• anlamlı, baygın bir şekilde göz kapaklarını birbirine yaklaştırarak bakmak.
  • bir cinsin bir karşı cinse, seni beğendim mesajını orasını burasını sallamadan, gözlerini çok hafif kısarak ve bunu dudağındaki müstehzi bir ifadeyle destekleyerek vermesine göz süzmek denir. etkide süzülen gözün önemi büyüktür. kafelerde genelde kızlar, arkadaşının omzu üstünden bunu yaparlar.
    örnek: '' ayla, karşısındaki remzinin omuzlarının üstünden iki arka masadaki kısa saçlı çocuğa göz süzüyordu. horosbu! ah be remzi bırak şu kızı '' (t.witko, omuz omuza)

    göz süzmek bir dinse tanrıçası türkan şoray, tanrısı sadri alışık'tır.
  • çapkın kedim sabah karanlığında banyonun örtülü değil ıslak zemin kısmına kıvrılarak bana 'seninle samanlıkta bir ömür boyu,' mesajı veriyor ki, uykulu halde bile dengemi bozuyor şerefsiz. soğuk seramikte gurrunlamak* nesi, göz süzmek nesi.. işe gitmek ya da telaşla otelden çıkmak isteyen erkeğine banyoda arkadan dolanan kadın gibi.. işe gitme, evde ekmek var diyecek sanki. ölür müsün, sever misin. tam çorabımı giyicem, çoraba fare muamelesi yapıyor. ilk yataktan kalkarken topuklarımı cırmalıyor*. kıyıcı değil, hafif. tekrar tekrar. bir yalıyor bir ısırıyor. sabaha karşı yatağa gelip bir ananın bir babanın göğsüne yatması, ellere yaslanıp hareketsiz bırakması neye işaret, iyi niyet var mı?
  • ne evirip kıvırıyorsunuz, orospuluk deyin çıkın işin içinden.
hesabın var mı? giriş yap