• adil erdem bayazit'in 1959 yilinda maras'da yazdigi siirlerden biri.

    ı.

    önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda
    herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum
    çaresiz direniyorum bu dönüm noktalarında kimse
    elini uzatmıyor
    bir gürültülü yaşamağa gidiyor dünya boşalan
    bir deniz gibi
    bu sesler ormanında kaybolan bir çağ bu.
    nereye gitsem hep apartmanlar çıkıyor önüme
    alıp başımı duvarlara çarpıyor bu yollar
    gidip gelmelerim bu dar sokaklarda
    insanların koşup dolduğu bu dar yapılarda
    bir kısır döngüye girmek için bütün çabalar
    biz bunun için mi geldik.

    ıı.

    kara ağaç gibi bağlıyım katı bir çağ bu
    her şey bir makine düzenine gidiyor
    -- düzen diyorlar beni çağırıyorlar --
    ırmak yatağına sığınıyorum sınırlı bir çağ bu
    baktığımız her şeyde bir yalan kabuğu
    bir mercek düzenine bağlanıyor gözlerimiz.

    ııı.

    şu zaman çıkmazında alıp beni bir altmış yaşa
    bağlıyorsunuz
    doğmadan ölüme yöneldik gerisi yok diyenler var
    sınırlı yıl oyunlarına inananlar var
    sizin güveniniz bir güneş düzeninde
    ben mezarların karanlık çağına dayanıyorum
    bir ağacı büyütüyorum her yerimle
    bir ağacı uyguluyorum -- her şey bir ağaç düzeninde --
    yerde gökte ve her her yerde
    dallarında ben ağacın incecik köklerinde
    boğuluyorum -- bağlanıyorum --
    ben mezarların karanlık çağına dayanıyorum.

    ıv.

    şu dar odanın katı yalnızlığında
    ve her şeyin çıplaklığında
    durup bir pencereyi deniyorum
    gizliliğin dışına çıkıyorum
    araçların
    insanların
    şehrin ve meydanların ve kalabalığın ve herşeyin
    içimde yalnız ve yapraksız
    bir kavak ağacı büyüyor -- çıplak ve göğe doğru --
    ama küskün ama yalnız ama yapraksız ve uzun
    bir ağlama duvarı bu.
    yatak ve yorganın kuru yalnızlığında
    ve aklın dar yalnızlığında
    şehrin ve herşeyin
    ve kalabalığın yorgunluğunda
    saçların ve parmakların
    ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında
    ve aynaların sığ görünümünde
    bunalıyorum.

    v.

    susmanın kalesine sığınıyorum
    önümde karanlıktan duvarlar
    sırtımda insan yüklü bir gök var.

    (bkz: erdem bayazıt)
hesabın var mı? giriş yap