• bir tevfik fikret $iiri. *

    ---

    nurullah atac 'in kedi'yi anlattigi bir denemesinde tevfik fikret 'i ve soz arkada$larinin turkcesini -kantarin topuzunu kacirip- yerden yere vurdugu bir $iir kedisi .

    // (...) bu yaziyi kedileri sevdigimi soylemek icin yazdim... ama arada aklima tevfik fikret'in "zerri$te" manzumesi geldi, onun icin du$unduklerimi de soyledim. //

    nurullah atac ( "kedi" ba$likli denemesinden)

    ic. gunlerin getirdigi sozden soze (butun yapitlari), yky , 2.b., istanbul-haziran 1999, s. 30.
  • -zerrişte-

    "yaz aşkına dair" dediniz...işte: çocukken
    gaayet afacan bir kedi sevdim ki elimden
    bir lahza bırakmazdım: uyurken kucağımda
    ruhumdaki şefkat
    hep üstüne titrer, gece ba'zan yatağımda
    birlikte uyurduk.bırakıp mektebe gitsem
    dil-tengi hasret
    mutlak beni dikkatsiz eder, "hey, koca sersem!"
    tevbihi tokatlarla gürülderdi başımda.
    ben, aşık ı şeyda,
    her kahra tahammülü severdim...o yaşımda
    sevmekteki te'sir ü teselliyi bilirdim.
    herkes gibi , hatta
    ba'zan sebepsizce olurdum müteellim...
    zerrişte, bu ismiydi onun, sanki haberdar
    mahfi kederimden,
    yaltaklanır, atlar, sürünür, okşatır, okşar;
    tatyibime elbette o gün çare bulurdu;
    lakin üzerimden
    bir kerre o hüzn oldu mu zail, kurulurdu;
    "sayemde bu neş'en!" demek ister gibi mağrur;
    mağrur ü muhakkır,
    başlardı vefasızlığa, ben aciz ü meshur,
    her türlü huzuzatına, her keyfine tabi';
    ba'zan mütehayyir ,
    ba'zan mütehakkim ; yine aciz, yine kaani':
    en şüpheli bir meylini görsem inanırdım
    biçareliğimden;
    hep tırmalanır, tırmalanır, tırmalanırdım!
    "yaz aşkına dair" dediniz...işte misali
    sevdiklerimin ben
    hepsinde bu tırnakları, hepsinde bu hali,
    hepsinde bu hırçın kedi simasını gördüm...
    bir ömr-i cahimin bütün ezvakını sürdüm!

    tevfik fikret

    * *
  • tevfik fikret'in küçükken sahip olduğu kedinin ismi imiş. bunu falih rıfkı atay'ın bir yazısında gördüm. dilden bütün yabancı kelimeleri atmak gerektiğini söyleyen arnavut milliyetçisi şemsettin sami'yi* övüp; dilimizdeki pek çok güzide kelimeyi bugün hala kullanıyor oluşumuzu belki en çok kendisine borçlu olduğumuz şairlerden birisi olan tevfik fikret'i yeriyordu, kedisinin adını bile tumturaklı bir isim koymuş diye. fakat aynı isimdeki şiirini* okuyunca bahsi geçen kedinin çocukluk hatırasına dair olduğunu anlıyoruz. belki babasının koyduğu bir isim yani tevfik fikret'in değil de. zira diğer türlü yazıdan anlaşılan; sanki tevfik fikret kast-ı mahsusla kedisinin adını böyle koymuş gibi oluyor.
  • ahmet muhip dıranas’ın sadeleştirdiği bir tevfik fikret şiiri:

    “yaz aşkına dair” dediniz... işte: çocukken
    gayet afacan bir kedi sevdim ki elimden
    bir dakka bırakmazdım; uyurken kucağımda
    ruhumdaki şefkat
    hep üstüne titrer; gece bazan yatağımda
    birlikte uyurduk. bırakıp mektebe gitsem
    kalbimdeki özlem
    mutlak beni dikkatsiz eder, “hey koca sersem!”
    ihtarı tokatlarla gürülderdi başımda.
    ben körkütük âşık,
    her kahra tahammülle severdim... o yaşımda
    sevmekteki etken ve teselliyi bilirdim.
    herkes gibi, hatta
    bazan da sebepsiz yere ağlar, üzülürdüm.
    zerrişte, bu ismiydi onun, sanki haberli
    uğrun kederimden
    yaltaklanır, atlar, sürünür, okşatır, okşar
    sırf alsın için gönlümü bir çare bulurdu
    lakin üzerimden
    bir kez dağılıp gitti mi hüznüm, kurulurdu:
    “sayemde bu neşen” demek ister gibi mağrur;
    mağrur ve küçümser,
    başlardı vefasızlığa; ben bağlı ve güçsüz,
    her isteği, her hazzı ve her keyfine uymuş,
    bazan şaşaraktan,
    bazan kızaraktan; yine güçsüz, yine kanmış;
    en şüpheli bir meylini görsem inanırdım;
    biçareliğimden;
    hep tırmalanır, tırmalanır, tırmalanırdım!
    “yaz aşkına dair” dediniz... işte misali:
    sevdiklerimin ben
    hepsinde bu tırnakları, hepsinde bu hali
    hepsinde bu hırçın kedi simasını gördüm...
    tüm zevkini sürdüm bu cehennem gibi ömrün.
hesabın var mı? giriş yap