• henüz 10 yaşındayken 2 küçük çocuğu öldüren ve parçalayan mini seri katil.
  • macabre grubunun 1993 tarihli sinister slaughter albumunde yer alan 2 partlik şarkının adı.albumde 8 ve 9.sırada yer alırlar.
    (part 1)
    in nineteen sixty-eight
    an eleven year old girl named mary bell
    killed four year old martin brown
    two months later, strangled brian howe
    mary bell, child from hell
    where are you now?
    are you doing well?
  • yanılmıyorsam ingiltere hukuk tarihine geçen ilk çocuk katil. 1968 yılında martin brown ve brian howe adlı iki çocuğu öldürmüştü..
    hapishaneden çıkınca hayat hikayesini yüklüce bir miktar karşılığında bir yayınevine satmıştır. öldürdüğü çocukların aileleri "çocuklarımızı vahşice öldürdü şimdide bundan para kazanmaya çalışıyor" diyerek mary bell e ve yayın evine dava açmışlar. ayrıca mary bell in de şuan 15 yaşında olan kızı annesinin bir çocuk katili olduğunu bu "hayat hikayesi" döneminde öğrenmiştir..
    acıdır, falandır, filandır..
    aynı zamanda stina nordenstam ın dynamite albümünün 4. şarkısı bu küçük katilin adını taşıyor..
    sözleri için;

    let the evening in now
    let the darkness come
    shadows in your room unfold the night

    time to go to sleep now
    for every man and child
    remember you're protected by the blackness

    one was nearly seven
    her sister almost five
    you'll tell us all tomorrow, mary bell

    about how smoothly things went
    and how they didn't fight
    you're going back there, mary bell

    and tell us how you found out
    what no child should know
    tell us about the killing, mary bell

    the night is dark above you
    the universe is quiet
    tonight you're still protected by the blackness
  • ilk cinayetinden sonra (ki kendisi 10 yaşındaymış) şöyle bir not bırakmış olduğu söyleniyor:

    ''i murder so that i may come back,''
  • "fakat kadın seri katillerin yaşlarını saptadığımızda, ingiltere’deki on bir yaşındaki mary bell gibi bir anormallikle de karşılaşıyoruz. 1968 yılının mayıs ayında, küçük mary terk edilmiş bir binada tuzağa düşürdüğü dört yaşında bir oğlan çocuğunu boğdu. oğlanın cesedi aynı gün bulundu, fakat polis ölümün kaza sonucu gerçekleştiği sonucuna vardı. ertesi gün mary on bir yaşında bir kızı boğma girişiminde bulundu, fakat kızın babası çocuğu evin dışına çıkardığı için girişim yarım kaldı. baba, mary’nin kızını gerçekten boğmaya çalıştığını anlamadı. kimse küçük kızdan kuşkulanmadı.

    mary, boğduğu çocuğun evine gidip kapıyı çaldı ve onu görmek istediğini söyledi. çocuğun anne ve babası mary’ye onun öldüğünü söylediklerinde, şu yanıtı verdi: “onun öldüğünü elbette biliyorum. onu tabutunun içinde görmek istedim.”

    dokuz hafta sonra, bir başka kızın eşliğinde mary üç yaşında bir oğlan çocuğunu, boğazına kırık bir makas parçası saplayarak boğazladı ve onu makasla kastre etme girişimi başarısızlığa uğrayınca, karnına adının baş harfi olan “m”yi kazıdı. çocuğun cesedi boş bir araziye bırakılmış beton blokların arasında bulundu. mary öteki çocuğu cinayeti işlemekle suçladığında, kuşku uyandırdı. gece yatağından kaldırılıp polis sorgusuna götürülen on bir yaşındaki çocuk soruları yanıtlamayı küstah bir tavırla reddetti ve sorgudan önce bir avukatla görüşmek istediğini söyleyerek dedektifleri şaşırttı.

    mary bell, vakayı inceleyen ingiliz jürisi tarafından “eksik cezai sorumluluk”la hüküm giydi. 1969’da psikiyatrik tedavinin yanı sıra belirli bir süre gözetim altında tutulmasına karar verildi.

    mary bell’in annesi psikiyatrik tedavi görmüştü. mary’yi doğurduğunda on yedi yaşındaydı. mary’yi sık sık akrabalarının yanına bırakan, bir keresinde de onu evlatlık verme girişiminde bulunan bir fahişeydi. 1998’de yazar gitta sereny’nin yaptığı bir mülakatta, artık yetişkin bir insan olan mary bell, çocukken annesinin onu müşterilerine oral seks yapmaya zorladığını iddia etti.

    mary üstün zekâlı ve manipülatif olarak betimlendi. bir kadın polise insanlara iğne saplayabilen bir hemşire olmak istediğini söyledi. “insanları acıtmayı seviyorum.” yargılandığı sırada şöyle dedi: “ben bir yargıç olsaydım ve bunu yapan on bir yaşında bir çocuk olsaydı ona on sekiz ay verirdim. öldürmek kötü bir şey değil. nasıl olsa hepimiz öleceğiz.”

    mary bell 1980’de yirmi üç yaşında serbest kaldı ve 1984’te bir kızı oldu. onu kendi yanında tutmak için yetkililerle mücadele etti ve görünüşe bakılırsa onu sevgi dolu bir anne olarak büyüttü. günümüzde ingiliz mahkemesinin aldığı bir karar uyarınca gizli kimlikle yaşıyor. basınla konuşması, kendi kimliğini ve kızınınkini açıklaması yasak. tarihte bilinen en genç seri katil olmaya devam ediyor."
hesabın var mı? giriş yap