serencam
-
bir olayin sonu.
-
ısıya dayanıklı cam. en çok, fırın ve ocaklarda kullanılan malzemedir.
-
(bkz: hum zamirinin serencamı)..
-
başa gelen bir durum veya olay.
-
mutlaka her şeyin bir zıttı olacaktır. yaradılışın mükemmeliğindendir. güzelin karşılığı çirkindir. aslında hepsi güzeldir ama zuhurda kemâlât gereği böyle olmak zorundadır. örneğin, bir çekirdeği dikeriz, bir süre sonra ortaya bir filiz çıkar. bu filiz önceleri düz bir sopa gibiyken, gelişdikçe dallanıp budaklanmaya, çiçek açıp mevye vermeye başlar. kemâle geldiğinin belirtisi olan çekirdeği verebilmesi için bu safhalardan geçmesi gerekir ki bunların tümüne birden "serencam" denir.
burada "ser" baş, "encam" ise geçirilen safhalar demektir.
edit: imla. -
tahsin yücel'in son romanı "sonuncu"daki (can yayınları, 2010) yirmi dört bin yedi yüz on sekiz (24718) sayfalık kitabın adı...
-
bilinen sınırlar içinde karşılığı olmayan bir kelime esasen.
ama etimolojiden sıyrılıp, batın ve zahir arasında bu kelimeye anlam yüklemek gerekirse, sanırım en doğrusu, ömür demek olacaktır. -
(bkz: bir serencam)
-
"sevdanın camı bana bakıyor ben cama
ve bak sen şu serencama"
http://www.youtube.com/watch?v=cxhlgo3qjeg -
bouvard ile pecuchet'nin* fırsat bulup yazamadığı, öte yandan selami harici'nin* yazmak için ömrünü verdiği kitapların kitabı... başka bir deyişle, gustave flaubert (her ne kadar "başlarlar kopya etmeye" dese de) ömrü yetmediği için ünlü ikilisine yazdıramadığı kitabı, tahsin yücel en son romanının başkişisine "serencam" adıyla yazdırmıştır. flaubert'in yarım bıraktığı işi yücel bitirmiştir bir anlamda.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap