arif sağ
-
bir adam düşünün ki, en çok sahip çıkılması gerekirken kenara itilmiş, kaderine terk edilmiş bir enstrumanı alıp zirveye çıkarsın, milyonlarca genci peşinden sürüklesin, o enstrumanı dünyanın en önde gelen sahnelerinde, en itibarlı orkestralarla icra etsin ve bunu yaparken de onca bedel ödesin.
yıllarca arabesk icra edip, bundan da ciddi paralar kazanıp sonrasında "halkıma ihanet ettim, onları kaderlerine razı olmaya ittim" deme cesaretini ve erdemini ortaya koymak, teklif edilen devlet sanatçılığı unvanını "senin kayığına binersem seni tenkit edemem, seni eleştiremem" diye reddetmek, halkın sanatçılığnı devletin sanatçılığına üstün tutmak herkesin harcı değildir.
1982 şan tiyatrosu, 1986 gülhane konserleriyle bağlamanın başka bir enstrumana ihtiyaç duymadan, tek başına da gayet zengin bir sesi, yüksek bir teknik kapasitesi olduğunu tüm dünyaya gösterdi. akabinde yaptığı "insan olmaya geldim" albümü thm'nin çok sesliliğe geçişinde öncü olduğu gibi thm tarihinde bir mihenk taşı oldu.
benim arif sağ ile yolumun kesişmesi, aslında kendisinin ne büyük bir efsane olduğunun, kitleleri nasıl etkilediğinin önemli bir kanıtı.
sünni-muhafazakar bir aileye mensubum. babam 80 öncesi ülkücü camiada bulunmuş, son 15 yıla kadar mhp'dan başka kuş tanımamış bir adam. kendimi bildim bileli akranlarıyla iletişim kurmakta zorlanan, hep yalnızlığı tercih etmiş, hep eleştiren, dayatmalara her zaman karşı çıkan biri oldum. bağlamaya çok hevesli kuzenimin 1996 yazında bizde unuttuğu "umut" albümü sayesinde arif sağ ile tanışmış oldum. kaseti bozana kadar dinledim. kuzenimin de yardımlarıyla bağlama çalmayı öğrendim. başlarda arif sağ'ın kötü bir taklidiyken gittikçe daha akıcı ve ustaca çalmaya başladım. türküden ziyade semah ve deyişler bana daha cazip geliyordu. kabul etmek istemediğim şeylere karşı isyanımın sesi olmuştular. tüm harçlığımı arif sağ'ın eski yeni kasetlerine harcadım. sünni bir evden sabah akşam pir sultan deyişlerinin sesi yükseliyordu. bu durum babamı hiç rahatsız etmediği gibi bana hep destek oldu. o memur haliyle gidip bana kısa sap bağlama aldı. ben çalarken yanıma uzanıp saatlerce sesini çıkarmadan dinledi. mahallemizde bağlama imalatı yapan alevi ustaya beni çırak verdi. okul çıkışı yanına gider yardımcı olurdum. yıllarca ortamlarında bulundum, ekmeklerini yedim.
şimdi dönüp bakıyorum tam 27 yıl geçmiş. 27 yıldır arif sağ'ı dinlemediğim gün sayısı üçtür beştir. kendisiyle hiç tanışma fırsatım olmadı ama her gün beraber gibiyiz.
artık yaşının ve rahatsızlıklarının etkisiyle eski heyecanı olmayabilir. bağlamayı ondan daha iyi çalan binlerce kişi olabilir. gelin görün ki arif sağ'ın vurduğu tezenenin, çıkardığı seslerin tadına 27 yıldır rastlamadım. bir daha da rastlayacağımı düşünmüyorum. -
asma davul, yani halk arasındaki adıyla ramazan davulu ile bile insanları ağlatmayı başarabilen, türk halk müziğinin yaşayan en büyük efsanelerinden biri.
youtube'da şöyle bir video var. aydın doğan vakfının ödül gecesi yanılmıyorsam.
arif sağ, videonun çekildiği dönemden kısa bir süre önce eşi yıldız sağ'ı kaybetmişti. hemen akabinde yıllardır savaştığı kanser nüksetti ve hastalık bir anda çok ilerledi. küba'ya gitti, tedavi oldu. sonrasında mesam'ın başkanlık seçimlerinde eski dostu orhan gencebay ile mezhepçilik boyutlarına varan kavgalar yaşayarak, mesam başkanlığından ayrıldı. kendisinden sonra orhan gencebay'ın, "manevi oğlum" dediği eski bir akp milletvekili seçildi. hatta yanlış bilmiyorsam, bir süre sonra arif sağ ve cahit berkay'ın mesam üyelikleri düşürüldü. bunları şu yüzden anlattım. arif hoca, o kadar zor bir dönemdeki o vakitler... kayıplar yaşamış, ihanete uğramış, dostum dediği, birlikte albümler kaydettiği kişi bir vekil eskisinden tarafa olmuş, kendisini mezhepçilikle suçlamış falan filan. velhasıl kelam, gecenin bir yerinde arif sağ'a bir asma davul getiriliyor ve kimin üflediğini bilmediğim bir klarnetle dik halay çalınıyor ve hoca eşlik etmeye başlıyor. sanki, tüm o duygular, o birikmişlikler, o ritmleri bekliyormuşçasına, ortaya çok acayip bir şey çıkıyor. video ilerledikçe, insanlar arif sağ'ın başına toplanıyor, ağlayanlar, fotoğraf çekenler, o ana şahitlik etmeye çalışanlar, hocanın etrafında bir anda peyda oluveriyor.
