korkmak

• belirli nedenlerden dolayi duyulan savunma sistemi refleksi.
  (bkz: tirsmak)
  (bkz: yusuf yusuf)
  (bkz: gotu ucbucuk atmak)
• düşkırıklıklarıyla belirsiz geleceklere sürüklendiğimiz, kendimizi güçsüz, aciz hissettiğimiz; kimi zaman kendimize ettiğimiz, kimi zamansa dayatılan korkular... çeşit çeşit korku var yüreğimizi sıkıştıran. ceza beklentisiyle gelenler, düşmek misal masum korkular, pişmanlıkla kavuranlar, irili ufaklı kurgusal korkular...
  istisna korkudan korkmak, korkmak da bizden! değil mi ki neyden korktuğumuzu bilelim.
• (bkz: fobi)
• korku filmine gitmekteki amaç.
• kacma veya savasma refleksini destekleme amacli hissedilen, insani karanlik kuyular tarafindan yutulayazdigini hissettiren duygu sinsilesi. korku, kronik olarak hissedildigi anlarda sevinc veya sevgi gibi rasyonel bir his degildir, bir vakum seklinde insanin icini tuketme egilimi, baska butun duygu ve dusunceleri hupletmek ve geride kapkaranlik dipsiz bir havuz birakmak gibi bir huyu vardir.(bkz: korku ruhu kemirir) (bkz: angst) (bkz: panik atak) (bkz: xanax)
• çocuk yorumu;
  
  "yani küçüklerimizi koruycaz"
  sevim (9)
  
  "mesela birisi derki baban seni düvücek der. ve o an sen korkarsın."
  aykut (9)
  
  "korkmak bir köpek havlarsa korkarız. korkunca damaklarımızı yukarı kaldırırız."
  hasan (9)
• (bkz: urkmek)
• başı dahi görünmeyen,ama ilerlemek dürtüsü ile yanıp kavrulduğumuz yolun ilk adım titremesi
  kaybolmak işten bile değil
• hiç bir zaman tamamen ayrılmayı başaramadığımız,birlikte yaşamaya öylesine alışmış olduğumuz olgu.kimi susmalarımıza cevap niteliği taşıyıp konuşma zorunluluğumuzdan kurtaran kelime.
• her hangi bir seyin herhangi bir seye isaret olacabilecegine inanan insanlarin cok fazla yaptigi eylemdir.