• filmlerde uzay istasyonlardaki yerçekimsiz ortamı durumlarında, bu yerçekimsizliğin uzayda bulunmaktan dolayı olduğuna dair bir yanlış kanı var. burada ortamın yerçekimsiz olma sebebi uzay istasyonunun yörüngede olması. "yörüngede olmak" demek o cismin sürekli bir düşüş içerisinde olması demek. zaten o düşüş durumu o ortamı yerçekimsiz yapan. (asansörün düşmesine benzer biçimde)

    yoksa uzay istasyonunun yüksekliği 600 km olsa (normalde daha az), dünyanın yarıçapı 6000 küsur km olduğundan dolayı, o yükseklikte, normalde ağırlığı 100 kg olan bir kişi 80 küsur kg olur. (100/1.21) yani, o istasyon dönüp durmasa, biraz daha hafif olursunuz ama yine de ortamda gayet de yerçekimi olur.

    yani the big bang theory'de wolowitz'in "uzayda olması", ya da "felix baumgartner'in uzaydan atlaması" gibi durumlarda olay o kadar da uzayda olmuyor.

    gerçi mustafa topaloğlu'nun dediği gibi, hepimiz uzaydayız, hepimiz uzaylıyız, bu kavgaaaaa ne diye.
  • ateşin ve alevin hiç olmadığı kadar tehlikeli olduğu ortam.
  • ilginçtir ki bu yerçekimsiz ortamın dünyadaki simülasyonları için milyonlarca dolar harcanıyor.

    lütfen bir saniyeliğine zihnimizi yoğunlaştıralım. allah bu gavatlar gidip onlara para dökmesin diye dünyadaki çukurları suyla doldurmuş ve (burası çok önemli) bu suları tuzlamış. veya inancınıza göre hz. big bang bunları yapmış. ya da kendiliğinden dolmuş.

    denizde hiç biraz dibe gidip arkanıza kaykılarak yere paralel durmayı ve güneşe bakmayı denediniz mi? suyun yeşilliği yok olur. gökyüzünün maviliği ve suyun şeffaflığı ile başbaşa kalır, eğer dalmadan önce nefes çektiyseniz ayarı tam tutturduğunuzda dibe batmaz veya yukarı çıkmaz, nefes almak isteyip de bozana kadar aynı seviyede kalırsınız. o an suyun olmadığını ve aşağıdaki 10 metrelik mesafenin bir uçurum olduğunu düşünün. aslında uçuyorsunuz.

    deniz, düpedüz bedava bir yerçekimsiz ortam veya ay simülasyonudur.

    pamukkale'deki sıcak soda havuzuna girenler bilirler. suyun dibinde eski kalıntılar vardır. merdivenler falan. dalmak yasaktır ve dalarsanız görevli düdük çalıp el kol yapıyor. ölüp de onların başına kalmayın diye. ama adam yanınıza gelip bağırmaya başlayana kadar onu iplemez ve dalarsanız, (40 saniyeniz falan var) oradaki merdivenleri zıplaya zıplaya sanki nasa uzay kampındaymış gibi inebilirsiniz. ve ücreti 15 tl falandır. kampa gitseniz kim bilir kaç bin dolar.

    ay'da zıplayan, uzay mekiğinin içinde kalemlerle birlikte float eden insanları gördükçe aklıma hep deniz gelir.

    bu arada amerikalılar bilmem kaç milyon dolara yerçekimsiz ortamda yazan kalem icat etmişler. çünkü uzaya çıktıklarında normal tükenmez kalem yazmıyormuş. ruslar ise kurşun kalem götürmüşler, zaten yazıyormuş kurşun kalem. türkler ise, türkleri temsilen ben denizde incelemeler yapıyordum işte, henüz kalem denemedim çünkü lazım olmadı. normal uçuyon işte yazacak bir şey yok. http://i.imgur.com/7wwrwcd.jpg
  • bazen alışkanlık yapar.
  • bu ortamda bitki yetiştirmek mümkündür. bitkinin yetişmesinde yer çekiminin rolü yönlendirmedir. hücrelerin alt kısımlarında statositler birikir ve bitkiye o bölgede daha fazla oksin salgılatır. bu da köklerin aşağı, gövdenin yukarı doğru uzamasını sağlar. yer çekimi olmadığında bitki toprak altında büyüme gösterecektir.
  • insan vucudunda cesitli degisimlere sebep olan bir ortamdir. uzun sure yercekimsiz ortamda bulunan kisilerde omurganin dogal kivrimini yitirmesi sonucu boy uzamasi gorulebilmektedir. ilk basta "oh ne guzel boyum uzadi bu yasimdan sonra" diye dusunulse bile dunyadaki yakinlariniza boyunuzun ne kadar uzadigini gosterememek gibi bir durum da soz konusu olabilir. cunku boyu uzayan astronot veya kozmonotlarin geri donus yolculuguna cikacaklari uzay mekiginde kendilerine ayrilan yere sigmayip uzayda bir sure mahsur kalmalari mumkun. hatta bu konuda verilebilecek birkaç ornek bile var.

    boyu uzayan bu sahislarin uzayda mahsur kaldiklari yerden nasil kurtarildiklarina gelince. tabi ki daha buyuk mekikler yapmak mumkun ama boyu uzayanlari kucultmek daha kolay bir yol olarak karsimiza cikiyor. bu is 1980'de "penguen kostumu" denilen bir giysi gelistirilmis. dalgic kiyafetini andiran bu kostum giydirilerek ufaltilan sahislar mekige sigabilecek hale getiriliyormus...
  • aslında yerçekimsiz ortamın olmadığına dair çok güzel bir yazıya denk geldim, paylaşmasam olmazdı.

    http://uzaymaymunu.blogspot.com/…uydular-neden.html
  • ancak boşluktaysanız serbest düşerek hissedebileceğiniz ortam.

    tabi burada yer çekimsiz ortam denilerek kastedilen aslında yer çekiminin insan bedeni üzerindeki fiziksel etkisini hissetmeme halidir. yoksa serbest düşerken de üzerimizde bizi yerin merkezine doğru çeken bir yer çekimi kuvveti mevcuttur. sadece o çekime tamamiyle teslim olduğumuz, yerçekimine ters yönde bir tepki kuvvetine maruz kalmadığımız için yeryüzünde olduğumuz gibi etkilerini hissetmeyiz.
  • basit, evde bulunabilen malzemelerle simüle edilebilir.

    malzemeler:
    -bir kedi(4 ayaklı)
    -yeterince tereyağı
    -pahalı bir halı
    -birkaç dilim ekmek
    -bıçak
    -lastik

    kaç dilim ekmeğimiz varsa, hepsinin bir yüzüne bıçak yardımıyla tereyağı sürülür. daha sonra kedimiz alınır. kedimizi dört ayak üzerinde farzedersek, yağlı yüzleri yukarı gelecek şekilde, yağlı ekmeklerimiz adeta bir eyer gibi kedinin sırtına lastiklerle sabitlenir. her ekmeği en az iki lastikle sabitleyin.

    bildiğiniz gibi, kediler dört ayak üzerine düşer. bir yüzüne yağ sürülmüş ekmeğin, yağlı yüzü yere bakacak şekilde düşme ihtimali halının fiyatıyla doğru orantılıdır. gördüğünüz gibi iki doğa kanunu karşı karşıya getirdik. normal yüzeylerde, kedimiz zeminle temas halinde olacaktır. ancak kedimizi pahalı bir halının üzerinde, misal 50 santim havada bırakırsak, kedimizin yere paralel bir eksende sürekli dönerek düşey düzlemdeki konumunu koruduğunu görebiliriz. ancak korkmayın, kedimiz random bir süre sonunda yere inecektir. çünkü kediler hep dört ayak üzerine düşerken, yağlı ekmeğin yağlı yüzünün yere bakar halde düşmesi ihtimali çok yüksektir, ama %100 değildir mesela %97'dir diyelim. dönüş sırasında ekmeğin %3'lük ihtimal dahilinde hareket ettiği, yani kedimizi ayakları üzerinde düşecek şekilde yere ittiği dönüşlerde, düzeneğimiz irtifa kaybedecektir. eğer düzenek havada kalmıyorsa, düzeneği akort etmek adına, ekmek ya da ekmeklerdeki yağ miktarını arttırmayı deneyebilirsiniz. ayrıca düzenek dönüşüne başladığında, elinizle biraz daha hızlandırırsanız, yere inme süresini uzatırsınız. işte bu kadar.

    kaynak: internette karşılaştığım, isviçreli bilimadamlarının bir makalesi.
  • çekilmez bir ortamdır. herkesin götü kalkar iki dakikada.
hesabın var mı? giriş yap