işkence
-
emar ne ilginç bir acısız işkence.
insanlarda daha çok korku tüneli etkisi yapıyor.
işitmeci hazzı.
poli sevi,
işkence salonu.
yusuf atılgan'ın yarım kalmış ve 2000'de yayınlanan son romanı canistan'ın yazarının gönlündeki ilk/asıl ismi.
ölü yıkamasında dökülen su başucundan ayak ucuna doğru yönlüdür. ayak ucuna doğru bitirilmesi gerekir, dökme geriye baş ucu yönüne çevrilmez. "işkence bezi" ölünün kıçını yıkamak için, sol el iki parmağına dolanır ve onunla üç kez gibi cenazenin dışa açılan barsağı temizlenir. o sırada da su dökülmekte. ölü yıkarken yıkamacı yanında bir veya iki yardımcı bulundurur. yıkamacı ölüye abdest aldırıyor. kamet getirilir. noksanıyla birlikte de işlem kabul olabilir. anam sonuncu yaptığında kamet getirmeyi unutmuş. (bkz: ölü yıkama/@ibisile)
"pratik gözlem konusu olarak kore, genelde kadında bilinmeyen genç bir kız, gretchen ya da evlenmemiş anne olarak belirir. (...) işin garip yanı pek çok işkence ya da sefahat alemi "toprak ana" tarafından yürütülür. kan içme*, kan banyosu ayrıca çarmıha germe* mevcuttur." carl gustav jung - aspects of the feminine
[başsavcıya elden teslim edilen, 23 şubat 1953 tarihli bir mektupta herbert brownell şöyle diyordu: "rosenberglerin hiç değilse bir tanesini konuşturmayı bir kez daha denemeye değer... rosenbergleri konuşturmak bir 'işkence sorunu' değil, bir psikiyatri sorunudur. o yüzden acaba dr. karl binger gibi işinin ehli yahudi bir psikiyatrist bulunamaz mı; önümüzdeki otuz gün içinde bu adam onların güvenini kazanmaya çalışır, onlar çözülme işaretleri verirlerse, bu çabalar sürdürülürken infaz işinin 30 ya da 60 gün ertelenmesi ayarlanabilir."] frances stonor saunders - who paid the piper cia and the cultural cold war
[baskında ele geçen av, tekme tokat götürülüyordu gözleri bağlanarak. işkence yapılan yere varır varmaz çırçıplak soyuluyor, kanlı ve kirli bir pijama giydiriliyordu üstüne.
bu soyunma ve giydirilme faslı sırasında, birbirleriyle "binbaşım, albayım" diye konuşan görevliler, en hafifi "orospu" olan küfürler yağdırıyorlardı kurbana. kurbanın vücut özellikleri hakkında en pespaye sözcüklerle görüşlerini de bildirerek. sonra elektrik, elektriğin ardından kova kova su, falaka, falakadan şişmiş ayaklarla su içinde yürütme, yere basamayanın sırtına basıp yürütme, yine elektrik, bu arada "o", "a" ve "s" harfleriyle başlayan küfürlerin her türlüsü, sonra copla tecavüz.] sevgi soysal - yıldırım bölge kadınlar koğuşu
[onlara ad takıyoruz. işkenceden gelenlere.
devos.
kızlara edilen küfürlerin en incesi "orospu", geçtikleri muamele de malum, hop isim hazır:
dev-os: devrimci orospular örgütü.
bunca aşağılanma, horlanmanın ardından da olsa şaka gerekli.] sevgi soysal - yıldırım bölge kadınlar koğuşu
["işkenceye dayanmak gerekir, diye gak guk konuşuyor. kendi başına gelmemiş ya."
"işkenceye bu koşullarda dayanılmayacağını anlamak için işkenceden geçmek gerekmez," diyorum.] sevgi soysal - yıldırım bölge kadınlar koğuşu
"daha fazla sopa yemek, daha fazla eziyet ve işkence görmek istemek değil mesele. acısını çoğaltarak inancını bileyen hıristiyanlar değiliz biz." sevgi soysal - yıldırım bölge kadınlar koğuşu
"kötü olan yalnızca bilinmeyendi, çünkü o zaman tepkilerinizi öngörecek fırsattan, direnme gücünüzü hesaplayabileceğiniz bir ölçüden yoksun kalıyordunuz." arthur koestler - sonnenfinsternis
(ilk giri tarihi: 27.7.2016)
(bkz: işkenceci/@ibisile)
(bkz: işkencehane)
(bkz: işkenceden geliyorum), işkenceden
(bkz: işkence sanatı)
(bkz: işkembe salonu)
(bkz: kıyınç), zulüm
(bkz: bir ölüm)
(bkz: filistin askısı), strappado
(bkz: ıssıza çökertmek)
(bkz: eve dönüş/@ibisile)
(bkz: 12 eylül/@ibisile)
(bkz: the cultural cold war/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap