aynı isimde "vortex (dizi)" başlığı da var
  • bu film için yapılan "hayat boş işte, eninde sonunda ölünüyor" yorumuna ve bu kabullenişe katılmıyorum. filmde buram buram yaşlılık ve ölüm teması var, hatta buz gibi bir gerçeklik. ama ondan daha buz gibi olan şey karakterler ve ilişkileri. kalbimi lime lime eden şeylerden ikisi vardı bu filmde: alzheimer ve uyuşturucu. bu ikisine bir de karakterlerin yalnızlığı eklenince daha fena oldu.

    --- spoiler ---

    kiki'ye nasıl üzülmezsiniz? arabalarıyla oynarken sürekli dikkat çekmeye çalışan, onları birbirlerine vurarak oyununu gürültücü bir hale getirip "bakın ben de burdayım, beni görün" diyen minicik bir çocuk. babası uyuşturucu kullanırken onu görmek zorunda kalıyor, annesi de anladığımız kadarıyla babası gibi uyuşturucudan muzdarip.

    sonra kiki'nin babası stephan. muhtemelen sorunlu bir çocukluk yaşamış, anne-baba ilişkileri sıkıntılı. babasının annesini aldattığını biliyor. uyuşturucu bağımlılığının temelinde bir şeyler olmalı. babası öldüğünde annesinin kucağına yatıp onun okşamasına muhtaç koca bir çocuk. ancak anne-babasından çok daha olgun davranışları da olan bir adam.

    anne, alzheimer'ın ne kadar ağır bir şey olduğunu seyirciye yansıtacak kadar iyi bir oyuncu. eski bir psikiyatr olan kadıncağız şaskın şaşkın etrafa baktıkça, konuşamayıp derdini anlatamadıkça, oflayıp pufladıkça, gerçeklikten gün geçtikçe koptukça benim içimi afakanlar bastı. aynı zamanda, oldukça kontrolcü bir kadın olabilir. zira oğluna, babasının dağınıklığından ve tüm evi kağıtların kapladığıyla ilgili yakınır. sürekli etrafı toplamaya çalışır. en sonunda zaten adamın masasını toplarken, senaryoyu da yırtıp klozete atar. ayrıca devamlı ilaçlarda çare arar, eşini de ilaçlarla düzeltmeye çalışır.

    baba, annenin tam aksine daha rahat bir karakter ve oldukça hayata bağlı. hala kitap yazıyor. 20 yıldır karısını aldatıyor, ona da karısına da aşık. tabi karısına karşı hissettiği aşktan öte alışkanlık da olabilir. bir evin içinde iki ayrı karakteri farklı karelerden izleten teknikte, kadın ve adamın evin içinde neredeyse birbirine değmeden kendi gerçekliklerini yaşamaya çalıştığını görürüz.

    yani evet, hayat eninde sonunda ölüm gerçeğiyle bizi yüzleştirecek. ancak hayatı vortex(girdap) olarak tanımlasak da; o girdap, içine aldıklarıyla dönmeye devam ediyor. adam kalp krizi geçirirken arkada tv'de yer alan solaris'in okyanusunun bir bilinci olduğunu unutmayın. işte girdabın da bir bilinci var. siz ölüp gidersiniz ama arkada bıraktığınız stephan ve kiki, onlara veremediklerinizin gerçekliğiyle baş başa kalacak. gerçekliklerinde eksikliğini hissettikleri şeyler yüzünden, o girdabın yıkıcılığı artacak.
    --- spoiler ---
  • filmin adının bittikten sonraki etkisinden kaynaklı olduğunu düşündüğüm gaspar noe filmi.
    alıştığımız noe filmlerinin çok dışında buldum bu filmi. ama hiç şikayetim yok.

    --- spoiler ---

    en çok korktuğum rahatsızlık olan alzhiemerın işlenişi, oyuncunun bunu bana aktarışı çaresizliği vortex gibi evet içine çekti.
    --- spoiler ---

    diğer karakterlerin öyküsüne girip, izlemek isteyenleri manipüle etmek istemiyorum. aslında okumasını yapıp yazmaya çalıştıkça izlerken hissettiğim, içimi saran karanlığa geri dönmek istemiyorum. aldım kabul ettim ve orada bıraktım :)

    çünkü acımasız gerçekliklerle tokatlanıp şamar oğlanına dönmüş bir şekilde bitirdim filmi

    ve evet eşyaların evleri olur. belki de bizim hiç evimiz yoktur.

    mon amie la rose
  • kar fırtınası 2022 de vurmuştu.
  • (bkz: koto vortex)
  • bence gaspar noe'nin en iyi filmi. iki bakış açısıyla ekranın ikiye bölünerek ilerlemesi farklı bir sinema tekniği olmuş ve kendini izletmeyi başarıyor.

    --- spoiler ---

    film tarafından influence edildiğim için moka pot aldım.

    ne kadar kafa gitse de sabah kalkıp kahveyi ocağa koymanın ilk iş olması etkileyici bir detay.

    --- spoiler ---
  • optik nişangah üreticisi. nişancı optiklerinden, reflektif holografik nişangahlara uzanan bir yelpazede üretim yapıyor. çoğu piyade tüfeğinden daha pahalı modelleri bulunuyor.
  • gaspar noe’nin en huzur dolu filmi.
  • demans diyince aklıma hep çaresizlik geliyor. bilim çaresiz hasta yakınları çaresiz. hasta çaresiz. bu çaresizliği çok güzel vermiş gasper noe.
  • gaspar noe'nin filmlerinin "pornografik" olduğunu duymuş, izleme fırsatına bir türlü erişememiştim. filmin mubiden kısa süre içinde ayrılacak olduğunu görünce, fırsat bu fırsat diyip izlemeye başladım.
    bir kere film pornografiklikten çok uzak, dram pornosu dahi yok. hayat ancak bu denli gerçekçi bir şekilde resmedilebilir...

    gariptir normalde ağlak bir insan olmama rağmen, gözüm bir an dahi olsa dolmadı. daha çok düşüncelerin içine sürükledi beni film. yaşlandığım zaman demans olsam, ne yapardım diye düşündüm hep. hayatımın kontrolü elimde olsun isteyen biriyimdir. hayatta da genelde alan değil veren taraf ben olmuşumdur. oldu da hasta olsam, benimle birileri uğraşsın, onlara yük olayım istemem... bunun üzücü olduğunu da düşünmüyorum. hayat tam olarak bu çünkü. hayata yalnız başlıyoruz ve yalnız bir şekilde sonlandırıyoruz. yaşamaya başlarken korkmuyorsak, ölümden de korkmamak gerek...

    --- spoiler ---

    filmin başında karı kocanın birbirlerine baktıkları pencerelerin, sonda kimse yokken tekrar gösterilmesi de insanın içini bir tuhaf ediyor. aynı pencereler olsalar da, aslında artık aynı değiller. aynı derede iki kere yıkanılmaz dimi ama?

    --- spoiler ---

    ben filmi çok sevdim. izlerken de hiç sıkılmadım. atıştırmalık bir film kesinlikle değil ama. zamanınız olduğunda dikkatle izlenecek bir film.

    bu arada oyunculuklar tam anlamıyla muazzamdı, özellikle demanslı anneyi canlandıran françoise lebrun'un oyunculuğu mükemmeldi. ödül almış mı bilmem, ama hakkettiği bir gerçek.
  • gaspar noe sinemasalıdır, müthiş iş.
hesabın var mı? giriş yap