videoda arif sağ'ın hemen yanında oturan ve mikrofon tutan siyah elbiseli kadın, hocanın kızı aslı sağ. arkada pür dikkat izleyen kadın yanlış görmüyorsam, arzuhan yalçındağ doğan. videonun 1'inci dakika 20'nci saniyesinden itibaren kadraja giren ve önce kendini çekip, sonra yakına gelerek hocayı çeken kişi onur akın. ondan 30-40 saniye sonra gelen ve video çeken kişi; belki de o anın ne kadar tarihsel bir öneme sahip olduğunun en farkında olan kişi olan nebil özgentürk. 3.40'tan sonra beliren ve yakına gelip, yakından dinleyen kişi sanıyorum enver aysever. son olarak, son saniyeye kadar görmediğimiz ama icra bitince, tokmağı ve davulu alan uzun saçlı kişiyse, popçu ceren gündoğdu'nun da babası olan trt'nin efsanevi şeflerinden zafer gündoğdu.
bu videoyu ne zaman izlesem, nedense gözlerim dolar. o kadar güzel çalar ki arif sağ; insan, gözlerini kapatınca bambaşka yerlere gider. videonun altındaki yorumlarda da herkes, bir insanın, davulla insanları nasıl ağlatabildiğini sorup durmuş. arif sağ, çocukluğunda babasının değirmeninde çalışırken, o değirmenin çıkardığı sesleri dinleyerek ilk müzik eğitimini aldığını anlatır hep. ritm, müziğin kalbidir. o yüzden, belki de arif sağ, müzikle ritm ile tanışıp, o serüvene sonrasında, bağlama, kaval gibi enstrümanlarla devam ettiği için kült olmuştur.
bağlamaya, özellikle de bağlama düzenine, ve şelpe tekniğine katkısı yadsınamaz. arif sağ, şeker oğlan türküsünü müthiş bir seviyede icra etmiş ve bağlama çalan birçok kişiye ilham kaynağı olmuştur. hatta bir konserde erdal öğrencisi, erdal erzincan'ın kendisine, oğlu tolga sağ'ı kast ederek, "hocam, şu şeker oğlan'a verdiğiniz emeği, kendi oğlunuza verseydiniz..." dediğinden bahsetmişti. hatta videosu da burada. haklı bence. *
dolap adlı deyişin, girişindeki açış inanılmazdır. bağlama çalan herkes, akordu parçadaki tona çekip, saatlerce çalışmıştır; taklit etmeye çalışmıştır. nice benzer çalmaya çalışanı, nice taklit edeni olsa da arif sağ'ın 80'li yıllar ve sonrasındaki tuşesinin, tonunun özgünlüğün, hala benzersiz ve ulaşılamaz olduğunu düşünüyorum ben.
yılanların öcü filminin de film müziği olan, nimri dede'nin insan olmaya geldim adlı eserinin bestesi kendisine aittir ve içerisinde senfonik tınılar, çok sesli bir geri vokal ve enstrüman gubu, yaylı sazlarla yapılan armoniler içerir. halk müziğindeki ilk çok sesli denemelerden birisidir ve bana kalırsa, bestelenmiş en iyi deyişlerden biridir. arif sağ'ın müzikal anlamda, nasıl bir birikiminin, hayal gücünün ve yaratıcılığının olduğunun da en iyi örneklerindendir.
dinlemek için link: https://open.spotify.com/…q2p9l?si=1ac96529d2964b7a
erdal erzincan'ın garip adlı türküsünün girişindeki kaval ile icra edilen ara saz bölümünü de kendisi yazmıştır. ağlatır. tek başıma içerken, en çok dinlediğim türkülerden biridir. bardağa bakarak tek başına içecekler için link: https://open.spotify.com/…yhrvp?si=f131115d213e4799
arif sağ, iyi ki var olmuş ve bu coğrafyanın müziğine dokunmuş... bugün bağlama, bir hapishane çalgısı olmaktan çıkmış ve senfoni ve flarmoni orkestralarına bile eşlik eden bir enstrüman statüsüne kavuşmuşsa, bundaki en büyük pay, arif sağ'ındır.
var olsun... -
1946 senesinde erzurum aşkale'nin dallı köyünde doğan arif sağ, 12-13 yaşına kadar kendi geleneksel köy kültürüyle yetişmiştir. müzikle aklının erdiği günden beri tanışıklığı vardır. köylerde koyun, kuzu otlatıyorsanız, kavalla tanışırsınız zaten. eğer arif sağ'ın köyü gibi bir alevi köyüyse; orada cem, cemaat vardır, bağlamayla tanışırsınız. düğünü vardır, davulla zurnayla tanışırsınız. arif sağ'ın da müzikle ilk tanışıklığı beş-altı yaşlarında kavalla olmuştur. daha sonra bağlamaya karşı tutkuları başlar.
o günlerde bağlamayla para kazanıldığını bilmez. bu dediğim tarih 1952'lere rastlar. köy ekonomisi içinde en yakın meslek babasının mesleğidir. babası ne yapıyorsa o da onu yapmaya niyetlidir. ilkokulu bitirir, istanbul'a gelir. istanbul'da müzik dünyası ile tanışır. o günün koşullarında profesyonel olarak ekmek parası kazanan insanları görür.
istanbul'a anadolu'daki her insanın geliş sebebi ne ise o sebeple gelir. bu sebeplerin hepsi ekonomiktir. köylerdeki toprağın insanlara artık yetmediği, insanları doyuramadığı bir döneme gelinmiştir. dolayısıyla anadolu insanının gurbetçilik geleneği başlamıştır. o zamanlar istanbul'u gurbet mekanı olarak düşünülür, yarınlarda sılaya geri dönüleceği umut edilirdi. ama arif sağ'ın istanbul'da kalışında bağlamaya hız vermesinin de nedeni olmuştur.
o yıllarda yaşı küçüktür, anlatılanlara göre bayağı da iyi çalar, ama müzik bilgisi yoktur. küçük arif'i istanbul'da aksaray türk musiki cemiyeti'ne götürürler. 180 kişi vardır. hepsi de anadolu'dan gelen, bağlama çalan arkadaşlardır. o cemiyetin hocalığını nida tüfekçi yapıyordu. tüfekçi arif sağ'ın varlığına imza atan isim oldu. orada müziği anlayarak, düşünerek yapmaya başlayınca, arif sağ'ın bütün düşüncelerinde bir dolu değişiklik oldu. birileri yıkıldı, birileri yapıldı. arif sağ'ın müzik aşkı öyle bir noktaya ulaştı ki başka bir şey düşünemez hale geldi. dolayısıyla ekmeğinin de kapısı olmak zorunda kaldı. bunun sonucu kendiliğinden gelişen olayların sonucunda profesyonelleşti.
arif sağ, nida tüfekçi'den bağlama dersleri alırken aşık daimi, aşık davud sulari gibi önemli geleneksel sanatçılarıyla da ilişkilerini sürdürür. onlara çıraklık yapar, onlardan birçok şey öğrenir. sağ, onları gelenek içinde birer okul, idol olarak görür. ama orada kalmak yetmez. aşıklık geleneğini sürdürmek başka meseledir.
o yıllarda arif sağ, orhan gencebay ile de birliktedir. bu dönem çalışmaları epey satış yapmıştır. örneğin “gurbet treni” 500 bini geçmiştir. orhan gencebay'la istanbul'a aşağı yukarı aynı zamanda gelmiştir. cemiyete de beraber gitmişlerdir. 66'da radyoya beraber girerler ve beraber ayrılırlar. arabesk yaparken de birliktedirler. 75'te arif sağ o müziği tamamen durdurur. orhan gencebay yine devam eder. aslında orhan gencebay'la tarzları hiçbir zaman birbirine uymadı, ne bağlama çalma stilleri, ne de müzikleri... “gurbet treni” gibi şarkılara arabesk demenin mümkünü yoktur arif sağ'a göre. o, bugün adına “özgün” dedikleri şeydir. arabeskin kayganlığı içinde değildir, bir diriliği vardır. o yıllarda halk müziği olmayan her şeye arabesk deyip geçilir.
67'de askerden gelir. 21 yaşında bir adamdır. köyden gelmiş, şehir kültürünü fazla hazmedememiştir. sonuçta ilkokul mezunudur. klasik müzik mi, halk müziği mi, deyiş mi, uçkur havası mı, arabesk mi, pop mu gibi bir ayrım yapacak durumda değildir. o yıllarda önünden giden, neyin iyi neyin kötü olduğunu söyleyen ciddi bir kadro olmadığından popüler olan neyse onu seçer. o zamanlar “arabesk” adı da yoktur. ona sonradan arabesk denilir. arif sağ'ın o yıllarda yaptığı gençliğinin getirdiği, popüler olana sapmaydı. ama idealini popülizm üzerine kuran kişinin sanatçı olamayacağını çok çabuk anladı.
"gurbet treni”, “kötü kader” bir dolu sattı. 1975'te iyi bağlama çalan insanların arasına girdi. devlet konservatuarı o yıl kuruldu. geçmişi olmadığı için, iyi saz çalan her adamı öğretim üyesi yaptılar. onlardan birisi de kendisidir. bu isimlerin arasında yavuz top, nida tüfekçi, orhan dağlı da vardı.
66-75 yılları arasındaki arif sağ ciddi yanlışlar yapmıştır. sonra o yanlış adamı ortadan kaldırmakla uğraşır. o adamın yerine 1982'de “şan tiyatrosu konserleri” ile başka bir adam yaratır. 1975'te doruktadır. plaklarının satışı 500 bini geçer, ciddi paralar kazanır. bir plaktan o zamanın parasıyla 300-500 bin lira aldığı dönemden sonra, konservatuarda ortalama bir maaşla yeni hayatına başlar. aksaray'da iki odalı, 55 metrekarelik bir evde uzun yıllar karısı ve çocuklarıyla yaşar. şöhretten gelen paranın musluğunu kısmıştır ama mutludur. bazı konularda tevazu göstermeden gerçeği söylemek gerekir. 82'den sonra bir dolu insan çıkmıştır ortaya ama onlar 82'den önce yoklardı. o insanlar vardı ama bir şeyler yaratamıyorlardı. 82'deki o çıkışın ana gerekçelerinden birisi sözsüz müzik dinleme geleneğini başlatmaktı. bunların hepsi sağ'ın kuşağı sayesinde gerçekleşti. bu kuşağın içinde tek başına arif sağ bir hiçtir. bir yapının devamı olabilmek önemlidir.
82'de belkıs alkkale ile “türkü türkü türkiyem" konserleri verirler. hiç kimse bir ay boyunca her gece salonu tıka basa doldurmalarına inanamıştır. sonra bir kopuş başlar ki bu 87 yılına rastlar. aslında kopma değil de, durdurmadır. arif sağ'ın siyasete ciddi ciddi girişiyle başlamıştır. o dönem bir durgunluk dönemiydi.
1987'de shp'den milletvekili seçilir. bu süreç, kendisine türkiye cumhuriyeti'nin iç yüzünü, türkiye'de politikanın nasıl yapıldığını, politikanın tabularını öğretti. parlementoya gitmeden önce, oradaki her milletvekilini kafasının bir tarafında çok önemli yerlere koyduğunu, türkiye'de halka yanlış siyaset yaptırdıklarını öğrenir. milletvekillerinin politik oyunlarla kendilerini seçtirdiklerini düşünür. onların devleti kullanarak kendilerini seçtirdikleri kanaatindedir. kendileri seçilebilsin diye seçim yasaları hazırlarlar. politika yapmayan, politikasız bir toplum yaratmak için yasalar uydururlar. milletvekili döneminde konserlere devam eder. vekilliğin mesleğine bir etkisi olmaz. o beş yıl sanatsal anlamda kendisini geri götürmez ama ileri de götürmez. 75-82 arasında nasıl müziği durdurduysa, burada da kendi gidişi içinde durulmuştur.
bazı albümlerinde birkaç türküyü senfonik orkestralarla birlikte yorumlar. almanya'da filarmoni orkestrasıyla birlikte konserler verir. arif sağ'a göre sanatçıların tek görevi müzik yapmak değildir. diğer görevi de toplumları yönlendirmektir. bu gizli bir görevdir ve her ressamda, edebiyatçıda vardır. halk müziğin çağdaş boyutlara varmasının yolunun o klasik anlayışın ile kuracağı ortaklıktan geçeceğini söyler.
bir zamanlar köyündeki değirmenin biteviye ritmine curasını katan çocuk, yıllarca kanatana kadar çalıştırdı parmaklarını. ancak geçirdiği rahatsızlıklar sebebiyle aktif müzik hayatını noktaladı. sanat hayatının son yıllarını halk müziğine gönül veren öğrencilerin gelişimi için adadı. şu sıralar her zaman çok özendiği fotoğrafçılık sanatıyla uğraşıyor. çektiği fotoğraflar, çalıp söylediği türküler gibi… içinize işliyor. -
1945 yılında erzurum un aşkale ilçesi dağlı köyü nde dünyaya gelir. 3-4 yaşlarından itibaren kendisini babasının değirmeninde bulur. müzikle ilk tanışması burada olur. sanatçı bu süreci şöyle anlatır;
"tek bir ses, suyun sesi. su altta pervanelere vurur. pervanenin dönerken çıkardığı ses ve bir de iki taşın birbirine sürtmesinin sesi birbirine karışır. o sesi değiştiren tek yabancı unsur vardır. o da kocaman, şakşak denen ağaçtır. ağacın üzerine nal çakarlar. taş döndükçe ona sürter, ara sıra taşın çakılları değer, şangır şungur sesler çıkarır. yani düz sesi bir ritimle, değişik seslerle bozar. değirmende bu sesleri sürekli dinlemek zorundasınız. taşlar devamlı döner ve şakşak dediğimiz ağacın üstündeki o nalların sesi değirmen taşına müzikte duyduğun ritmi verir. ve orada hayal kurarsın, rüya görürsün... orkestralar yönetirdim orda kendimce. müziği ben oradan hatırlıyorum. müziğe kafamı taktığım, müzikle diyalogu kurduğum yıllar o yıllardır... "
değirmentaşı ve su sesinin uyumu arif sağ'ın dinlediği ilk orkestradır. 5 yaşında kavalla, 6 yaşında ise gramofon ve plakla tanışır. bağlamayla 7 yaşında iken erzincan'da 'kumaş dede'nin dükkanında tanışır. burası öyle bir dükkandır ki bağrında davut sulari, aşık daimi, ali ekber çiçek, aşık beyhani, kemter yusuf v. b. yetiştirmiştir. 14 yaşına kadar aşıklık geleneğini öğrenip deyişler söylemeye başlayan sanatçı, sonraki yıllarda istanbul'a gelir ve aksaray musiki cemiyeti'nde nida tüfekçi'nin öğrencisi olur. bu dönemlerde müzikal altyapısını oluşturma dönemidir. 1960 ve 70'li yıllar arif sağ için müzikte arayış yıllarıdır. arif sağ'ın, bu dönemin toplumsal hareketlerinin müzikle bağdaşan yanlarından çok, piyasadaki ve resmi kurumlardaki müzik uygulamalarına ağırlık verdiği söylenebilir. ilk plağı "gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün"ü bu dönemde, 1963'te çıkarmıştır. 1965'de istanbul radyosu'na bağlama sanatçısı olarak girer.
bu yıllarda sağ'ın piyasadaki faaliyetleri de devam etmektedir. 45'lik plak dönemi olarak adlandırılan ve yaklaşık 20 yıl devam eden bu sürecin en parlak simalarındandır arif sağ... bu süreçte 45'in üzerinde plak, 200'ün üzerinde beste yapar. çeşitli sanatçılara bağlamasıyla eşlik etmesinin yanında, - yine bu dönemde- bestelerini de pek çok sanatçıya okutur. yapılan müzik bugünkü terminolojiyle bir tür arabesk- fantazi benzeridir; bestelerinde ise yerel motifleri çok sık kullanır. bu da onun halk müziğinden kopamadığı gerçeğinin bir başka göstergesidir.
1975'de kurulan "istanbul devlet türk müziği konservatuarı"na "öğretim üyesi" olarak giren arif sağ, halk müziği ve bağlama konusundaki akademik çalışmalarını da bu dönemde başlatır. 1982'de konservatuardan ayrılarak, kendi adına "arif sağ müzik evi"ni kurar. bu arada musa eroğlu, muhlis akarsu ve yavuz top gibi bağlamanın diğer ustalarıyla muhabbet serisinin ilk albümünü hazırlar. uzun bir zamana yayılan bu birlikte çalışma, beş albüm ortaya çıkarır.
1982 yılında istanbul'da şan tiyatrosu'nda ilk bağlama resitali ni verir. sonrasında bu dönemlerde avrupa'nın bir çok ülkesi ile uzakdoğu'da (japonya'da) halk müziğimizi ve halk çalgımızı tanıtıcı çalışmalar yapar. ülkemizde müzik alanında kişisel renklere ve üstün yeteneklere sık rastlanmasına rağmen, bağlama çalgısında bir ekol yaratan sanatçı sayısı parmakla sayılacak kadar azdır. işte bunlardan birisi ve -şimdilik - sonuncusu arif sağ'dır. bağlamaya teknik bakımdan hakim olduğu kadar arif sağ'ın icrası, yerel tavırlar, repertuar ve duygu bakımından da zenginliklerle doludur. halk müziği ve bağlama alanında özgün arayışlarını yoğunlaştırarak sürdüren arif sağ, bir dönem (1987-1991) parlamentoda "milletvekili" olarak bulunan ilk sanatçıdır.
5 mayıs 1996'da almanya cumhurbaşkanı roman herzog'un desteği ile köln flarmoni orkestrası ile köln flarmoni salonu'nda verdiği konserle anadolu müziğinin batıya tanıtılmasına ciddi katkılar koymuştur. 1996 yılında köln senfoni orkestrası eşliğinde erdal erzincan ve erol parlak la birlikte köln'de verdiği konser büyük ilgi görür ve yine aynı yıl cumhurbaşkanlığı tarafından verilen özel ödülü alır. arif sağ, sazında günlük yaşamın ekmek-su gibi doğal bir parçası sayılan anadolu aleviliği'nin "aşık-ozan" geleneği ortamında yaşayarak yetişmiştir.
son olarak 21. 01. 2000 - 05. 02. 2000 tarihleri arasında, ispanya'nın ünlü flamenko gitaristi toma tito ile avrupa'nın 12 ayrı şehrinde konserler vererek bağlamanın yurt dışında tanınmasını ve hak ettiği övgüyü almasını sağlamıştır. sanatçı evli ve iki çocuk babasıdır.
bu kısıma kadar olan bölüm için kaynak; http://www.arifsag.com/ ve http://www.turkuler.com/
albümleri;
"davullar çalınırken" - 2004
1. koca azap zeybeği
2. elazığ dik halayı (karaçor)
3. azeri potpori (karabağ,bu gelbimin sevinci, barış)
4. a gızım
5. çoruh halayı
6. çiftetelli
7. portakalım tekerlendi
8. halay
9. adanalı (bahçe duvarını aştım)
10. osmanağa
11. erzincan düz halayı
12. horon
13. dimme (ardahan'ın yollarında)
"dost yarası" - 2002
1. serçeşme
2. söğüdün erenleri
3. gül yüzlü sevdiğim
4. o kaş o göz
5. nurhak semahı
6. sümmani
7. feridem
8. açış
9. hop çerkez
10. dost yarası
11. erisin dağların karı
12. bu yola talip ol
13. pencereden daş gelir
14. güzeller bezenmiş
"halay 1998" - 2000
1. dolap
2. altım üstüm
3. bugün bize pir geldi
4. ürgüp
5. ali dost
6. çıktım yücesine
7. uca dağlar
8. halay
9. güle reyhan ekerim
10. ağ gül
11. aşık olan
12. semah
13. gel benim derdime
14. çekin halay dizilsin
"golden bağlama" - 1999
1. çiçekler ekiliyor
2. bahriye çiftetellisi
3. tek de yavrum
4. badı sabah
5. yaylalar
6. kara kaşlı yar
7. metelik
8. mandilli
9. konyalı
10. madımak
11. arap oyun havası
12. derule
13. aguş
14. azerbeycan
15. tamzara
"concerto for bağlama" - 1998
1. part 1 - serenler (anonim)
2. part 2 - music by erdal erzincan
3. part 3 - yandım şeker oğlan (anonim)
4. part 4 - a. music for clarinet (cengiz özdemir) b. music by erol parlak
