tekrar yazarım olmadı. severim volvo'yu.
  • --- spoiler ---

    aldığım aracın dizel olduğunu satış işlemleri sırasında öğrendim

    --- spoiler ---

    vay anasına sayın seyirciler.
  • benim için özeti şudur: http://www.youtube.com/watch?v=6prtctxk1ho
    http://www.youtube.com/watch?v=uzm7qyzefxw

    son 20 yılda volvo'nun güvenlik politikalarını geliştirmek adına reklam bütçesini bile harcadığını da hesaba katarak son araçlarını tahmin ediniz.

    edit: şimdi direksiyonuna kadar buz tutmuş, hurdalıkta 20 yıldır el değmemiş volvoların tamir görmeden akü değişimi ile susuz yağsız çalıştırılıp dağ taş gezdirildiği videoları da koyardım da üzüleni çok olur.
  • tarihe bir not olarak düşeyim de gözlerden kaçmasın:

    biz 1.8 milyar dolara volvo'yu satın almak yerine, 3 milyar dolara 3.köprü'yü yaptık.

    vizyon, istihdam, cari açık, dış mihrak, o, bu, şu demeyeceğim zira artık anlatmaya mecalim kalmadı. aklı selim olan yukarıdaki cümleden anlayacağını anlar. anlamayana zaten anlatamıyoruz.
  • amerika, kanada, ingiltere ve tayland'da yaşamış birinin hala farklı düşüncelere saygı göstermesi gerektiğini ve hakaret etmeden cevap vermesi gerektiğini öğrenememiş birinden premium olmadığını öğrendiğim araç. bir aracın premium kalitede olması için çok satması gerektiğine dair bir kaide olduğunu da böylece öğrenmiş olduk.
    kıssadan hisse olarak da, mainstream olmayan bir ürünün kaliteli olamayacağını da öğrendik. tişikkirlir sipirmin.
  • cinlilere satildi diye galericiler tarafindan ikinci el fiyatinin dustugu iddia edilen firma. hani kaziklayacaksiniz, o belli de, bu kadar sacma bir sebep gostermeyin bari. satamam, zor, bu kadar para veremem, sudur budur deyin de "cinlilere satildi ya, simdi bunu alan da bulamam" demeyin bana. yani benim arabama cinli mi bulasti volvo cinlilere satilinca? araba ayni araba.. deli etmeyin adami.
hesabın var mı? giriş yap