• işid'in sonu yaklaşırken oyunun son hamleleri oynanıyor: abd bu kararı türkiye'de akp'nin kamu oyunu zedelemek için yapmıştır. hükümet fırat kalkanı ile ulaştığı mevkiyi idlip üzerinden tamamlayarak fıratın batısını tamamen kuşatmayı planlıyor. bu da olası bir petrol hattını engelleyecek. alternatif hat ise türkiye üzerinden geçiyor tabii.

    elçilik meselesi kanımca fetö'ya atfedilerek aslı gizlenen bir durum. tahminim cia bağlantısı olan bir istihbarat elemanı yakalandı. fetö kimin maşası belli zaten, kriz ancak böyle açıklanabilir.

    korktuğum ise vize ambargosuyla hedeflenen toplumsal hızursuzluğun ancak devamı gelirse işe yarayacağı gerçeği. bu da yaptırımların devam edeceğine işaret ediyor. amaç hükümeti düşürmek olabilir. bunun yolu da ekonomik baskı ve abd'nin ana kozu zarrab davası. nato sürgünü ve lahey de sonraki tehditler olabilir.

    umarım yanılıyorumdur tabii. lütfen öyle olsun çünkü. öyle veya böyle abd asla orta doğu'da kimseyle dost değildir. tek çıkış bağımsız ve kendine yetebilen bir ülke olmaktır. türkiye'yi kuran iradeye ve temel prensiplere bakarsanız da bunu görürsünüz. ilk zeytin ağaçları kesildiğinde, madenler yabancılara teslim edildiğinde, süt tozu ve margarin mutfağa girdiğinde kaybetmeye başlamıştık zaten.
  • karşılıklı misillemeler. sürekli ülkeleri suçlama/karalama politikasıyla ayakta kalmaya çalışmak... bu ve bunun gibi sebepler yüzünden dünya'da bu hale geldik. dünya bu hale geldi. bireysel olarak sen ne hakla bir ülke vatandaşını dünyada bir toprak parçasına girişini kısıtlarsın. bu da felsefe noktası(değineyim dedim.) ülke, öyle bir hal aldı ki artık en yüksek yerdekiler bile çıkıp devlet ile milleti karıştırarak sen nazi'sin diyor. üzülüyorum, bu dikbaşlılık ve hali hazırda doğu' da oluşucak her en ufak bir alevde bile yangını körüklemek isteyen devletler varken. türkiye cumhuriyet'ine yeltenme vakitlerin geldiğini düşünmeleri üzüyor. en kötüsü, aga biz öyle boşta ülke değiliz durduk yere 65yıllık ortalama hayatlarımızda 3.dünya savaşı görücez.
  • haddinden fazla abartılıyor. aşağıdaki konular sakız gibi çiğneniyor olsa da bu yasakla alakasızlar :

    -idlib operasyonu: zaten şu anda ortada gerçek anlamda bir operasyon yok. sadece 500 askerimiz astana'da anlaşıldığı şekilde belli bölgelere yerleşip orada daha önceden ilan edilmiş ateşkes için gözlemci olacaklar.

    daha bugün abd dışişleri bu konuda açıklama yaptı "olumlu buluyoruz diye"

    (bu idlib operasyonu hikayesi aslında tamamen kolpa. idlib barış gücü adıyla aslında yukarıda tel rifat'a yapılacak ve fırat kalkanı süresince kontrol altına alınan bölgeyle bir bağlantı kurulacak bence. amerika buna uyanmış olabilir ama bu nedenle vize başvuruları iptal edilmez)

    -kuzey ırak referandumu: biz henüz bu konuda kınama, uçuşları kaldırmak ve sınırda komik bir tatbikat yapmak haricinde hiç bir şey yapmadık.

    ayrıca abd bu konuda "yazılı" bir açıklama yaparak referanduma karşı olduğunu ve gayrimeşru olduğunu ilan etti.

    -süresiz olması: bunun anlamı sonsuza dek anlamına gelmiyor. amerika daha önce 15 temmuz sonrasında da vize başvurularını "süresiz" dondurmuştu, sonra açtılar. zaten adamlar açıklamalarında "süresiz" bile dememişler, "şu andan itibaren" demişler.

    bu tarz açıklamalarda tarih verilmez, oradaki süresiz kısmı aslında "sorun çözülünceye kadar" anlamında.

    -ardından ambargo gelir: alakasız bir abartma. konuyla pek alakası yok.

    esas mevzu geçen hafta tutuklanan amerikan konsolosluk personeli ile alakalı. adamlar zaten açıklamalarında söylemişler "konsolosluk çalışmalarının azaltılması için" diye.

    tutuklanan çalışanlar da amerikalı diplomatlar değil, konsolosluğun türk çalışanları. yani amerika bize "bizim için çalışıyorsa sen kendi vatandaşını bile tutuklayamazsın" diyor. yersen.

    vize başvurularının dondurulması da diplomatik olarak bir şey yapamayan amerika'nın konu üzerinde "kamuoyu" oluşturarak halkın hükümete/devlete baskı kurması amaçlı.

    özetle adamlar demişler ki : bizim personelimiz tutuklandı ve -yersen- artık elimizde personel olmadığı için hizmetleri askıya alıyoruz. millet de saatlerdir sanki "türklere amerika'ya gitme yasağı konulmuş" gibi goygoy yapıyor.

    açıklamadan bu yana ortaya dökülen tepkiler tam da adamların istedikleri. halk olarak bu durumlarda soğuk kanlı davranamayıp saçma sapan tepkiler veriyoruz. onlar da bunun olmasını istiyorlardı zaten.
  • aslında 10 yıllık vizem ile beni etkilemeyen durum. ama maalesef ki çok acı kimbilir ne kadar çok insanı sıkıntıya sokacak. bu süreç ciddi kayıplarına yol açabilir.
  • eh işte dostum donald ilecçlöföşdkkslslss
  • daha 2 hafta önce milyar dolarlık uçak almıstık.
  • rusyayla kötü oluyoruz abd’ye yanaşıyoruz, çok değil bir iki sene sonra abd’yle kötü oluyoruz rusyaya yanaşıyoruz, kardeşim esad’dan terörist esed’e geçip tekrar kardeşim esad’a dönüyoruz. dünyanın en tutarsız ve kabiliyetsiz ülkesi malesef biziz dış politikada. zamlarla vergilerle ekonomik krizle boğuşurken bide dünya devlerine atar gider yapan böyle saçma bir hukumet bilmiyorum diğer yazarlar görmüşmüdür
  • bilmeyenlere gelsin: bu ülkenin dış politikası bu ülkede üretilmiyor. bugün abd, dün almanya, diğer gün hollanda. sonunda noluyor? bu ülkeler bizden ne istiyorsa tam olarak yerine getiriyoruz.
    halk bunu nasıl görüyor? auouo reyizzzz!! sesler yükseliyor, dik duruşlu türkiye masalları.

    ulan yatacak yeriniz yok siz insana tapan cahiller sürüsü.
    bugünki de oyunun parçası, yarınki de öyle olacak.
    dolar artmış, petrol çıkmış vs geçiniz
    kaderimizi abd nasıl yazmışsa o ya da bu mizansenle o kaderi hep birlikte yaşacağız işte. olay budur, analiz paraliz kasmaya gerek yok.
  • sapla saman birbirine karıştırılıyor.

    mesele türkiye'nin demokrasiden uzaklaşması, yönetimin totaliterleşmesi falan değildir. öyle olsaydı bu tip uygulamalar ve ambargolar 12 mart'ta, 12 eylül'de, yüzlerce kişinin kanıtsız mesnetsiz bir biçimde yıllarca tutuklu kaldığı ergenekon/balyoz süreçlerinde getirilirdi. oysa türk-amerikan ilişkilerinin krize girdiği dönemlere bakacak olursak, ilişkilerin türkiye'nin abd çıkarlarına aykırı hareket ettiği dönemlerde bozulduğunu görürüz. bunun istisnası yoktur. johnson mektubu, haşhaş ekimi ve hemen ardından kıbrıs harekatı nedeniyle uygulanan ambargolar esnasında iktidarda chp bulunmaktaydı ve ne abd ne de avrupa türkiye'yi totaliterleşmekle itham ediyordu. johnson mektubundan sonra geri adım atılmakla birlikte ecevit liderliğindeki chp ulusal çıkarları gözeten bir politika izlemiş, ambargoya boyun eğmemiş, bunun faturasını da iktidardan indirilerek ödemiştir.

    mesele türkiye'nin demokrasiden uzaklaşması değildir. suudi arabistan ya da afrika'daki bazı diktatörlükler ile abd arasındaki ilişkilerde yönetim biçimlerinin pek bir etkisi bulunmamaktadır. türkiye'nin akp tarafından değil de laik, demokratik, özgürlükçü bir iktidar tarafından yönetildiğini düşünün. ancak bu iktidarın suriye, ırak, iran ve rusya ile iyi ilişkiler kurduğunu, orta doğu'nun batı tarafından kendi çıkarları lehinde, bölge ülkeleri aleyhinde yeniden şekillendirme planlarına şiddetle karşı çıktığını hayal edin. sonuç bugünkünden farklı mı olacaktı? akp sabıkalı bir siyasi oluşumdur. bop eşbaşkanı sıfatıyla batı ittifakı tarafından iktidara getirilmiş, şimdi fetö denen, fakat f tipi gladyo olarak adlandırılması gereken örgütle, yani aslında abd ajanlarıyla birlikte ülkenin tüm kemalist direnç noktalarını perişan etmiştir. bu süreçte yaşanan hukuksuzluklar, tutuklamalar hiç kimsenin umurunda olmamış, batı türkiye'yi totaliterleşmekle suçlamamıştır. halbuki akp aynı akp, tayyip erdoğan aynı tayyip erdoğan. aynı diktatöryel eğilimler, 15 yıldır bu anlamda değişen hiçbir şey yok. o zaman nedir değişen? ne oldu da batı ile ilişkiler bu noktaya geldi? cevap basit. akp ve liderliği, kendini iktidara getiren güçle, yani f tipi gladyo ve dolayısıyla abd ile girdiği çıkar çatışması sonucunda artık bop eşbaşkanlığı görevine devam etmenin kendi iktidarının devamı açısından mümkün olmayacağını fark etti. kendisini iktidara getiren güç artık gitmesini istiyor; bu durumda yapacağı şey yeni ittifaklar kurmak ve dış politikasını buna göre şekillendirmek. ergenekon/balyoz sanıklarının yeniden göreve getirilmesi, esed'in yeniden esad'a dönüşmeye başlaması, açılım sürecinden vazgeçilip 24 temmuz 2015'ten itibaren pkk ile yoğun silahlı mücadeleye başlanması, kurultaylarda konuşturulan barzani'ye karşı bölge ülkeleriyle ortak operasyonlar planlanması vs vs. tüm bunları milli hassasiyet gösterdiği için yaptığını söylemiyorum, iktidarının devamı için bunu yapmaya mecbur olduğunu söylüyorum. ancak neden yaptığının benim açımdan kısa vadede bir önemi yok. akp'ye muhalefet noktalarını doğru belirlemek gerek; eğitim politikaları, vergi politikaları, toplumu dincileştirme çabaları, milletçe toplu bir biçimde içine yuvarlandığımız cehalet çukuru, yolsuzluk, rant çeteleri, her açıdan kalitesizleşme... eleştiri noktaları benim açımdan bunlardır, atlantik ittifakından kopmaya başlaması değil. hala içinde bulunduğumuz bu ittifak bölge ülkelerinin toprak bütünlükleri üzerindeki en büyük tehditse, iktidarın bununla çatışmasını desteklerim. aksi takdirde bir kemalist olarak kendimle çelişirim.

    ayrıca şunu da eklemeliyim: türkiye'de iktidara getirilen tüm yamyam çetelerin, ılımlı islam projeleri ile palazlandırılan yeşil faşizmin, yeşil kuşak projesinin, fetö'nün, özel harp dairelerinin, pkk'nın pyd'nin ardında kuzey atlantik paktı vardır. bu pakttan kopmak batılı değerlerden kopmak değildir; bu saydıklarımdan kopmaktır. türkiye ancak bu sayede kendisini yöneten rant çetelerinden kurtulacaktır.
  • daha önceki yıllarda olduğu gibi türkiyeyi yönetebileceği ve kontrol edebileceğini zannediyordu. halkın liderini bu kadar sevebileceğini ve yönetimde tutacağını bilemedi. ülkemizin kalkınması ve araplarla,iranlılarla, kafkasya ile rusya ile işbirlikleri kalıcı ve güçlü hale geldiğinde çıldırdı. oyunu bozabilmesi için gezi protestoları, terör, 17-25 aralıklar ,hendek kalkışmaları, fetö darbe planları denedi ama yetmedi.
    alman itlerini ve avrupadaki bir kaç ülkeyi üstümüze salması da yetmedi.
    kendine güvenen ve kararlı bir ülke var karşılarında.
    artık s-400 füzesi alıyor, milli silahlar üretiyor, dünya 5 ten büyük diyor, al baba kadar giriyor, idlibe gireceğim diyor . terörist ve ajanları tutukluyor.
    elinde savaş çıkaracak yeterli sebebi ve biraz da götü yemediği için şimdilik ambargolar, vizeler, rıza zarraplar gibi korkak yavşak politikalarla saldırıya geçiyor.
    özetle durum bu
hesabın var mı? giriş yap