5. part 5 - a. music by arif sağ b. music by arif sağ c. music by arif sağ
6. part 6 - music bydertli divani
"seher yıldızı" - 1996
1. seher yıldızı
2. sarı gelin
3. şu dağlar
4. dostun dergahı
5. yar delisiyim
6. dostlarım
7. mektup
8. kırklar kapısı
9. yavaşca
10. sevgi mengisi
11. yeşil ördek
"umut" - 1995"
1. yol ver dağlar
2. bilene danış
3. dostun cemali
4. yola çevirdiler
5. benim kurbanlarım
6. dillerde kaldım
7. umut (enstrumantal)
8. gel efendim gel
9. öyledir deli gönül
10. dağlar
11. ötüşün kuşlar
"halaylar ve oyun havası" - 1992
1. şeker oğlan
2. merzifon karşılaşması
3. bu dereler bu düzler
4. konyalı
5. ilvanım
6. dol karabekir dol
7. hesiko
8. can gülizar
9. nure
10. halay havaları
11. nare nare hoy nare
12. ağrı dağından aştım
"ben çaldım siz söyleyin" - 1991
1. burası muştur
2. allı turnam
3. su sızıyor
4. maçka yolları
5. portakalım tekerlendi
6. terkeme
7. dramanın içinde
8. çökertme
9. dersim dört dağ içinde
10. hudey hudey
11. kaşların ince mince
12. mavilim mavişelim
13. pınara varamadın mı
14. kalbimin
"resital 2 " - 1991
1. urfa semahı
2. gurbet havası
3. serenler zeybeği
4. yayla yolları
5. boğaz havası
6. şu yüce dağların karı eridi
7. çektirme
8. bozlak açış
9. başımda altın tacım
10. altın yüzük
11. dede makamı
12. ali kervanı
13. mihriban
14. bağlamam var boyalı
15. iki bülbül geldi
16. saba gezintisi
17. sabah ezanı zeybeği
"resital 1 " - 1990
1. gurbet
2. serenler
3. duaz ı imam
4. mengi
5. ceviz arasında
6. avşar bozlağı
7. arzu kamber
8. cezayir
9. gül fidan
10. kaytağı
"biz insanlar kerbela" - 1990
1. kurşun türküye neyler
2. gül yüzlü sevgilim
3. nedir bu telaşın
4. söz etme gönül
5. ay dağlar
6. biz insanlar (halk marşı)
7. badı sabah
8. yar seninle
9. insan olan nura çevrilir
10. kerbela
11. o yar gelir
12. bu derdin hangisine yanayım (uzun hava)
13. duaz ı imam
14. eşşeği saldım çayıra
"türküler yalan söylemez" - 1990
1. efendim tabibim / arif sağ
2. zahit / koro
3. arzuhal eyledim / emre saltık
4. akıl ile vijdan / talip şahin
5. ahdi aman / ihsan güvercin
6. ali nin aşkına düştük / emekçi
7. demmi demmi / hasret gültekin
8. aktım munzur çayı gibi / mehmet koç
9. işçilerin hepsi vardı / emekçi
10. arguvan havası (uzun hava) / ihsan güvercin
11. elimizde telli kuran / talip şahin
12. nar çocuk / hasret gültekin
13. yücelerden seyreyledim / arif sağ
14. kurşun neyler türküye / mehmet koç
15. bir gider bin geliriz /emre saltık
"duygular dönüştü söze" - 1989
1. duygular dönüştü söze
2. bülbül havalanmış
3. asker ağam (uzun hava)
4. erzurum da bir kuş var
5. memleketten haber bekleyenim var
6. gönülden bir kalem
7. medet pirim
8. nazar kıl
9. güzel seni çok özledim
10. dolap
11. altım üstüm
12. bugün bize pir geldi
13. ürgüp
14. ali dost
15. çıktım yücesine
16. uca dağlar
17. halay
18. güle reyhan ekerim
"muhabbet 5" - 1987* * * *
1. işte geldim /arif sağ
2. ceylan gözlerin kurban olduğum / musa eroğlu
3. kalmamış /muhlis akarsu
4. o dosttan yana / yavuz top
5. gönül (yine dosttan haber geldi) / arif sağ
6. pazarlık edelim / muhlis akarsu
7. şu koca dünyada / musa eroğlu
8. gitme turnam / arif sağ
9. garip / muhlis akarsu
10. sen bir ceylan olsan / koro
11. ali diyerek (duaz ı imam) /arif sağ
12. beri gel güzelim (uzun hava) /musa eroğlu
13. tokat ellerinden (köroğlu) / yavuz top
"muhabbet 4" - 1987* * *
1. yeter bana / arif sağ
2. ali ye doğru / musa eroğlu
3. söyle /yavuz top
4. bütün insalardan / koro
5. ağlama (uzun hava) / arif sağ
6. demedim mi / musa eroğl
7. sen mi geldin /yavuz top
8. hey erenler
9. efendiler bağı / arif sağ
10. minnet eyledikçe / yavuz top
11. mevlam birçok dert vermiş / koro
12. kanlı melek (uzun hava)
13. yağmur yağar / arif sağ
14. bir saat yol iken / yavuz top
"muhabbet 3" - 1985 * * * *
1. sivas ellerinde / koro
2. gelmesin / muhlis akarsu
3. ılgıt ılgıt esen / arif sağ
4. efendim / musa eroğlu
5. madem ki ben bir insanım / yavuz top
6. evlerinin önü (uzun hava) / arif sağ
7. ervah ı ezelde / yavuz top
8. gerçeğe hü /muhlis akarsu
9. saldım ben seni / yavuz top
10. kılınçoğlu (uzun hava) / musa eroğlu
11. imam hüseyin / arif sağ
12. ben garibim / muhlis akarsu
13. ipek mendil / musa eroğlu
14. dün mü burdayıdın / koro
"muhabbet 2" - 1984 * * *
1. siyah saçlarında / arif sağ
2. alıştım / muhlis akarsu
3. bağışla sevdiğim / musa eroğlu
4. gurbet elde de bir hal / koro
5. garibin (uzun hava) / musa eroğlu
6. divana / arif sağ
7. geldim / muhlis akarsu
8. benzemez / muhlis akarsu
9. derdimi dökersem / koro
10. derdimin ortağı (uzun hava) / musa eroğlu
11. ezel bahar olmayınca / arif sağ
12. elleme / muhlis akarsu
13. kulak verdim / musa eroğlu
14. gurbeti ben mi yarattım / koro
"muhabbet 1" - 1984 * * *
1. dert bende / arif sağ
2. karlı dağlar / muhlis akarsu
3. yine katarlanmış (tahtacı semahı) / musa eroğlu
4. sunam (uzun hava) / arif sağ
5. bir avcı avladı beni / koro
6. gör beni / muhlis akarsu
7. ela gözlerini sevdiğim / musa eroğlu
8. yarelenir (bir seher vaktinde) / koro
9. bebek / arif sağ
10. fatma / musa eroğlu
11. her sabah her sabah / muhlis akarsu
12. bu garibin bir derdi var / muhlis akarsu
13. ya muhammet / arif sağ
"insan olmaya geldim" - 1983
1. ayrılık hasreti kar etti cana
2. bugün bize pir geldi
3. yarim için ölüyorum
4. şu diyarı gurbet elde
5. gönül ne gezersin
6. mavilim
7. insan olmaya geldim
8. insana muhabbet duyalı
9. kirpiğin kaşına
10. çağır bülbüller
11. kaşların ince ince
12. medet ya muhammet
13. haydar haydar
14. turnalar o dostu görmediniz mi
15. şu dağların yükseğine erseler
16. bu yıl bu dağların karı erimez
17. çoktan beri yollarını gözlerim
18. ey erenler
"direniş" - 1983
1. bir güzelin aşığıyım
2. deli gönül
3. altım üstüm kaç kuruşluk
4. üç kız bir ana
5. urfa semahı
6. dersim dört dağ içinde
7. direniş(enstrumantal)
8. yaralı ördek
9. odam kireçtir benim
10. gelin canlar bir olalım
"gurbeti ben mi yarattım" - 1981
1. kula kulluk yakışır mı
2. gurbeti ben mi yarattım
3. kimsesi yok garip
4. gezdim şu alemi
5. bülbül ne ötersin
6. gitme durnam
7. dersim dört dağ içinde
8. her seher her sabah
9. deli gönül
10. bugün bayram günü derler
11. açılın kapılar
12. beni hor görme
45likleri; (bu parçaların çoğu arabesktir)
"1976"
1. kara çalı
2. trakya çiftertellisi
"1975"
1. bu ayrılık neden oldu
2. kaybolan mutluluk
1. fidayda
2. tımbıllı (zafer dilek ile birlikte)
"1974"
1. bizim şarkımız
2. tabip olsan ne çıkar
"1973"
1. çileli başım
2. ayrılık günleri
1. ümitsiz bir yolcuyum
2. eski hatıralar
1. şu samsun un evleri
2. osman pehlivan (püf de)
"1972"
1. kader yolcusu
2. yalnızlığım öyle zor ki
1. alın yazım
2. gurbet treni
1. hayat uçurum oldu
2. seven umutlu olur
"1971"
1. sen nankörün birisin
2. yol yakınken dönelim
1. gel allah aşkına
2. gariplerin dünyası
1. sazım
2. misket (süheyl denizci orkestrası ile)
"1970"
1. kötü kader
2. ben ne biçim serseriyim
1. metelik
2. ankara oyun havası
3. salın da gel
4. dahlek
1. der hamalı
2. ne bu surat bu çehre
1. sana gelmek istiyorum
2. kaşların kara kara
1. arzu kızım
2. berber
1. tamam mı
2. sana dargın değilim
1. erkilet güzeli
2. mor koyun
3. mavi sabah oyun havası
4. ankara dan aldım eleği
"1969"
1. çeke çeke ben bu dertten
2. gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün
1. elmalı oyun havası
2. kelle
3. ankara oyun havası
4. konyalı
1. nasıl kıydınız şahımıza
2. her gönülde bir aslan yatar
1. emmioğlu
2. koca arap (zeybek)
3. div div
4. denizli nin horozları
"1968"
1. dama attı kilidi
2. giderim van a doğru
1. koca dünya
2. aşka susamışam
"1967"
1. ah hasanım vah hüseyin
2. gel gidelim
1. işte geldim gittim
2. medet mürvet
1. agopun meyhanesi
2. diloy diloy
1. hudey hudey
2. varsak bu yerlerden hicret eylesek
1. ismini sevdimğim
2. pir ile talip -
ibrahim tatlıses'e yapılan saldırı ile ilgili olarak "anladığım kadarıyla bu, ibrahim'i öldürmek için yapılmış bir hareket" açıklamasında bulunarak nokta tespiti yapmış olan sanatçıdır; olay biraz daha açıklığa kavuştu.
