*

  • ettore scola'nın 1972 yapımı la piu bella serata della mia vita filmi. türkçesi hayatımın en güzel akşamı. senaryosunda friedrich dürrenmatt'ın imzası/katkısı var. dahası film galiba onun la panne diye bir oyununa dayalıymış. film de isviçre'de geçer, bir italyan tüccarının yolu oraya düşer, hatun* süreğinde veya yem peşinde koştururken. dağların arasında bir şatoda emekli yargı mensupları, çoğu soylu, en az biri kont olan bir grubun arasına düşer, onu tatlı sert şekilde bir dava/duruşma oyununa ikna ederler. oyun gereği hakkında bir sav/iddia oluşturulacak, ölüm cezası da içinde olmak üzere bir ceza istenecektir. ona da sonunda yükselme, sınıf atlama ihtirası ile patronunu öldürmek, bunda baştan çıkardığı karısının desteğini almaktan ölüm cezası istenir. mandepside, arada kalma hissiyle oyuna bir katılmakta ve coşmakta, bir tüyleri diken diken olmakta, tuzak kokusu almaktadır. peşine düştüğü kız* da gene şatoda hizmetçilerin arasında görünür oyuna katılmaya adeta mecbur bırakır. yem de yemdir hani (janet agren). kont brunetiere onun avukatlığını üstlenir, yargıç emekli bir temyiz/üst mahkeme başkanıdır. ömür olan ise zorn adlı savcı karakteri. bütün grup akşam ziyafetinde lüpletir de lüpletir, şarapları su gibi akıtırlar: sohbet arasında itiraf, sorgu ve yargılama gider. avukat ile müvekkili arasındaki mutat anlaşmazlıkları bile oracıkta defalarca gözlemleriz. taktik değiştirmeler, yüz buruşturmalar; ayrıca savcı ile avukatın aynı masada nasıl yemek yiyebiliyorlar dedirten allah yarattı demeden sataşma ve kavgaları. iyi bir ayrıntı şato grubunun dilsiz uşağı duruşma oyununda cellat rolündedir. karanlık, isviçre'ye gayrimeşru kazanılmış parasını yatırmaya gelen tüccarımız avukatı onu savunurken mıymıntı, sünepe olarak resmetti diye kendi çıkarı aleyhine savcının onu tasarlayıcı bir katil gösteren söylemine arka çıkar; nasıl olsa oyundur. ertesi gün def olup gidecektir, belki gece bir kerecik simonetta ile yatar, en azından öpüşebilir.

    filmin satır aralarına kadar inmek mümkün, şehvete daha fazla kapılmayalım. dürrenmatt dikkatimizi çekmese film hani auteur filmlerinde olduğu gibi sadece ettore scola'nın denebilirdi. daha çok ortak iş çıkarmışlar ve dürrenmatt'ın damgası hissediliyor: komedi var, yabancılaştırma, grotesk kahkaha, çözümleme değil serimleme var; güçlü kahramana yer yok.

    bu arada dürrenmatt tarihe çok meraklı ve hakim olduğundan satır arası eğitimi de veriyor. bunlardan en kolay akılda kalanı: avrupa'da 19. yy'da fakirler uzanarak yatar, asiller kan dolaşımına daha iyi geliyor deyü oturur tarzda yatarlarmış.

    not: bu film (dünyada? ülkemizde) fazla dikkat çekmişe benzemiyor. scola'nın özel bir gün adlı sophia loren'li filmiyle karıştırılma eğiliminde. o da güzel ama bu filmin ayrı bir doğallığı, komedi içinden eleştiri tarzı var.

    --- spoiler ---

    burjuva, onu kırmızı scooter'ıyla yoldan çıkaran kızın peşinden dağlar arasında bir şatoya konuk olur. bu kız meğer o şatoda hizmetçiymiş. orada bazı asilzadelerle tanışır. yemeğe alıkoyarlar. yemekte tek eğlenceleri olan dava oyununu açıklarlar, her dışardan gelen konuk bu oyunda sanıktır. yemekteki oturuş düzeni bu davanın biçimi. babacan olan hakim, çift oturanlar savcı ve mübaşir veya yazman, solunda öteki tek oturan avukatı. (hizmetçi kız da herhalde arzusu.) yemeğin ileride içki sunan erkek hizmetçisini cellat gibi düşünebiliriz. ona hayatını anlattırırlar, gündeliğini ve hikayesini. anlattıklarından ağır cezalık, idamlık bir suç isnat etmeye ve herkes kendince svını kanıtlamaya çalışacaktır. burjuvamız rahattır bol bol öter, arada bir telefon gelir, konuşur, şatonun numarası istenir galiba ve 555 55 55 gibi acayip bir numara verirler. duvarda portre resimler varır bir tanesi makyavel olabilir, simgesel olarak tarihsel devlet büyükleri. masadan birlikte kalktığı avukatı boşboğazlığına kızar, galiba idam istenecek der. ta gecenin sonunda ve kabusunda korku ve ciddiye alma başlar. karar idamdır çünkü. rtesi günson anda şaka! şaka! diye rahatlatırlar, davanın karar metnini "anı"* olarak eline verirler ve şehre uğurlarlar. kıvrıla kıvrıla giden yoldan roma'ya dönerken...
    --- spoiler ---

    dolaylı olarak filmin tezlerinden başta geleni "yemek mülkün temelidir." kabul edilebilir. bu yemek kutsanışıyla film "aşçı, hırsız, karısı ve aşığı" adlı peter greenaway filmiyle akrabadır.
hesabın var mı? giriş yap