• inat hikayesi degil inat oykusu.
  • tek profesyonel oyuncusu tuncel kurtiz olan; çekim, ışık, ses vs. gibi işleri aynı zamanda filmin yönetmeni olan reis çelik tarafından yapılan; senaryosu olmayan, onun yerine inat sözcüğünden yola çıkılarak doğaçlama çekilen; son dönem yerli filmlerin şaşalı ve kırmızı halılı galalarına tepkiyle galası çıldır gölü üzerinde yapılan; 5 mart'ta gösterime giren film.
    her şeyinin sadece iki profesyonelin**çabasıyla yapılması, filmin ilginç olmasına ve merak edilmesine yetmektedir.
  • metropol bireyinin guncel sorunlarinin konu oldugu sanat filmleri ile giseye oynayan eglencelik vizontelemsi filmlerin arasinda sikisip kaldigindan hak ettigi ilgiyi goremeyen reis celik filmi.. tuncel kurtiz'in muhtesem oyunclugunu doya doya izlemek isteyenler, ve samimi, mutevazi filmlerden hoslananlar izlemeli ya da artik vizyonda degilse izlemeliydi.
  • yazilan senaryonun anahatlari çerçevesinde replikleri tamamen dogaçlama olarak ardahan halki tarafindan yaratilmis reis çelik filmi. filmin oyunculari da yine ardahan halkidir. profesyonel oyuncu olarak filmde sadece tunçel kurtiz yeralmaktadir.
  • reis çelik'in şahsımca en iyi filmidir. senaryosu yok değildir, aslında bir senaryo vardır ama önceden hazırlanmış replikler yoktur. senaryosu yine aşıkların anlattıklarından yola çıkılarak yazılmıştır. senaryosu yazıldıktan iki sene kadar sonra filmin çekimlerine başlanmıştır. filmin önceden belirlenmiş sadece birkaç planı vardır, bunun dışında film için storyboard çizilmemiştir. şahsımca anlatmak istediğini son derece iyi anlatan bir filmdir.
  • tuncel kurtiz'in filmin başında yaptığı konuşma reis çelik tarafından yazılmış 4 sayfalık bir metindir ve tuncel usta tarafından sadece 40 dakikada ezberlenmiştir.
  • bu filmde bir hikaye vardı...

    esmer güzeli bir kızla, esmer çirkini bir erkek.. birbirlerini seviyorlar.. evlenmek istiyorlar.. ama erkeğin babası oğlunun zengin bir ailenin kızıyla evlenmesini istiyor... baba birgün oğlunun sevdiceğini evine çağırıyor... altı tane kibrit çöpü koyuyor masanın üstüne.... diyor ki... "sana bir sır... al çöz.. bu çöpleri ellerini hiç değdirmeden yıldız yaparsan düğününüzü ben yapacağım... ama sana bir hafta süre..."

    kızcağız düşünüyor.. düşünüyor.. düşünüyor.. kızcağız deniyor.. deniyor.. deniyor... olmuyor... bu çöplere ellerini değdirmeden yıldız yapamıyor.... sonunda ona verdikleri sürenin sonuna geliyor... kibrit çöpleri masanın üstünde öylece duruyor... çöplerin üstüne doğru eğilip ağlıyor... gözyaşı iki kibrit çöpünün arasına düşüyor.. çöpler oynuyor... tekrar düşürüyor gözyaşını... ve çöplerden yıldız yapıyor.. ellerini değdirmeden....

    o heyecanla koşuyor sevdiğinin evine... sevdiğinin babasına sırrı çözdüğünü söylüyor... çöpleri yıldız yapıyor... baba şaşkın...

    sonra diyor ki baba "oğlum senindir...."
    diyor ki esmer güzeli kız "oğlun beni gerçekten sevseydi bu sınava izin vermezdi... artık istemiyorum onu..."

