aynı isimde "yeni hayat (dergi)" başlığı da var
  • 'ben ölecek bir yer arıyorum, sen yaşayacak bir yer bul kendine.'
  • kıymeti bilinmemiş ve okuyanlarca -anlaşılmamasından mütevellit- yerin dibine batırılıp batırılıp çıkarılmış orhan pamuk romanı. ilk duyanlar "bir kitap okudum ve hayatım değişti" cümlesinin büyüsüne kapılsa da, bitmez tükenmez otobüs yolculuklarından hafakan basmasıyla hayal kırıklığına gark olur ve o güne dek okuduğu en sıkıcı romanlar listesinin başına kor. ve onu anlamayan herkes gibi, bedbaht okur da onun aslında kötü bir romancı olduğunu ve böyle uyduruk eserlerle şişirildiğini düşünür.
    okuyanlara ya da okumak isteyenlere faydalı olması açısından biraz açıklama yapmak isterim:
    kitaptaki şehirden şehire yapılan yolculuklar, somut gibi görünse de aslında soyut düzlemde yapılır. bilindiği gibi "yolculuk", doğu edebiyatında kişinin olgunlaşması ve hakikati bulması için sıkça kullanılmış bir temadır. yeni hayat'ın kahramanı da kendi iç dünyasında bir yolculuğa çıkar. bu, tasavvufi manada bir yolculuğa benzer. yolculuğa çıkarkenki amac,ı sevgilisi canan'a kavuşmaktır. yine bilenler bilir, "canan", mutasavvıfların allah'a verdikleri addır. nasıl ki mutasavvıf, yani maşuk, canan'a kavuşmak için ruhunda bir yolculuğa çıkarsa romanın kahramanı da aynısını yapar. adı geçen kitap da, dinlerdeki kutsal kitaplardan biridir. çünkü tanrı'yı arayanın rehberi, onun kitabıdır. kahramanımız osman da bu kitaptan aldığı ilhamla yola çıkar.
    canan'la beraber olan mehmet'in aslında osman olduğunu anlarız. bu da orhan pamuk romanlarındaki* "kendisi olamama" sorunsalından kaynaklanır. roman boyunca iki farklı kişi gibi anlatılan osman ve mehmet aslında aynı kişidir. mehmet'in canan'a kavuşması hikayesinde, "mehmet" ismi, hz. muhammed'i çağrıştırmak için kullanılmış olabilir. arada sürekli görünen "ışık" da, yolculuk sırasında kişinin bir anlığına hakikati görmesi olarak anlaşılmalıdır. ve romanda sık sık tekrarlanan "kaza"lar da, islamiyet'te kaderin gerçekleşmesi manasındaki kazaya bir göndermedir.
    tabi burda anlatılarak çözülecek değildir. zor bir kitaptır, klasik romanlara alışmış okuru, modern ve postmodern romanın biçimsel oyunları içinde afallatır. açıkçası alt yapı ister, az biraz mürekkep yalamışlık ister. aksi takdirde, onun bir kitabını bile okumadan, okumuşsa bile anlamadan onu dönme, vatan haini, ermeni uşağı gibi gösterenlere bir yoldaş daha eklenir.
  • bazanbazen mi yazmak daha doğru olur? merakını uyandırır.
  • birden fazla da kurulabilir ama ilkler her zaman özeldir... büyük bir hevesle tuttuğun ilk evin heyecanı ayrıdır. oradan buradan devşirme eşyalar dünyanın en değerlisidir. her köşesine ayrı özenirsin, hele ki sana bu evi kurmak için yardım eden sevdiklerin varsa etrafında tadından yenmez... iki halı, perde, biraz minder, bir şilte bir yorga, senden kralı yok...

    ev kurulduktan sonra ve ilk yalnız geceni yaşamaya başladığında ise...

    o soğuk gecede evin sıcak bile olsa tek başına battaniyenin altında kıvrılmak ve kendine sarılmak sana koymuyorsa... yüzünde bir gülümseme ile tavana bakıyorsan sadece... yeni hayatın hayırlı olsun, kesinlikle doğru bir karar vermişsin demektir... koy götüne rahvan gitsin, sensin en önemlisi...
  • (bkz: #43865834)
    (bkz: swh)
  • çoğu kıçı rahat insanın kendileri için talep ettiği ve pek azının gerçekleştirmede başarılı olduğu özlem.

    kıçı rahat olmayanlarınsa başka istekleri olur(bkz: hayat).
  • “bazı işaretlerden körlemesine medet ummaya başlamıştım. üst kata çıkan basamakların sayısı tek ise canan üst kattadır...vapurdan ilk atlayan ben olursam bugün gelecek.

    vapurdan ilk ben atladım. kaldırım taşları arasındaki çizgilere hiç basmadım. hiç nefes almadan karaköy yer altı geçidinin bir girişinden girip ötekinden çıkmayı başardım.
    nişantaşı’na gidip evlerinin pencerelerine bakıp dokuz bine kadar hiç şaşırmadan saydım. adının hem sevgili hem de allah anlamına geldiğini bilmeyenlerle dostluğu kestim.....

    bir hafta boyunca gece saat tam üçte penceremden gözüken aydınlık pencerelerin sayılarını kendime tanıdığım yüzde beşlik yanılgı payını hiç geçmeden tahmin etmeyi başardım.

    fuzuli’ nin:

    “canan yok ise can gerekmez”

    mısraını tersinden otuz dokuz kişiye söyledim. evlerine tam yirmi sekiz değişik ses ve kimlikle telefon edip onu sordum...her gün otuz dokuz kere canan demeden eve dönmedim.

    ama canan gelmedi.”

    orhan pamuk / yeni hayat
  • (bkz: yeni umutlar)
    (bkz: keşkeler)
    (bkz: hayal)
  • ‘yeni hayat’, dante’nin bir kitabının adıdır ve orhan pamuk’un kitabı ‘yeni hayat’, dante’den esintiler taşır. aynı zamanda kitapta söz edilen ‘yeni hayat karamelaları’, 1950’lerde türkiye’de son derece yaygınlaşmış, nişantaşı’nda alaaddin’in dükkanı’nda da satılan bir karameladır. kar’da, kars sokakları arasında bir pastanenin ismidir.
hesabın var mı? giriş yap