29 entry daha
  • ettore scola'nın 1972 yapımı hayatımın en güzel akşamı (la più bella serata della mia vita) filminin senaryosunda imzası/katkısı var. dahası film galiba onun la panne diye bir oyununa dayalıymış. film de isviçre'de geçer, bir italyan tüccarının yolu oraya düşer, hatun süreğinde veya yemin peşinde koştururken. dağların arasında, bir şatoda emekli yargı mensupları, çoğu soylu/en az biri kont olan bir grubun arasına düşer, onu tatlı sert şekilde bir dava/duruşma oyununa ikna ederler. oyun gereği hakkında bir sav/iddia oluşturulacak, ölüm cezası da içinde olmak üzere bir ceza istenecektir. sonunda yükselme, sınıf atlama ihtirası ile patronunu öldürmek, bunda patronunun baştan çıkardığı karısının desteğini almaktan ölüm cezası istenecektir. arada kalma hissiyle bir oyuna katılmakta ve coşmakta, bir tüyleri diken diken olmakta, tuzak kokusu almaktadır. peşine düştüğü kız da gene şatoda hizmetçilerin arasında görünür, oyuna katılmaya adeta mecbur bırakır. yem de yemdir hani (janet agren). kont brunetiere onun avukatlığını üstlenir, yargıç emekli bir temyiz/üst mahkeme başkanıdır. ömür olanı ise zorn karakter adlı savcı. bütün grup akşam ziyafetinde lüpletir de lüpletir, şarapları su akıtırlar, sohbet arasında itiraf, sorgu ve yargılama gider. avukat ile müvekkili arsındaki mutat anlaşmazlıkları bile oracıkta defalarca gözlemleriz. taktik değiştirmeler, yüz buruşturmalar, ayrıca savcı ile avukatın aynı masada nasıl yemek yiyebiliyorlar dedirten allah yarattı demeyen sataşma ve kavgaları. iyi bir ayrıntı şato grubunun dilsiz (samıt) uşağı duruşma oyununda cellat rolündedir. karanlık, isviçre'ye gayrimeşru parasını yatırmaya gelen tüccarımız, avukatı onu savunurken mıymıntı, sünepe olarak resmetti diye kendi aleyhine savcının onu tasarlayıcı bir katil gösteren söylemine arka çıkar; nasıl olsa oyundur. ertesi gün def olup gidecek, belki gece bir kerecik simonetta ile yatabilir, en azından öpüşür.

    filmin satır aralarına kadar inmek mümkün, şehvete daha fazla kapılmayalım. dürrenmatt dikkatimizi çekmese film hani auteur filmlerinde olduğu gibi sadece ettore scola'nın denebilirdi. daha çok ortak iş çıkarmışlar ve dürrenmatt'ın damgası hissediliyor: komedi var, yabancılaştırma, grotesk kahkaha, çözümleme değil serimleme var, güçlü kahramana yer yok.

    bu arada friedrich dürrenmatt tarihe çok meraklı ve hakim olduğundan satır arası tarih eğitimi de veriyor. bunlardan en kolay akılda kalanı: avrupa'da 19. yy'da fakirler uzanarak yatar, asiller kan dolaşımına daha iyi geliyor deyü oturur tarzda yatarlarmış*.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap