521 entry daha
  • olaya bir de şöyle bakın;

    geçtiğimiz haftada tokatlanmayan insan yok. yatırımcı demiyorum, insan diyorum. herkes bir şekilde bir yerden tokatlandı. 10k'dan bitcoin'e giren 5k'ya düşmesiyle, 330'dan gram altına giren 310'a düşmesiyle, borsada yatırımı olanın portföyünün çakılmasıyla, tl'nin zaten her daim yandan yemesiyle, usd yatırımı hariç herkes kaybetti. ama usd'ye de zaten talep öylesine artmıştı ki, güvenli limanların babası olan abd hazine tahvilleri, tarihteki en düşük faiz oranına gerilemişti. tekrar edeyim, tarihteki en düşük faiz oranı. dolara olan talebi görün yani.

    gram altının da nasibini alması, sistemdeki nakit sıkışıklığı idi. bir darboğaz yaşandı, nakde ihtiyacı olan artık en sonunda altınını dahi satmak zorunda kaldı. o yüzden son 30 yılın en sağlam çöküşlerinden birini yaşadığımız bu tarihi haftada, güvenli liman denilen altının da diğer yatırım araçlarıyla beraber düşmesini izledik. normalde tam tersi olması gerekirdi. yani her şey düşerken, altının yükselmesi gerekirdi.

    bu yüzden de dün fed açıklama yaptı ve piyasayı paraya boğacağını ilan etti. kimisi 5 trilyon, kimisi 1.5 trilyon $ dese de, fed piyasayı paraya boğacak. hatırlatmak gerekirse, türkiye'nin 1 senede ürettiği, yaklaşık 750 milyar dolar. fed, 3 ay içerisinde türkiye'nin 1 senede ürettiğinin iki katını piyasaya sürecek.

    öte yandan haftaya, merkez bankalarının faiz indirimlerini izleyeceğiz. ilginç günlerden geçiyoruz.

    *

    tüm bunlar olurken, aslında tarihi bir haftaya şahit olmak bence çok daha keyifliydi. ben de bir şekilde bir yerden tokat yedim, ama nereden bilebilirdim son 30 yılın en sert dalgalanmasından birini yaşayacağımı? ancak netice itibarıyla ekonominin bu tarihi haftasını bire bir yaşamak olmak inanılmaz keyifliydi. ben bu gibi durumlarda kendimden ziyade milyarlık portföyleri olan insanları düşünürüm. lan ben bu haldeysem, kim bilir koç ailesi falan ne yapıyor diye düşünüp, bir anda kendimi inanılmaz huzurda hissederim.*

    olaya bir de bu gözle bakın...

    *

    diğer yandan, nakit sıkışıklığı ve altının dahi satılıp nakde dönüş hikayesine gelince, geçtiğimiz krizlerden farklı olarak, corona virüs üzerinden ilk defa reel sektörün finansal sektörü öptüğü bir kriz yaşıyoruz. normalde ne olurdu? kapitalist sistem balon yaratır, fiyatlar şişer, şişen fiyatlar normale inince kriz yaşardık. son 2008 krizi böyleydi. konut fiyatları şiştikçe şişmiş, bu konut kredileri riskli kişilere de verilmiş, krediler demetlendirilerek tüm dünyaya tedavüle açılmış, ardından kredi alan riskli kişiler ödeyemeyince balon patlamıştı.

    ancak patlayan balon, finansaldan reele dönen bir krizdi. aynı zamanda ilk küresel finansal krizdi ve hiç suçlu olmayan ülkeler dahi etkilenmişti. bize de bir kısım bir şeyler düşmüş, ekonomimiz küçülmüştü. ancak dönemin siyasileri ekonomi teğet geçti diyerek olayı geçiştirmiş, v senaryosuyla krizden çıkılmıştı.

    bu seferki farklı. corona işin tetikleyicisi oldu; ancak biriken reel problemler neticede patladı. bu sefer insanlar sokağa çıkmıyor, tatile gitmiyor, restoranda yemek yemiyor, evden çalışıyor, spor salonuna gitmiyor; yani reel sektörde talep düşüyor. düşen talep arzı da ister istemez düşürüyor. aynı zamanda işçiler işine gidemiyor, fabrikalar çalışamıyor, okullar tatil ediliyor vb. gibi birçok parametre var.

    dolayısıyla reel sektörde talep de arz da düşerek, bu sefer finansal boyutu etkiliyor. aslında finansal ekonomi ile reel ekonomi bir madalyon gibi. biri bir yüz, diğeri öbür yüz. ancak temel alınması gereken her zaman reel ekonomi, çünkü finansal olgular spekülasyona dayalı, reel varlıklar ise bayaa döşü gıllı gerçek şeyler. para dediğimiz de aslında pamuktan yapılan banknotumsu. 100 $'lık banknot ile 1 $'lık banknot arasında hiçbir fark yok aslında, ikisinin de maliyeti 4-5 cent. ama biz paranın arkasındakilere güvenip o kağıtları kabul ediyoruz. ama altın gerçek bir maden ve az bulunduğu için de pahalı. bu nedenle gerçeklikte yaşanan yavaşlama da finans sektörünü etkiliyor. nakde sıkışıklığın da nedenlerinden biri bu. kredi bulunamadığı vb. için de kişiler varlıklarını komple sattı. o kadar sattı ki artık satacak bir şey bulunamadı ve altın bile satılmaya başlandı. yeterki para olsundu.

    şimdi alınan önlemlerin yeterli olup olmayacağını göreceğiz.

    ancak mahfi eğilmez üstadın dün attığı tweet oldukça güzel ve sakin kalmanızı özetliyor: her çıkışın bir inişi olduğu gibi, her inişin de bir çıkışı var.

    selametle,

    (bkz: gram altının 400 tl olması/@dragonlady)
  • dolar düşerken gram altının yükselmesi, altının onsunun yükselmesinden kaynaklanmaktadır. bir ons yaklaşık 31,10 gramdır. dolayısıyla siz aslında gram altın alınca, aynı anda 2 yatırım yapmış oluyorsunuz istemeden. bunlar:

    1) dolar/tl kuru. (kurun oynaklığı riski üstlenilir)

    2) altın/dolar paritesi. (paritenin oynaklığı riski üstlenilir)

    son birkaç gündür dolar 7'yi geçmeyecek şekilde döviz satılıyor kamu bankaları tarafından. bunları yakından takip etmek gerekir. ancak altının onsu, dolara karşı türkiye'nin müdahale edebileceği bir piyasa değil. o yüzden (2) numarada bahsedilen kendi halinde dalgalanabiliyor. ülkemizde ise (1) numarada verilen kur kağıt üzerinde dalgalı, gerçekte kontrollü.

    o yüzden altın alırken özellikle yukarıdaki iki kıstasa dikkat etmek gerek. bunlardan özellikle hepimizin uzman olduğu konu, altın/dolar'dan ziyade dolar/tl kurudur. örneğin bugün, dolar yükselmiyor olmasına rağmen, altın artmış. nedenini soracaksanız, altının onsu, dolara karşı yükseldiğindendir. peki altın hep yükselir mi?

    bu soruya cevap 'hayır' olacaktır; altın dolara karşı her zaman yükselmez. şuraya bir grafik koyalım da salladığımız anlaşılmasın. göreceğiniz üzere 2011'den sonra altın dolara karşı uzun bir süre düşmüş, ancak yeniden yükselişe geçmiştir. yakından takip etmek isteyenler, xauusd kodunu kullanarak tradingview üzerinden görebilir. bu altının onsunun dolara karşı olan grafiğidir. bir de gram altının türk lirası'yla olan grafiği var. onu da şuraya sallayalım. (yalnız ben bu ekşi'ye yeni gelen görsel işini baya kapmışım he).

    evet cıvıtmadan devam ediyoruz. dolara karşı altın düşebiliyorken, türk lirası'na karşı nedense, xau/usd gibi bir düşüş içine girmekten ziyade, kısa bir süre düz bir seyir izlemiş, kalanında hep yönü yukarı olmuş bu altının. peki bu kıymetli maden türkiye'de neden hiç düşmüyor? bu soru aklınıza gelmiştir muhtemelen. bunları açıklayalım.

    a) kültürel faktörler:

    türkiye, hindistan gibi ülkelerde altına güven tavandadır. bilindiği üzere hindistan'da adamın kıçında don yok ama dişi altın. türkiye'de de özellikle 2000'ler öncesi yüksek enflasyonlu yıllarda, -ki ege cansen faizde %7000'leri gördüğünü söyler, altın her daim değerini korumuştur. dolar dediğiniz para biriminin de eskiden enflasyonu yüksek idi, günümüzdeki gibi değildi. ancak enflasyonu olmayan bir kıymetli maden olan altında böyle bir durum söz konusu değil. türkiye'de bir de dolara karşı güven var. türkiye çift para birimli bir ülkedir. biri tl, diğeri dolardır. o yüzden tl her daim enflasyon ve devalüasyondan kayıp yaşayınca, diğer bir deyişle tl değer kaybettikçe dolar kuru yükselmiş, altın da bundan nemalanmıştır.

    b) kırılgan ekonomi:

    türkiye, kırılgan bir ekonomidir. yani türkiye rüzgar arkadan geldiğinde ilerleyen, karşıdan geldiğinde alabora olma tehlikesi olan bir ekonomidir. özellikle 1999-2001 arasında kemal derviş, faik öztrak ve ilhan kesici gibi chp'nin kurmay ekonomistleriyle gerçekleştirilen yapısal reformlardan sonra oluşan güven dolu ekonominin kaymağını akp yemiş, ancak rüzgarın terse döndüğü nokta olan 22 mayıs 2013 tarihinde bu reformları tek tek geri almaya başlamıştır (bkz: 2020 ekonomik krizi/@dragonlady). mesela 2000 yılında kurulan bankacılık denetleme ve düzenleme kurumu, bankacılık piyasasındaki ahlaksızlıkları önlemek için kurulmuş, yıllarca çok iyi çalışmışsa da, şu anda türk tipi başkanlık sisteminin bekası için bankalar üzerindeki en büyük baskı unsuru haline gelmiştir. benzer şekilde sermaye piyasası kurulu, rekabet kurumu, radyo ve televizyon üst kurulu, enerji piyasası denetleme kurumu, yüksek öğretim kurumu gibi kamu tüzel kişiliğini haiz düzenleyici ve denetleyici otoritelerin hepsi, daron acemoğlu'nun belirttiği 'kurumsal bağımsızlık' ilkelerinden ödün vererek türk tipi başkanlık sisteminin birer koruyucusu haline gelmiştir. oysa aklın yolu birdir tüm dünyaya göre... yakın zaman içerisinde hsbc, uni credit, sberbank gibi global bankalar türkiye'den çıktığı gibi, örneğin ing bank gibi diğerleri de türkiye'den çıkmak için fırsat kollamaktadır.

    c) güven problemi:

    türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde maalesef güven problemi hiç bitmemiştir. "paraya el koyarlar mı? bankalar batar mı? servet vergisi gelir mi?" gibi sorular herkesin her daim aklındadır. dönem dönem bunun üstesinden gelinmişse de, siyasiler kendi kısa dönemli çıkarları uğruna her daim ülkenin yapısal unsurlarını yıpratmayı tercih etmişlerdir. dolayısıyla güvenin olmadığı yerde de ne yatırım olmuştur, ne de üretim. bunların olmadığı yerde dışa bağımlılık artmış, dış açık verilmiş, bunlar da en sonunda devalüasyona sebep olmuştur. yani ülke parası düzenli olarak değer kaybetmiştir. dolayısıyla dolarda dahi enflasyon endişeleri baş gösterebilir, ancak altında hiçbir zaman böyle bir endişe olmayacaktır. çünkü altında enflasyon yoktur.

    *

    sentez: neye yatırım yaptığınızı bilin. altın size kazandırabilir ancak belki başka bir şeye yatırım yapsaydınız çok daha fazla kazanabilirdiniz? ancak krize nakitte girilir ve bazen en iyi yatırım, hiç yatırım yapmamaktır. siz mesaj atmadan ben söyleyeyim; benim ekonominin düzelmesi yönünde izlediğim iki husus var. bunlardan ilki türkiye çoğulcu bir anlayışa kavuşacak mı? bu soruya yanıt evet olduğu gün ekonomi düzelmeye başlayacak. ikincisi ise türk tipi başkanlık sisteminde oluşan tek güç dağıtılacak mı? bu da başladığında ülkemiz çok daha güzel günlere gebe olacaktır. ben o zaman geleceğe umutla bakarım.

    (bkz: corona virüs ile yeni normal/@dragonlady)
  • şu aralar 387-388 tl'de geziniyor. yakın bir zaman içerisinde 400'ü geçecek.

    sağlam bir analizi için buyursunlar:

    (bkz: gram altının 400 tl olması/@dragonlady)
  • altın benim son bir buçuk yıldır favorim.

    aslında bu favorilemenin arkasındaki hikaye geçen sene uğur civelek'in "bütün sistem çökecek, etraf tuzla buz olacak, böyle bir ortamda ons altının seneye 2000 doları görmesi muhtemel" demesiyle başladı. çok iyi hatırlıyorum, "hadi lan amma da salladın sen de" demiştim içimden. çünkü bilenler bilir, ekonomistler arasında daima "bütün sistem çökecek"çiler vardır. onlardan biri de uğur civelek'tir. ancak uğur üstat aynı zamanda gerçekten çok iyi bir ekonomisttir. piyasayı çok güzel takip eder ve işin ekonomi politiğini de kaymak gibi anlatır. her 10 senede bir kriz de çıktığından, bu görüşü temsil edenler aslında yanılmazlar.

    uğur üstat aynı zamanda vaziyetin ekonomi politik kısmına da hakimdir. üstat; abd-çin arasındaki çekişmeyle birlikte, tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçişten her daim bahsediyordu. bu nedenle riskler her geçen gün artmaya başlamıştı. ticaret savaşları, rusya-çin ekseni, abd ve trump derken ekonomi türbülansa girmişti. bu analizi yaptıktan sonra da "uğur civelek haklı olabilir mi" diye kendime sorup, ufak ufak altın almaya başlamıştım 200'lerden. o aralar gram altın 200 tl'nin biraz üzerindeydi. cumhuriyeti 1600'lerden almıştım. ama buraya bazı zibidiler gibi şahsi alma satma hikayelerimi yazmayacağım. olayın arkasındaki gelişmeleri görmek, paylaşmak gerek.

    korona süreciyle, daha önce birkaç kez ifade ettiğim gibi, dönüşüm hızını bir anda artırdık. belki 3-5 senede kat edeceğimiz mesafeleri çok daha hızlı yaşar olduk. ekonomik alanda da büyük riskler ve iflaslar söz konusu oldu. bunlar halen yaşanıyor. ekonomi elbette bir noktada dönüyor ancak özellikle gelişmekte olan ekonomilerin arasındaki "kırılgan" ekonomilerde - ki en kırılganlardan biri türkiye oluyor - durum çok daha sert yaşandı, yaşanıyor.

    sürecin başında ekonomi bir anda durunca, şirketlerin nakit ihtiyacı oldu ve buna credit crunch ya da cash crunch adları verildi. dolayısıyla dolara hücum oldu. hatırlayacak olursanız dolar elde etmek için mart ayında altın bile satılmaya başlanmıştı. hükümetlerin mali ve para politikalarıyla para basıldı ve çarkların arası yağlanmış oldu. ancak riskler bitmemişti.

    fed başkanı powell'a göre, halen birçok şey belirsiz. şu ara yaşadığımız dönem, para basmanın getirdiği illüzyonist bir dönem. bunun uzun sürmesi mümkün değil çünkü suni bir durum. hastalık halen devam ediyor.

    altına olan talebe gelince, zaten riskli ortamlarda altın her zaman tutulan bir şeydi. ancak asıl golü arkada gümüş attı. bir de trump ve başkanlık seçimleri, corona'nın ikinci dalgası, ekonomik belirsizlikler vb. derken hem altın güçlendi, hem amerikan doları değer kaybetti.

    bakın şurada abd doları güven endeksi var. nisan mayıs aylarında 100'lerde gezen grafik, son birkaç haftada düşmüş ve şu anda 93'lerde. dolayısıyla altına olan talep üzerine, bir de dolardan kaçış var. zaten bu kaçış sayesinde bizimkiler hiç zorlanmadan kuru sabit tutabiliyorlar. yoksa elindeki üç kuruşluk rezervle hangi kuru tutuyorsun? korona virüs'ün ilk günlerinde 5'lerde olan kur, 7'leri aşmadı mı?

    dolar/tl açısından da son birkaç haftada "sabit tutulan bir dalgalı kurumuz" var ve 6.85 burada eşik. saçma bir tabir gibi gelse de aslında usd/try dalgalı bir kur, yani piyasada serbestçe belirlenebilmesi gerekiyor ancak bugün herkesin bildiği üzere, bu kur kamu tarafından yönlendiriliyor.

    altının bu son artışınının sebepleri arasında; altının dolara karşı ralli yaptığını, bunda altına olan talep olduğu kadar, dolardan kaçışın da etkili olduğunu, basılan bunca paranın bir noktada bir bolluk yaratacağını, abd'nin politik belirsizliği ve trump'ın tek başına kendisinin risklerdeki artışı tetiklediğini belirtmek gerekir.

    bir de daha kötü bir senaryoda, türk lirası'nın dolara karşı tekrar değer kaybetmeye başlamasını, bu esnada geçen sene başından beri beklediğim ons altının 2.000'e gelmesi ve üzerine çıkmasıyla gramda 500, hatta 600'leri yeni yıla doğru göreceğimizi söylesem, felaket tellalı şizofren ekşici sayılır mıyım?

    bu esnada elbette buralarda ben bir satış olmasını bekliyorum. bunda iki sebep var, birincisi 2000 psikolojik sınırı, ikincisi 2011 zirvelerinin buralarda olması. dolayısıyla küçük bir satış dalgasından sonra altında "durmak yok yola devam" şeklinde bir görüş sahibiyim. uğur civelek reis, bunun öncüsü olmuştu 2019 başlarında. büyüksün reyiz.

    "eskiden bir asgari ücretle 5 tane çeyrek alırdık!!" sözünü artık, "eskiden bir asgari ücretle 5 gram altın alırdık!!"a çevirme zamanı geldi. 2000 sonrasında altında bilinmeyen sulara gireceğiz. ancak o zamana kadar, şimdilik onsu yakından izlemeye devam.

    *

    nisan ayında yazdığım = (bkz: gram altının 400 tl olması/@dragonlady)

    (bkz: 2020 ekonomik krizi/@dragonlady)
  • ons altın 1800'leri gördü. bu da gram altını düşürdü. peki bu kadar ralli yapan altın ne oldu da bu kadar düştü?

    mahfi eğilmez dün bir tweet attı. dedi ki:

    "altın fiyatındaki düşüşte putin'in, rusya'nın ilk koronavirüs aşısını onayladığı yolundaki açıklaması etkili oldu. yalnız aslı çıkmazsa fena olacak."

    devamında ise çağhan kızıl, mahfi üstat'tan farklı olarak önemli bir noktaya parmak bastı. üstat şöyle dedi:

    "sovyetler birliği 1950’lerde çocuk felci için de bu şekilde bir aşı geliştirmeye çalışmış ve bilim insanları kendi çocuklarında denemişlerdi. sonradan geliştirilen aşı başarılı olmuştu."

    1* peki şimdi bulunan bir virüs aşısı var mı yok mu? ons altının son saatlerde yaklaşık %5 değer kaybetmesinden sanki bir virüs bulundu gibi bir hava oluşuyor. hatta putin kızına kullandırmış bu aşıyı. çağhan kızıl'ın tivitinde de 1950'lerde rusların yine erkenden bir aşı bulduğu ve sonrasında da bu aşının kullanıldığı ifade ediliyor. bunlardan ötürü altın düştü.

    2* ancak biraz da komplo teorisyenliğini konuşturmak gerek. rusya ve çin, son zamanlardaki altın hamleleriyle sık sık gündeme gelen iki önemli ve çok büyük ülke.

    3* bunlardan rusya, dünyanın en büyük altın satın alan ülkelerinden biri olarak, 1 nisan 2020 tarihi itibarıyla daha fazla altın satın almayacağını duyurmuştu. çin de farklı değil. ticaret savaşlarına kadar devamlı altın almış, bir süre sonra ekonomisinin aldığı darbeler nedeniyle altın alımını azaltması gerekmişti. peki putin'in bu duyuruyu yapmasının akabinde, düşen ons altın fiyatlarını alttan toplama gibi bir gayesi olabilir mi bu iki ülkenin? koskoca devlet başkanını manipülatör diye ilan da edemeyeceğimize göre, toplayanın yanına kâr kalır mı? bu işin komplo teorisi boyutu. ki hatırlayacak olursanız koronanın yarattığı ekonomik krize de ilk olarak petrol stratejisinden taviz vermeyen rusya neden olmuştu.

    4* bir de altın aynı zamanda global bir piyasa olduğu için, öyle üç beş tane spekülatörün bu piyasayı oynatabilmesi mümkün değil. burada kuvvetli bir hareket var. örneğin ons altının mart ayındaki ani düşüşüne de bakacak olursanız, orada da şirketlerin nakit bulamamış olması ve en son tek para eden emtia olan altınların satılıp açık pozisyonların kapanmak zorunda kalmış olması söz konusuydu. bu sefer böyle bir durum da mevcut değil. anlaşılan, virüs aşısının bulunduğu yönünde bir konsensus oluşuyor.

    5* son bir not ile yazıyı bitireyim. cnbc'de geçen gün çıkan bir analizde, analistler altında uzun vadede yükselişin devam edeceğini, ancak iki unsurun bunun önünde kısa vadeli düşüş nedeni olabileceğini belirtmişlerdi. ben de bunları twitter'dan duyurmuştum. onlardan ilki, korona virüs aşısının bulunmasıydı. diğeri ise abd başkanlık seçimleriydi. analizin devamında, bu iki neden üzerinden ons altının 1600 $'lara inebileceği, ancak küresel bol para döneminin yıllar boyunca sürecek olması nedeniyle altının fiyatının tekrar yükseleceğini analistler ifade etmişti. dolayısıyla bu analistlerin belirttiği iki faktörden birinin gerçekleşmiş olması ihtimali kuvvetle muhtemel. o zaman virüs aşısının bulunduğu senaryoda uzun dönem desteği 1600'e atabiliriz. dolar/tl'nin sabit kalması senaryosunda, bu da 470'lerde gezen gram altının yaklaşık 1/5 değer kaybetmesi demek. ancak dolar güven endeksinin çok düşük seviyelerde olması sebebiyle ben doların değer kazanacağını düşünüyorum. ki international institute of finance usd/try için 7.50'yi adil değer olarak görüyor. başka bazı kuruluşlar içerisinde 12 ay sonrası için 8-8,50 diyenler vb. de var. neyse.

    *

    bu arada ben de analistlere katılıyorum. benim temel "altın yükselecek" öngörüm üç unsura dayanıyor:

    1) küresel para bolluğu, abd doları hariç olmak üzere artarak devam ediyor. fed 7 trilyona kadar bastı, şu ara ise para basmayı kesti. ancak boj ve ecb basmaya devam ediyor.
    2) emtianın fiyatı genel olarak yükselecek, altın da bu grubun içinde bulunan bir kıymetli maden ve altında enflasyon yok.
    3) türk ekonomisi çok kötü yönetildiğinden, geçtiğimiz haftaki gibi, bütün dünya yerinde saysa bile türkiye daha kötüye -maalesef- gitmeye devam edecek mevcut ekonomi yönetimiyle. hala kanal istanbul falan konuşuyoruz şaka gibi.

    dolayısıyla aşı bence türkiye piyasası bakımından tamamen geçici bir durum. türkiye'de yaşayanlar bakımından sorun çok daha yapısal. hem o aşının türkiye'ye gelmesine falan daha çok var. ayrıca türkiye'yi kimin yönettiği de belli. işler her geçen gün daha kötü oluyor.

    hadi selametle,
  • altıncıların gözü yaşlı. birileri kaybedecek ki, birileri kazanacak.

    altında takip edilmesi gereken bazı şeyler var ve bunlar küresel şeyler. altın fiyatları türkiye'de belirlenmiyor. dünyada belirleniyor. ve benim dikkatlice takip ettiğim gelişmeler şu şekilde:

    1) korona virüs aşısı
    2) 2020 abd seçimleri
    3) küresel korona tedbirleri - kapanmalar vb.
    4) abd ve ab teşvik paketleri
    5) dolar kuru (usdtry)

    *

    bir kere pfizer'ın aşı bulduğu iddiaları ilk önce altını düşürdü. zaten abd seçimlerinin olduğu her yıl altının dolara karşı ortalama %8 değer kazandığı bilinirken, joe biden'ın seçimleri kazanması bir diğer belirsizliğin ortadan kalkması olarak yorumlandı. joe biden'ın ocak ayında başkanlığı devralmasıyla ve koronanın ikinci dalgası sebebiyle yaklaşık 2 trilyon dolarlık yeni bir teşvik paketi sıklıkla dillendiriliyor. bu da altının değer kazanması demek ancak halen beklemedeyiz. öte yandan küresel korona tedbirleriyle ülkeler teker teker kapanıyor. biz de kapanacağız merak etmeyin. kapanamasak bile kapanmış kadar olacağız. ortalık vıcık vıcık virüs kaynıyor.

    son olarak da elbette türk lirası ile işlem yapanlar için dolar kuru önemli. çünkü altın dolarla fiyatlanıyor. dolar kuru düşünce altının da otomatikman değeri düşüyor. o nedenle, siyasi kimliğinizi bir kenara bırakıp, rte'nin her gün 3 kere konuştuğu bir türkiye'de, reisin konuşmalarını seve seve dinleyip, ekonomik gidişata yönelik bir öngörüde bulunacaksınız. o nedenle reisin bugünkü konuşmalarından biri olan akp grup toplantısı konuşmasını mutlaka dinlemenizi öneririm. albayrak'tan sonra, yine ekonomik stratejilerin değiştiğini bizzat rte açıklıyor. (bkz: naci ağbal'ın berat albayrak'ın ayağını kaydırması/@dragonlady)

    *

    her neyse. dünyada tabi altının ons fiyatlarının takip edilmesi gerekir. yukarıda söylediğim bazı belirsizliklerin ortadan kalkmış olması elbette altının fiyatını düşürecekti ve öyle oldu. ancak bunlar kısa vadeli şeyler. ons altının yükselişi koronayla doğrudan bağlantılı değil. ons 2018'in ilk aylarından sonra yükselmeye başlıyor. hatta 2015'te neredeyse 1 ons 1.000 usd olacakken geçtiğimiz aylarda 2.000'i geçip geri 1.800'lere geldi. sahi, 2018'de korona mı vardı?

    2008 krizinden sonra altının 2011 yılına kadar yükselmesi de bir diğer önemli gösterge. o yüzden altın fiyatlarının kısa vadede dansöz gibi kıvırması mümkün fakat uzun vadede bu kadar para basılmasıyla elbette yönü yukarı.

    peki para basıldığını nereden öğreneceğiz? buradan. bu gördüğünüz tablo, abd merkez bankası fed'in ne kadar para bastığını güncel olarak duyurduğu bir adres. ingilizcesi fed balance sheet diye geçiyor. bir bakın bakalım 2008'de 900 milyar dolar olan fed bilançosu bir anda nasıl zıplamış ve izleyen süreçte altın fiyatları nerelere gelmiş.

    büyük resmi görün arkadaşlar.

    ne diyor üstat, "trene son vagondan binmeyin!"

    (bkz: gram altın/@dragonlady)

    (bkz: 2020 ekonomik krizi/@dragonlady)
  • 1* doların düşüşü gram altını da düşürüyor. gram altının ons bazında pek bir değer kaybı ya da kazancı yok. bayağı bir süredir ons 1800'lerde dolanıyor. o nedenle dolar düşünce gram altını da beraberinde aşağı sürüklüyor. şöyle şuraya grafiğini de ekleyelim, dolar kuruyla gram altının ne kadar bağlantı içerisinde olduğu görülsün.

    - o zaman soru şu: dolar niye düşüyor ve ne zamana kadar düşecek?

    2* bunun yanıtını da herkes kendi beklentilerine göre verir. aslında küresel finansal akımları takip etmek, bu işten hiç anlamayanlar bakımından faydalı olur. daha da ilgilenen varsa, piyasayı, başta tcmb olmak üzere hazine ve maliye bakanlığını, bddk'yı, spk'yı, globalde fed'i, abd hazinesini, amb, boj gibi diğer önemli merkez bankalarını, yurt dışı ve yurt içi analizcileri takip ederlerse bir beklenti oluşturabilirler.

    3* doların bu kadar düşüşüne sebebiyet veren hadise, özellikle ağbal'ın geçen haftalardaki reuters röportajı oldu. burada ağbal, enflasyon düşene kadar sıkı para politikası yani faizlerin yüksek seyredebileceğini söyledi. aslında piyasa haziran'a doğru bir gevşeme bekliyordu, malum rte faiz hassasiyeti yüzünden. ama olmadı ve bu sağlam bir beklenti değişikliğine, yani "haziran sonrası, hatta belki yıl sonuna kadar mı acaba %17 faize tcmb devam edecek?" şeklinde yorumlamaları doğurdu. reuters, bütün dünyanın takip ettiği en prestijli bir haber portallarından biri olduğundan, bu mesaj ağbal tarafından dünyaya ilan niteliğindeydi.

    4* ağbal piyasayı devamlı olumlu anlamda ters köşe yaptı. homeland'in ilk üç sezonu gibiydi. halen de öyle. ben bu hesaptan sabah akşam ağbal öncesi ekonomi politikalarını yererken, ağbal ile birlikte güven ortamının bir şekilde oluşturulabildiğini, bunun da doları aşağı çektiğini ve çekmeye devam edeceğini de söylemiştim. tabi bunu "oh yeah ben söyledim" babında söylemiyorum, piyasayı takip eden herkes böyle söylüyordu. zaten bu nedenle de dolarını bozan 8'lerden tl'ye geçti.

    5* tabi süreç bir anda gerçekleşmedi. kasım ayında herkes "dolarda 7.50 abi" diyordu. ben daha da ileri gidip 7.50'nin de aşağısını görür demiştim. ancak gelinen aşamada her geçen gün doğru adımlar gelmeye devam edince de, iş "6'yı görecek abi kur"a geldi benim düşüncemde. bunu yaklaşık 1,5 aydır falan bekliyordum. 5 şubat 2021 dolar kuru/@dragonlady entry'mde de daha da ileri gidip bir ihtimal 6.50'lerin bile görülebileceğini yazdım. hsbc raporu da bu yöndeydi sanırsam. bekleyip göreceğiz.

    6* altına gelince, dünyada bu kadar basılan paranın başta altın yerine bitcoin'de balon oluşturması dijitalleşmenin bir cilvesi oldu. altın hareketini geçen sene abd başkanlık seçimleri sürecinde yaptı. bir istatistiğe göre her başkanlık yılında altın dolara karşı %8 değer kazanıyor olduğundan, bu yılki hareketini ben çok yadırgamadım. ama sonrasında da biraz geri çekilmesi ons bazında normal bir hareket. şunun şurasında 2-3 sene öncesinde onsun 1.100 dolarlarda olduğu bir kıymetli madenden bahsediyoruz. tabi geçen sene hem damat ekonomisi, hem de trump ve başkanlık seçimleri derken, altın acayip prim yapmıştı. hem dolardan, hem onstan değer kazanmıştı yani. şu aşamada ise bu riskler kalktı, küresel likidite dedikleri, yani eşşek gibi para basılması hadisesi vücut buldu. onsun 2008-2011 arası hareketine bakarsanız, ne olduğunu görürsünüz.

    7* peki şimdi ne olacak? basılan bu paralar sadece altına değil, gıda başta olmak üzere her türlü kıymetli madene ve emtiaya giderek fiyatları yükseltecek. bir ara kapalıçarşı'da gümüş bulunamıyordu. platin desen son bir yılda koya koya gidiyor mübarek. çok basit bir arz talep kuralı. benzeri altın için de geçerli ancak piyasası çok derin, öyle dogecoin gibi iki tane elon musk tivitiyle zıplatılacak bir şey değil altın. o yüzden uzun vadede en mantıklı yatırım şu aşamada bana altın ve benzeri kıymetli madenler olarak geliyor. tabi dolar/tl kurunu da her zaman takip edip gramda ona göre de pozisyon almayı ihmal etmemeli. çok sevdiğim ege cansen üstadın bu konuda bir sözü var: "kâr ile zarar kardeştir". yani kâr etme için yola çıkan biri, tam tersine en kallavi zararlardan biriyle karşılaşabilir. bu göze alınmalı. ve her ikisi de çok doğal bir senaryodur. ayrıca bu riskleri minimize veya elimine etmek için piyasayla kavga etmeme ve makro dengeleri iyi analiz etme de gerekir.

    8* işin ekonomi yönetimi güvensizliğine falan hiç girmiyorum. onları hep konuşuyoruz zaten. yoksa yaratılan bu yalancı bahar ne işsizliğe, ne hayat pahalılığına, ne de bireysel refah artışına katkı sağlayacak. ama bir dalga varsa da sörf yapmasını bilmek gerekir.

    saygılar,

    *

    (bkz: 5 şubat 2021 dolar kuru/@dragonlady)

    (bkz: carry trade/@dragonlady)

    (bkz: 24 aralık 2020 ppk toplantısı/@dragonlady)

    (bkz: 16 aralık 2020 naci ağbal sunumu/@dragonlady)
3181 entry daha
hesabın var mı? giriş yap