• seçimlerde insanların oy hakkı daha iyi adaya oy vermek için değil, istediklerini seçebilmeleri içindir.
    insanlar aday seçerken istedikleri kriteri kullanabilirler.
    dolayısıyla oy hakkı birdir, bir olmalıdır.
  • kaç yıldır aynı geyik dönüyor ama kimse farkında değil. dağlarda çoban falan kalmadı arkadaşım, artık eti ithal ediyoruz. millet sattı savuşturdu keçiyi koyunu, sigortalı işe gireyim, büyük şehire yerleşeyim diye kırk takla atıyor. şimdi dağılın..
  • marx gibi bir sosyalistten duyulmayacak bir soz oldugundan hakkinda hayali senaryolar kurulasi bir durum degildir. duysaniz duysaniz raskolnikovtan duyarsiniz boyle bir sozu, onun da sonu malum sibirya sogugunda ibrikte donmus su yuzunden kicini yikayamayacak duruma dusmus olmasidir.

    memleketi ubermensch'ler yonetsin fikri yeni degil, taa ege kolonileri zamaninda onerilen bir sistemdir bu. fark su ki o donemde monarsiye alternatif olarak sunulmustur, simdi demokrasiye alternatif olarak sunulmaktadir. biri toplumu ileri goturme amacli bir girisimken, oteki yuzyillarca geriye goturmeyi planlamaktadir. eger diyorsaniz ki bu memlekete demokrasi; cumhuriyet yakismiyor haci! 'halk hazir degil'! gidin bir anitkabir'e hava alin acilirsiniz.

    'nutella benim' baska bir noktayi da cok guzel ozetlemis ayrica, okumadiysaniz bir goz atin derim sonuna dek katiliyorum.
  • hakkında çok daha fazla yazılmasını beklediğim cümle ancak kimse yorum yapsam mı yapmasam mı bilememiş sanırım. esasen birdir. olmalı mıdır peki? demokrasinin gereği budur. ama sanırım ben pek demokratik biri değilim...
  • fikir babası aysun kayacı değildir kızcağızın üstüne fazla gitmeyin...

    türkiyedeki fikir babası dillendiricisi diyelim liberal parti eski başkanı besim tibuk tur.
  • aysun kayacı gibi medyatik bir yüzün düşünsel ürünü olduğu için bu önerme halkımız tarafından pek ciddiye alınmamıştır.

    ciddiye alınmadığı gibi, kişilik ihlaline varan aşırı ve haksız yorumlar yapıldı, yazıldı, çizildi.

    bu düşüncenin doktrindeki fikir babası milli egemenlik teorisidir. tarihi kökeni ise fransız ihtilaline dayanmaktadır. ve evet, yanlış duymadınız. bu görüşü eleştiren kimseler ironik bir biçimde "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." ilkesini de benimsemektedirler.

    teorik bir milli egemenlik tanımından evvel, egemenlik bağlamında millet kavramını incelemek yerinde olacaktır.

    millet, devletin üç aslî unsurundan bir tanesidir. konumuz üzerinden bir millet tanımı yapmak gerekirse, bir ulusun geçmiş ve gelecek nesillerinin iradi varlığı, bütünlüğü ön plana çıkacaktır. bu irade soyut ve bölünemez bir yapı şeklinde tezahür eder. egemenliğin getirdiği yetkiyi kullanmakla yükümlü makam, bu görüşe binaen milletin iradesinden ibarettir.

    soyut bir irade, temsil edilmesi gereken bir iradedir. zira tek başına soyut bir irade hukuk ve siyaset bilimi bakımından anlamlı değildir.

    bu sebeple milli iradenin ağzını teşkil eder bir yapı bulunmalıdır: temsili vekalet esasına dayanan temsili demokrasi ve çift meclisli yapı milli egemenlik teorisi ile bağdaşan düşüncelerdir.

    temsili demokrasi sistemi oy ve seçim kavramlarını öngörür. arend lijphart'a göre bir ülkede demokratik bir sistemden bahsedilebilmesi için gereken asgari altı koşulun büyük bir bölümünü seçim unsuru işgal etmektedir.

    öncelikli olan milletin soyut iradesi ise, belirli bir zamanın çoğunluğuna kurban gitmeyecek bir temsili sistem geliştirilmelidir. anlık çoğunlukların * anayasa değişiklikleri, siyasi hayatın düzenlenmesi gibi mühim konularda köklü reformlar yaptığı vakit, soyut ve esas olan iradenin pratikte bir ihlale maruz kaldığı çıkarımını yapabiliriz. dolayısıyla, çoğunluk kararlarının temel iradeyi göz ardı etmemesi adına bazı ilkeler kabul görmüştür. (bu ilkelere konumuzun haricinde olduğu için şimdi değinmeyeceğim.)

    sınırlı oy ilkesi, bu ilkelerden bir tanesidir. aysun kayacı'nın felsefi bir temellendirme yapmaksızın ifade ettiği, fakat doktrinde kabul gören ve mana arz eden bir düşünceden bahsediyoruz.

    milli iradenin temsili, bu görevi yerine getirmeye en yetenekli kişilerin oy vermesi ile gerçekleşmektedir. burada, yetenekli kişilerden kasıt eğitim seviyesi gibi kıstaslara dayandırılabilmektedir. bu vesileyle "dağdaki çoban ile 'benim' oyum bir değil" önermesinin sanıldığı kadar yanlış olmadığını görmekteyiz. çünkü oy vermek bir hak değil, bir görevdir, sorumluluktur. bu vazifeyi ifaya yetenekli kişiler ise halkın tümü değil, bir kısmı olacaktır.

    netice itibarıyla günümüz türkiye'sinde teorik anlamda çelişkili olsa da genel oy ilkesi benimsenmiştir. ki uygulamada, millet egemenliği teorisini benimsemiş neredeyse hiçbir devletin bu felsefi öze sıkı sıkıya bağlı kaldığı görülmemiştir.

    arz ederim.

    not: bu, düşünceye katıldığımı beyan etmek amaçlı yazılmış bir entry değil. neden fikrin değil, şahsın bir takım acımasız eleştirilere maruz kaldığını merak etmekteyim.
  • çoban bu bağlam içerisinde sembolik olarak fakir ise: evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde erkek ise: evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde dindar ise: evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde dinci ise : evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde gariban ise: evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde köylü ise : evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.

    .
    .
    .

    ama ne yazık ki;

    çoban bu bağlam içerisinde cahil ise lanet olsun neden dağdaki çoban ile benim oyum bir?
    bilgi sahibi olmadan nasıl fikir sahibi olunur ki?
  • elitist önerme.

    lakin eğitim sistemini çökerterek insanları cahilleştirenler, dini değerleri sömürenler, aptalların kanacağı türden menfi vaatlerle halkın oylarını toplayanlar, inşa halindeki binalara seçmen atayanlar, oy pusulalarını yok edenler, bilgisayara giriş sırasında dümen çevirenlere ne demeli? bunları da kabul edilir bulmuyorsunuz herhalde? adil şartlar sağlanmadan seçim yapılmamalı. herkesin oyu bir ise bir olduğu garanti altına alınmalı. şahsen bu hükümetin elini soktuğu hiçbir kuruma güvenmem, ysk'nın seçim sisteminin güvenilirliği ispat edilmeden seçim olmaz.
  • aysun kayacı'dan beklemeyeceğim kadar akıllı bıdık bir cümle.
  • talihsiz bir önermedir. hele ki çoban kelimesinin garip bir şekilde şehir jargonunda vasıfsızlığı temsil etmesi anlaşılabilecek bir şey değildir. söz çobandan açılmışken, söylemekte yarar var saf ve antik yunandaki haliyle demokrasiyi uygulamak biraz güç olduğundan sistem çobanlara ihtiyaç duyar.dağdaki çobanı bilmem ama şehirdeki çobanlar dünya tarihi boyunca koyunlarını dağ bayır yürüttü, otlattı etinden sütünden faydalandı, derisini yüzdü, kabap yaptı.
hesabın var mı? giriş yap