• 1986 yılı yapımı peter weir imzalı harrison ford ve river phoenix in başrollerini paylaştıkları bir macera filmi ve aynı zamanda drama. harrison ford'un oynadığı karakter allie fox'un dilinden, içi boş amerikan rüyası, endüstrileşme ve amerikan tüketim toplumu konusunda çok iyi fikirler verse de gidişatı itibariyle tartışmalı bir filmdir. river phoenix, allie'nin oğlu charlie fox rolünde yine mükemmeldir. ayrıca misyonerin kızı rolünde martha plimpton da görülmeye değerdir.
  • peter weir'in yonettigi, harrison ford'un materyalizmden uzak, saglikli ve dingin bir ya$am icin ailesiyle beraber guney amerika'ya ta$inan, ama sonra giderek dengesini yitiren bir bilimadamini ba$arili bir $ekilde canlandirdigi 1986 tarihli film.
  • ilk olarak paul theroux tarafından kitabı yazılmış, daha sonrasında sinemaya uyarlanmış hikaye.
  • harison ford ve helen mirren 'in başrollerinde oynadığı 86 yapımı bir film.amerika'ya aşık ama farklı bir dünyaya heves eden bir adamın, ailesiyle birlikte belize'deki medeniyetten uzak bir ormanda yaşadıklarını konu alıyor.değişik konulu,sıkıcı olmayan bir film.
  • bu filmde george costanza, japon malı satan ve sırf bu yüzden harrison ford'dan ayar yiyen hırdavatçı rolünde, görülebilir.*** ayarın nedeni "yerli malı kullanırım ulan, japon uşağı değilim ben, hırdavatçı efendi !" düşüncesidir.
  • "ice is civilization!" - allie fox
  • çok güzel başlayan ama nedense sonuna doğru beni hiç de memnun etmeyen film.
  • türkçe ismi: sivrisinek sahili olup, romanına denk gelip okuduğum kitap. okuyucu olarak, ilk bölümde haliyle konuyu hiç bilmeyen birisi için gayet akıcı ve heyecanlı anlatımı olan, eğlenceli, ikinci bölümde ilerilere doğru biraz sıkıcı (çünkü artık charlie'nin anlattığı her şey sonsuz döngüye giriyor. allie'nin söylemleri, zambu'lar, bir çok köye buz ulaştırma çabaları vs. sürekli etrafı betimlemesi, ağac ot bok her şey birbirini tekrarlamaya başlıyor), üçüncü bölümde işin içine hayatta kalma çabası girince heyecan gelmeye başlıyor, dördüncü bölümde heyecan artıp beşinci bölümde allie ölüyor. ikinci bölüm dışında gerçekten beğendim, ileride tekrar okuyabilirim.

    kitap bittikten sonra geber orospu çocuğu demişliğim var. filmini izlemedim, ancak kitabı gayet hoş. tavsiye ederim. jerry'in askerleriyiz!
  • çok başarılı ve sürükleyici bir roman. abd'nin çöküş içinde olduğunu düşünen ve bu yüzden ıssız bir yere gidip orada ideal bir dünya kurmaya çalışan adamın öyküsü var.

    --- spoiler ---

    soğuk savaş döneminde yazıldığını düşünürsek sanırım biraz sosyalizm eleştirisi olarak da değerlendirmek mümkün. kitabın baş karakteri allie fox'a misyonerlerin bir kaç kez komunist diye bağırması bu fikre götürdü beni.
    allie fox paranın geçmediği, silahlardan, aşırılıktan ve tembellikten arınmış bir dünya kurmaya çalışıyor, bölgedeki vahşilere kendi medeniyetini ulaştırmaya çalışıyor ama kurmaya çalıştığı düzen o nefret ettiği batı medeniyetinin silahlı ve bencil adamları tarafından yok ediliyor. ve aslında allie'nin vahşilere yaptığının da bundan farklı olmadığını, onların kendileri için ideal olan dünyalarını yok ettiğini anlıyoruz. ve daha sonra allie elindeki her şeyi kaybedince hayatta kalabilmek için o maymun dediği vahşiler gibi yaşamaya, onlara benzemeye başlıyor.
    sanırım yazar sosyalistlerin hayal ettiği gibi bir dünyanın hiç bir zaman kurulamayacağını ve eninde sonunda düşmanlarına benzeyeceklerini savunuyor. tarihsel sürece bakarsak çok da haksız olduğunu söyleyemeyiz.
    hikayede en çok mr.haddy'yi sevdim. her koşulda makul ve iyimser kalmayı başarıyor.
    --- spoiler ---
  • genellikle yukarıda bulunan entry'lerde ki görüşlere katıldığım roman uyarlaması peter weir filmi. normalde bir filmi ya yönetmenin senaryosunu da yazdığı bir filmse ya da roman, öykü uyarlamasıysa izlerim; bu filmde o kategoriye girdi benim için. filmle ilgili söyleyeceklerim ise;

    --- spoiler ---

    -filmi izlerken gerçekten şu manyak adamın başına bir şey gelsin de ailesi artık rahat bir nefes alsın diyerek istedim. tamam idealist bir manyak olabilirsin, şu hayatta istediğin her şey olabilirsin, ama bırak ailen istediği hayatı yaşasın, onları neden peşinden sürüklüyorsun? sen istiyorsan siktir git istediğin yere, kur yaşamını, krallığını. bak hazır kasaba bile satın almışsın, görmüş geçirmiş varlıklı adamsın. çocuğun bile ölmeni istiyor yahu, ki ben bile filmi izlerken ölmeni diledim. insanoğlu film izlerken böyle canileşebiliyor işte.

    -idealist manyak karakterimiz allie fox'un eşi de farklı bir alem. ezik kadın. böyle bir kadın bulsam evlenmem lan ben, kadın dediğinin biraz ayakları yere basmalı, bu ne amk köle gibi, aciz.

    -yönetmen aborjin'ler, amish'lerden sonra bu sefer misyonerleri filmin içine katmış. huy.
    --- spoiler ---

    spoiler kisvesi altında yukarıda dediklerimin toplamında genel olarak diyeceğim bir şey var ki, tamam bu roman uyarlaması eyvallah fakat, yönetmen olarak filmi mantık çerçevesine oturmakta senin görevin weir! yönetmen bunu yapmak istemezse saygı duyarım fakat durum şu ki, karakterler bazı hareketleriyle yapay duruyor. gerçek değiller bana. helen mirren'ın oynadığı karakterin açıkçası durumlara bu denli sessiz kalabilmesi için ilaç kullanması gerektiğini düşünüyorum ve ben bu filmi bir kitaptan serbest uyarlayıp çekseydim senaryoya böyle bir sahne ekleyip izleyicinin aklında soru işareti kalmaması için filme küçük bir dipnot olarak dahil ederdim. keza harrison ford'un oynadığı karakterinde psikolojik sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. ama bunları göstermek gerek filmin içinde, yoksa bir şeyler hep eksik kalıyor.

    ezcümle, harrison ford sevdalısı -var böyle kişiler- ve ford'u bildiğimiz karakterlerinden farklı, idealist bir manyak olarak izlemek isterseniz önereceğim filmdir.
hesabın var mı? giriş yap