• kadikoy'un gobegi
    6 tane yolun bir boga heykelinde kesistigi nokta
  • günün birinde kazıldığında birkaç metre altından doğu roma dönemine ait kilise, hamam, sarnıç ve bilimum tarihi kalıntının çıkacağı yer.
  • benim çocukluğumda bozacı dükkanlarıyla doluydu sağı solu....

    borcun olsun demişti biri, yok şimdi dükkanı yerinde. nasıl öderim diye düşünürüm bazen....
  • kadıköy'ün pek bir özeği*, ortası, fıskıyeli havuzbaşısı. altı yolu şöyle sıralamak olasıdır: moda'ya çıkan istiklâl caddesiyle kullanımdaş bahariye caddesi, trafiği azdırdığı için taşındırtılası fb stadyumuna giden kuşdili caddesi, dersaneleriyle ünlü halitağa caddesine geçit veren mürvet çiçeği sokak, salı pazarını yedi gün yaşatan mefruşatçılarıyla ve 'sütiş'iyle anabileceğimiz çilek sokak yolu, ve yeni belediye hizmet binasının bulunduğu söğütlüçeşmeyi altıyoldan geçerek rıhtıma bağlayan heybet arsızı söğütlüçeşme caddesi.
  • orada bulunan altı adet yol yıllar boyunca hangi şekle girerse girsin benim gözümde hep şu şekliyle canlanacaktır:

    bahariye caddesi girişinde sağda, şu anki kentucky'nin olduğu yere çıkan köşede bir oyuncak araba tezgahı vardı yıllaaar önce. altıyol'da boğa moğa yok tabi... her kadıköy'e inişimde o tezgahı mutlaka ziyaret eder matchbox'ları majorette'leri uzun uzun izler ve tabi alamadan gerisin geriye aşağıya inerdim hayaller kura kura. uzun uğraşlar sonucu bir iki alabilmişliğim de vardır ama uzun zaman altıyol'daki o tezgahı ziyaret edip hayal kurmalarım devam etmiştir.

    şimdi her şeyin yerinde yeller esiyor ama benim altıyol'um hep öyle.

    edit: ve altı tane yolun kesişmesini hayranlıkla seyretmiş o çocuk, yıllar yıllar sonra on iki tane devasa yolun kesiştiği bir yerin, zafer takı'nın önünden her geçişinde altıyol'u anar; geçmişe, şimdiye ve geleceğe dudağının kenarına konmuş ince bir tebessümle gülümser.
  • bir arkadaşım tarafından "boğalı park" diye tanımlanmış yer.
  • adini ne zaman duysam aklima hep su gelir:

    (bkz: teo ve yaran diyalogları/#7226958)
  • bundan bin beş yüz yıl önce, istanbul'u yeni ögrendigim zamanlarda, bir dolmuş yolculugunda büyük olasılıkla cevremdekiler tarafından manyak mıdır nedir diye algılanmama sebep olmuş yerdir.

    dolmuşçu: alt yolda* inecek var mı?
    ben: eveeeett!!
    (hayatımda cıkarabileceğim en gür sesimle, adeta acelem var ve soracagına indir dercesine)

    pıssss... kapı açılma sesi... sofor bekler... ben bekler... sofor doner bakar, yanımdaki bakar... ben uzaklara bakarım...içimden niye durdu ki diye geçiririm...sonra dolmuş devam eder... denize dogru yaklaşırken kafaya dank eder:

    adam 'alt yol*' dememiştir, altıyol demiştir, böylece öğrenilmiştir... ve sıcaklık artar, utana sıkıla dolmuştan inilir. *

    *herhalde sahile alt yol diyorlar diye düşünmüştüm
  • lüleburgaz’da romanların yaşadığı bir semt.

    edit: imla
hesabın var mı? giriş yap