• realms of infamy adlı öykü antolojisinde, çocukluğunda da pek meymenet sahibi olmadığını gördüğümüz kiralık katil.
  • artemis entreri, sen öldün olum.sen drizzt in gölgesi bile olamazsın.
    (ama yine de sana saygı duyuyorum.)
  • nicholai hel'in faerun şubesi.
  • teenage kıvamındayken pasha pook'un baş katili olma başarısını göstermiş forgotten realms karakteri.kendini drizzt'le eş koşmuş hatta kendini kanıtlamış şahıs.lakin kendisi insan * olduğundan kelli çapı bellidir,neticede yaşlanıp darda kaldığı durumlar mevcuttur.
  • yarı shadow olarak jarlaxe ile gezmektedir en son hikayelerinde.
  • salvatore tarafından yazılan lakin romanlar dışında en gerçekçi karakter olma özelliğini kanımca tahtından seyreyleyen bir karakter.

    romanalr içindeki gelişimi, büyümesi, gerçeklerini değiştirmesi ve her daim daha mindtrick durumlarda dahi kendinle ve çevresindekilerle hesaplaşması kendisini drizzt do urdendan daha real ve üstün kılmaktadır.

    her değişim insanı etkiler...
  • dnd minis'de undardark expansion'ında maketi çıkmış assassin
  • salvatore'un yazdığı unutulmuş diyar kitaplarını * okunabilir kılan yegane adam *

    --- spoiler ---

    beyimiz zor bir çocukluk geçirmiş, calimshan'ın sokaklarında hırsızlık, biraz da büyüyünce cinayet işlerine karışmış ve böylece kendine bir katil olarak kariyer yapmanın ilk basamaklarını tırmanmaya başlamıştır. zamanla menzoberranzanın bir karikatürü olan calimshan sokaklarında hayatta kalmanın yollarının kimseye güvenmemek, kimseye merhamet etmemek, işini en iyi şekilde yapmak ve arkasını kollamak olduğunu öğrenmiş ve bu sayede hem sanatında mükemmelleşmiş hem de drowların tırnağı bile olamayacak derecede zavallı insanların arasında insani duygularını derinlere gömerek gerçek bir kara elf yaratmıştır. hayatta kalmakla yetinmemiş bir de calimshanın en aranılan ve en büyük kiralık katili olmuştur.
    derken günlerden bir gün pook paşa tarafından sihirli mücevherini çalan regis adlı bir buçukluğu yakalamak üzere göreve yollanmıştır. eminim pook başına gelecekleri bilse entreri'ye "sikerim mücevheri sana bişey olmasın diyecek" iki büyük açıp bir de meze sofrası açardı, üstüne balık ziyafeti bile çekerdi şerefsizim. ama ne yazık ki pook o ileri görüşlülükte biri olsa paşa değil imparator olurdu demekten kendimizi alamıyor ve entrenin hikayesine dönüyoruz. entreri regis'i bulmasına bulmuştur ama regis de boş durmamış kendine arka toplamıştır. sırtını cüce klanının kralına ve kızına dayayan regis bununla kalmamış gökten zembille inen * drizzt ve kafasına yediği sopadan sonra dünyası değişen barbar wulfgar ile de sıkı ahbap olmuştur. entreri'ye diğer üçü vız gelir, ama drizzt'den yediği dayaklar önce onda bir saplantıya yol açacaktır. bu sayede drizzt'i şekilden şekile sokacak olan entreri yediği ikinci ve üçüncü dayakların etkisiyle ruhunda derin fırtınalara yelken açacak ve her nasılsa bir süreliğine kendini drizzt ile ittifakta bile bulacaktır. ama drizzt saplantısı kristal kalenin içindeki drizzt ile entreri arasındaki son kapışmaya kadar tükenmeyecektir. tam dayak yerken bir psişik tarafından kurtarılıp üstüne bu durumun farkında olmadan karşı hamle yaparak drizzti kan revan içinde bırakıp öldü sanacaktır. bu sayede içsel bir huzur bulacak ve drizzt saplantısı ortadan kalkacaktır ama salvatore bu sağı solu belli olmaz. nitekim drizzt jarlaxle tarafından kurtarılmış ve ağır yaralı olarak arkadaşlarına teslim edilmiştir. bu arada belirtmeden geçemeyeceğim entreri delikanlı adamdır. hatta drizzt başta savaşmak istemeyince kılıcını ve hançerini yere atmıştrı biraz hayalkırıklığı ile de olsa, ayrıca hala haberi yoktur zavallımın aslında dayak yediğinden.
    daha sonra kristalin hizmetkarı adlı hikayede jarlaxle ile entrerinin bir macerası konu alınır. jarlaxle kristal parçasının müptelası olmuş bir götüne sokmadığı kalmıştır, ki buna da götü yemez kristal son derece büyülüdür; yakar. entreri kristal parçası gibi ufak bir sorunu da ortadan kaldırdıktan sonra jarlaxle ile bir takım oluşturur ve güzel günler onları bekler. bu arada macera içinde macera olaraktan entreri kendine yeni bir kılıç ve eldiven bulmuştur, yanılmıyorsam beyimiz epey uzun süre yaşayacak bu aletler sayesinde. modern tıbbın mucizesi mi diyelim artık bilemiyorum

    onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine...

    --- spoiler ---
  • bilindiği üzere, drizzt do urden'in en büyük düşmanıdır. ancak legacy serisinin ilk kitabını bitirmek üzere olduğum şu zamanlarda anlamış bulunduğum üzere, düşmanına en büyük iyiliği yapan kişi de kendisidir.

    neden? çünkü bu herif olmasa, ahlaki kurallarına sıkı sıkıya bağlı olan kolcumuz drizzt, o ahlaki kurallarına bu kadar da sıkı bağlı olamayacaktı. entreri, drizzt'in başına musallat olduğundan beri, o'nun yönteminin (duygularıyla savaşmak) yanlış olduğunu ona göstermek ve kendi yönteminin doğru olduğunu hem drizzt'e, hem de kendisine kanıtlamak için uğraştıkça ve her uğraşısı bir başka bahara ertelenmek zorunda kaldıkça, drizzt'in kendi iç muhasebesini yaparak, inançlarına daha da sıkı tutunmasını sağlamıştır.

    bu adam, drizzt'i her karşılaşmasından sonra daha da güçlü yapmıştır. entreri için drizzt ile karşılaşmanın getirisi ve götürüsü ile ilgili henüz kesin bir şey söyleyemeyeceğim şu an ama, drizzt'in karşısına gene çıkarsa, bu sefer akıllanmasını umut etmekteyim.

    hayret ediyorum, kendisinin kayıp bir ruh olduğunu, asla düzelmeyecek şekilde kötülüğe saplanmış olduğunu, kısacası drizzt'in entreri ile ilgili tüm söylemlerini kendime sık sık tekrar eder oldum. şu seriyi ve ondan sonrakileri bitirdiğimde, bu adama drizzt'e duyduğum sevgiye denk bir sevgi beslersem *oha* diyeceğim ama o yönde gittiğimin de artık farkına varmış bulunuyorum..

    benim siyah'ım, beyaz'ım vardı kardeşim bir zamanlar, herkesin düşünebileceği gibi, beyaz-iyi, siyah-kötüydü. iyi kötüye, kötü iyiye dönüşemez, gri olmaz derdim ben. o kadar sığmışım işte..

    anakin skywalker geldi, "beyaz siyaha dönüşemez" mantığımın içine etti gitti. darth vader mı? anmıyorum bile, o kadar kötüydü, hadi ordan canımdı kısaca, o iyi olacaktı! peh!

    spike vardı, canım benim, "siyah beyaza dönüşemez" desturumu da o skip bırakmıştı.

    roland deschain ise tam anlamıyla gri olduğu halde havada karada bir numaramdır, o kadar net konuşabiliyorum artık.

    ama inadımdan olsa gerek dönmedim, bir, iki, nedir ki, siyahsa siyah, beyazsa beyazdı herkes.. ve ben bekleneceği gibi hep beyazın yanındaydım... ama anladım artık, öyle kendi haline bırakmıyo adamı bu yazarlar, bu yapımcılar, bu herkimseler..

    iyi-kötü ayırt etmeksizin, gözünü kırpmadan milletin canını alan birini, artemis entreri'yi de seversem eğer, bu bahsi kapatırım artık.

    karakter dedin mi çok hınzır bu yaratıcılar yahu, insaf yani. yok ama hala inadım, insan dediğin iyiyse iyidir, kötüyse kötü, başlarım grisine.. edebi ve görsel eserleri işin içine katmayayım ben en iyisi evet.
  • hırsızlar kralı. katiller katili.
hesabın var mı? giriş yap