• gulsum akyuz'un bir siiri. oglu hapiste olan bir kurt ananin cocugunu ziyarete gittigi hapishanede turkce konusma zorunlulugu yuzunden ogrendigi tek cumle olan "kamber ates nasilsin"i gorus suresi boyunca surekli tekrar etmesini konu alir.
  • "...
    aklı yapacağı görüşte, kulağı hoparlörden okunacak isimlerdeydi...hoparlörlerden beşinci kez isimler anons edildiği bir anda kendi ismini duydu...gözbebeklerine yerleşen sevinç ışıltılarıyla, gardiyanın açtığı hücre kapısından uçar adımlarla çıkıp annesine koştu...

    kamber, yüzündeki özlem yangınıyla görüş kabinine girdi ve karşısında annesini ve kardeşini buldu...

    anne önündeki tel örgüleri adeta tırmalar gibi ileri atıldı, çığlı andıran bir sesle:

    - 'kamber ateş nasılsın!..' dedi...
    - 'iyiyim canım annem iyiyim' dedi...

    kadın silme sevgi kesilen gözlerinden boşalan yaşlarla oğlunu okşarcasına baktı, baktı..

    - 'kamber ateş nasılsın!..' dedi...
    - 'iyiyim çok iyiyim, siz nasılsınız' dedi...

    kadın sustu, başını önüne eğdi, bekledi, sonra birden taa oğlunun gözlerinin içine bakarak sordu:

    - 'kamber ateş nasılsın!..'
    - ...??!!...

    kamber, annesinin türkçe'yi öğrenemediğini anladı. kardeşi yol boyunca annesine ancak bu üç sözcüğü öğretebilmişti...o da hep aynı cümleyi tekrarlayıp duruyordu...

    ...

    anne "hoşçakal canım yavrum..." anlamına gelecek şekilde, sayısız kez kullandığı o tek cümleyi, el sallarken yeniledi:

    - 'kamber ateş nasılsın...'
    ve gittiler...

    görüş sonrası hücrede arkadaşı sevinçle kolunu tuttu:
    - neler konuştunuz?

    kamber annesinin şakıyan gözlerini anımsadı, ışıltılı gözlerle arkadaşına baktı...

    - neler neleer!..

    ..."

    yaşanmış bu hikaye daha sonra diyarbakır ihd tarafından kitaplaştırılan "hapishaneden öyküler" kitabına isim oldu...yıllar sonra ender özkahraman leman dergisinde, çizgiye döktü...bu olay 1980'lerde idi ama yıllardı çok fazla da değşien bir şey yok...
  • anadili kavramının en yalın haliyle ne anlama geldiğini gözler önüne seren ve bolca hisse çıkarılması gereken kıssa.
    (bkz: dağ dili)
    (bkz: mountain language)
    (bkz: harold pinter)
  • kisa filmi cekilecekti ne oldu? diye dusunduren hikaye.
  • her okuduğumda ağladığım hikaye, sulu gözlüyüm.
  • kısa filmi çekilip 12 eylül 2007 de ankara yüksel caddesinde gösterilmiş öykü.
  • geleceğin insanları bu ve buna benzer hikayelerimize dönüp baktıklarında bize ve birbirimize yaşattıklarımıza anlam veremeyeceklerdir. gülünç bulacaklardır. tarihe özel ilgisi olmayanlar bu saçmalıklara inanmayacaklardır.

    kıyamet kopmamışsa tabi…
  • nazım hikmet kültür merkezi sinema topluluğu tarafından kısa filmi çekilmiş olup. filmin yönetmenliğini değer demircan üstlenmiştir.
  • ender özkahraman'ın mükemmel resimlediği, orası öyküleri isimli kitabının sonunda da karşılaşabileceğimiz hüzünlü hikaye.
  • düşündüren, üzen ama çok kısa bir süre sonra daha fazla düşündüren, daha fazla üzen, resmen insanın hazmedemediği üzüntüleri hatırlatan bir anı.

    #12685110
hesabın var mı? giriş yap