• yky'nin cogito serisinden 93'te bastığı bir kitapmış, dün çok alakasız bir yerde rastladım, aldım. 'der spiegel'in heidegger'le tarihi söyleşisi' alt başlığını taşıyor. martin heidegger söyleşinin ölümünden sonra yayınlanmasını şart koşmuş, zaten ölümünden 2-3 gün sonra da hemen basmışlar dergide..

    mevzu açık: sen işbirlikçi misin, değil misin?
  • "geist", büyük bir öfke içinde tırnak işaretlerinden, soru işaretlerinden, "sein und zeit"ın ihtiyatlı dilinden koptu; ötelemenin yerini kendini-doğrulama aldı; açıklığın yerini görev (führer'in emrine adanmışlık) aldı ve teatral bir sahnenin perdeleri açıldı der derrida.

    (1933'te olan biten heidegger'in varlıkla dolu olan ruhunu kitlelere aktarabilmek için eline geçen şansı kullanmak arzusu, kendisini büyüleyen "geist"tan onların da pay almasını istemesine dayanan naifliği, filozofça budalalığıydı. kitlelerin führer'in karizmasından büyülendiklerini ve başka bir şeyi arzulamadıklarını hesaba katamayacak kadar kendi dünyasındaydı. ve zaten uzun da sürmedi rüyasından uyanışı.)
  • heidegger'in açıklamak istediklerini açıkladığı söyleşi. der spiegel, 31 mayıs 1976

    söylediği gibi, nasyonal sosyalist bir rektörden önceki son rektör olmak istemiş olabilir. yine söylediği gibi, belki olabildiğince nasyonal sosyalist hareketin eylemlerini yapabildiğinde engellemek için rektörlük görevini kabul etmiştir.

    bunlardan ayrı olmamakla birlikte, daha önce söylendiği gibi, bir filozofça budalalıkla, rektörlük ilişkileri sayesinde, nasyonal sosyalist harekete yön verebileceğini hayal etmiş de olabilir. ya da yine belki söyleşide tekrar tekrar vurguladığı rektörlük konuşması "metafizik nedir?", iradesini ele geçirmiştir.

    ancak yurda, toprağa, köklere, geleneğe, alman dilinin ve ulusal kimliğinin benzersizliğine dair bağlılık ve inancı, tartışma konusu gibi görünmüyor. felsefe sona erdi ve ancak bir tanrı bizi hâlâ kurtarabilir düşünceleri de çok açık. bunlar inkâr ettiği değil, öne çıkardığı şeyler.

    asıl işaret ettiği şeyinse bu hengamenin gölgesinde kalmaması gerekir. sibernetik sayesinde tekniğin varlığının kendini ortaya koyması! yani, teknikle varlık arasında, 'öteki düşünce' ve insan aracılığıyla, dasein benzeri özel bir konumun doğması. bunun o sırada henüz doğmadığının farkında. dilinin altındaki baklanın, varlığın teknikte tekilleşmesi olduğunu düşünmek, akla aykırı değil.

    açık ki burada işaret ettiği şey, das wesentliche denken ya da insan değil ve onların rolü, varlığın teknikte yaşam bulması için yol açmak. üç yüz elli yıldır da olan bitenler bu yönde bir hazırlık gibi görünüyor ona. burada filozofça budalalıktan çok daha karanlık bir şeyler var gibi görünüyor. nasyonal sosyalizmden de karanlık bir şeyler.

    "heidegger 1966 martında spiegel'e gönderdiği bir okur mektubunda, üçüncü reich yıllarındaki tutumuna ilişkin bir takım söylenti ve sözde enformasyonların yayınından duy-duğu tepkiyi dile getiriyordu. bu okur mektubu, aynı za-manda heidegger'in kendisine yöneltilen suçlamalara yanıt vermeye hazır olduğunun işaretlerini de taşımaktaydı. 1966 eylül'ünde rudolf augstein ve georg wolff, heidegger'le, konunun, doğruyu söylemek gerekirse, çabucak 1933 yılının dışına taştığı bir mülakat gerçekleştirdiler. filozofun kesin talimatıyla, bu mülakat ancak ölümünden sonra yayınlana-caktı..." (der spigel'in söyleşi ile ilgili açıklaması, s. 7)

    "bilmiyorum bu sizi dehşete düşürüyor mu ama beni, her türlü şıkta, artık aydan yeryüzüne fotoğraflar gönderildiğini görmek, dehşete düşürdü. artık atom bombasına ihtiyacımız yok, insanın köksüzleşmesi şimdiden burada. artık yalnızca, düpedüz teknik koşullarda yaşıyoruz. bugün artık insanın üzerinde yaşadığı bir toprak değil." (s. 28)

    "spiegel: ancak her türlü şıkta insanın olabilirliğini, egemenliğini bu topraktan başka gezegenlere doğru yaydığı gerçeğinde de görebiliriz. besbelli ki burada fazla kalıcı değiliz. yalnız, insanın yerinin burası olduğu nerede yazıyor?

    heidegger: haberli olduğum kadarıyla, insanlık deneyimimiz ve tarihimize göre, her temelli ve büyük şeyin insan ancak bir yurda (heimat) sahip olduğu ve de bir gelenekte kökleştiği için doğabildiğini biliyorum." (s. 29)

    "yalnızca bir tanrı bizi hâlâ kurtarabilir." (s. 30)

    "felsefe sonuna geldi." (s. 30)

    "spiegel: peki şimdi felsefenin yerini alan kim?

    heidegger: sibernetik." (s. 32)

    "...tekniğin düşünülmemiş varlığı..." (s. 34)

    "ben düşüncenin ödevini daha çok, kendi sınırları içinde, önce insanın tekniğin varlığıyla yeterince ilişkiye girmeyi başarmasına yardımcı olmaktan ibaret görüyorum. nasyonal sosyalizm pekala bu doğrultuda ilerledi; ancak o insanların düşüncesi, bugün ortaya çıkan ve üç yüzyıldan beri de yolda olan şeyle gerçekten açık ve belli bir ilişkiye girebilmek için pek fazla yoksuldu." (s. 35)
hesabın var mı? giriş yap