ceberut

• baskici , zorba anlaminda bir soz.
• kopyaya izin vermeyen, her ders yoklama yapan, konusani siniftan atan ogretmen
• ibranice "kudret" anlamına gelmektedir. yeni eflatuncu filozoflar ile işraki felsefesine tabi olan mutasavvıflara verilen ad
• akparti genel başkan yardımcılarından dengir mir mehmet fırat'ın bazı üniversite rektörlerinin yaptıklarını tanımlarken onlara uygun bulduğu sıfattır.
• tasavvufi bir terim olarak ceberut; mülk ve melekût, diğer bir deyimle şahadet ve gayb, yani maddi ve manevî âlemlerin arasında bulunan orta âlem. ceberût âlemi, cismâni âlemin de ruhânî âlemin de bazı özelliklerine sahiptir. bu bir berzâh ve misâl alemidir
• rahmaniyetin dorduncu kademesidir, melekut aleminin ustundedir, esmalarin bulundugu yerdir. muhyiddin ibni arabi ayan i sabit der buraya. allah'la alem arasindaki bagin saglandigi yerdir. ceberut aleminin olmamasi anlamin kaybolmasina yol acar. idea'ya denk oldugu soylenir bati dusunurlerince ancak idea daha alt kademeye karsilik gelir.
  
  ilimle ceberut alemine cikilamaz, ondan dolayi anlasilmasi akilla degil kalble olur. vesselam.
• aslında tüm nüfusunun başbakanı olduğu sanılan milletine habire, "bunlar bunlar" diye çığıran insanlara böyle denirmiş, memleketin birinde. yazık o halka vallahi.
• (bkz: totaliter)
• arapça kibir, azamet, celal.
  "allah'ın sıfatlarından olup insana yakışmadığı için insan hakkında ancak kötüleme niyetiyle kullanılır" diyor m. ergin. ^*
• ing. 'ınvincibility".
  yenilmezlik. azamet.