*

  • ak sakallı dedenin* ekonomi öğretisinin temellerini özetleyen bu sunumu, marksist politik ekonominin en önemli eserlerinden biridir. 20-27 haziran 1865'te uluslararası işçiler birliği toplantısında marx'ın verdiği bu konferanslar "ücretli emek ve sermaye - ücret, fiyat ve kar" adıyla sol yayınları tarafından türkçeye çevrilip yayınlanmış.

    marx sunumunda, genel kurul üyelerinden fabrikatör john weston'un iddialarını çürütür ve tartışma üslubuyla konuşur. bu konuşmanın alt metininde dönemin işçi hareketinin ~ve hatta bugünün işçi hareketinin~ pratik görevlerini belirlerken devrimci teorinin çıkarımlarından nasıl yararlanıldığının mükemmel bir örneğini sunar. emek-sermaye çatışmasının işlendiği alt metinde ücretli emek sisteminin getirisi olan işverenlerin azami kar güdüsü ve yaptırımlarının üzerinde durulmuştur. artı değerin ekonomik karakterini açıkladıktan sonra marx; işçilerin, sermayenin gasplarına direnmekten başka seçenekleri olmadığını, aksi takdirde bir sefiller yığınına dönüşeceklerini vurgular. tunç yasası dogmasıyla işçilerin ve sendikaların ekonomik mücadelesini reddeden proudhoncular ve lassallecilerin işçi örgütlenmeleri üzerindeki olası olumsuz tesirinin önüne geçilmiştir böylece.

    sunumda ayrıntılı bir biçimde incelenen "artı değer üretimi" ve "emeğin değeri" başlıkları sayesinde komünist manifesto'da geçen modern kölelik kavramı evrimini tamamlamıştır. eserin en önemli vurgusu o güne kadar işçi mücadelesinin temeli olmuş "adil bir iş gününe karşılık adil bir ücret" sloganının terkedilmesi ve mücadelenin amacının "ücretli emek sisteminin yok edilmesi" olarak benimsenmesidir.

    enternastonal birinci kongresi sonrasında yayınlanan makaleleri de yazalım tam olsun madem:
    enternasyonal'in kararları 1 ~ karl marx *
    enternasyonal'in kararları 2 ~ karl marx *
    a fair days wages for a fair days work/the labour standard (adil bir işgünü karşılığında adil bir ücret) ~ friedrich engels *
    ücret yasası/the labour standard ~ friedrich engels *
  • --- spoiler ---

    gerçek ücret aynı kalabilir, hatta yükselebilir de, ama göreli ücret gene de düşebilir. varsayalım ki, örneğin bütün geçim araçlarının fiyatı 2/3 oranında bir düşme gösterdiği halde, günlük ücret yalnız üçte-bir oranında, yani örneğin 3 marktan 2 marka düşüyor. her ne kadar işçi, iki markı ile daha önce 3 markla alabildiğinden daha büyük miktarda meta alabilecekse de, onun ücreti, gene de, kapitalistin kârına oranla azalmıştır. kapitalistin (örneğin, fabrikatörün) kârı bir mark artmıştır, yani işçiye ödediği daha az değişim-değeri tutarına karşılık, işçinin eskisinden daha büyük bir miktarda değişim-değerleri üretmesi gerekmektedir. sermayenin payı, emeğin payına göre artmıştır. toplumsal servetin sermaye ile emek arasındaki bölüşümü daha da eşitsiz bir hale gelmiştir. kapitalist, aynı sermaye ile, daha büyük bir nicelikte emeğe kumanda etmektedir. kapitalist sınıfın işçi sınıfı üzerindeki gücü artmıştır, işçinin toplumsal konumu kötüleşmiş, kapitalistinkinden bir adım daha aşağıya düşmüştür.
    peki ama, karşılıklı ilişkiler içersinde, ücretin ve kârın yükselip alçalmasını belirleyen genel yasa nedir?
    ücret ve kâr birbirleriyle ters orantılıdır. emeğin payı, yani ücret düştüğü ölçüde, sermayenin payı, yani kâr yükselir, ve vice versa. ücret düştükçe kâr yükselir; ücret yükseldikçe kâr düşer.

    --- spoiler ---
  • "bir kum taneciği, mikroskopla bakıldığında yüksektir. ve bir kule, bir dağ ile karşılaştırıldığında alçaktır." *

    kitaptaki bir çok önemli iktisadi bilginin arasında bu benzetmenin çerez edilmesini istemedim.
  • --- spoiler ---

    ücret nedir? nasıl belirlenir ??
    eğer işçilere, ücretiniz ne kadar? diye bir soru sorulsaydı,
    kimi, işverenimden günde bir mark alıyorum, kimi de, iki mark
    alıyorum vb diyeceklerdi hepsi de, bağlı bulundukları çeşitli işkollarına göre, belirli bir işin yaplması, örneğin bir yardalık bezin dokunması, ya da bir sayfalık bir yazının dizilmesi karşılığında kendi
    patronlarından aldıkları farklı para tutarlarını sıralayacaklardı bu
    işçilerin hepsi, bildirdikleri tutarların çeşitliliğine karşın, bir noktada
    birleşeceklerdir: ücret, kapitalistin belirli bir işzamanı karşılığında
    ya da belirli bir işin yaplması karşılığında ödediği para tutarıdır.
    kapitalist, bundan ötürü, para ile onların emeklerini satın
    alıyor görünür onlar da, kapitaliste bu para karşılığında emeklerini
    satarlar ama bu, ancak görünüşte böyledir oysa gerçekte onların
    para karşılığında kapitaliste sattıkları işgücüdür kapitalist bu
    işgücünü bir günlüğüne, haftalığına, aylığına vb satın alır. ve satın
    aldıktan sonra da, işçileri baştan şart koşulan süre boyunca çalıştırarak, bu işgücünü kullanır. kapitalist, işçilerin işgüçlerini satın aldığı
    bu aynı para, örneğin iki mark karşılığında, iki kilo şeker, ya da
    belirli bir miktarda herhangi bir başka meta satın alabilirdi. iki kilo
    şeker satın aldı bu iki mark, iki kilo şekerin fiyatıdır. iş gücünün
    on iki saatlik kullanımını satın aldığı bu iki mark, on iki saatlik işin
    fiyatıdır demek ki, işgücü bir metadır, şekerden ne eksik, ne fazla
    birincisi saatle ölçülür, ikincisi ise teraziyle
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap