• bir şehit ailesinin yalandan baygınlık geçirdiğini düşünebilenler olduğunu bize göstermiş ailelerdir.

    kendimden örnek vermek istemiyorum, istemem hiç.
    yalnız allah evlat acısıyla terbiye etmesin be hacı.
    sen gel vazgeç bu yalandan bayılma teorinden. ayıp oluyor bak.
    hele bugün yapma şu trollüğü, ne olur?
    olmaz mı?

    zorunlu ekleme: böyle utanç verici bir başlığın ilk entrysi değildi elbette yazdığım. ama ilk entrynin bir şekilde silinmiş olması söylediklerimi geçersiz kılmıyor. öyle.
  • evlenmişsin sevdiğinle, hamile kalmışsın, 9 ay o minicik şeyin karnında büyümesini, mini mini eli ayağıyla karnında kımıldamasını hissetmişsin. sonra doğmuş oğlun, büyümüş, seni tanımış, emek verdikçe sevmişsin, kanın canınken iyice senin olmuş, en sevdiğin olmuş, önce yürümeyi ve konuşmayı, sonra okumayı öğrenmiş, daha büyümüş, düşe kalka büyümüş, düşse dizi kanasa senin için cız etmiş, başını çarpsa bir yere beyninden vurulmuşsun. sonra daha büyümüş, sınavlar, okullar, belki ve inşallah üniversite okumuş, hatta çalışıp para biriktirmişsin ve o da istekliymiş master yapmış. birini sevmiş, o belki onu sevmemiş, artık koruyamadığın için onu acılardan, birlikte ama uzaktan ellemeden onunla üzülmüşsün, ilk aşk acısına bakarken, büyüdüğüne için burkulurken sevinmişsin.

    boyunu geçmiş adam, kocaman olmuş, aslan gibi, askere gitme zamanı gelmiş. vatani görevimi aradan çıkartayım da, artık hayata atılayım demiş. biraz ürkerek askere göndermişsin (30 yıllık terör, aylarca ayrı kalmak, artık yanında olup onu koruyamamak...) arkadaşları davul zurna çalmış arkasından, sanki evleniyor oğlun, sanki düğün yeri oralar, en büyük asker bizim asker tabi ama için kan ağlıyor, o kadar ay uzakta olacak, özlem kolay mı? bir daha göremeyeceğin aklına bile gelmiyor, getirmiyorsun, evlerden ırak, tahtaya vur.

    ve sonra gece telefon çalıyor, televizyonu açsana diyor biri, açıyorsun, oğlunun görev yaptığı ilçede bir baskın haberi. aklın gidiyor, içinde, onu büyüttüğün yerde anlatılmaz bir sızı. ama umut var tabi, annesin, korkarak ama hep onun için en iyisini isteyerek, bazen sadece umarak bu yaşa getirdin onu.

    sonra kapını çalıyorlar, ambulans, askerler... gerisini hatırlamıyorsun.

    iyi ki hatırlamıyorsun, çünkü sen o acıyı öyle iyi biliyorsun, öyle korkunç ki, "allah düşmanımın başına vermesin" derken, birileri o üzüntün esnasında yalandan baygınlık geçirdiğini söylüyor. haberin olmasın o birilerinden, çünkü insan değil onlar. insan olanlar seninle birlikte ağlıyorlar.
  • tek çocuğum, annem ile birbirimize olan sevgimizi anlatabilecek kelimeleri bulamıyorum. bu başlık bana bir anımı hatırlattı.

    bundan 2 sene önce kısa dönem askerlik yaptım, ülkemizin batısında ve bunu söylerken çekiniyorum ama rahat bir askerlik geçirdim. nişanlım, annem ve babam ile her gün ayrı ayrı 3-4 kez konuşurdum telefon ile. bir gün doğu da, terör saldırısı olduğu haberini izlemiş evdekiler ve o gün annem beni aradığında "şu anda yok" demişler. artık ne kurduysa annem, kalp krizi geçirmiş, yoğun bakıma almışlar. ben de çarşıdan geldikten sonra annemi arıyorum, telefonu kapalı, babama ulaştım, "işte annen uyuyor" gibilerinden laflar söyledi ben de inandım tabii. iki gün kadar konuşamadım annem ile ve baya kıllandım, ve annem 2 gün sonra arayıp işte "yemeğini yedin mi" tarzında havadan sudan konuşarak hiçbir şey hissettirmedi bana ki olanları ben eve geldikten sonra öğrendim. yani demek istediğim şu, kadın benim asker olduğum yerden 1000 km uzaktaki saldırıdan, telaşlanmış, bir de üstüne bana ulaşamayınca artık dünyası başına yıkılmış, kalp krizi geçirmiş. anneler böyledir işte. tabii herkesin düşüncesini, karakterini bilemem ama ne olursa olsun, evladının ölümü üstünden böyle pis düşünceri olamaz "anne"nin de, "baba"nın da. şu başlığı okuyunca utandım yemin ederim.
  • haklarında böyle birşeyi yazma cüretini gösterenlerin tez zamanda evlat acısı çekmesini istemek götümüze girebilir mi acaba diye düşünmemizi sağlayan şerefli ailelerdir.

    ey şehit aileleri, bu millet var oldukça bizler arkanızda olacağız ama maalesef bazı orospular da bu dünyaya ucube çocuklarını sıçmaya devam edecektir.
  • -"oğluna birşey olmasından korktuğu için ona bisiklet bile almadığını söyleyen şehit annesinin haberini vermemek için sonsuza dek susabilirim." *
  • senelerce cebeci askeri şehitliğinin karşısında oturdum ben. orada nöbet tutan askerlerle tel örgülerin ardından konuşan annelerinin ağlamalarını gördüm; bırakın oğlunun şehit olduğu haberini yeni almış bir anneyi, her gün onun mezarını ziyarete gelip başında nöbet tutan başkasının evladına sarılıp ağlayanları gördüm, bayılmak ne kelime her gün canından can koptuğunu görerek büyüdüm. o yüzden kusura bakmayın ama değil asker annesi hiç kimsenin annesi o durumda yalandan bir şey yapmaz.

    şimdi bu başlığı açan, altında onaylayıcı yazılar yazan arkadaşlar iç yanması ne demek görmek isterseniz bir oraları gezin bakalım yüreğiniz dayanacak mı?

    edit: bu entry'i ajitasyon bulacak insanlara da peşinen kusura bakmayın diyorum, bu kadar ölümün gölgesinde yazabildiğim şey ancak bu kadar oluyor.
  • ekşi sözlükte son kullanma tarihi geçmiş beyinlerini bir taraflarına sokmak suretiyle entry sıçan insanımsıların da varlığını bizlere göstermiş ailelerdir. anladık vicdan, terbiye, maneviyat sıfır ama bari lağım gibi görüyorsun dünyayı bunu insanlarla paylaşma. sus pislik kokan dünyan sana kalsın arkadaşım.
hesabın var mı? giriş yap