the music played
-
bir baska kadife ses, ask baladlarinin unutulmaz ismi, senelerce frank sinatra taklidi diye hor görülmüs lakin gözümde çok degerli matt monro'nun söyledigi, fakat ne yazik ki sokak bostu'nun ingilizce hali.
beceriksiz bir asigin giden sevgilisini durdurma girisimlerini çalan müzigin nasil sabote ettigine dairdir.
an angry silence lay
where love had been
and in your eyes a look
i've never seen
if i had found the words
you might have stayed
but as i turned to speak
the music played
as lovers danced their way
around the floor
i sat and watched you walk
towards the door
i heard a friend of yours
suggest you stay
and as you took his hand
the music played
across the darkened room
the fatal signs i saw
you'd been something more
than friends before
while i was hurting you
my claim to my pride
he had been waiting
and i drove him
to your side
i couldn't say the things
i should have said
refused to let my heart
control my head
but i was made to see
the price i payed
and as he held you close
the music played
and as i lost your love
the music played -
çok sevdiğim adını bilmediğim "hani oğlum, böyle sonunda the music played falan diyo, herifin sesi frank sinatraya benziyo işte lan" diye tarif etmek için bir taraflarımı yırttığım şarkı. sonunda yine tarif etmeyi beceremeyeceğim orkestral bir çoşma vardır ki tadından yenmez.
-
ard arda dinlenmesi çokca zor bir matt monroe şarkısıdır...
türkçe wersiyonu boş sokak'ın sözleri fecri ebcioğlu'na ait... -
sigata nin gozlemlerinin de etkisiyle soylemek isterim ki bu sarki tam olarak baris manconun domates biber patlican adli sarkisina benzemektedir..ikisinde de histerik oglanimiz kiza bisiler soyleyecekken araya birileri girer lafi cocugun bogazina dizerler..cok aciklidir ama rabbim kimseye boyle bir aci vermesin..
-
(bkz: alguien canto)
-
(bkz: basireti bağlanmak)
melodinin basitliği yanında olayın gerçekçiliği de vurur insanı... -
une belle historie gibi zamanında kesin bir turk filminde calmış şarkı.belkide o zamanlar internet olmadıgından orjinallerinin farkında olmadıgımızdan eski filmler bize daha hoş gelmekteydi.
-
şarkının süresi yaklaşık 3:17'dir; ama adamın amına hayat boyunca koyabilecek kadar hüzünlü, sağlam bir parçadır.
-
matt monro’nun (bkz: matt monro) unutulmaz şarkısı.
parçada bahsi geçen adam ile sevgilisi arasında şarkıda anlatılmayan sebepten dolayı bir tatsızlık yaşanmıştır. eskiden aşk ile dolu olan ortam yerini derin ve gergin bir sessizliğe bırakmıştır. adam doğru kelimeleri bulup söyleyebilse belki de kadın onu bırakmayacaktır diye düşünmektedir ve herşey eskisib olacaktır. adam tam konuşmak üzere ona döndüğünde müzik başlar. salondaki diğer sevgililer pistte dans ederken kadın ayağa kalkmış ve kapıya doğru yürümeye başlamıştır. oysa kapıya uzanan yolda kadının eski bir arkadaşı beklemektedir ve arkadaşı ona kalmasını söyler. kadın o adamın elini tuttuğunda müzik başlar. ancak adam bu iki kişi arasındaki ilişkinin arkadaşlıktan öte bir ilişki olduğunu düşünmektedir. adam kendi gururuna sarılmışken diğer adam sessizce kenarda beklemekteymiş meğer. söylemesi gereken sözleri daha önce söylemediği ve kalbinin sesini dinlemediği için ödemesi gereken bir bedel vardır adamın da. ve aşkını kaybettiği sırada müzik çalmaktadır hala... -
bu şarkıyı 18 yaşımda ceren diye bi arkadaşıma "fasülye istedim ben ceren'den, güzel kokular geldi tencerenden, karnım acıkmıştı midem coştu, fakat ne yazık ki dolap boştu" diye çalıp söylemiştim bütün şuursuzluğumla; yıllar sonra orijinalinin bir anda çalmaya başladığında sebepsizce içime oturacağını ve hassiktir çok güzelmiş lan dedirteceğini bilmeden...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap