16 entry daha
  • dünyada evrim ve türleşmenin tartışıldığı tek yer cahil insanların karanlık zihinleri maalesef. daha da acısı bu karanlık ülkemizde öylesine yaygın ki insanlar cehaletleriyle övünüyorlar. taraftarlık ve fanatizm ile bilimsel bir gerçeği yok saymaya, inanışlarıyla bağdaştıramadıkları için önlerinde duranı reddetmeye meyil ediyorlar.

    bakın şimdi size en basit şekilde evrimin varlığını ispat edeceğim. hem de bunu ara fosil göstererek ve en iyi bildiğinizi hayvan olan insan üzerinden yapacağım. hemen başlayalım.
    buyrun;
    http://en.wikipedia.org/wiki/human_evolution

    şurada da
    homo habilis ten homo sapiens sapiens e kadar olan 1.9 milyon yıllık evrimin fosilleri mevcut. hem de öyle harun yahya kitaplarındaki gibi kaynaksız mesnetsiz değil. her cümlenin sonunda kaynak numarası ve denetlenmiş makaleleriyle beraber. kaynakları kendiniz kurcalayabilir güvenilirliklerini sınayabilirsiniz.
    http://en.wikipedia.org/…of_human_evolution_fossils

    türleşme nedir?
    nasıl olur?
    türler arasındaki ilişkiyi nasıl tespit ediyoruz?
    onların da cevabı şurada;
    (bkz: #27181176)
    (bkz: #27318415)

    peki güncel türleşme ve evrim örnekleri var mıdır?
    elbette vardır buyurun onlar da burada;
    https://www.facebook.com/…p?note_id=188809271177156

    evrim bilimsel kanıtları olan kesin bir gerçektir. varlığı hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortadadır. dünyada tartışılagelen şey evrimin mekanizmasıdır. nasıl tetiklendiği, neye göre ilerlediği, seçimlerin nasıl yapıldığıdır. bugün evrim karşıtı olan kitlenin hakemli dergilerde yayınlanmış tek bir sayfa makalesi bulunmamaktadır. eğer ellerindeki verilere bu kadar güveniyorlarsa buyursunlar üç sayfa makale yayınlasınlar. biz de okuyup değerlendirelim. tek bir sci* yayını yapabilirlerse ben de karşılarına oturup tüm açık yürekliliğimle değerlendireceğim ne demek istediklerini.

    konuyla ilgili adnan oktar'a yakınlığı ile tanınan, sokaklarda evrim karşıtı fosil sergileri açan onur yıldız bey ile yaptığımız sohbetin de burada olması gerektiğini düşünüyorum. evrime karşı çıkan insanların tartışma biçimleri ve dayanak noktaları neler onlara da bir bakalım.

    (bkz: #28277026)

    sempozyumu daha başlamadan geçersiz kılan şu yazıyı okumanızı da tavsiye ediyorum.

    "
    merhabalar,
    belki duymuşsunuzdur. 16-17 mayıs 2012 tarihinde marmara genç vizyon topluluğu isimli öğrenci topluluğu tarafından, marmara üniversitesi haydarpaşa kampüsü'nde "bilim, türler arası evrimi neden kabul etmiyor?" başlıklı bir sempozyum düzenlenecekmiş. bu yazımda, bu bilim düşmanı cüreti gösterebilen marmara genç vizyon topluluğu'nun başlığına taşıdığı hayal ürünü argümanı bilimsel açıdan değerlendirmek istiyorum. yer yer de etkinliğe bazı göndermeler yaparak etkinlik organizatörlerine ve oraya "profesör" ünvanlarıyla, hiç çekinmeden ve muhtemelen utanmadan çıkan akademisyenlere bazı sorular yönelteceğim. eğer ki bu bilim karşıtı ve bilimsel alandan uzak insanların şahsi düşüncelerini etkileyerek bir yerlere varmayı hedefleyen bu etkinlik, bilim çevreleri ve aklı başında üniversite öğrencileri tarafından engellenemeyecek olursa, umuyorum ki çok saygıdeğer (!) profesörlerimiz, bu yazımda yönelteceğim soruları cevaplama ve sempozyum konuları arasına taşıma büyüklüğünü göstereceklerdir.

    ilk olarak, rahatlıkla söyleyebiliriz ki günümüzde türleşmenin sayısız mekanizması bütün detaylarıyla bilinmekte ve hatta deneysel olarak kullanılmaktadır. öyle ki yaratılışçı düşünceleriyle bilinen ve uzun yıllardır yaratılışçıların argümanlarının temelini oluşturan "indirgenemez karmaşıklık" safsatasını (göz, beyin gibi organların evrim ve doğal süreçler ile açıklanamayacak kadar karmaşık oldukları iddiası) ileri süren lehigh üniversitesi akademisyenlerinden prof. dr. michael behe, aralık 2010 yılında "deneysel evrim, fonksiyon kaybettirici mutasyonlar ve adaptif evrim'in ilk kuralı" isimli başlığıyla the quaterly review of biology dergisinde yayınladığı makalesinde evrim kuramı'nın deneysel olarak ispatlandığını ve dolasıyla evrimin bir doğa gerçeği olduğunu, belli sınırlar dahilinde de olsa kabul etmişti.

    ilk olarak, zamanında charles darwin'in de üyesi olduğu ve hatta türlerin kökeni isimli kitabının özetinin ilk defa bilim camiasına duyurulduğu linnean cemiyeti'nin çok geniş çapta kabul görmekte olan biological journal of the linnean society dergisinde çıkmış bir makaleye bakalım. makalede türkiye'de yaşamakta olan spalax (bir cins köstebek faresi) cinsine ait 2 türün evrimsel süreçte birbirinden nasıl farklılaştığı ve eskiden tek bir türken, iki ayrı türe evrimleştikleri incelenmektedir. bunu yapmak için genlerdeki farklılaşmalar ve çokbiçimlilikler takip edilmiştir. bu analizler, bu iki türün tek bir türden farklılaşarak evrimleştiğini ortaya koymaktadır. tabii, bu çok saygıdeğer hocalarımız evrimi bir farenin bir kuşa dönüşüp uçması, bir yılanın bir ayıya dönüşüp balık avlaması, bir atın bir denizatına dönüşüp sulara girmesi gibi hayal ettikleri için, bilimde evrimleşmenin ne demek olduğunu anlayamamaktadırlar. sanıyoruz ki bu tip bilim dışı sempozyumlara katılmayı kabul etme sebepleri de, bu hayallerindeki evrim tanımından kaynaklanmaktadır.

    bir başka makaleye bakalım. bu defa, geçtiğimiz günlerde beyaz tv'deki evrim tartışması'na çıkarak biyoloji bilgisiyle ve evrim kuramı'na hakimiyeti ile bizleri büyülemiş (!) olan prof. dr. turan güven'in "pek de matah" bulmadığı nature gibi meşhur olan evolution isimli dergide, 1971 yılında çıkmış bir makale bu. makale, "evrimin ışığı olmaksızın biyoloji'de hiçbir şeyin anlamı yoktur." sözüyle evrimsel biyoloji'nin önemini vurgulayan, bilime yaptığı katkılardan ötürü ulusal bilim ödülü, franklin madalyası gibi ödüllere layık görülmüş prof. dr. theodosius dobzhansky tarafından yazılmıştır. inceledikleridrosophila paulistorum isimli bir canlıdır ve bu canlı grubunun altında, günümüzde türleşmeye devam eden, gözlerimizin önünde evrimleşmekte olan 6 alt türdür. alt tür tanımını bir önceki yazımda yapmıştım.bu canlılar üzerinde yapılan araştırmalar, birbirlerinden morfolojik, davranışsal, genetik olarak tamamen farklı olan 6 alt türün, tek bir türden türleştiğini ortaya koymakta ve türleşme nedenlerini anlatmaktadır. yine, zaten modern bilimin açıkladığı gibi, bu türler bir sinekken bir anda insana dönüşüp uzaya mekikler yollamamışlardır. zaten evrimsel biyoloji'nin hiçbir zaman böyle iddiası olmamıştır.

    yeri gelmişken izah edelim: türleşme, çok yavaş gerçekleşen ve evrimleşen yeni türlerin atalarına oldukça benzedikleri bir süreçtir. ancak bu süreç, giderek uzun vadede izlenecek olursa, her seferinde oluşan yeni türlerin atalarından bir miktar farklılaşmaları sonucunda, en nihayetinde, yepyeni ve en eski atalarına hiç benzemeyen bireylerin oluştuğu görülecektir. dolayısıyla insanın evriminden bahsederken, maymunsu bir ortak ata, asla bir anda modern insana dönüşüp kuantum mekaniğinin sırlarını çözmeye başlamamıştır. maymunsu ortak atamızdan, insanlara giden ve şempanzelere giden kolların ayrılması 6 milyon yıl önce gerçekleşmiştir. sonrasında, bu 6 milyon yıl içerisinde şempanzeler ve insanlar evrimleşmiştir. örneğin bu uzun süreçte, insana ait 26 farklı türü net bir şekilde tanımlayabilmekteyiz. yani 6 milyon yıl önceki ortak atamızdan, günümüzdeki insana kadar her basamakta kendi atasından biraz daha farklı 26 farklı tür yaşamıştır. ancak bunların farklarının üst üste binmesi sonucunda, nesiller sonra, yani günümüzden 200.000 yıl kadar önce, bildiğimiz insan, yani homo sapiens evrimleşmiştir. evrim halen sürmektedir.

    bir diğer makaleye bakacak olursak... yine evolution isimli dergide 1967 yılında yayınlanan bir makalede dr. doskuin, epilobium angustifolium isimli tür üzerindeki genetik mutasyonlardan kaynaklanan türleşmeyi incelemiştir. yaptığı araştırmada, kromozomların sayıca çiftlenmesi ve ayrılamamasından kaynaklanan bir sorundan ötürü popülasyon içinde türleşmenin meydana geldiğini ve bu şekilde çok kromozomlu olan bireylerle, normal sayıda kromozoma sahip bireylerin birbiriyle çiftleşemeyerek farklılaştığını keşfetmiştir. zaten bu izolasyondan sonra türler morfolojik (yapısal) olarak da birbirlerinden farklılaşmıştır. işte bu, çok net bir türleşme örneğidir. bu canlılar, aynı ortamda yaşamalarına rağmen genetik uyumsuzluktan ötürü birbirleriyle çiftleşemeyerek evrimleşmişlerdir. fakat bu canlıların atası ortaktır ve aynı türdür. evrimleşmeyi görmek ve kabul etmek için başka ne gerekir?
    örnekleri bu şekilde sayıca sonsuza kadar arttırmak mümkündür. ne yazık ki bana ayrılan kısım bu kadar olduğu için, daha fazla örneği buradan veremiyorum; ancak size bu konuda onlarca örneğin yer aldığı, evrim ağacı isimli sayfamızın konuyla ilgili makalesinin bağlantısını vermek istiyorum:

    http://goo.gl/ppnwn

    görüldüğü gibi, aslında sempozyum sadece bu ve bunun gibi bilimsel makalelerle, başlamadan bitmiştir. burada önemli olan, doğru ve tarafsız kaynaklara ulaşmak, araştırmak ve şahsi inançlar ve düşüncelerden ötürü bilimin önüne set çekmeyecek kadar büyük olabilmektir. acaba bu sempozyuma katılacak hocalarımız, bu makaleleri okuyup anlayabilecek olmalarına rağmen (acaba okudular mı?), bu gibi bir sempozyuma çıkıp da "evet, türleşme yoktur. evrim gerçek değildir. bu makaleler hayal ürünüdür." diyebilecek kadar cüretkarlar mıdır?
    bekleyip göreceğiz."

    çağrı mert bakıcı
    http://evrensel.net/news.php?id=27598

    (bkz: evrim yoktur deme hakkı/@limon kimyon zorro)
  • öyle bir sempozyum ki destekçilerinin alıp kucaklamak istiyorum.
    adama bir kamyon laf anlatıyoruz insan yerine koyup bilimsel gerçekleri makaleleriyle paylaşıyoruz.

    "zohaıeha wikipedia" diyor.

    canını yediğim, gadasını aldığım. wikipedia bir mecra, orada mercimek çorbası tarifi de verebilirsin, kuantum fiziğinde sicim teorisi neden var olmak zorundadır onu da bilimsel olarak anlatabilirsin. yani amaca giderken araçta saplı kalmanı sığlığına vermek isterim ancak sığ olmak bile bir derinlik ifade eder.

    bak anlattığım şeylere, ne onlar? güncel gerçekler.
    nerden anlıyoruz güncel gerçekler olduklarını
    çünkü altında sc indexine girmiş denetimli makaleler var. her cümlenin kaynakları var.
    itiraz etmek isteyenler için denetmenine kadar ulaşmak mümkün.

    sizin iddianızın ise tek bir geçerli bilimsel yayını mevcut değil.
    bir yayının bilimsel geçerliliği olabilmesi için kaynağının, materyalinin, metodunun, denetmeninin olması gerekmektedir. sınanabilir olması, deneylendirilmiş olması gerekmektedir.
    ancak siz daha bitirme ödevi seviyesinde bile bilimsel yayın kültürüne sahip değilsiniz.

    hala da bir bilimsel havalar, bir kasılmalar, bir gereksiz özgüven.
    oğlum bilim konuşuyorsan, bilimsel geçerliliği olan yayın yaparsın. daha bir tane poğaça/ekmek yapmadan ben dünyanın en iyi fırıncısıyım demekten farksız yaptığınız.

    bir tane ekmek pişirin, bir tadına bakalım, iyi midir değil midir ortak bilinç karar versin.

    ben kendi iddiamı yani evrimin varlığını bilimsel veriler ışığında kanıtlarıyla ortaya koymuşum. kabul etmiyorsan yapılacak şey hatalı gördüğünüz yerlerin neden hatalı olduğunu anlatan ve bunu kanıtlayan bilimsel bir makale yazmaktır. onu yapmıyorsan sen yine konuşursun ancak bilim seni duymaz. sesin tarihin tozlu raflarında fare osuruğu kadar bile yankılanmaz.

    bütün türleri tanrı yarattı diyorsan onu da savunabilirsin ama elbette onun da yolu bilimsel bir makale yazmaktır. "ne yazacağım bilimsel makale ben doğru bildiğimi okurum" diyeceksen de o zaman üniversitelerden uzak duracaksın. dogmaları bilginin kalelerine sokmayacaksın.

    hem bilimsel konuşacağım deyip hem kıvırmayacaksın. hangi takkeyi takıyorsan onun adamı olacaksın.

    itirazın varsa da gel sabaha kadar tartışalım ama veriler makaleli olacak.

    bilimsel bir makale neye benzemeli onu da hemen örnekleyeyim ilk kez görme ihtimaliniz var çünkü;
    cann, r.l., m. stoneking, and a.c. wilson. 1987. “mitochondrial dna and human evolution.” nature, 325:32-36.

    review buldum hem de senin için kıymetini bil.

    mitochondrial dna and human evolution: a review
    http://www.anthro.amu.edu.pl/…ar/vol067/06witas.pdf

    bak evladım, bak kardeşim, bak!
    oku!
    inci gibi yazmış adam
    kaynaklarını vermiş, cümle cümle nakış gibi dokumuş. deneylendirmiş, denetlettirmiş, bilimsel saygınlığı olan bir mecrada yayınlattırmış.
    var mı denk bir makalen?
    varsa gel sabaha kadar uyku uyumadan seni dinlemeyen adamı dağa kaldırsınlar.
    göbeğinden zeytin yesinler.

    daha ne yapmak lazım bilemiyorum.

    itiraz ve tartışma için buyurun mail adresim;
    limonkimyonzorro@hotmail.com

    (bkz: evrim yoktur deme hakkı/@limon kimyon zorro)
  • cehaletin insanı çığırından çıkaran bir iticiliği var.
    benim gibi sakin ve anlayışlı bir insanı bile bir kaşık suda adam boğacak hale getiriyor kimi destekçileri bu sempozyumun.

    sanki biz, bize karşı çıkmayın, bizi eleştirmeyin, bu işe burnunuzu sokmayın demişiz gibi bir hava yaratıyorlar. oysa herkes dilediğince kendi fikrini ifade etmekte özgürdür. bu fikir öküzce de olsa, malca da olsa, nobel ödülünü hak eden parlaklıkta da olsa bunu yapabilmelidilir.

    ancak yapacağın toplantının adına sempozyum diyorsan, üstelik bunu üniversitede yapıyorsan o vakit makalelerle konuşacaksın. saygın bilimsel mecralardan yayınlar getireceksin.
    elinde saygın indexlere yerleşmiş kapı gibi çalışmaların olacak.

    hee yoksa makalen işte o zaman ben sempozyum yapıyorum demeyeceksin. o toplantıyı da gidip mahalle kahvesinde yapacaksın.
    bunu idrak etmesi bu kadar zor mu birader.

    anlama güçlüğü mü var nedir?

    milyon tane çalışma var, hepsi birbirinden bağımsız ama gerçeği anlattıkları için aynı sonuçları veriyorlar. dileyen tek tek hepsine ulaşıp sınayabiliyor, güvenilirliğini test edebiliyor. buna rağmen hala evrim yoktur tüm canlılar yaratılmıştır diye sempozyum yapıyor adamlar. hem de üniversitede.

    ne yapalım susup oturalım mı bu kara cehalete karşı.

    emin olun günümüzde evrim yoktur demenin, dünya düzdür demekten bir farkı yok. bunun inançla, kabulle, bir ideolojiyi savunmakla da ilgisi yok. benim ne işime yarayacak sen evrimi bilsen, yahut bilmesen. benim derdim iki sayfa bilimsel yayın oluşturmak için gecesini gündüzüne katan, yıllarca dirsek çürüten insanların emeğine hakaret edilmesin. yoksa zaten 100 yıl sonra şurada konuşulan evrim karşıtı safsataların adı bile kalmayacak. hem de kendi sistemsizliğiniz yüzünden kalmayacak.

    kendi fikirlerinize bile saygınız yok ki oturup kalıcı bilimsel platformlara makaleler yazıp referans noktaları oluşturmuyorsunuz. ürettiğiniz evrim karşıtı kültür bir öbek halinde sağda solda geziniyor. harala gürele çöp yığını gibi saçılıyor.

    bu karmaşayı yaratmayın.
    en çok da kendisiniz için bunu yapmayın.

    ek:
    bilim tarihinde hangi görüş ile beraber anılacağınızı anlamanız için de size arkadaş getirdim buyrun. seviye de aynı zaten yadırgamazsınız.
    http://www.youtube.com/watch?v=kjjyxoihcay
  • bilim dünyasını şöyle zannedenler destekçileri var;

    -corc, nick, albırt toplanın beyler çok önemli haberlerim var
    -buyur abi
    -beyler acilen evrimi desteklememiz lazım zira üst kuruldan yazı geldi, "destekleyecek bir şeyler bulun" diyorlar.
    -tamamdır reyiz sen hiç merak etme hemen aramaya başlıyoruz.
    -hadi abicim çok rica ediyorum.
    -o iş bizde abim benim, var mı başka bir şey
    -bir de evrim karşıtı kitleye göz açtırmayın, çalışma masalarınızın altına sapanlar koydum. yaklaşanı taşlıyoruz.
    -onları var ya kampüse yaklaştırmayız abim sen içini ferah tut.

    bu mu lan beyninizdeki bilimsel çalışma ortamı. fikirtepe ülkü ocakları bürosu mu mirim bu. neymiş, bilim insanları evrim karşıtlarını konuşturtmuyormuş. sanki ağızlarına bant yapıştırıyoruz kerataların. şimdi bak senin anlayacağın dilden basitçe anlatmaya çalışacağım durumu. yıllardan bir yıl ben elimde bir kitapla ortaya çıksam ve desem ki bir hadis keşfettim cennet ve cehennem yokmuş. tüm müslümanlar şu ana kadar boşuna ibadet etmiş. bundan sonra ibadete gerek yoktur. herkes kafasına göre takılabilir.

    sen bana demez misin yahu sen manyak mısın, nereden çıkarıyorsun bunları, kaynağın ne, hadis diye gösterdiğin şeyin silsilesi ne?

    hatta ben durmasam gitsem sultanahmet camii'ne sempozyum düzenlesem. "sultanahmet'te cennet ve cehennem karşıtı sempozyum" düzenlesem. elimdeki kıçı kırık güvenilmez hadis kitabından örnekler versem. hacı arif hocamdan edindiğim bilgilerle cennetin olmadığını uzun uzun anlatsam. destekçilerim gün ve gün artsa, fanatik bir biçimde beni destekleseler, bana deli deyip geçer misin yoksa karşıma çıkıp tepki mi gösterirsin.

    tepki gösterirsen ben şunu mu diyeceğim "efendim bizi konuşturmuyorlar, halbuki elimde yepyeni hadisler var, bizce eski hadislerin hükmü kalmamıştır. eski hadisçiler zaten panikte, her gün güç kaybediyorlar"

    sizce beni kaç gün yaşatırlar böyle bir görüşle ortaya çıksam.

    şimdi ne demeye çalıştığım daha net gözüküyordur umarım. bir konuda bir iddianız varsa o konunun şartları içinde en güvenilir kaynaklarla konuşursunuz. yoksa adam yerine konulmaz sallanmazsınız. eğer ben elimdeki saçma sapan belgelerle sultanahmette sempozyum verme iznini alabiliyorsam burada kabahatli olan sultanahmetin yetkilileridir de. her önüne gelen dini konularda konuşamıyorsa, bilimsel konularda da konuşamaz. evrim karşıtı kitlenin elinde geçerli bir bilimsel veri yoktur.

    nereden biliyorum olmadığını, çünkü bu sempozyumda da aktif olarak bulunan onur yıldız bey ile uzun uzun konuştum. konuşmanın tam metinini de bu entrynin altında bulabilirsiniz. zaten sadece onunla değil yıllardır her türlü evrim karşıtı insanla konuşuyorum. kitaplarını, programlarını takip ediyorum. ellerinde bilimin güvenilir kaynaklarında bulunan eserlerden kaynaklar yok. daha da ötesinde tek bir sayfa yazılmış makale yok. madem elinde evrimin yokluğuna dair önemli deliller mevcut, otur yaz bunları, deneylendir, makale haline getir, nobel ödülünü kap. tüm dünya da nasıl bir hata içinde olduğunu anlasın.

    nasıl ki ben uzmanlık alanım olmayan dini konularda ahkam kesmiyorsam, dini konularda konuşacaksam da kuran ve güvenilir hadis kaynaklarından konuşuyorsam. bilim hakkında konuşacak adamın da bilimin contexttine uygun güvenilir kaynakları kullanması ve ona kaynak sağlaması gerekmektedir.

    ve elbette bilim ile din tartışma açısından benzer konular bile değildir. sadece daha iyi anlaşılabilecek bir örnek olması açısından denk konularmış gibi davranıyorum.

    daha da özet geçeyim.
    -evrim yoktur
    -yoksa üç sayfa makale yaz, nobeli kap.
    -ıhhhh! sempozyum falan filan, bizi konuştürmüyorlar. imdaaat. ara fosil yok, sol elli proteinler, böylesi büyük bir düzen kendi kendine oluşmuş olabilir mi, hepiniz bizden korkuyorsunuz, dünya panikte evrim teorisi çöktü, siz ideolojiksiniz. yaratıldık hepimiz.
    -biz miyiz ideolojik.
    -evet sizsiniz.
    -vay be =)

    not:
    onur yıldız ile yaptığımız sohbet
    (bkz: #28277026)

    (bkz: evrim yoktur deme hakkı/@limon kimyon zorro)
  • -evrim yoktur!
    -buyurun gelin makalenizi okuyalım
    -makale yazmadık
    -o zaman yazınca gelin
    -hayır yazmayacağız biz şimdi sempozyum yapacağız burada.
    -ama beyefendi olmaz ki burası üniversite sağlam kaynaklarınızın olması lazım
    -bizi konuştürtmüyorsunuz pis ırkçılar. hepinizi döveceğim.
  • bu sempozyumun destekçilerinden ve mimarlarından olan onur yıldız bey ile yaptığımız sohbet eminim toplantının bilimsel kalitesi açısından da aydınlatıcı olacaktır.

    okuyun kararı siz verin;
    (bkz: #28527905)

    şurada da daha önceki bir sohbetimiz bulunmakta
    (bkz: #28277026)
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap