• (bkz: lost)
    (bkz: sawyer)
  • bu kitap okuyup artist takılma mevzuu din, dil, ırk, cinsiyet tanımamaktadır. abaza avrupa erkekleri de (ve hatta kadınları da) taa oralardan kalkıp plajlarımıza gelmiş ve ha babam kitap okumaktadırlar. şu artistlere bak sen yahu... halbuki bu artistler bilmezler mi ki hatun kaldırmak için kitap okumak gerekmez. ne gerek var o zaman kitap okumaya, değil mi? ilahi artist bozuntuları sizi hah ha ha..

    plajlarımızda kitap okuyan artistlerin çoğalması yerine hoplayıp zıplayan, parende atarak denize dalan, ona buna laf atan, deve güresi yapan, kavun karpuz allah ne verdiyse artık vıcık vıcık bir plaj kültürünün yeşermesi umudumuzu korumalı ve hatta eyleme geçerek kitap okuyan artistleri önce plajlardan, sonra otobüslerden (bkz: otobuste kitap okuyan artist tip) defetmeli, zinhar reklam broşürü bile okutmamalı ve toplumumuzu bu artizlerden arındırmalıyız.
  • plajda tek başına olmayı tercih etmiş sözkonusu kardeşimizi durumunu şöyle ele alalım; iş ve şehir hayatının yoğun koşuşturmasından kendini bir haftalık tatilin kucağına atmış olan bu kişi belki de tatilde kendine normalde isteyip de yoğunluktan yapamadığı şeyler için -mesela kitap okumak gibi- vakit ayırma fırsatını bulmuş kişidir. e şimdi bu kardeşimiz napsın kitap okumak için gidip odasına mı tıkılsın veya plajda denize girmediği saatleri mal mal yatarak veya karıya kıza bakarak mı geçirsin. bence tatilden tam randıman alan aferin kişisidir bu.
  • doğasi gereği, genellikle kimseye pek bir zarari olmayan, kendi halinde bir eylemdir.

    öte yandan, pragmatist bir yaklaşım ve proaktif bir hareket tarzıyla (bkz: bullshit bingo)
    bu entellektüel varyeteyi sosyal atılım aracı olarak kullananlara da denk gelinebilir; ki gelinmiştir...

    velhasıl, arkadaş güruhunun plajın gölgeliğinde hararetle çevirmekte oldugu batak seanslarından gına gelinen ve gözlerin fazla da bir anlam aramadan etrafı taradığı bir anda, sol açıkta yalnız başına güneşlenmekte olan bir hanım kızımız ve hasmının üzerine bok çuvalı misali kendini bırakan pankreasçı misali lappadak yanına yanlamasına uzanıp, "nerdensin?" "okuyo musun?" "buraya ilk gelişin mi?" şeklinde normal rutinine başlaması kuvvetle muhtemel bitirim gencimize odaklanıyoruz kısa bir süreliğine. turk genci tanismak ister odaklı çıkarımlara girmiyoruz; olacak elbet, yoksa ne yapacagiz onca libidoyu?

    daha sonra da hikayenin asil kahramani gozumuze ilisiyor (evet evet o, hem de ta kendisi; tum azameti ve haşmetiyle -- plajda kitap okuyan artist herif--) acaba gerçekten o mu diye birbirimize işaret ediyoruz. farklı sesler yükselse de ortak kanı aynı: tüm emareler onu işaret ediyor. beyinsel faaliyetlerin yoğunluğundan sürekli ikinci plana itilmiş cılız beden, metal çerçeve gözlükler, zarafetle tutulan sigara ve bilgelikle dışarı verilen dumanı... üstüne üstlük sırttaki o et beni... kehanet değil, gerçek, hem de en kemiklisinden... o da esas kızın sağ açığında, bir laf atımı uzaklıkta. sonradan mı geldi, yoksa hep oradaydı da biz mi fark edemedik; hiçbir zaman bilemeyiz. ancak büyük bir olasılıkla sonradan edindiği bir iç dinamizmi olduğu kesin, belki de bu yüzden görünür oldu birdenbire. kitaba olan tam odaklılık halini yine de kaybetmeden, sürekli farklı okuma pozisyonları deniyor. geniş hayalgücü ve tabusuzluk üzerine kurulu, uyumlu bir 'tinsel partner'lik durumu geliştirmiş adeta kitapla...

    derken beklenmedik bir sey oluyor ve hikayenin diğer erkek kişisinin* irtifasını kaybederek muhabbetin düşüşe geçtiği bir esnada, kahramanımız yüzüstü durumundan ani bir hareketle kurtularak sağa doğru zarif plonjonla elindeki kitabi parmakları birer ayraç vazifesi gördüğü halde, karşıdaki kıza uzatıyor. elbette başta biraz afallıyor kız. kahraman, ya da bu noktada `plajda okuduğu kitabı ansızın karşısındaki kıza uzatan artist herif`bir şeyler söylüyor belli belirsiz. "bakın şöyle enteresan hatta böyle nefis bir bölüme denk geldim okumakta olduğum bu eserde. içim içime sığmadı, paylaşacak birilerini aradı hernedense gönlüm. etrafıma bakındım, gördüm ki beni anlayabilecek bir tek siz varsınız, iyi ki de varsınız. eğitimli ve seviyeli biri olduğunuz her halinizden belli; bir yorum da sizden rica edebilir miyim?"

    böyle kibar teklif reddedilmez elbet, aksi eşeklik olur, ihtimal; varoşluk olur. alıp okuyor dikatlice, "plajda tek basina güneşlenen kıza bodoslama dalan yagiz delikanli"nin sıkıntı içerisinde başka yönlere bakmasına aldırış etmeksizin. e arkadaşım, şekilden şekile girme sen de şimdi; vakit varken içindekini saklamayıp işaretleyecektin bölgeni. yaklaşır mıydı o zaman enteli kunteli?

    kızımız okumasını bitiriyor, yorum ve tahlillerini sunuyor kısaca ve biraz da kaçamak olarak. daha fazlasına zaten ne tanışıklık seviyesi yeter, ne de sosyal normlar müsaade eder nitekim; kültürel birikim ve kıvrak zeka yeteri kadar mevcut bulunsa da.. karşılıklı bir miktar bilgi alışverişi cereyan ediyor, "hah oluyo galiba bi şeyler" derken avının elinden alınmasına fena halde içerlediği belli olan üçüncü tekil kişi, gidişata bir dur diyebilmek adına yukarıdan müdahalede bulunuyor. tek dirseği üzerinde vücudunu dikleştirerek rakibine göre hayli geniş göğsünü öne çıkartıyor ve yay gibi gerilmiş o halde bir şeyler söylüyor. asabi sözleri kızın göbeğinden teğet geçerek karşısındakine isabet ediyor. o ise kimi beklentilerin aksine geri adım atmıyor, sinmiyor. hasmının fiziksel üstünlüklerine aldırış etmeksizin aynı tonda karşılıklar gönderiyor.

    ortam geriliyor, ratingler haliyle yükseliyor. hani bir nevi cyrano vs christian diyeceğim, dilim varmıyor; teşbih cuk oturmuyor. temelde toynakların sürtülüp, boynuzların birbirine geçirilmesi gerektiği yerde, evrimsel gelişim gerekleri uyarınca, "sağduyu galip geliyor" ve her üçü de suskunlaşıyor, boksörler köşelerine çekiliyorlar. "plajda okuduğu kitap vesilesiyle neredeyse tanışmakta olduğu kıza paralel şekilde asılmakta olan kaslı ve fakat hödük herifin engellemeleriyle tadı kaçan artist herif"imize bakıyoruz, kitabını geri almış; ancak pek de okuyacak hali kalmamış. gözler sürekli hareket halinde, ellerde kararsız hareketler, belli belirsiz titremeler... neden sonra kalkıp denize gidiyor, geliyor bir zaman sonra; usulca kurulanıp toparlanıyor; mağrur, saygılı bir ifadeyle "iyi günler (elveda)" dedikten sonra terlikleriyle kumu ata ata er meydanından uzaklaşıyor. berikilerin de sanki pek umrunda olmuyor zaten, sabit sekilde ufka bakmaya devam her ikisi de... kenardaki gözlemci kişilikler de sosyal tahlilden bunalıp serin sulara bırakıyorlar kendilerini...

    eh be arkadaş, oldu mu şimdi kalktın gittin? hep böyle midir cyranoların kaderi?... okumadın mı onu da?...
  • plajda sadece malak gibi yatmayı istemeyen heriftir.

    hatun kaldırmak istiyor, entel diye düşünenler bir daha düşünsünler. ulan sanki kitap okumak çok iyi bir alışkanlık olarak görülüyor bu ülkede. hatun kaldırmak için kitap okumak işe yaramaz. entel görünmek için de keza. o kadar işe yarayacağını düşünüyorsanız alın elinize bir kitap inin sahile. ama amacınız laf sokmak ve asla beceremeyip okuyamadığınız için okuyabilenlere bok atmaksa size de yakışan sıfat geri zekalı olur kanımca.
  • bu artist denyonun kiz kaldirmaya calistigi yonundeki tespitiniz ile ne kadar komik oldugunuzu internete duyurabilme imkanini veren baslik.
  • bu yaz boyunca plajda kitap okuyayım da belki bende artist olurum. zaten plajda kitap okumak artistlerin işi. artist olmayan plajda kitap okumadığı için bu haldeyiz belki de. çünkü artist olmayanların daha önemli uğraşları oluyor di mi? hadi hadi artist, git evinde oku. özendiriyorsunuz sonra!
hesabın var mı? giriş yap