• bildiğim kadarıyla iki ana tipi vardır :

    (bkz: ağır hapis cezası) (bkz: hafif hapis cezası)

    araştırma üzerine edit : biz okulu bitirdikten sonra ilgili kanunlar değiştiğinden, ve de ceza hukukuna ilişkin herhangi bir iş yapmadığımdan cehaletime veriniz, yukarıdaki girişi de değiştirmiyorum, ibret olsun. daha detaylı bilgi için zaten girilmişi var (bkz: #10684592)
  • (bkz: müebbet)
  • suçluyu topluma kazandırmaktan çok suçluyu toplumdan uzak tutmaya ve topluma zarar vermesini önlemek adına veriliyor olması daha mantıklı. böyle bakınca da topluma bir zararı olmayan (veya öncesinden topluma zararı olmuş, ama ileride zarar verme şansı halktan herhangi biriyle eşit olan) "suçlu"lara hapis cezası vermek çok saçma. hem adamın özgürlüğüne yazık, hem devletin parasına yazık.
  • hırsızların almadığı bir cezadır.başıma gelen olayı aynen aktarıyorum.
    -alo polis paramı çaldılar
    -nerde,ne zaman kim çaldı?
    -şu noktada şu esnaf
    -gördünmü?elini cebine atıp mı çaldı ?emin misin ?
    -yahu kardeşim size anlattım işte içerde o var ben varım başka kimse yok.bi olay yerine gelsenize siz.
    -sen bu araba ne kadar mazot yakıyor biliyor musun?
    -yahu banane ne yaktığından gelsenize.
    -tamam lan geliyoruz bekle sen.
    ve polisler gelir...
    -ne bağırıyon?
    -bağırmadım hakkımı arıyorum sizi göreve çağırıyorum.
    -geldik işte.kim aldı adamın parasını?
    -kimse almadı çalındı kardeşim.
    uzun bir süre sonra anlaşmaya vardık adam paramın yarısını teklif etti ben almadım diye diretti.polis de kabul et git dedi.yoksa tamamından olacan dedi.çaresiz kabul ettim.
  • mesleki anlamda uzerine calismalar yaptigim ceza.

    defaatle gordum ki mevzu, sucluyu rehabilite ya da tedavi etmek, duzeltmek degil, suclu olmayani caydirmak.

    bu yuzden kotu. hemde cok kotu. insanoglunun amacina ters bir kere.
  • insan haklarından ve özgürlükten söz edilen bir çağda epey ilkel kalan bir ceza türü.

    hapis cezasının temel mantığına bakarsak, suçlunun dört duvar arasına kapatılarak bir daha suç işlemesinin önlenmesinin amaçlandığını görürüz. bunun etkili bir rehabilitasyon yöntemi olduğu düşüncesi uzun yıllar kabul görmüştür. ancak yıllar süren hapis cezaları suçluları rehabilite edemediği gibi, hem suçluların ömründen yıllarını çalarak yaşam hakkının rehin alınmasına, hem de suçlunun ruh sağlığının yıpranması gibi çeşitli psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. işte bu hem insan hakkı ihlali, hem de etik bir sorundur.

    adli psikoloji diye bir psikoloji dalı işte bu sorunlara çözüm olması için geliştirilmiştir. adli psikoloji genç bir bilim dalı olup, kabaca suçluyu suça iten davranışların nedenlerini ve bu davranışları bertaraf etme yollarını araştırmaktadır. buna dayanarak şahsen, yıllar süren bir hapis cezasının yerine adli psikologlar gözetiminde uygulanacak olan sıkı bir psikoterapi sürecinin hem suçluyu suçtan uzak tutma konusunda daha başarılı olacağını, hem de suçlunun toplumdan soyutlanmasının getireceği psikolojik sorunları ve hukuki yolla suçlunun yaşam hakkına kast edilmesi gibi etik sorunları engelleyeceğini düşünüyorum.

    sonuç olarak, suçluların suça karışmasını önlemenin ve suç rehabilitasyonunun tek yolunun hapis cezası olmadığının artık anlaşılması ve adli psikolojiye daha çok önem verilmesi gerekiyor.
  • [ferhan şensoy'un 1986'da yazıp yönettiği muzır müzikal adlı müzikal, tepki ile karşılaştı. 7 şubat 1987 günü oyunun 77. gösterisinden sonra, sahnelendiği şan tiyatrosu şüpheli bir biçimde yandı. grup lokomotif, derya baykal, bülent kayabaş, sevil üstekin ve tarık pabuçcuoğlu'nun sahne aldığı oyun yüzünden mahkemeye verilen ferhan şensoy, 21 gün hapis cezasına çarptırıldı.] (bkz: muzır müzikal/@ibisile)

    (bkz: hapse göndermek)
    (bkz: damda yatmak)
    (bkz: hapis yatmak için çok yaşlıyım)
  • suçun işlendiği zamana bağlı olarak, dört (4) yılın yatarı yok. yani, bi adamın götünü kesip 4 yıl ceza aldıysanız, "şartlar dahilinde" hapse girmiyor, elinizi kolunuzu sallayarak götünü keseceğiniz başkalarını aramaya çıkabiliyorsunuz.

    bunun anlamı şudur: devlet, ceza vermiyor, veremiyor. yani, ceza yasasının büyük kısmının yaptırımı yok.
  • birbiriyle ilişkili üç amaç güder. birincisi, suçu işleyen kişiyi cezalandırmaktır. ikincisi, suçluyu bir daha suç işlemekten caydırmaktır. üçüncüsü ise, suç işlemeye eğilimli kişiyi topluma uyumlu hale getirmeye çalışmaktır.
  • gözlemlerime göre bir b*ka yaramayan cezadır. suça karışan insanların çoğu zaten fakir ve eğitimsiz insanlar oluyor. hayatı zaten b*k gibi olan biri hapse girmeyi umursar mı yahu?? bakın kadın cinayetlerine mesela adamlar zaten hapse girmeyi göze almış. ona koymaz.

    taksirli suçlarda hapis ve para cezası, kasıtlı işlenen suçlarda ise idam yada işkence olmalı. bazı insanın ölmek bile umrunda olmaz. öyle insanlarda var. ama işkence görmeyi umursamayacak kimse olmaz. insan hakları falan diyeceksiniz. ama böyle bu işler malesef. idam bile bazen caydırıcı olmaz. ölüm kurtuluş gibidir bazıları için. ama işkence % 100 çalışır.

    eğer işkence olsaydı bugün böyle vahşet haberleriyle karşılaşmazdık. kimse kimsenin kafasını kesemezdi. özgecan hala aramızda olurdu. kedilere kimse eziyet edemezdi. insanlık level atlardı resmen.

    unutmayın, kaybedecek bir şeyi olmayan insan her şeyi yapabilir.
hesabın var mı? giriş yap