• grek mitolojisinin en ilginç karakterlerinden biridir. gerçi ben azra erhat ekolünden olduğumdan grek mitlerine egenin bu tarafından bakmayı seviyorum, öyle olunca apollon parlıyor da parlıyor.

    apollon birçok özelliğiyle diğer on bir olympos tanrısından ayrılır. şöyle ki:

    -yunanistan değil anadolu doğumludur. bu özelliğini kızkardeşiyle paylaşmakta.
    -roma' da ekivaleni bulunmayan tek olimposlu. buradan onun batıdan ziyade doğuyla ilişkili olduğu sonucunu rahatlıkla çıkarabiliriz.
    -özellikle ilyada' da apollon' un bu tanrılardan kişilik olarak da ayrıldığını görürüz. hepsi kendi çıkarının peşine düşmüşken apollon insanlık, adalet gibi değerlerden bahseder. nitekim truvada bu çatışmayı sık sık görürüz. akhalar klasik batı insanı iken, truvalılar doğu insanıdır; batı ve doğunun değerlerinin çarpıştığını da görürüz burada. işte bu çatışmanın olympos ayağında apollon doğu değerlerini temsil eder. ki kendisi de anadolulu olan homeros, hera ile athena' yı kötüledikçe kötüler, onlara yaptırmadığı aşağılıklık kalmaz. apollon' a ise daha yüce bir karakter çizmiştir.
    -on iki olympos tanrısı, nasıl desem, somut şeyleri yönetirler. poseidon, zeus ve hades dünyayı paylaşmışlardır. savaş işlerine artemis ve ares bakar. cinsellik, güzellik, arzu, şehvet falan aphrodite' indir, doğurganlık ve bereket demeter' indir, kadının geri kalan yönlerini ise hera temsil eder. (annelik, ev kadınlığı, yöneticilik, kıskançlık, hasetlik vs vs) fakat apollon enteresan bir şekilde soyuttur. apollon (sanılanın aksine sanat değil) ışık tanrısıdır.

    ışık dediğimden kastımı da maddeleyelim.

    1. bildiğimiz ışık, güneş: apollon güneş değildir, ama güneşle (helios) ilişkilendirilmiştir. helios her şeyi gören doğal bir varlık olarak yorumlanmışken, apollon güneşin somut yüzünü temsil eder. güneşin gökkubedeki hareketini sağlama görevi bazı efsanelerde helios' a, bazı efsanelerde ona verilmiştir.

    2. sanat, insanları soyut olarak aydınlatır. bu sebeple sanat ışığı da apollon' a atfedilir. örneğin lirin mucidi hermes iken onu yücelten apollondur. sanatçıyı ölümsüzleştiren odur. heykellerde falan en çok onu görmemiz de bu yüzdendir.

    3. düşündüğümüzde sağlık ve güzellik de ışık kapsamında değerlendirilebilir. güzel ve sağlıklı bir yüz parlar, bunlar bizi aydınlatan özelliklerdir. keza, apollon erkek güzelliğinin simgesi haline gelmiştir. sağlıkla ilgilenen tanrı odur. burada doğunun önemli bir sağlık merkezi olmasının da önemi var mutlaka. apollon' un oğlu asklepios hekimlik ve tıp, onun kızı hygeia ise hijyen tanrısıydı. fakat apollon bunların da üstünde, genel anlamda bir "sağlık tanrısı"dır.

    4. doğuyla ilişkilendirilen bir diğer uğraş alanı ise kehanetti. kehanet ve kahinlik, bize gelecekten haber verir ve yine bir anlamda "aydınlanmamızı" sağlar. kahinlikleriyle ünlü atadamlar da apollonla ilişkilendirilmiştir. insanlara görü yeteneğini veren de apollondur.

    bu son iki uğraşın antik dünyadaki merkezlerinin apollon' a çokça tapılan bölgelerde olması (bergama, troya) tesadüf değildir elbette. sonuç olarak apollon, olimpos tanrılarından ayrı ve farklı bir komplekstir, doğu inanışlarının bir bedende birleşip batıya geçmesinden başka bir şey değildir. doğunun asıl inanışı olan ana tanrıça kültü ise parçalanmış ve çeşitli tanrıçalara dağıtılmıştır, (demeter, artemis, persephone) bu yüzden onu bu kadar net göremeyiz.

    on iki olimpos tanrısı bir şekilde ibrahim dinlerinde de kendine yer buldu. tanrıların birçok özellikleri melekler ve peygamberlerinkiyle örtüşmektedir. hemen tüm tanrıların bu şekilde bir ibrahim ekivaleni bulunmaktadır. fakat içlerinde en ilginç bulduğum apollonunkidir. (bu arada, bu ibrahim dinleri meselesini "bak, buradan almışlar!!!" şeklinde yorumlamamak lazım. bu, insanlığın tarihin başından beri yaşadığı inanışların bir sonucudur ve pekala bütün dinlerin aynı kaynaktan geldiğine işaret edebilir. neyse, konumuz bu değil.)

    ilginç bulduğum bir ekivaleni daha şu entryde belirtmiştim: (bkz: #28434702)

    apollon, yunan mitlerinde isa' nın karşılığıdır. apollonun en önemli iki özelliği olan kehanet ve şifa, isa' nın da alametifarikasıdır. yalnız isa' nın çilesi apollon' a değil de bir başka karaktere, prometheus' a çektirilmiştir. bu sebepten ben prometheus' u hep apollon' un gölgesi gibi görürüm. öyle ya da böyle, bizler en eski zamanlardan beri bizim için acı çekmiş ve kendini feda etmiş bir figüre inanmaktayız gibi görünüyor. ya da apollon ve prometheus inanışları isa' da birleştirilmiştir. gerçi islam isa' nın çarmıha gerilmesini ve acı çekmesini kabul etmiyor. belki de erken dönem hristiyanlar, ona bir kutsiyet katmak adına prometheus' un öyküsünü ona uyarlamışlardır. bilemiyorum.
  • ´daphne´ isimli pek güzel fakat erkeklerden ve aile kurmak kavramından hoşlanmayan hanım kızın ´defne´ ağacına dönüşmesine yol açan tanrı. daphne ağaca dönüştükten sonra da güneş ışığından hep kaçar diye anlatılır.
    böyle anlatılınca sanki daphne lezbiyenmiş de tanrı da onu çok bekletmiş kız ağaç olmuş gibi anlaşılıyor fakat aslında hikaye çok enteresan ve mitolojiktir ayrıca ´daphne´ başlığında ayrıntılarıyla işlenmiştir.
  • olympos'un en yaki$ikli tanrisi.entel dantel (bkz: entel dantel) alemlerinde 'önceki hayatimda apollon oldugumdan $üpheleniliyor' lafi acaip prim yapar.
  • gün ışığının parlak tanrısıdır. yunanlılara göre kendini güneş ile göstermektedir. babası zeus, ışığın geldiği yer olan gökyüzü, annesi karanlık gece letodur. eos yani şafak, her sabah gecenin koynundan çıkarak; günün parlak saatlerinin efendisi, güneşin tanrısı apollon'un geldiğini müjdeler. efsaneye göre apollon'un doğuşu ise şöyle olmuştur.
    keos ile phoebe (parıltı) nın leto adlı güzel bir kızları vardı. zeus ona görür görmez aşık olmuştu, hera bu kızın kendi kocasından çocuk beklediğini öğrenince kızcağıza yapmadığını bırakmadı. yer tanrıçası demetere letoya doğum yapması için yer vermemesini rica etti. ve doğum tanrıçası eilethyianın da olympostan aşağı inmesine izin vermedi. zeus sevdiği kadına yardımcı olabilmek için bir çakıl taşı olarak gökten, yüzen bir adanın kıyısına kumların üzerine düştü ve adayı denizin derinliklerinde bir kayaya bağladı. leto yorgunluktan bitkin bir halde bu adaya ulaştığında şunları söyledi:
    "ey ada bana acı ve çocuğumu dünyaya getirmek için bana yer ver, eğer sen benim oğlumu göğsüne basar, kayaların arasında barındırır, ona bir tapınak yaparsan, sen şenlenecek, zenginleşeceksin. çünkü karnımda taşıdığım tanrı için halk buraya akın akın kurban kesmeye gelecektir".
    adanın üzerinden eserek geçen rüzgarda ona cevap vermiş:
    "leto, için rahat etsin, senin oğlunu alacağım, yalnız doğuracağın çocuğun daima bende kalması için onu kandıracağına dair bana söz ver."
    "namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum" demiş leto.
    doğum ağrıları ile kıvranan kadının etrafın tanrıçalar sardı, onun bir an evvel kurtulamasını istiyorlardı. bu sırada iris kindar hera'nın hilelerini alt üst edip, doğum tanrıçasını olympos'tan kaçırarak adaya indirdi. apollon uzun bir sevinç çığlığı atarak, ışığın içinden doğdu, themis olympos'tan aşağı indi ve yeni doğan yavruya amrosia ve nektar sundu.
    parlak apollon ilahi içkiyi içer içmez, annesinin sardığı kundak kımıldanması ile yırtıldı, gümüş kemer parçalandı, altın işlemeli bağlar kendi kendilerine kırıldılar, düştüler ve parlak yüzlü tanrı hemen bağırdı
    "bana ahenkli sesler çıkaracak bir lir getiriniz. bir elimede ok ve yay veriniz, mucizeler göstermek istiyorum"
    bukle bukle saçları olan apollon bunları söyleyerek kendi adasının kısır toprağı üzerinde yürümeye başladı. bastığı yerlerden neşeli çiçekler baş kaldırıyor, otlar bitiyor ve ada baştan başa cennet kesiliyordu.
    doğumundan dört gün sonra tanrı apollon kuvvetini göstermek istedi. parmossos dağında bir mağarada büyük bir yılan yaşıyordu. bu yenilmez başa çıkılmaz ejder o bölgeyi kasıp kavuruyor, insanları parçalıyor, yiyor sürüleri yok ediyordu.
    iyilik seven ve herkesin yardımına koşan apollon, memeleketini bu beladan kurtarmak istedi. bir gün yanan bir meşale ile yayını, okunu aldı. sapa yoldan yavaşça bu korkunç ejderin ini bulunan mağaraya doğru ilerledi. oraya gelince, elindeki meşaleyi havada salladıktan sonra inin tam ağzına attı. duman yüzünden canavar ininden dışarı çıktı. apollo hızla uçan ve her şeyi delip geçen okunu fırlattı, havada uçan ok gidip ejdere saplandı.
    can acısından korkunç sesler çıkaran hayvan, kocaman gövdesini sürüyerek ormana daldı. sonra kıvranarak öldü. fakat ejderi öldürmekle tanrılığına leke sürdüğüne inanan apollon kendini cezalandırmaya karar verdi. tanrıların töresine göre bu kirden temizlenmesi gerekiyordu, bunun içinde apollon kendi kendini sürgün etti ve tam dokuz yıl boyunca tanrılara özgü özelliklerinden vazgeçerek, basit bir insan gibi tesalya kralının hizmetçiliğini yaptı, atlarını otlattı, öküzlerini güttü. bu sürgün senelerinde apollon sürüyü beklerken lir çalar, şarkı söylerdi. o kırların saf, tertemiz havasıyla öyle güzelleşti ki tanrılar bile onun çobanlığını kıskanır olmuşlardı.
  • nietzsche nin aklı temsil eden kavramı. karşıtı dionysos'tur. yani duygular...
  • zeus'un deyus olarak resmi kayıtlara geçtiği bir ülkede hakkında terör örgütü üyeliğinden arama kararı çıkarılması an meselesidir.
  • lakabı phoibos; yunancada saf ve parlak demek olan tanrı.
  • iyilikle anılsa dahi ikiz kardeşine çok büyük bir kötülük yapmış tanrı.

    ikiz kardeşi artemis annesinin apollun'u doğururken çektiği acıları görünce evlenmemeye ve sonsuza dek bakire kalmaya yemin etmiştir. gel zaman git zaman bu artemis genç, yakışıklı, yağız bir delikanlı olan avcı oriona tutulmuş. bunlar birbirini çok sevmiş ve artemis yemininden dönmeyi bile düşünür olmuş ancak işte bizim apollon orada girmiş devreye. demiş ki ''artemis yapma etme takılma onla bak bence birbirinize yakışmıyorsunuz. hem zaten o ölümlü yaşlanacak sonra zaten sevmeyeceksin.'' falan filan. ancak artemis bir ölümlü tribiyle yapma denilen şeyi yapmaya daha yatkın olmuş ve daha da bağlanmış bu orion'a. bizim apollon'da çok pis bir hinlik yapmış ve oyun oynamış artemis'e. orion avdan sonra terlemiş, pislenmiş ve iki dakka yüzeyim de kendime geleyim demiş. apollon takmış peşine artemis'i ve uzaklara gitmişler ve orion'un küçücük bir nokta olarak gözükeceği mesafede durmuşlar. ibne apollon demiş ki '' sevgili kardeşim baksana şurda denizde bir nokta var, onu okunla vurabilir misin?'' artemis avcı bir tanrı olduğu için hevesle çekmiş yayını okunu ve zıkuuuvvv diye orion'u kafasından vurmuş.

    işte ben bu mitte apollon'a çok uyuz oldum arkadaş. orion mis gibi tanrıçaya pompa yapacak ne güzel biz de gurur duyacağız bununla. hem artemis de seviyor çocuğu sen ne diye böyle bir puştluk yapıyorsun anlamıyorum. seni sevmiyorum apollon. sevmiyorum seni.
  • derini görme niteliğiyle ünlenmiş gözlere sahip sanatçı tanrı.
  • bu aralar yunanlı kız diye bahsediliyor bu beyefendiden. müzik tanrısı olarak da bilinen apollon'un elinde liriyle resmedildiği bu teşhir panonun delphi arkeoloji müzesi'nde yer alan orijinal görselinde saçları arkadan toplu ve kıvır kıvırdır. "yunanlı kız" versiyonundaysa topuza dönmüş bu saçlar ve yüz hatları yumuşatılmış; böylelikle bir şekilde sisteme kadın olarak geçmiş. orijinaldeki kuzgun da güvercin olmuş sanki biraz... mitolojik bi figürdür en nihayetinde ama panonun üstünde yunan alfabesiyle yazılmış apollon ibaresine biraz dikkat edilseydi keşke...
hesabın var mı? giriş yap