-
iki hafta once bostanci lunaparkinda sanirim torununu kucuk carpisan arabalara bindirirken gordugum buyuk insan.
o sirada atilan bir sigara ayagina geldiginden, "arif bey ayaginiz yaniyor" diye kendisini uyardim. esine ve tolga sag a donup gulerek "biz 40 yil once yanmisiz" diyen icten kisilik. -
sivas katliaminda uzerinde silahi olan yegane zat. neden kullanmadigi hala bilinmemektedir. bu konuya asik mahsuni serif zevzek isimli parcasinda soyle deginir.
- belinde barabellom kimi kurtardin canim -
kendisine yapılan terbiyesizliğin soruşturmasını sosyalist parti’li harry van bommel ve fas kökenli milletvekili ahmed marcouch yaparken, meclisteki 5 türk kökenli milletvekili parmaklarını bile kıpırdatmamış.
ee ne de olsa toprak toprağı gurbette ...
yazık... -
yaz tatili idi, kaldığımız pansiyonun terasında rakımızı içiyorduk, telefondan da güzel türküler eşlik ediyordu bize, bizim müzik susunca yakınlardan bir yerden onun güzel sazı-sesi geldi kulağımıza... duyduk ki yan pansiyonda misafirmiş, kendi soframızı bırakıp yola indik. zaten kafamız güzel, dinledikçe de güzelleşiyor, pansiyon sahipleri bizi gördü, yan pansiyonda kaldığımızı söyledik, hocanın abisi sofralarına davet etti, mahçup gittik yanlarına... rakı su gibi akıyor, kardeşi, kızı, çok samimi güzel bir ortam, bizim için de çok güzel oldu. saat ilerledi, insanların uykusu geldi, ısrar ettiler hocaya ille bizim pansiyonda misafir olun... "yok" dedi, "yıldız beni bekler, ben karıma gideyim"
çok sevmiştim o günü...
bugün yıldız'ı göçmüş bu dünyadan... kendi ömrü uzun olsun, cennette buluşsunlar, başı sağolsun. -
meşhur olmadan önce ismet topçu ve orhan gencebay'la birlikte zamanın ünlü sanatçılarının hem kayıt hem sahne çalışmalarında uzun süre bağlama çalmış müzisyen. çetin akdeniz ya da erol parlak gibi kusursuz çalmaz. fakat yorumda, doğaçlamada arif sağ'ın üzerine yoktur. sahnede beste yapabilen, adeta transa geçen, aralıksız saatlerce büyük bir heyecanla dolayısıyla büyük haz alarak bağlama çalabilen kişidir.
sesi de sazı gibi anlamlıdır. bu sesin, adamı verem eden bir duygusu, yalınlığı ve buğusu vardır. yarım saat aralıksız ve hatasız pir sultan divanı'ndan nefis bölümler okuyabilen; bunu kendi ürünü ve yorumu müthiş notalarla takdim edebilen bir sanatçıdır.
yalnız konserlerinde dahi türkülerini hep belli bir kültürün ve coğrafyanın alanına hapsetmiştir. alevi bektaşi deyişleri ve semahları elbette nefistir. bizi bizden alır. doğunun ve güneydoğunun hoyratları, barakları, nefesleri elbette şahanedir. lakin orta anadolu'da sivas'ın batısına pek çıkmaması büyük ustanın hayranlarına yaptığı yanlışıdır. zira kastamonu'ndan çanakkale içinde'yi, yozgat sürmelisi'ni dün akşam konyaaltı açıkhava tiyatrosunda arid sağ'dan dinleyip gözlerim dolu dolu tüylerim diken diken olunca ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. (bu arada dün söylemedi lakin kanaatimce en nefis sarı gelin yorumu da arif usta'nındır.)
musa eroğlu gibi, arif usta da zaman zaman ege zeybekleri'ne, hattâ trakya - ege ve karadeniz türkülerine yer verse bizi bizden almaz mı?
herşeye karşın şelpesiyle, çöğürüyle, tavırları, deniz derya besteleri ve derlemeleriyle tam bir ekoldür arif sağ. telli kılıç, devrim kaya, ilke türkdoğan ve adını anımsayamadığım diğer bir talebesini de dün uzun uzun dinleme fırsatı buldum ve çok büyük mutluluk duydum. başta erdal erzincanolmak üzere kimi eski talebelerini anımsayınca; türkülere ve kültürümüze çok büyük hizmetleri olduğunu düşünüyorum.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap