• galatasaray, o sezon ankaragücü'nü istanbul'da 3-0, ankara'da, ligin son maçında 8-0 yendi.
    11 gol attı, hiç gol yemedi.
    averajla şampiyon oldu...
    beşiktaşlılar'a göre, 'şaibeli şampiyon' oldu.
    * * *
    beşiktaş, o sezon ankaragücü'nü istanbul'da 4-0, ankara'da, ligin bitimine haftalar kala 6-0 yendi.
    10 gol attı, hiç gol yemedi.
    averajla ikinci oldu...
    yine beşiktaşlılar'a göre, 'şerefli ikinci' oldu.
    * * *
    o sezon, son maçlardan önceki tabloya bakalım:
    galatasaray'ın attığı 66, yediği 21, averajı 45...
    beşiktaş'ın attığı 65, yediği 22, averajı ise 43...
    galatasaray'ın hem 2 gol artı averajı, hem de gol fazlası avantajı vardı.
    son maçlarda, galatasaray ankaragücü'ne 2 fark yapsa, beşiktaş'ın gençlerbirliği'ne 5 fark yapması gerekiyordu.
    yani averaja ihtiyacı olan beşiktaş'tı.

    yazarin editi: gercekler neden kotulenir? gercekler kotulenerek saklanabilir mi?
  • unutulmaz maç. bu satırların yazarı hiç unutamaz o maçı, o günü. tuttuğu takım şampiyon oluyordu ankara'da, oysa istanbul'da dayısının evinde tetris oynuyordu maçı dinlerken. goller arka arkaya geliyordu, o ise ağlıyordu. gözleri açık bir rüya görüyordu, biliyordu birkaç kilometre uzaktaki babasının son nefesini verdiğini. golleri bile görmedi, sadece bir kere gazeteden okudu. hâlâ saklar ertesi günkü gazeteyi, arkasında şampiyonluk haberi, ortasında ise bir cenaze ilânı...
  • besiktas jimnastik kulubu baskani yildirim demiroren'in 26 aralik 2008 tarihinde yaptigi aciklamada "ankara’da basketbol skoruyla biten maçları hatırlayın" sozleriyle bir kez daha andigi mactir. zaten, tum besiktas taraftarlari sikca, diger takim taraftarlari zaman zaman anarlar bu maci. ozellikle bu macin anilmasinin sebebi ise, kisisel gorusume gore, sadece ve sadece, sampiyonun genel averajla belirlendigi bir sezonun son maci olmasidir. herkes bilir bu maci ve herkesin soz konusu sezona dair tum bilgisi sanki bu mactan ibarettir. gollerin dakikalari bilinir, inanilamaz; atilan goller gorulur, inanilamaz ve bunlarin hepsi delil kabul edilir bu macin satin alinmis olduguna. kimileri "futbol tarihimizin en buyuk yuz karasi" diye niteler bu maci, ama bana sorarsaniz, sonrasi futbol tarihimizin en buyuk propagandasidir; bjk tv'nin yaptirdigi belgeseli var bu macin yahu, daha ne olsun?

    zaten bence en buyuk mesele de bu propagandadan kaynaklaniyor. dedim ya, herkes macin sonucunu, gollerin dakikalarini ve ne sekilde olduklarini biliyor ve bu yuzden gonlunce atip tutabiliyor. ama gelin, biz yildirim demiroren'in "ankara’da basketbol skoruyla biten maçları hatırlayın" sozlerindeki cogul ifadeden yararlanarak, "ankara’da basketbol skoruyla biten" diger "maçları hatırlay"alim.

    14.03.1993 ankara 19 mayis stadi mke ankaragücü: 0 - beşiktaş a.ş.: 6

    mke ankaragucu ilk 11'i

    1. arif peçenek
    2. hayati soydaş
    3. erhan çağlayan
    4. bahaddin güneş
    5. serhat güller
    6. taner ertaş
    7. fikret demirer
    8. ergün yücel
    9. levent kurt
    10. sinan engin
    11. cengiz alp

    goller
    madida fany tommy,26.dk(f)
    feyyaz uçar,33.dk(p)
    madida fany tommy,57.dk(f)
    ali riza sergen yalçin,61.dk(f)
    feyyaz uçar,64.dk(f)
    mehmet özdilek,70.dk(f)

    simdi, muhtesem bir alinti yapalim:

    "skor uzerinde anlasarak yapilan sikelerde, en zor gerceklestirilen gollerin yenilecegi dakikalari tespit etmektir...evet liglerimizde bir cok farkli skorla biten mac oynanmis, ama dikkat ederseniz bu maclarda oyun genellikle 70.dakikadan sonra kopmus, yenik durumda olan takimin direncinin tamamen kirilmasinin ardindan,fark artmistir. bu yuz karasi macta ise, zalad denilen ahlaksiz, golleri ne zaman yiyecegini ayarlayamamis, 70.dakikada skor 8-0 oluvermistir... sonrasi al gulum, ver gulum...."

    tugrul yenidogan.

    tugrul bey'in alinti yaptigimiz yazisini daha once baska basliklarda, baska acilardan elestirmistik zaten. ama yeri gelmisken burada sormak gerekir; tugrul bey, bir mac 70. dakikada 0-6'da degil de 0-8 olunca mi kopmus kabul ediliyor? besiktasli'siniz; diyelim ki, besiktasliliginiza ragmen aklinizdan galatasaray'in maclari cikmiyor ve besiktas'in o yillardaki maclarini hatirlamakta zorluk cekiyorsunuz... peki, federasyonun nasil bir averaj uygulamasina basvuracaginin muglak oldugu 2007-2008 sezonunda, sivasspor ile kapisirken, son macinizin henuz ilk 10 dakikasinda 4 gol atinca maci kopartmis olmuyor musunuz? daha uzerinden 1 yil gecmemis bir maci bile unutacak kadar zayif mi besiktasliliginiz? su yaziyi yazarken hic mi utanmadiniz?

    gollerin zamanlamalari ile ilgili ipe sapa gelmez fikirler yuruten arkadaslar (bkz: #8585483), "besiktas 26. ve 33. dakikalarda, yani 7 dakikada iki gol atmis; sonra rekorunu gelistirip 57., 61. ve 64. dakikalar olmak uzere, bu kez de 7 dakikada 3 gol atmis; bununla da yetinmeyip 6 dakika sonra bir gol daha, yani 13 daikada 4 gol atmis" diyerek, bu maci da tasaga saracaklar mi? "bir anormallik var" diyecekler mi?

    peki, galatasaray maci icin, "zalad zaten devre arasinda gitti, bir daha da gelmedi" diyenler, bu macta ankaragucu'nun ilk 11'inde iki besiktasli olmasini (kusura bakmayin, bjk tv 0-8 biten macin belgeseline bu oyunculari cikartiyorsa, ben de anmakta sakinca gormem) konu ederler mi?

    peki, bu macin gollerini goren var mi? youtube'da aratip, izleyebilen var mi? eger bu mac, "sampiyonun genel averajla belirlendigi bir sezonun son maci ol"saydi, izlerdiniz. sanssizliktir ki, o son mac, 30 mayis 1993 ankaragucu galatasaray maci olmustur ve o macta 22 haziran 1986 arjantin ingiltere maci'nda maradona'nin attigi golun kopyasi atilmis olsaydi, siz bu kez, "tum defans yere yatti ki, galatasaray gol atsin" diyecektiniz. ne dedik? propaganda...

    04.04.1993 ankara 19 mayis stadi mke ankaragücü: 0 - karşiyaka: 5

    mke ankaragucu ilk 11'i

    1. arif peçenek
    2. hayati soydaş
    3. ramazan konya
    4. bahaddin güneş
    5. serhat güller
    6. ergün yücel
    7. hayrettin kiliç
    8. cengiz alp
    9. levent kurt
    10. sead sabotic
    11. hakan çobanoğlu

    goller
    erhan kiremitci,30.dk(f)
    murat sir,37.dk(f)
    dusko milinkoviç,49.dk(f)
    recep umut,50.dk(f)
    erhan kiremitci,58.dk(f)

    bu maci da cesni olsun diye aldik. ankara'da ankaragucu'ne, besiktas 70 dakikada 6, karsiyaka 60 dakikada 5 atabilir, ancak galatasaray 70 dakikada 8 gol atamaz. ankara'da ankaragucu'ne, karsiyaka 2 dakikada 2 gol atabilir, ancak lig lideri galatasaray, zinhar atamaz. bilimum dakika hesapcilarina, hele de cok bilmis sekilde, "liglerimizde bir cok farkli skorla biten mac oynanmis, ama dikkat ederseniz bu maclarda oyun genellikle 70.dakikadan sonra kopmus" diye buyuranlara, bu vesile ile selam ederiz. yalniz, teselli olarak kendilerine "en iyi 5 gol zamani" siralamasini verebiliriz; bundan sonra bununla oynasinlar:
    1. galatasaray: 21dk
    2. karsiyaka: 28dk
    3. besiktas: 37dk

    gelelim herkesin bildigi maca:

    30.05.1993 ankara 19 mayis stadi mke ankaragücü: 0 - galatasaray a.ş.: 8

    mke ankaragucu ilk 11'i

    1. zalad rade
    2. hayati soydaş
    3. tarik üstün
    4. bahaddin güneş
    5. serhat güller
    6. taner ertaş
    7. ergün yücel
    8. hayrettin kiliç
    9. sead sabotic
    10. hakan çobanoğlu
    11. cengiz alp

    arif erdem,6.dk(f)
    falco gerd götz,9.dk(f)
    torsten jens gütschow,28.dk(f)
    torsten jens gütschow,32.dk(f)
    torsten jens gütschow,34.dk(f)
    hakan şükür,46.dk(f)
    arif erdem,49.dk(f)
    falco gerd götz,70.dk(f)

    bu maci zaten herkes ezbere bildigi icin, uzerine fazla bir sey yazmaya gerek yok. ancak biz, besiktas'tan 6 yiyen kadro ile, galatasaray'dan 8 yiyen kadroyu bir mercek altina alalim. taktik tahtasi uzerinde calismadan kabaca farklari sayarsak,

    kalede arif pecenek yerine rade zalad ile baslamis ankaragucu; devre arasinda, arif pecenek'in kaleyi devraldigini ve 3 golu onun yedigini sanirim artik herkes biliyordur. "zalad denilen ahlaksiz, golleri ne zaman yiyecegini ayarlayamamis, 70.dakikada skor 8-0 oluvermistir" dedigine gore, bir tek tugrul yenidogan bilmiyor. kim bilir, belki de sadece kendisinin yazdiklarindan haberdar olma ihtimali pek bulunmayanlar icin "ahlaksiz" demeyi goze alabiliyordur. neyse, biz arif pecenek / rade zalad konusuna donelim ve besiktas macindan galatasaray macina kadar isin seyrine bakalim.

    mke ankaragücü 0-6 beşiktaş a.ş. (arif pecenek)
    gençlerbirliği 2-0 mke ankaragücü (rade zalad)
    mke ankaragücü 0-5 karşiyaka (arif pecenek)
    kayseri erciyesspor 1-0 mke ankaragücü (rade zalad)
    mke ankaragücü 1-0 bakirköyspor (rade zalad)
    gaziantepspor 1-2 mke ankaragücü (rade zalad)
    mke ankaragücü 2-1 sariyer (rade zalad)
    konyaspor 2-1 mke ankaragücü (rade zalad)
    mke ankaragücü 0-8 galatasaray a.ş. (rade zalad)

    iste burada bir anormallik var; arif pecenek, ihtimaldir ki, besiktas'tan 6 yedikten sonra bir hafta kizaga aliniyor, kendisine tekrar sans verilen karsiyaka macinda 5 yedikten sonra, bu kez tumden gozden cikartiliyor. bundan sonra ankaragucu, rade zalad kaledeyken, bir macta en fazla 2 gol yerken, galatasaray macinda 5'i zalad, 3'u arif tarafindan yenilmek suretiyle tam 8 gol yiyor; bu iste gercekten bir anormallik var. ama ben size baska bir anormallik daha soyleyeyim, nedense, bu son galatasaray maci haricinde, ankaragucu'nun 4 gol ve uzeri yedigi, birinci devre besiktas maci ve ikinci devre, 0-6 biten mactan hemen 2 hafta onceki fenerbahce maci dahil, tum maclarda arif pecenek forma giyiyor. muthis bir istatistikle, forma giydigi 15 macta (galatasaray maci dahil) 32 gol yiyen arif, bunlardan 10 tanesini iki macta besiktastan, 4 tanesini fenerbahce'den, 5 tanesini ise karsiyaka'dan yiyor. ligin ilk yarisinda, besiktas'tan ve iki hafta once fenerbahce'den 4'er gol yiyen arif, o zamana kadar oynadigi 9 macta 15 gol yemis olan zalad'a (toplam 16 macta 27 gol yedigini de not edelim) besiktas macinda tercih ediliyor ve 6 yiyor. arif'in galatasaray'dan yedigi 3 golu herkes bilir; sezon boyunca 32, galatasaray maci haric 29 gol yiyen arif'in, besiktas'tan yedigi 10 golu goren var mi?

    besiktas maci'nda ilk 11'de yer alan erhan caglayan, macin 17. dakikasinda sakatlanarak, yerini mehmet kalemci'ye birakiyor. sonraki hafta kadroda yok ve ligin geri kalanini da yedek olarak tamamliyor; burada anormal bir durum yok. donup, galatasaray maci'nda oynayan tarik ustun'e baktigimizdaysa, kah ilk 11'de kah yedek olarak sahaya suruldugunu ve iki mac arasindaki 7 mactan 5'inde bu sekilde gorev aldigini goruyoruz; burada da anormal bir durum yok.

    fikret demirer'in durumu, eski bir besiktasli oldugu icin ve soz konusu macin belgeselinde oynadigi icin, biraz kritik. kendisi, 0-6 biten macin 39. dakikasinda, durum 0-2 iken sakatlaniyor ve yerini hakan cobanoglu'na birakiyor. sakatligindan sonraki 5 hafta kadroya alinmazken, 6. hafta yedek olarak oyuna sonradan giriyor, 7. hafta ilk 11'de baslayip, sonradan oyundan aliniyor. besiktas macinda 39. dakikada yerini alan ve galatasaray macinda da oynayan ve bu sebepten aslinda pek de degisiklik diyemeyecegimiz hakan cobanoglu ise, kart cezalisi oldugu 1 hafta disinda, aradaki tum maclarda gorev aliyor. bunda da anormal bir durum yok.

    besiktas macinda gorev alan levent kurt, takip eden 4 haftada da gorev almaya devam ediyor, ancak sezonun son 4 macinda kadro disi birakiliyor; sebebini blen varsa, beri gelsin. sead sabotic ise, zaten besiktas macinda kart cezasi sebebiyle kadroda yer almiyor ve bundan sonraki tum maclarda forma giyiyor.

    bir diger eski besiktasli sinan engin'in durumu ise, belki de en ilginc olan. besiktas macindan sonraki ilk macta ilk 11'de olan sinan engin, takip eden 2 hafta kadroya alinmadiktan sonra, yine ilk 11'de maca cikiyor ve ligin son 4 haftasinda yine kadroda yer almiyor. bunu da bilen varsa bize anlatsin. onun yerine diyebilecegimiz hayrettin kilic ise, aradaki 7 macin 6'sinda gorev aliyor.

    ozete bakarsaniz, besiktas'in ankaragucu'ne 6 attigi macta yer almayip, galatasaray'in 8 attigi macta gorev alanlar ile ilgili pek bir problem gozukmuyor. hepsi, aradaki maclarda tercih edilmis oyuncular. ilk 11'de tercih edilmeyen oyunculardan ise, buyuklere karsi oynanan maclarda, galatasaray'a karsi dahil, pek basarili maclar cikartamamis olan arif pecenek'in, tercih edilmemesinden cok, daha once neden tercih edildigini sorgulayabiliriz. ligin ikinci yarisinda, sadece 8 macta kadroda bulunan, ilk 5 hafta ilk 11'de oynadiktan sonra 0-4 biten fenerbahce macindan sonra kadrodan cikartilan ve bir mac kadroda yer almadiktan sonra, tekrar ilk 11'de besiktas karsisina cikan sinan engin'i sorgulayabiliriz ve tabi, bundan sonra, ligin kalan 8 macinin sadece ikisinde kadroda olmasini not ederek. elimizde bir tek levent kurt kaliyor, kadro disi birakilana kadar oynanan 26 macin 18'inde gorev alip, 5 gol kaydeden.

    http://www.youtube.com/watch?v=xpwxzfue3zi

    linkteki, belgesel mi, her neyse onu, izlerken yerlere yatiyorum:

    "hicbirinde ben oynamadim" diye giriyor soze fikret demirer; belgeselin tamamini izlemedigim icin bilmiyorum, ama tahmin ediyorum ki, 0-6 biten ve kendisinin 0-2 iken sakatlanip terk ettigi besiktas macini ve yine sakatligindan sebep forma giyemedigi 0-5 biten karsiyaka macini kastediyor. gururla konusuyor ve diyor ki, "zalad'a gelene kadar, galatasaray'dan gelme arkadaslar vardi" diyor; cogul, ancak bir tek serhat guller'i sayabiliyor, cunku baska yok. yaziklar olsun ki, hepi topu bir galatasarayli'nin uzerine yikabiliyor her seyi ve tutup diyebiliyor ki, "biz iki besiktasli'ydik; sinan ve ben". peki, 0-8 biten macta serhat guller gunah kecisi oldu ve siz de sansliydiniz fikret demirer, ilk devre 4-0 biten besiktas macinda, 60. dakikada skor 1-0 iken oyundan alindiniz, ikinci devre 0-6 biten macta, 39. dakikada skor 0-2 iken sakatlandiniz; bu mantikla, iki macta 90 dakika forma giyen ve 10 golu en guzel yerden izleyen sinan engin'i nasil kurtardiniz? sonra zalad'in insanlarin diline dolanmis olmasindan bahsediyor, ama nedense iki besiktas, bir fenerbahce, bir karsiyaka macinda toplam 19 ve bu macta 3 gol yiyen arif pecenek kimsenin diline dolanmiyor. bir yugoslav, bir galatasarayli buldunuz; sallayin caniniz istedigince. niye yoktunuz macta sayin fikret demirer? bir onceki hafta konya macinda 65 dakika oyunda kalan siz ve kafasina gore kadroya girip cikan sinan engin; iki besiktasli, niye bu hayasizca akina dur demediniz? sinan engin, "o sonuc normal bir sonuc degildi" diyor, siz "ankaragucu gibi guclu, kuvvetli bir takimin 8-0 gibi bir sonucu almamasi gerekirdi" diyorsunuz; "4 olur, 5 olur, 6 olur, 8 olmaz" diyorsunuz kisaca.

    tsyd kupasi'ni 3-2 yenildigi galatasaray'a veren; ligde, inonu'de 1-3 kaybedip, ali sami yen'de 1-1 beraber kalan ve ikili averaj olsa zaten galatasaray'a gecilecek olan; federasyon kupasi finalinde, ali sami yen'de 1-0 kaybedip, inonu'de 2-2 beraber kalarak kupayi galatasaray'a birakan; cumhurbaskanligi kupasi'ni 2-0 yenilerek yine galatasaray'a birakan; yani, sezonda galatasaray ile 6 kez karsi karsiya gelip, bunlardan 4'unu kaybeden, ikisinde berabere kalan, toplam 6 gol atip, 12 gol yiyen besiktas, ankaragucu'ne 6 atacak, ama galatasaray 8 atamayacak. atamaz tabi; "sampiyonun genel averajla belirlendigi bir sezonun son maci" bu; onceden atacakti.

    ah, o zaman icat edilmis olsaydi ikili averaj sistemi de ceneniz kapansaydi sayin recep cetin; keske diyemeseydiniz, sanki bizim icadimizmis gibi, "oyle diyorlar ya, serefli galibiyet; nasil serefliyse? o da tartisilir yani". biz ne galibiyet aklamak, ne de zugurt teselli etmek icin "serefli galibiyet" gibi bir tabir kullandik; o seref size ait. peki siz, yukaridaki tabloya bakip, 6 macta hic yenemediginiz rakibinizin, 10 attiginiz takima 11 atmasini, "seref, serefli" diye dilinize dolarken, hic utanmiyor musunuz?

    “her şey 21 yıl önce başladı” diyor sayin demiroren; galatasaray'in geri donusune endeksliyor her seyi; miladi, galatasaray'in 14 yil sonra gelen sampiyonlugu olarak belirliyor. biz miladi daha oncesine aliyoruz yalniz; ne demistik daha once:

    "o jupp derwall ki, "antrenman sahasi cim olacak" dememis olsaydi, turkiye a milli futbol takimi, bir 10 yil daha her milli mac oncesi, inonu stadi'nda ellerinde patates poz veriyor olacakti. jupp derwall'in yonettigi takimin basarisini baska seylerde arayanin aklina sasarim; belli ki besiktaslisiniz, gidin ayni yillarda fotograflarda fulya'nin haline bakin, terbiyesizligi ele almadan once."

    simdi ekleyelim; galatasaray'in donusu milattir sayin demiroren; besiktas icin de milattir, turk futbolu icin de milattir. turk futbolu'nun, yugoslav coplugu olmaktan kurtulmasinin, istikrar diye bir kavramla tanismasinin miladidir.

    turkiye birinci ligi'nde, galatasaray jupp derwall'de israr etmeden once, iki yil sampiyonluk gormemesine ragmen, kim 3 yil ust uste ayni teknik direktorle calismis? yugoslav ekolune karsi alman ekolunu, 11 yil kim surdurmus? buyrun,

    1984 - 1987 jupp derwall
    1987 - 1989 mustafa denizli
    1989 - 1990 sigfried held
    1990 - 1992 mustafa denizli
    1992 - 1993 karl-heinz feldkamp
    1993 - 1994 rainer hollmann
    1994 - 1995 reinhard saftig

    peki bunun karsisina, "madem oyle" deyip ingiliz ekolunu koymayi, kim, ne zaman akil etmis? buyrun,

    1987 – 1993 gordon milne

    bugun besiktas, basari ve istikrar kelimelerini yan yana telaffuz edince, hangi donemi animsiyorsunuz sayin demiroren?

    hafizaniz anca bu mac gibi; tipki "sampiyonun genel averajla belirlendigi bir sezonun son maci"ni hatirladiginiz ve ayni sezonda geride kalan her seyi birakip, bu mac uzerinden yaptiginiz propaganda gibi, galatasaray'in 14 yildan sonra dondugu tarihi milat alip, galatasaray'in en basarili oldugu donem uzerinden propaganda yapiyorsunuz. niye bu ulkede hic kimse, o 14 yilin hikayesini yazmiyor? sizin su hakkinda atip tuttugunuz 21 yil, turk futbolu'nun uluslararasi alanda en basarili 21 yili; farkinda misiniz? galatasaray'in bir turlu sampiyon olamadigi o 14 yilda galatasaray'in ve turk futbolu'nun ne halde oldugunun hikayesini niye hic kimse yazmiyor?

    vizyon bu kadar, haya bu kadar iste; 14 yil sonra bu mac icin belgesel cekip, eski oyuncularini "serefli galibiyet" diye konusturanlar, ayni yil vestel manisaspor'a, ligin son macinda, genel averaj hesabi yapilirken 10 dakikada 4 gol atmakta hicbir serefsizlik gormuyorlar; orada "serefli galibiyet" diye cemkiren, 6 macta hic yenemedigi rakibinin 11'ine bir bakip, "bu adamlarin adi nerede yaziliyor, benim adim nerede yaziliyor?" diye sormuyor kendine; sonra "21 yildir tum kotuluklerin anasi galatasaray". bu kafayla, siz daha boyle cok belgesel, cok sunum hazirlarsiniz.
  • ne tesadüftür ki, aynı sene içinde beşiktaş 12 gol atmış, ama galatasarayın 13 gol atması dert olmuştur. ve yine ne tesadüftür ki, o sene beşiktaş galatasarayı içerde, dışarda, kupada, galaksinin herhangi bir gezegeninde ve hatta paralel evrende dahi yenememiştir. ve yine ne tesadüftür ki, son maçlar öncesinde averaja ihtiyacı olan takım galatasaray değil, beşiktaştır.

    sonradan gelen edit: bjk o sezon 10, biz 11 gol atmışız. düzelten arkadaşlarw teşekkür ederim.
  • galatasaray’ın 1992-93 sezonunun son haftasında a.gücü’nü 8-0 yenerek şampiyon olmasının ardından yugoslav kaleci rade zalad hep şikeyle birlikte anıldı. ama o hep susmayı tercih ettiği için 10 yıl önce yaşanan bu olayların üzerindeki sis bulutları bir türlü dağılmadı. herkes şike yaptığı ileri sürülen a.gücü kalecisi zalad’ın 8 golün hepsini yediğini belleğine kazıdı. ne zaman şike olayları konuşulsa rade zalad ismi gündemin ilk sırasına taşındı.
    o ise hiç konuşmadı ve belgrad’taki sakin yaşantısına devam etti. ta ki sporvizyon kendisini bulana kadar. son iki yıldır sırbistan karadağ ümit milli takımı’nın kaleci antrenörlüğünü yapan zalad’ı uzun uğraşlar neticesinde başkent belgrad’ta bulduk. 1986’da eskişehirspor’la türkiye serüvenine başlayan, beşiktaş’ta süper performans göstermesine rağmen a.gücü’ne gönderilen ve o unutulmaz galatasaray maçından sonra ülkeyi terk eden zalad, şike olaylarından sinan engin’e, beşiktaş’tan aldığı teşvik primi teklifinden, 100. yıl formasında neden yer almadığına kadar birçok konuya açıklık getirdi. galatasaray maçından önce fikret ve sinan engin’le beşiktaş’ın şampiyon olacağı konusunda fikir birliğine vardıklarını belirten zalad, “galatasaray karşılaşmasında oynamayanlar aslan oldu, biz ise sahtekâr...” diyerek önemli açıklamalarda bulundu.

    1992-93 sezonunun son haftaları... şampiyonluk yolunda beşiktaş ile g.saray amansız bir mücadele veriyor. takvimler 24 mayıs 1993’ü gösterdiğinde iki takım arasında oynanacak derbinin düğümü çözmesi bekleniyor. ancak ali sami yen’deki maç 1-1 berabere bitince, son haftaya g.saray 63 puan ve 25 averajla lider, beşiktaş ise aynı puan ve 23 averajla ikinci sırada giriyor. doğal olarak son hafta oynanacak maçlarda atılacak gol sayısı hayati önem taşıyor. iki ankara takımı da ligde kalmayı garantilediği için şaibe söylentileri hafta boyunca gazetelerin manşetlerinden inmiyor. heyecanla beklenen gün geliyor ve g.saray ankara’da a.gücü’ne konuk oluyor, beşiktaş da inönü stadı’nda g.birliği’ni ağırlıyor. bunların üzerine bir de g.birliği kemalettin ve kazım’ı kadro dışı bırakınca şike söylentileri ayyuka çıkıyor. kaleci goran’ın bir hafta önceki kocaelispor maçında kırmızı kart görmesi de cabası oluyor. fakat a.gücü cephesinde de kimsenin fark etmediği benzer gelişmeler oluyor. son haftalarda üst üste kazanılan bakırköy (1-0), g.antep (2-1) ve sarıyer (2-1) maçlarıyla kümede kalması kesinleşen ankaragücü’nde as futbolcuların çoğu g.saray maçının oynanacağı haftayı idman yapmadan geçiriyor. daha doğrusu türkiye’deki şike söylentilerini bilen futbolcular maça çıkmaya cesaret bile edemiyorlar. maça çıkmayanlar arasında eski beşiktaşlı fikret ve sakat olan sinan engin de var. ancak bir başka eski beşiktaşlı zalad ise kalede. maç başlıyor ve daha 35. dakikada g.saray 5-0 öne geçiyor. devre arasında zalad futbolu bırakıyor ve kaleye arif geçiyor. üç gol de o yiyor ve maç 8-0 bitiyor. beşiktaş’ın istanbul’daki 3-1’lik galibiyeti de bir işe yaramıyor ve g.saray şampiyon oluyor.

    10 yıl önce yaşanan bu olayların üzerindeki sis bulutları bir türlü dağılmadı. herkes a.gücü kalecisi zalad’ın 8 golün hepsini yediğini belleğine kazıdı ve yugoslav kaleciyi şikecilikle suçladı. ne zaman şike olayları konuşulsa rade zalad ismi gündemin ilk sırasına taşındı. o ise 10 yıldır hiç konuşmadı ve belgrad’taki sakin yaşantısına devam etti. son iki yıldır sırbistan karadağ ümit milli takımı’nın kaleci antrenörlüğünü yapan zalad’ı uzun uğraşlar neticesinde belgrad’ta bulduk. konuşmaya razı edene kadar epey ter döktük; ama ağzını açtığında da anlattıkları karşısında küçük dilimizi yutmamak için kendimizi zor tuttuk. 1986’da eskişehirspor’la türkiye serüvenine başlayan, iki sezon beşiktaş’ta harika performans göstermesine rağmen a.gücü’ne gönderilen ve o unutulmaz g.saray maçından sonra ülkeyi terk eden kaleci zalad, şike olaylarından sinan engin’e, beşiktaş’tan aldığı teşvik primi teklifinden, 100. yıl formasında isminin neden yer almadığına kadar her şeyi sporvizyon’a anlattı.

    sizi türkiye’ye prekazi mi getirmişti?

    1986 senesinde ben priştina takımında kiralık olarak oynuyordum. prekazi de g.alatasaray’a transfer olmuştu. bir gün ailesini ziyaret için yugoslavya’ya gelmişti. zaten biz prekazi ile 8 yıl partizan’da oynadığımız için çok iyi arkadaştık. bana türkiye’ye gelmek isteyip istemediğimi sordu. sonra da eskişehirspor’dan teklif geldi.

    beşiktaş’a geçişiniz milutinoviç sayesinde mi oldu?
    eskişehirspor’da çok iyi bir sezon geçirdikten sonra beşiktaş’a transfer oldum. ancak ben geldiğimde milutinoviç gitmiş, yerine gordon milne gelmişti. beşiktaş’ta iki sezon üst üste 2. olduk. türkiye kupası finalinde f.bahçe’yi ferdinand’ın attığı golle yenip kupayı kazandık. 1989-90 sezonunda ise ankaragücü ile anlaştım ve 1993’e kadar ankara’da oynadım.

    1992-93 sezonunun son haftasında g.saray ile ankara’da oynadığınız ve 8-0 yenildiğiniz maçı hatırlıyor musunuz?
    hatırlamaz olurmuyum. 20 yıllık profesyonel futbol yaşantımı o maçta noktaladım.

    neden?
    g.saray maçında ilk yarı oynadım ve 5-0 öndelerdi. hocamız tınaz tırpan’dı. ilk devre bitti, soyunma odasına girdik. ben eldivenlerimi çıkartıp tınaz hocaya verdim ve, “hoca buraya kadarmış. herkese teşekkür ediyorum. güzel günlerim geçti; ama yarın gazetelerde bu maçla ilgili iğrenç yorumlar yapılacak. ben futbolu bırakıyorum.” dedim. 2. yarıda kaleye arif geçti. 3 tane de o yedi. ama herkes o 8 golü benim yediğimi zannediyor.

    peki, o maçtan önce hiç şike teklifi geldi mi?
    kesinlikle almadım. ama g.saray maçında ben takımdaki hiçbir arkadaşımı suçlamıyorum. keşke ben o gün 4 penaltı kurtarsam, harika oynasam ve maçı kazansaydık. ben hâlâ o maçı düşünüyorum. şimdi beşiktaş’ın menajeri olan sinan engin de a.gücü’nde oynuyordu. bana g.saray maçından önce geldi ve, “eğer sen bu maçta iyi oynarsan seni beşiktaş’a kaleci antrenörü olarak alacaklar.” dedi. ben de ona, “bana ne kaleci antrenörlüğünden.” dedim.

    neden a.gücü o kadar kötü oynadı?
    biz g.saray maçından önceki dört haftada üç galibiyet almış ve ligde kalmayı garantilemiştik. özellikle sarıyer’i yendikten sonra bütün takımda bir rehavet oldu. as oyuncuların çoğu ufak tefek bahanelerle idmanlara çıkmıyordu. kendilerini hiç zorlamadılar. zorladıklarında da adale çekmesini bahane edip idmanı bıraktılar. ayak tenisi oynayıp maçı bekliyorlardı. zaten g.saray maçından önce de tüm basın bu maçta şike olacağını yazarak gündem oluşturmuştu. biz o maçı 2-0 kaybetsek de şike konuşulacaktı.

    yani, o maçtan önce takım arkadaşlarınız iyi hazırlanmadılar.
    evet. ben 10 yıldır kendi kendime, “çok aptalmışım.” diyorum. çünkü ben de sakatım deyip kulübede oturabilirdim. ama ben futbolu çok seviyordum. diğerleri gibi idman yapmamazlık etmedim. sahaya çıkanlar sahtekâr oldu, çıkmayanlar aslan oldu.

    kadroda sen, sinan engin ve fikret vardı. üçünüz de beşiktaş’ta oynamıştınız.
    evet. sinan zaten birkaç hafta önceden beri sakattı. fikret de o hafta “sakatım.” dedi. biz zaten beşiktaş şampiyon olsun istiyorduk.

    beşiktaş’ı tutuyordunuz yani.
    tabii ki. ben hâlâ beşiktaş’ı tutuyorum. onlar geçen sene şampiyon oldular, ben çok sevindim.

    peki, sizin için 10 yıldır şike suçlaması yapılıyor. neden bugüne kadar hiç konuşmadınız?
    kimse bana sormadı ki. hep kendi bildiklerini yazdılar. ben beşiktaşlıyım. beşiktaş’ta tam 120 maç oynadım. ben hiçbir zaman bu konulara girmek istemedim. çünkü 1986’da g.saray-eskişehir maçında prekazi bana gol atmıştı, o zaman gazetelerde, “prekazi’nin çocukluk arkadaşı olduğu için gol yiyor.” diye yazılar yazılmıştı. ya kardeşim prekazi, kariyerinde yüzün üzerinde frikik golü attı. monaco’ya da orta sahadan attı. o zaman monaco’nun kalecisi de mi şike yaptı?

    g.saray maçında yediğiniz gollerde hatanız yok muydu?
    daha 35. dakikada 5-0 olmuştu. belki 5. golde daha iyi hamle yapabilirdim. orta saha çizgisini biz belki de hiç geçemedik. g.saraylı futbolcular orta çizgiyi geçtiklerinde benimle karşı karşıya kalıyorlardı. ama ben hayatım boyunca o maçta oynayan futbolcu arkadaşlarımı suçlamayacağım. ben hata yapabilirim ama 20 yıllık futbol hayatım boyunca kötü niyetle sahaya çıkmadım. maç 5-0 olduğu anda çok fena oldum. çünkü yarın türkiye’de neler olacağını biliyordum. onun için devre arası futbolu bırakma kararı aldım.

    ben de buraya gelirken sizin için biraz önyargılıydım işin açıkçası.
    türkiye’de 7 yıl oynadım. en iyi yabancı kaleci seçildim, en az gol yiyen kaleci olarak sezon bitirdim. eskişehir, beşiktaş ve a.gücü’nde üç tane başbakanlık kupası kazandım. geriye dönüp baktığımda yaptıklarımla gurur duyuyorum. çünkü yüzde bir milyar biliyorum ki ben hiçbir zaman yanlış bir şey yapmadım.

    sana karşı türk medyası neden cephe alsın ki?
    o dönemlerde yugoslavya’da savaş çıkmıştı ve türkiye’deki gazeteler benim aleyhimde çok politik haberler yapıyordu. benim çocuğum ankara’da doğdu. türkiye’yi kendi ülkemden ayırmıyorum. ama benim aleyhimde, “sırp askerlerine yardım yapıyor. silah alıyor.” diye de yazdılar. benim müslümanlara karşı en küçük bir saygısızlığım ve kötülüğüm mü oldu ki? olmadı.

    100. yıl anısına yaptırılan ve beşiktaş’ta forma giymiş bütün futbolcuların isimlerinin yazılı olduğu formada sizin adınız yoktu.
    hayatım boyunca en büyük acıyı o gün çektim. bunu kim yaptıysa günahını da o çeksin. ben beşiktaş formasıyla tam 120 tane maç oynadım. bunlar tarihte yazılı. ben o dönemde ligde en çok maç oynayan yabancı oldum. iki yıl boyunca bir dakika bile eksiğim yok. bütün maçları oynadım. bunu yapan yöneticiyi de biliyorum. ben beşiktaş’ta oynarken g.saray maçlarında prekazi ile selamlaşamıyordum. çünkü o zamanlar yönetici olan insan beni şike yapmakla suçluyordu. sinan engin de a.gücü’ndeydi ve bütün olup bitenleri biliyordu.

    türkiye’de ne zaman şike olayları konuşulsa hep sizin adınız gündeme geliyor. peki, sinan engin tüm olup bitenleri neden hiç açıklamadı?
    açıklamıyor, çünkü şu anda beşiktaş’tan ekmek yiyor. nasıl olsa zalad 2 bin kilometre uzakta, duymaz, görmez zannediyor, ondan konuşmuyor. sinan’la her zaman iyi diyaloglarım oldu. geçen sene o formalar yapılırken sinan konuşabilirdi; ama yönetimle karşı karşıya gelmek istemedi. üç-beş maç forma giyenlere saygı gösteriyorlarsa, benim 120 maçıma daha çok saygı duymaları gerekirdi.

    hiç şikeyle karşı karşıya geldiğiniz olmadı mı?
    1990-91 sezonuydu. f.bahçe ile beşiktaş çekişiyor. a.gücü de f.bahçe ile istanbul’da oynayacak. o hafta da annem ve kayınvalidem belgrad’tan geliyordu. onları karşılamaya gittim. sonra da beşiktaşlı olan çok iyi bir dostumla yemek yedik. yemek esnasında ismini veremeyeceğim dostum bana o dönemler beşiktaş’ın popüler yöneticilerinden birinin çekini uzattı. çekin üzeri boştu. dostum, “eğer f.bahçe maçında iyi oynayıp gol yemezsen, çeki kendin dolduracakmışsın.” dedi. yemek masasında daha çorbalarımızı içiyorduk ve ben hanımla anneme, “kalkın, toparlanın, hemen ankara’ya gidiyoruz.” dedim ve çeki yırtıp attım. “ben paramı kulübümden alıyorum. söyle o yöneticiye o parayı kimsesiz çocuklara versin.” deyip ankara’ya döndüm.
  • başlık hortladığına göre;
    (bkz: şampiyonluk yakın meşaleyi yakın)

    kılıf arayışı içerisine düşmüş rakipler.
  • 14.03.1993 13:30 mke ankaragucu 0 - 6 beşiktaş

    30.05.1993 15:30 mke ankaragucu 0 - 8 galatasaray

    ankaragücü'nün aynı sezon içersinde karşıyaka'ya 5-0, beşiktaş'a 4-0 ve 6-0 yenilmesinin ardından galatasaray'dan neden 8 yediğinin anlaşılamadığı mücadele. galatasaray'ın 1-0 galibiyetinin şampiyonluğuna da yetmesi ayrı bir mesele.

    2050 yılında tekrar tartışmak istiyorum bunları, lütfen unutma unutturma!
  • ben böyle bi kafa görmedim lan, adam bjk gençlerbirliğine 11 atsaydı gs'ye 9 gol lazım olacaktı diyor, e davar kardeş gs şikesiz 8 golü atamıyor da sen 11 golü nasıl atıyorsun?
  • bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak gerekir. okumak gerekir araştırmak gerekir. gündem değiştirmemek gerekir.

    --- alıntı ---

    sağlam bir çalışma sonucu geçen sene yazdığım bu makaleyi sizlerle paylaşmak isterim.
    bilgiler tamamen tarafımdan ulaşılmış gerçeklere dayanan bilgilerdir.
    vakti olan bünyeler için çok faideli olacağına inanmaktayım.

    1992-93 sezonunda oynanan ligin son karşılaşmalarından ankaragücü - galatasaray maçının 0-8 bitmesinden uzun zaman sonra tüm beşiktaşlıların şike olduğunu söyleyerek envai çeşit yayın ile olayı tamamen iftira boyutuna vardırıp daha sonraları yeni beşiktaşlılara sorgusuz sualsiz efsane şeklinde anlattığı bir hikaye. kendilerini şerefli 2. olarak ilan eden beşiktaşlılar, galatasaray'ı şaibeli şampiyon ilan ettiler. şuan yaşı 20 civarı olan tüm beşiktaş taraftarı, dönemde neler olmuş, ne ne değildir sorgulamaksızın bu efsaneyi savunma psikolojisine girmiştir. bu türk insanının çok vahim bir hastalığıdır, efsanelere sorgusuz sualsiz tapmak, onları bine bir katarak yüceltmek.

    lakin gel gelelim gerçekler bambaşkadır. bir çok kaynaktan toplayarak oluşturduğum bu araştırma ile umarım körü körüne taraftarlık zihniyetini biraz aydınlatmış olacağım.

    startı verelim o halde.
    dönemin istatistiklerine dönelim:
    galatasaray'ın attığı 66, yediği 21, averajı 45...
    beşiktaş'ın attığı 65, yediği 22, averajı ise 43...

    1992-93 sezonunun son haftasına girildiğinde galatasaray'ın averajı beşiktaş'a 2 türlü üstün geliyor. 1. si galatasaray'ın toplam averajı beşiktaşdan 2 fazla. ayrıca galatasaray'ın attığı gol sayısı da beşiktaşdan fazla. yani toplam averajda eşitlik sağlansa dahi galatasaray daha çok gol attığından yine şampiyon olacağından bu maçı galatasaray 1-0 kazansa, beşiktaş aynı hafta oynadığı maçı 4-0 kazanmak zorunda kalacak ki şampiyon olabilsin. en aşşağı 4 fark yapmak zorunda olan beşiktaştır yani. koyun taraftar anlayışına sahipler ise efsane dahilinde şöyle olduğunu sanıyor. galatasaray'ın şampiyon olması için 8 farka ihtiyacı vardı, 8 attı. yok böyle bir şey.

    bir diğer gerçek;
    ankaragücü'ne 92-93 sezonunda 2 maçta tam 10 gol atmıştır beşiktaş ve ligin bitimine 5 hafta kala ankaragücünü 6-0 gibi normal!!! bir skorla yenmiştir.
    galatasaray ise 2 maçta tam 11 gol atmıştır ankaragücü'ne ve son hafta 8-0 galip gelince anormal bir skorla şaibe yapmıştır!!!
    ayrıca bu konuyla alakalı bir de dip not: lig tarihinde en uç skorları alan takım hep beşiktaş olmuştur.
    10-0lar 9-1ler vs... neyse bu da bir dip nottu ve bu konuyu uzatmayarak esas hikayeye dönelim.

    bir başka gerçek;
    ankaragücü 92-93 sezonunun son 9 haftasında aldığı skorları göz atalım ilk olarak.

    22. hafta (13-14 mart 1993)
    ankaragücü sk - beşiktaş jk istanbul : 0-6
    23. hafta (20-21 mart 1993)
    gençlerbirliği sk ankara - ankaragücü sk : 2-0
    24. hafta (3-4 nisan 1993)
    ankaragücü sk - karşıyaka sk izmir : 0-5
    25. hafta (11 nisan 1993)
    kayseri sk - ankaragücü sk : 1-0
    26. hafta (2-3 mayıs 1993)
    ankaragücü sk - bakırköy sk istanbul : 1-0
    27. hafta (9 mayıs 1993)
    gaziantep sk - ankaragücü sk : 1-2
    28. hafta (16 mayıs 1993)
    ankaragücü sk - sarıyer sk istanbul : 2-1
    29. hafta (22-23 mayıs 1993)
    konya sk - ankaragücü sk : 2-1
    30. hafta ( 30 mayıs 1993)
    ankaragücü sk - galatasaray sk istanbul : 0-8

    görüldüğü gibi ankaragücü zaten fark yiyebilen bir takım portresi çiziyor. ligin bitimine 2 hafta kala ligte kalmayı garantileyince zaten bütün takım rehavete kapılıyor. ardından galatasaray maçı yaklaşmaya başladığında zaten şike söylemleri medyada gırla gidiyor. o dönem ankaragücü kadrosunda yer alan bir kaç beşiktaşlı futbolcu sırf bu yaftayı yememek için maça çıkmıyorlar türlü mazeretler bularak. hatta takımın önemli isimleri maçı 1-0 dahi kaybetseler şike iftiralarına uğrayacaklarını düşündüklerinden maça çıkmıyorlar. ayrıca işin daha da vahim tarafı ligde kalmayı garantileyen ankaragücü antremanlara da çıkmıyor doğru düzgün ve yedek kadrosuyla galatasaray gibi çok formda,şampiyonluğun 1 numaralı adayı ve inanılmaz konsantre bir ekibin karşısına çıkıyor.

    bu da saklanmaya çalışılan bir gerçek;
    aynı hafta, aynı saatte başlayan karşılaşmada beşiktaş-gençlerbirliği'ni 3-1 mağlup ediyor.
    maçtan sonra o zamanlar gençlerbirliği sonradan fenerbahçe formasını giyen kemalettin, milliyet gazetesine verdiği demeçte 'beşiktaş maçı satın almıştı biz vermedik, bunu gören antrenörüm de beni 2. yari da oyundan aldı' şeklinde açıklamada bulunmuştur. kemalettin'in açıklamalarıyla maç örtüşür. maçın ilk yarısı 1-1 iken , maç 3-1 sona ermiştir.
    belki de beşiktaş şike yapmasına rağmen şampiyonluğu kazanamamasının verdiği acıyla aynayı ters yüz etmeye çalışıp, böyle bir senaryo yaratmıştır. bunları unutturmaya çalışmak içindir belki de. neyse fazla yorum yapmadan gerçeklere devam ediyoruz.

    ankaragücü kalecisi zalad en çok speküle edilen ve şikeyle suçlanan kişidir. hatta yine efsanede şöyle yer almaktadır ''zalad kendisi kabul etti kardeşim, şike var işte'' , ''zalad 8 tane yalandan gol yedi''. böyle bir şey de yoktur. zalad 5 gol yedikten sonra kendi isteğiyle çıkmış ve futbol hayatına nokta koymuştur. yıllarca suskun kalan zalad'ın şikeyi falan kabul ettiği yoktur. tam 10 yıl sonra sporvizyon'a verdiği röportajı da burada yayınlayıp gerçeklerin ne olduğunu bir de zalad'ın ağzından dinleyelim.

    işte o röportaj
    1992-93 sezonunun son haftaları... şampiyonluk yolunda beşiktaş ile g. saray amansız bir mücadele veriyor. takvimler 24 mayıs 1993?ü gösterdiğinde iki takım arasında oynanacak derbinin düğümü çözmesi bekleniyor. ancak ali sami yendeki maç 1-1 berabere bitince, son haftaya g. saray 63 puan ve 25 averajla lider, beşiktaş ise aynı puan ve 23 averajla ikinci sırada giriyor. doğal olarak son hafta oynanacak maçlarda atılacak gol sayısı hayati önem taşıyor. iki ankara takımı da ligde kalmayı garantilediği için şaibe söylentileri hafta boyunca gazetelerin manşetlerinden inmiyor. heyecanla beklenen gün geliyor ve g. saray ankarada a. gücüne konuk oluyor, beşiktaş da inönü stadında g. birliğini ağırlıyor. bunların üzerine bir de g. birliği kemalettin ve kazımı kadro dışı bırakınca şike söylentileri ayyuka çıkıyor. kaleci goranın bir hafta önceki kocaelispor maçında kırmızı kart görmesi de cabası oluyor. fakat a. gücü cephesinde de kimsenin fark etmediği benzer gelişmeler oluyor. son haftalarda üst üste kazanılan bakırköy (1-0), g. antep (2-1) ve sarıyer (2-1) maçlarıyla kümede kalması kesinleşen ankaragücünde as futbolcuların çoğu g. saray maçının oynanacağı haftayı idman yapmadan geçiriyor. daha doğrusu türkiyedeki şike söylentilerini bilen futbolcular maça çıkmaya cesaret bile edemiyorlar. maça çıkmayanlar arasında eski beşiktaşlı fikret ve sakat olan sinan engin de var. ancak bir başka eski beşiktaşlı zalad ise kalede. maç başlıyor ve daha 35. dakikada g. saray 5-0 öne geçiyor. devre arasında zalad futbolu bırakıyor ve kaleye arif geçiyor. üç gol de o yiyor ve maç 8-0 bitiyor. beşiktaşın istanbuldaki 3-1?lik galibiyeti de bir işe yaramıyor ve g. saray şampiyon oluyor.

    10 yıl önce yaşanan bu olayların üzerindeki sis bulutları bir türlü dağılmadı. herkes a. gücü kalecisi zaladın 8 golün hepsini yediğini belleğine kazıdı ve yugoslav kaleciyi şikecilikle suçladı. ne zaman şike olayları konuşulsa rade zalad ismi gündemin ilk sırasına taşındı. o ise 10 yıldır hiç konuşmadı ve belgradtaki sakin yaşantısına devam etti. son iki yıldır sırbistan karadağ ümit milli takımının kaleci antrenörlüğünü yapan zaladı uzun uğraşlar neticesinde belgradta bulduk. konuşmaya razı edene kadar epey ter döktük; ama ağzını açtığında da anlattıkları karşısında küçük dilimizi yutmamak için kendimizi zor tuttuk. 1986?da eskişehirsporla türkiye serüvenine başlayan, iki sezon beşiktaşta harika performans göstermesine rağmen a. gücüne gönderilen ve o unutulmaz g. saray maçından sonra ülkeyi terk eden kaleci zalad, şike olaylarından sinan engine, beşiktaştan aldığı teşvik primi teklifinden, 100. yıl formasında isminin neden yer almadığına kadar her şeyi sporvizyona anlattı.

    sizi türkiyeye prekazi mi getirmişti?

    1986 senesinde ben priştina takımında kiralık olarak oynuyordum. prekazi de g. alatasaraya transfer olmuştu. bir gün ailesini ziyaret için yugoslavyaya gelmişti. zaten biz prekazi ile 8 yıl partizanda oynadığımız için çok iyi arkadaştık. bana türkiyeye gelmek isteyip istemediğimi sordu. sonra da eskişehirspordan teklif geldi.

    beşiktaşa geçişiniz milutinoviç sayesinde mi oldu?

    eskişehirsporda çok iyi bir sezon geçirdikten sonra beşiktaşa transfer oldum. ancak ben geldiğimde milutinoviç gitmiş, yerine gordon milne gelmişti. beşiktaşta iki sezon üst üste 2. olduk. türkiye kupası finalinde f. bahçe?yi ferdinandın attığı golle yenip kupayı kazandık. 1989-90 sezonunda ise ankaragücü ile anlaştım ve 1993?e kadar ankarada oynadım.

    1992-93 sezonunun son haftasında g. saray ile ankarada oynadığınız ve 8-0 yenildiğiniz maçı hatırlıyor musunuz?

    hatırlamaz olurmuyum. 20 yıllık profesyonel futbol yaşantımı o maçta noktaladım.

    neden?

    g. saray maçında ilk yarı oynadım ve 5-0 öndelerdi. hocamız tınaz tırpandı. ilk devre bitti, soyunma odasına girdik. ben eldivenlerimi çıkartıp tınaz hocaya verdim ve, hoca buraya kadarmış. herkese teşekkür ediyorum. güzel günlerim geçti; ama yarın gazetelerde bu maçla ilgili iğrenç yorumlar yapılacak. ben futbolu bırakıyorum. dedim. 2. yarıda kaleye arif geçti. 3 tane de o yedi. ama herkes o 8 golü benim yediğimi zannediyor.

    peki, o maçtan önce hiç şike teklifi geldi mi?

    kesinlikle almadım. ama g. saray maçında ben takımdaki hiçbir arkadaşımı suçlamıyorum. keşke ben o gün 4 penaltı kurtarsam, harika oynasam ve maçı kazansaydık. ben hâlâ o maçı düşünüyorum. şimdi beşiktaşın menajeri olan sinan engin de a. gücünde oynuyordu. bana g. saray maçından önce geldi ve, eğer sen bu maçta iyi oynarsan seni beşiktaşa kaleci antrenörü olarak alacaklar. dedi. ben de ona, bana ne kaleci antrenörlüğünden. dedim.

    neden a. gücü o kadar kötü oynadı?

    biz g. saray maçından önceki dört haftada üç galibiyet almış ve ligde kalmayı garantilemiştik. özellikle sarıyeri yendikten sonra bütün takımda bir rehavet oldu. as oyuncuların çoğu ufak tefek bahanelerle idmanlara çıkmıyordu. kendilerini hiç zorlamadılar. zorladıklarında da adale çekmesini bahane edip idmanı bıraktılar. ayak tenisi oynayıp maçı bekliyorlardı. zaten g. saray maçından önce de tüm basın bu maçta şike olacağını yazarak gündem oluşturmuştu. biz o maçı 2-0 kaybetsek de şike konuşulacaktı.

    yani, o maçtan önce takım arkadaşlarınız iyi hazırlanmadılar.

    evet. ben 10 yıldır kendi kendime, çok aptalmışım. diyorum. çünkü ben de sakatım deyip kulübede oturabilirdim. ama ben futbolu çok seviyordum. diğerleri gibi idman yapmamazlık etmedim. sahaya çıkanlar sahtekâr oldu, çıkmayanlar aslan oldu.

    kadroda sen, sinan engin ve fikret vardı. üçünüz de beşiktaşta oynamıştınız.

    evet. sinan zaten birkaç hafta önceden beri sakattı. fikret de o hafta sakatım. dedi. biz zaten beşiktaş şampiyon olsun istiyorduk.

    beşiktaşı tutuyordunuz yani.

    tabii ki. ben hâlâ beşiktaşı tutuyorum. onlar geçen sene şampiyon oldular, ben çok sevindim.

    peki, sizin için 10 yıldır şike suçlaması yapılıyor. neden bugüne kadar hiç konuşmadınız?

    kimse bana sormadı ki. hep kendi bildiklerini yazdılar. ben beşiktaşlıyım. beşiktaşta tam 120 maç oynadım. ben hiçbir zaman bu konulara girmek istemedim. çünkü 1986?da g. saray-eskişehir maçında prekazi bana gol atmıştı, o zaman gazetelerde, prekazinin çocukluk arkadaşı olduğu için gol yiyor. diye yazılar yazılmıştı. ya kardeşim prekazi, kariyerinde yüzün üzerinde frikik golü attı. monacoya da orta sahadan attı. o zaman monaconun kalecisi de mi şike yaptı?

    g. saray maçında yediğiniz gollerde hatanız yok muydu?

    daha 35. dakikada 5-0 olmuştu. belki 5. golde daha iyi hamle yapabilirdim. orta saha çizgisini biz belki de hiç geçemedik. g. saraylı futbolcular orta çizgiyi geçtiklerinde benimle karşı karşıya kalıyorlardı. ama ben hayatım boyunca o maçta oynayan futbolcu arkadaşlarımı suçlamayacağım. ben hata yapabilirim ama 20 yıllık futbol hayatım boyunca kötü niyetle sahaya çıkmadım. maç 5-0 olduğu anda çok fena oldum. çünkü yarın türkiyede neler olacağını biliyordum. onun için devre arası futbolu bırakma kararı aldım.

    ben de buraya gelirken sizin için biraz önyargılıydım işin açıkçası.

    türkiyede 7 yıl oynadım. en iyi yabancı kaleci seçildim, en az gol yiyen kaleci olarak sezon bitirdim. eskişehir, beşiktaş ve a. gücünde üç tane başbakanlık kupası kazandım. geriye dönüp baktığımda yaptıklarımla gurur duyuyorum. çünkü yüzde bir milyar biliyorum ki ben hiçbir zaman yanlış bir şey yapmadım.

    sana karşı türk medyası neden cephe alsın ki?

    o dönemlerde yugoslavyada savaş çıkmıştı ve türkiyedeki gazeteler benim aleyhimde çok politik haberler yapıyordu. benim çocuğum ankarada doğdu. türkiyeyi kendi ülkemden ayırmıyorum. ama benim aleyhimde, sırp askerlerine yardım yapıyor. silah alıyor. diye de yazdılar. benim müslümanlara karşı en küçük bir saygısızlığım ve kötülüğüm mü oldu ki? olmadı.

    100. yıl anısına yaptırılan ve beşiktaşta forma giymiş bütün futbolcuların isimlerinin yazılı olduğu formada sizin adınız yoktu.

    hayatım boyunca en büyük acıyı o gün çektim. bunu kim yaptıysa günahını da o çeksin. ben beşiktaş formasıyla tam 120 tane maç oynadım. bunlar tarihte yazılı. ben o dönemde ligde en çok maç oynayan yabancı oldum. iki yıl boyunca bir dakika bile eksiğim yok. bütün maçları oynadım. bunu yapan yöneticiyi de biliyorum. ben beşiktaşta oynarken g. saray maçlarında prekazi ile selamlaşamıyordum. çünkü o zamanlar yönetici olan insan beni şike yapmakla suçluyordu. sinan engin de a. gücündeydi ve bütün olup bitenleri biliyordu.

    türkiyede ne zaman şike olayları konuşulsa hep sizin adınız gündeme geliyor. peki, sinan engin tüm olup bitenleri neden hiç açıklamadı?

    açıklamıyor, çünkü şu anda beşiktaştan ekmek yiyor. nasıl olsa zalad 2 bin kilometre uzakta, duymaz, görmez zannediyor, ondan konuşmuyor. sinanla her zaman iyi diyaloglarım oldu. geçen sene o formalar yapılırken sinan konuşabilirdi; ama yönetimle karşı karşıya gelmek istemedi. üç-beş maç forma giyenlere saygı gösteriyorlarsa, benim 120 maçıma daha çok saygı duymaları gerekirdi.

    hiç şikeyle karşı karşıya geldiğiniz olmadı mı?

    1990-91 sezonuydu. f. bahçe ile beşiktaş çekişiyor. a. gücü de f. bahçe ile istanbulda oynayacak. o hafta da annem ve kayınvalidem belgradtan geliyordu. onları karşılamaya gittim. sonra da beşiktaşlı olan çok iyi bir dostumla yemek yedik. yemek esnasında ismini veremeyeceğim dostum bana o dönemler beşiktaşın popüler yöneticilerinden birinin çekini uzattı. çekin üzeri boştu. dostum, eğer f. bahçe maçında iyi oynayıp gol yemezsen, çeki kendin dolduracakmışsın. dedi. yemek masasında daha çorbalarımızı içiyorduk ve ben hanımla anneme, kalkın, toparlanın, hemen ankaraya gidiyoruz. dedim ve çeki yırtıp attım. ben paramı kulübümden alıyorum. söyle o yöneticiye o parayı kimsesiz çocuklara versin. deyip ankaraya döndüm.

    daha çok kaynak olmasına karşın hem makaleyi okuyanlara daha zülh vermemek hem de zalad'ın röportajı hemen her şeyi özetlediğini düşünerek sözlerime nokta koymak istedim. zira üstüne pek bir şey eklemeye gerek yok.

    zalad'a atılan iftiranın, galatasaray'a atılan iftiranın ve beşiktaş taraftarına yüklenen bu yalan efsane nefretinin bir sonucu mudur bilinmez, geçen sezon beşiktaş, liverpool'a 8-0 kaybetti ve daha fazlasından da allah kurtardı. ne diyelim ilahi adalet.

    --- alıntı ---

    http://www.rerererarara.net/sozluk.php?id=107019

  • ne zaman fenerbahçe ile bir şike olayı ortaya çıksa, haberler gezinse medyada tak diye bu başlığa entry girilir. he bir de haluk ulusoy var ki zaten bizi 4 sene üst üste o şampiyon yaptı, uefa'yı onun gücüyle kazandık, süper kupayı da şansa kazandık. tarihin en iyi kadrosu falan yoktu bizde.

    sözün kısası, ağlak melislerin uğrak yeri.
hesabın var mı? giriş yap