• israille bilmemneresiyle zerre alakası bulunmayan, sadece birkaç eski ingiliz kolonisinde varolmuş, dünya üzerinde anayasal olarak hükmünü korumuş son insanlıkdışı hadisedir. bu ismin güney afrika'ya özel olduğunu da söylemek gerekir. kölelikle eşitlik arasında bir geçiş politikası olup yüzeyde "ayrı ama eşit" mesajını verip gizliden gizliye adilik yapma hedefini güder.

    "güney afrika ziyaretindesin, bir bank düşün, gayet normal bir bank. yürürken yorulduğunda oturacaksın. zenci olman gerekmez çinli ya da iranlı olabilirsin. o banka oturamayacaksın, çünkü üzerinde "for white europeans only" yazıyor. oturursan ceza alacaksın, karakola götürüleceksin, tartaklanacaksın. belki özgürlüğün elinden alınacak."

    bu tip aptalcasına komik bir politikayı 1994'e kadar anayasa'sında bulundurabilme cüretini gösteren bir devlete spor müsabakalarından men ve birleşmiş milletler üyeliğinden çıkarma gibi aptalca ve komik şeylerin dışında bir politik ve askeri yaptırım uygulanmamış olması bunların yaptığından da büyük bir insanlık suçudur.
  • guney afrika cumhuriyeti'ne ozel, zencilerle ve soluk benizliler arasindaki iliskilere yon veren, ayrimcilik tabaninda yurutulen politika. ayri gelisme. 1992'de resmen son bulmustur (bkz: nelson mandela).
  • bu esasen bir hollanda kavramıdır. hollandada yaşayan birden fazla ırkın her işinin diğerinden ayrılmasıdır. kiliseleri. okulları. vesairesi.
    bu hollandalılar güney afrikaya gidende, aynı sistemi geri bıraktırılmış zencilere de uygulamışlardır masumca(!). adamların milli şeyi. niye kızıyosunuz ki.
  • su an da dahil olmak uzere israil'in filistinliler uzerinde uyugladigi politika. vatandaslarina daha cok yerlesim yeri acip, is olanaklarindaki rekabeti yine israilliler lehine cevirmeye calisan fasist israil hukumeti filistinlileri yerlerinden etmekte, daha fazla yer, daha fazla toprak icin bastirmaktadir. ozetle eskiyaligin, hayvanligin agababasidir.
  • apartheid “ayrımcılık” anlamına gelen ve boer kökenli azınlık beyaz nüfusun 1949-1994 yılları arasında güney afrika’da uyguladığı sistemdir. apartheid; siyasal, toplumsal, hukuki ve ekonomik olarak güney afrika’daki azınlık beyaz nüfusun kollanmasına ve her bireyin mensubu bulunduğu etnik köken çerçevesinde değerlendirilmesine dayalı hayatın her alanını kapsayan insanlık dışı bir sistemdir. apartheid sistemi doğrultusunda güney afrikalılar; beyazlar, zenci bantular, asyalılar (çoğu hintlidir) ve melezler olmak üzere dört gruba ayrılmıştır. 1949 yılında çıkarılan ilk apartheid kanunuyla farklı gruplara mensup kişilerin evlenmelerine ya da beraber yaşamalarına yasak getirilmiştir. ancak ayrımcılık bununla sınırlı kalacak değildir. okullar, işler, maaşlar, girilebilecek parklar-kafeler-restoranlar kısa sürede her şey ve her yer apartheid sistemi doğrultusunda işler hale gelmiştir. beyaz olmayanların siyasal faaliyetlerde bulunmaları yasaklanmış, beyazlar ve diğer grupların mezarlıkları dahi birbirinden ayrılmıştır. etnikçiliğe, ırkçılığa dayalı bu insanlık dışı sistem buna benzer 300 kadar yasa çıkarmış ve tepkilere karşı ülkede sıkı bir polis denetimi sağlamıştır.
  • (bkz: ayrimcilik)

    discrimination'la kari$tirilmamalidir .
  • guney afrikada azinliktaki beyazlarin uyguladigi rejim
  • afrikaan'da 'ayrı olma hali' anlamına gelirken, ingilizcede 'aparthood' diye bi kelime türetsek birebir aynı gelir.
  • johannesburg'da apartheid museum bulunmaktadır.
    gerek resimler, gerek videolarla zenginleştirilmiş metinler, güney afrika'nın tarihine, yaşananlara ışık tutuyor.
    2 buçuk saatte gezilebilecek bir müze..
  • arkaik oldu bu yönetim, bitti gitti, ardılı ve antitezi daha beter şu anda. dünyayı takip edemeyenler hala bunu referans veriyorlar cahilce. bantular nüfusları beş
    milyona düşmüş boerleri çiftliklerinde öldürüyor, ceza meza da almıyorlar. devlet başkanı “beyazların malları arvadları size helaldir” tadında açıklamalar yapıyor. dünya soykırım izleme komitesi, en riskli gruplardan biri olarak güney afrika’da yaşayan beyazları gösteriyor. ama hala apartheid ühühühü. benim boer kız arkadaşım vardı, kız ülkesinden fersah fersah uzakta olmasına rağmen yaşadıklarını anlatmaya korkuyordu, ola ki bir şekilde kayıt altına alınır da capetown’da yaşayan ailesini doğrarlar diye.

    “ama siyahlar bu muameleye maruz kaldığı için şimdi böyle yapıyorlar” adlı solcu/liberal sakızını çiğnediğinizi duyar gibiyim. bu gene cahil olduğunuzu gösterir, zira ezel ebed bu herifler klan/kabile halinde birbirlerini acımasızca öldürüyorlardı, hala da öldürüyorlar. bunlardan beş altı genç erkek bir araya geldi mi anında bir suç örgütü doğuveriyor, vahşice işler yapıyorlar.

    madem empati yapıyorsun, “sosyal yaşamı ayırma sebebi sadece beyaz kibri miydi lan acaba?” diye de bir beynini yorsana. bugün johannesburg dünyanın tecavüz başkentidir, ülke komple suç oranında zirvededir dünyada sürekli. üstelik afrika’nın en gelişmiş ülkelerinden biri olmasına rağmen. liberya’nın, mali’nin, kongo’nun güney afrika ile benzeyen ve benzemeyen yanlarını bir düşünsenize? nelerde aynılar ve nelerde farklılar ve neden?

    (bkz: nelson mandela/@puura)

    * sevgi kelebeği mandela kill the boer (beyazları öldür) marşını avaz avaz söylerken.

    * mandela tayfasının (iktidar eliyle mobilize edilen palalılar) beyazlara karşı soykırım/pogrom/katliam denemeleri

    * güney afrika’da suç.

    ama siz gene “ama banklar bile ayrıydı”ya devam edin. satan o nasıl olsa. bütün dünyada sol/liberal medya, ağzına kadar dolu bir foseptik çukurudur. yönlendirdiği yığınlar da motor becerileri bile sıkıntılı, düşünmeyen, düşünemeyen zavallılardır. soros ortalığı karıştırma stajına burada başladı, ilk fonladığı örgüt umkhonto we sizwe’dir. mandela’nın soykırımcı palalıları yani. ama otobüste oturamıyorlardıya devam boşver sen kurcalama şimdi.
hesabın var mı? giriş yap