    . . .
  • tuncel kurtiz'in varlığı haricinde pek bi' güzellik barındırmayan filmdir. ufak görünse dahi reis çelik'in samimi anlatım çabasını önemli surette gölgeleyen rahatsız edici 2 ayrıntı mevcut:

    birincisi, yerel bir düğünde getirilen piyano ile halayın arasına parça atılması. öyle bir dumura uğruyor ki izleyenin seyir zevki, geri kalan süre boyunca çerçeveden çıkan ve geri dönmeyen o piyanonun filmdeki varlık sebebini düşünüp duruyorsunuz. elin avrupalısının bile "hadi len" tepkisini vereceğine eminim.

    ikincisi ise öykülerden sonuncusunun bırakın yöresel bir inat hikayesi olmasını basbayağı bir fıkradan apart olması. üzerine söz söylemenin bile utanç verici olduğu bir senaryo doldurma hamlesi. yazık.
  • her ilişkide yaşanan hikayelerdir bunlar. her iki taraftan birisi de baş rol oyuncusu olur farklı zamanlarda ve öyle güzel, öyle inanılarak oynanır ki rol bu değme oyunculara taş çıkartır sevgililer. armudun sapı ve üzümün çöpü en genel konular olmakla beraber bazen bir konu da yoktur. aynı tuncel kurtiz'in filmindeki gibi doğaçlama yaşanır her şey. insanlar inat hikayelerini yaza dursun, sonunda varacakları yer her zaman geri de bıraktıklarından kötüsü olacaktır.
  • filmde genel anlamda inat üzerine 4 hikaye vardır.birincisi silah üzerine lades'e girip kazanmak için hırs yapan bir köylü'nün soğukta donarak ölmesidir.ikincisi kızak ve minibüsün hangisinin köye daha çabuk gideceğine dair bir iddia sonucu inadından vazgeçmeyen minibüs şöförü'nün çıldır gölünde kalması ve ölmeleri.diğeri ise bir aşk inadıdır.köy beyinin oğlunu evermek istemesi ve oğlunun babasının istediği kızla değil de kendi sevdiği kızla evlenmek istemesidir.bunun üzerine babası bir ağa'dan yardım ister.ağa da ona bir muamma gösterir.eger kız bu muammayı çözerse oğluyla evlenebilecektir.muamma ise birleşik şekildeki yuvarlak çöpleri hiç bir şekilde dokunmadan bir yıldız haline getirmektir.kız 40 gün düşünür..bulamaz..sonunda tam ağlarken gözyaşları bu tahta çöplerin arasına düşer ve yıldız şekli oluşur.bey gözlerine inanamaz.ama oğlunu kıza vermek zorunda olduğunu söyler.ancak bu sefer de kız,oğlanı bunlara hiç karşı çıkmadığı için istemez.çeker gider.en sonuncusu ise her ay bankaya para yatırıp hiç para çekmeyen bir köylüyle banka müdürü arasında geçer.banka müdürü merak eder adamın ne iş yaptığını.adam da bahse girdiğini ve parayı bu yolla kazandığını söyler.ve ardından müdür'e der ki senin kıçında bir ay içinde yarım santim büyüklüğünde bembeyaz bir kıl çıkacak.müdür şaşırır.10 milyar teklif eder adam.kabul eder müdür.adam yanında bir de şahitle gelir 1 ay sonra.şahit de köyün muhtarıdır.muhtar ,bahisçi bir de banka müdürü girerler odaya hepsi bakarlar müdürün kaseye.beyaz kıl filan yoktur ortada.muhtar çıkar gider.bahisçi köylü çantayı çıkarır ve der ki burda 20 milyar var.10 milyar senin 10 milyar benim.müdür şaşırır nasıl oldu bu diye.bahisçi açıklar;

    -muhtar'la 20 milyarına bahse girdik banka müdürü'nün g.tünü açabilir miyim diye...
hesabın var mı? giriş yap