• az once muzik dersinden ciktim 1/a sinifinin. o reklamdaki hani deliler gibi eslik eden, gülen, siralarindan kalkmayan, sorun cikarmayan cocuklar var ya, hah iste aslinda onlar yok. yok olm oyle bisey.

    coca cola da icemiyorum zaten, icebilseydim ama sirf bu reklam yuzunden birakirdim. yok olm oyle cocuklar.

    aha bunu yazarken kafasini yardi bi tanesi revire goturuyolar.
  • ilk argümanıyla daha baştan kaybeden reklam.
    "çöken her ekonomiye karşı bebek bekleyen 477.699 çift var." ve bu yüzden umut dolmamız, mutlu olmamız bekleniyor. niye? neden mutlu olalım ki? o çocuklar nasıl bir dünyaya doğacak? coca cola'nın ideal dünyasına herhalde. istihdamın azaldığı ve çalışma koşullarının kötüleştiği, emeğe değeri verilmeyen bir dünyaya değil.
    coca cola bu kadar umut vermek istiyorsa çok değil, şöyle 10 tane fabrikasını kapatsın da "kaynakları daha az sömürüyoruz" diye reklam yapsın.
  • umut dolu şeyler anlatmaya çalışan reklam. satılan ürün ne? coca cola! çok faydalı sanki amk.
  • marduk gelip ebemizi zikerken, dünya çok ısınınca, insanlar sıcaktan kavrulup, canlılar teker teker ölümün nefesini ensesinde hissederken sadece coca cola içen canlıların derin bir oh çekip hayatta kaldığını ima etmesini beklediğim yeni reklam filmi. ama yapılan yorumlar öyle olmadığını gösteriyor. tüh.

    not: izlemedim. oldum olası uyuzum coca cola reklamlarına. çok samimiyetsiz geliyor bana. yukarıda ki gibi bir reklam filmi çekerse kesin izlerim. daha samimi en azından.
  • ben şunu anlamıyorum. tamam tabii ki coca cola'nın ürün satmak vesaire gibi bir kaygıyla film yapması gibi bişey çok zorunlu değil ancak, neden coca-cola, turkcell, benetton vesaire bu markalar artık günümüz sosyal yaşamının problemlerini ele alarak film yapar. kardeşim sanane benim yeni umudumdan, sanane çöken ekonomiden, sanane zorluklardan, sanane lan sanane. sen kendinle ürününle ilgili mesajını ver siktir git.

    ha filme gelelim, hadi fikir tamam eyvallah. ama uygulama olmamış, olmamış anam. müzik beceriksiz ellerden çıkmış, zorlamayın kardeşim gavurdan duyduğunuz şeylerin aynısını türkçe dil ile yapmaya çalışmayın artık! bütçeden kısmak için sahneleri hızlı hızlı geçmeler, sahnelerdeki beceriksizlikler.

    otursıfır.
  • turkcell'in son iğrenç reklamı (üşendim ne olduğunu aramaya zaza maza vardı) tadındadır.
    dünya iyiye gidiyor aç bi kola.
  • yıllardır kola içtiğim halde bi türlü ulaşamadığım kafaları bana gösteren görsel şölen*

    dünyaya, hayata dair öylesine çok umut veriyor ki sonlarına doğru boşaldım, emeği geçen creative ekibin yüreğine sağlık.
  • "bunlar gerçek değil"
    "hayaller kurdurup malı götürüyorlar"
    "samimiyetsizler"
    (...)

    minvalinde eleştirilere maruz kalan içecek firması reklamı..

    insanlar, bu büyük keşif sandıkları farkedişlerinin herkesin aklına geldiğini, tüm gelir seviyesinden istisnasız herkesin yaşadığımız bu karmakarışık bulamaç içinde debelendiğini unutuyor gibiler..

    o reklamı gören çoğu kişinin; "hassktr lan, ne la bu, yok böyle bir hayat, polyannacılık bu" gibisinden ünlem cevapları verdiklerinden haberleri yok gibi..

    arada bir kaç istisna var.. bu dünyayı daha yaşanılır kılmak için elini taşın altına koymaya hazır olanlar için orada verilen mesaj büyük bir anlam taşıyor.. üstelik yaratılacak fark çok küçük bile olabilir.. iş ki bu istensin..

    geçin yahu kolayı, amerikayı, kapitalizmi.. firmanın samimiyeti, evvelki sicili, ülkesinin politikaları vs.. geçin.. mesele koka kola değil..

    bize lazım olan gerçeği görmek.. bu karmakarışık bulamaç içinde debelenirken esasında hiç bir şeyin sandığımız kadar kötü olmadığını farketmemiz gerek.. hakikaten namuslu adamların sayısı hırsızlardan fazla.. ama ortada görünenler yalnızca hırsızlar.. dikkat çeken, kamuoyu gündeminde konuşulan hep namussuzlar, katiller, tecavüzcüler, dolandırıcılar, rantçılar.. köpeği ısırmazsan düzgün biri olarak haber olman zor..

    küçük bir kız çocuğuna tasallut olan bir kanıbozuk yüzünden, elinden tutup sokakta yürüyüşe çıktığımızda minik kızımıza gülümseyen herkesten şüphe ediyoruz..

    açık konuşayım.. ediyorum..

    peki bildiğimiz kaç tane çocuk pornocusu var..? buna karşın mahallemizde kaç kişi yaşıyor..?

    içmeyin birader.. kolayı molayı bırakın bir kenara.. sokayım kolasına afedersin.. verdikleri mesaj önemli.. ve sanıldığının aksine polyanna sendromu'nun epey ötesinde..

    hayat güzel.. gerçekten güzel.. ama sadece güzel olsun diye uğraşanlara güzel.. yoksa buyurduğunuz gibi tekdüze, sıkıcı, stresli, sürekli problemlere gebe..

    şikayet etmek, çözüm için uğraşmaktan hep daha kolay olmuştur.. çözüm için uğraşmaktansa şikayet edenler yüzünden hayattan keyif almayı unuttuk be birader..

    zaten şehirde yaşayan zavallıların sayısı git gide artıyor..

    bu, stresli, sürekli sıkıntılı, gergin, kronik rahatsızlıkları olan, yaşam kalitesi son derece düşük, hayattan beklentisi kaliteli alışveriş ve sosyal medyada sanal mutluluk olmuş insanların sayısı artıyor demek.. bir de sürekli "hayat berbat" modunda kendi kendinizi perdelemeyin.. ya çözüm bulun ya da bari çok büyük bir keşif yapmış gibi "hayat berbat" a bağlamayın milleti..

    berbat biliyoruz, peki sen ne yapıyorsun bunun için vır vır dedikodudan başka..?

    çünkü bir şeyler yapmak için adım atmadıkça berbat olarak kalmaya devam edecek her şey.. ve hep olduğun yerde sayacak, aynı lakırdıları sayıklayacaksın..
  • (bkz: kusucam)
hesabın var mı? giriş yap