• (bkz: taksim trio)
  • hasret gültekini madımakta yakanlara lanet okutan eser.sözleri de müziği de onundur.
  • taksim trio tarafından enstrümantel olarak yeniden yorumlanmış olan, insanın içini parça parça eden tabiri caizse ciğerini deşen bir parçadır.

    çilingir sofralarının vazgeçilmezidir, tavsiye edilendir.
  • en çok hasret gültekin ve güler duman yorumlarına bayıldığım türkü. kimi zaman birinden, kimi zaman diğerinden açar, peşpeşe dinlerim. sahibi hasret gültekin olsa da, güler duman pek bir ayrı söyler ya hu. sanki o güzel sesiyle türküyü söylerken, yüreğinde de hasret'i hisseder. müzik naif ama o ses de dinleyenin yüreğini illa ki delmek ister.
  • güle değse iyi, yüreğe değiyor be üstad.

    nasıl yazdın 20. yaşında bu türküyü allah'ını seversen?

    o ezgi nedir, tüyleri her an diken diken eden?

    o sözler nedir, ağızdan her hecesi çıkışında tokat yemişe döndüren?

    bir de youtube'ta bir klip yapmışlar hasret üstad bu türküne, senin sazın var önünde,

    bir de neye inat bilmiyorum; ama sazının üstüne kırmızı karanfiller düşmüş kan misali.

    dinleyesim her an geliyor aslına bakarsan bu türküyü hasret üstad, ama kimi zaman ağlamamam gereken ortamlarda bulunuyorum, dinlemediğim anlar için bağışla beni.

    hoş; senin kıblende insan vardı, sen her dem bağışlayıcıydın; bir biz yediremedik kendimize senin sazının üstüne düşen kanları.
  • vicdanın ateşe verildiği günün türküsüdür...
    yakar....

    gülleri gibiydiler,
    kimi sarı, kimi beyaz, kimi kırmızı,
    tenlerini bilmem ama zihinleri yol kenarındaki berrak su gibiydi,
    sonra bir kızıl ateş,
    bir meydan dolusu kızgın adam,
    bir tutam kuş yemi kadar beyin,
    bir avuç olmayan vicdan,
    bir bidon benzin, bir çakmak,
    derken yandı insanlık,

    çünkü;
    güle yel değdi...

    yakanlar yakalandı,
    yakılmasına göz yumanlar iktidardan gittiler,
    yakılmasına çanak tutanlar iktidar oldular,
    yakanların avukatları mevki makam sahibi oldu,
    yananlar halkın kendisiydi,
    ama yananlar yandıklarıyla kaldılar,
    yananlara yananlar artık; "onlar"
    yakanlar serbest,
    yakanlara hesap sordurtmayanlar; "biz"

    gök ağladı bir temmuz günü,
    umut yok oldu,
    zulüm olağan,
    dert ortak
    aydınlığın yeri o günden beri toprak...

    türküdür.
    hem de
    hasret gültekin yanmadan önce, sanki yanacağını bilerek söylediği türküdür.
    beni,
    bir ocak günü, sisli bir ankara ayazında
    utancımdan yakan türküdür.
  • ismail tunçbilek ve ismail altunsaray bu parçanın çok güzel bir yorumunu sunmuşlardır:

    [http://www.youtube.com/watch?v=rnewovhnzmo http://www.youtube.com/watch?v=rnewovhnzmo]

    eser sahibinin adı yazılırken neden hasret gültekin yerine diğer adı şükrü gültekin'in kullanıldığını ise şiddetle merak etmekteyim.
  • 5651 sayılı internet yasası güncellemesiyle birlikte mutasyona uğrayan müzikal eser.

    (bkz: gül'e rte değdi)

    .
  • adı üzre bi gencin, adı üzre hasret dolu şarkısı. hasret. bi insana bi isim bu kadar mı uyarmış, bu kadar mı bilinir gibi koyulurmuş. şuncağız yaşında yerleri gökleri ağlatır yeteneğe sahip olmak, bu bizim, bu toprağa doğduğumuz için şükrümüz olacakken, biz böyle büyük yüreklere sahip olmanın üstümüze sinen insanlığını, güzelliğini taşıyacakken, neden bu insanların yakıldığı ülkenin utancından ölenleriyiz şimdi. kim bizim güllerimizi kanatan. daha mı çoklar. elleri kandan korkmuyor diye mi daha cesurlar. ellerinde gül olanlara hep mi yel değecek. umarım ki devran dönecek. gülün kırmızısı kana galip gelecek.
hesabın var mı? giriş yap