• çalabım bir şâr yaratmış iki cihân âresinde
    bakıcak didâr görinür ol şârın kenâresinde

    hacı bayram veli'nin "çalabım bir şâr yaratmış" yaratmış adlı şiirinde yer alan bu ifade, aynı zamanda cemal kafadar'ın 1995'de kaliforniya üniversitesi yayınlarından ingilizce olarak çıkan "between two worlds" adlı kitabının da başlığı. uzun süredir çevrilmeyi bekleyen bu kitaba ilk önce yapı kredi yayınları akim kalan bir hallenmede bulunmuş (bkz: #7037264), akabinde birleşik dağıtım adlı bir yayınevi yazarının haberi olmaksızın kötü bir çevirisini yapmış (bkz: #20684747). son aldığımız habere göre ise kitap metis tarafından -yazarının da izniyle- türkçeye çevriliyormuş.

    nâgehan bir şâra vardum ol şârı yapılur gördüm
    ben dahi bile yapıldum taş u toprak âresinde
  • yeni baskısı nihayet, metis tarafından yayımlanmış olan kitap.
  • (bkz: #93473588)
  • osmanlı kuruluş günlerinde nasıl görünüyordu, tebaa ve kurucular günümüzde düşünüldüğü gibi karakterler miydi? osmanlı'yı mitolojik iddialardan ayrı bir şekilde nasıl anlayabiliriz? türünden sorulara cevap arayanlar için önemli bir başvuru kaynağı.
  • yazılış amacı şu şekilde açıklanan kitap: "kitabın naçizane arzusu, konuyla alakalı tarihçiliği ele alıp bu sayede bir umut ilk dönem osmanlı tarihini daha geniş bir tartışmaya açmak suretiyle osmanlı devleti'nin kökenlerini sorgulanır kılmaktır."

    kitapta genel olarak osmanlı devletinin kuruluş dönemi itibarıyla bugünkü anlamda bir islam anlayışının olmadığı anlatılıyor. asıl anlayışın nasıl olduğu ise gaza ve gazi kavramlarına o günkü koşullarda yüklenen anlamların açıklanmasıyla ifade ediliyor. tabii kitabın tamamı bunu konu edinmiyor ama ben osmanlı'ya yüklenen ehl-i sünnet anlayışı üzerine kitaptan iki alıntı yaparak yorum yapacağım:

    1- "káldy-nagy, 'ertogrıl ve oğullarının islam akidesine ancak zayıf bir biçimde bağlı olduğunu varsayma nedenleri' arasında (diğer birçok sebep yanında, ki onları daha dağınık bir biçimde ele alır), ertogrıl ve osman neslindeki tüm aile bireylerinin ve onlara destek veren akıncıların isimlerinin has türkçe olmasından bahseder."

    2- "yine de osman'ın ilk yılları ve kimliği üzerinde başka bir sis perdesi duruyor. osman'dan bahseden en eski tarihli bizans kaynaklarında ismi grekçe (t) ile atouman ya da atman olarak yazılıdır... bazı araştırmacılar, osmanlı beyliğinin kurucusunun başta türkçe bir isim, belki at(a)man adını taşıdığı, daha sonra bu ismin osman'a döndüğü sonucunu çıkardılar."

    osmanlı devleti'nin kurucuları muhtemelen o dönem de müslümanlardı. ancak bugün kendilerine yüklendiği gibi ehl-i sünnet anlayışı mevcut değildi. "osman" adı, bu anlayışın varlığının devletin kurulduğu günden bu yana sürdüğü izlenimi vermek amacıyla seçilmiş bir ad diye düşünüyorum. ertuğrul gazi'nin çocuklarının ve kardeşlerinin ve osman gazi'nin çocuklarının adları düşünüldüğünde hepsinin içinde sırıtan tek ad var. tüm bu adlara bakalım:

    ertuğrul gazi'nin çocuklarının adı:
    - gündüz bey
    - saru batu savcı bey
    - osman gazi

    ertuğrul gazi'nin kardeşleri:
    - sungurtekin bey
    - gündoğdu bey
    - dündar bey

    osman gazi'nin çocuklarının adları:
    - orhan gazi
    - alâeddin ali bey
    - çoban bey
    - hamid bey
    - pazarlı bey
    - melik bey
    - fatma melek hatun

    tabii tek sırıtan ad var diye bu adın gerçekte var olamayacağını söylemek yeterli olmayabilir. ancak devletin ingilizce karşılığının (ottoman) hiçbir şekilde "osman"la bağdaşmaması ve "ataman" kelimesinin okunuşunu birebir yansıtması, bizans kaynaklarında "atouman" ya da "atman" olarak yazılı olması sebebiyle devletin kurucusunun osman değil ataman olduğunu düşünmek oldukça makul. kitabın yazarı da devletin kökenlerini sorgulanır kılarken bu konuda, elindeki verileri de düşünerek daha cesur olabilirmiş. ancak bunun dışında kitaba hiçbir eleştirim yok. bu kısım benim daha önceden de ilgimi çektiği için ve bilgi sahibi olduğum için bu kısmı eleştiriyorum. kitap, yazarın diğer kitaplarını da merak etmeme neden olacak kadar güzeldi.
hesabın var mı? giriş yap