• geçmişi hatırlatan tattır.

    mevsimlerden yazdır. balkon yeni yıkanmıştır, yerin sıcaklığı havaya doğru yükselmeye başlamıştır. ayaklar çıplaktır, şıpır şıpır yerde kalmış sulara basılır. altta rengarenk bi şort, üzerine bol gelen askılı bi tişört olan bu çocuk ancak boyu kadar olan balkon demirine dayamıştır ağzını etrafı izlemektedir. arada onu heyecanlandıran bi şey, bi olay gördükce dalar, farketmeden fazlaca dişler demiri. işte o anda paslı demirin tadı gelir ağzına bu yavrucağın. yüzü buruşur biraz, sonra unutur sokağa dalar tekrar.

    özledim ben bu çocuğu.

    edit: imla.
  • verniklenmiş ya da yağlı boya olanının çok güzel olduğu hede. böyle yumuş yumuş ağzınızın içinde, ısırırsınız, diş ve çene röntgeniniz çıkar. dişlerinizin arasında balkon demiri, öyle nefes alırsınız. salyalar yandan akar. sonra anneanne/dedeniz gelir. tey tey büyüdük. nasıl duygusala bağladım ki şimdi bi an ben.

    (bkz: bir neslin daha sonuna geldik)
  • kanın tadını da hep bu balkon demiri (küf gibi) tadına benzetirim.
  • çocukken bir türlü geçmek bilmeyen uzuun yaz günlerinde sıkıntıdan "s" şeklinde süsleri olan balkon demirinin üst kısmını yaladıktan sonra alınan azıcık tozlu, hafif paslı, yağlıboya kokulu, metalik ve lacivert tattır. çocuk karyolası kenarı dişlenirken alınan odun ve boya karışımı tatla alakası yoktur.
  • dolmuş minibüslerin koltuklarının sırtında bulunan tutma demiriyle aynı taddadır. kokusu da eştir.
  • metal fermuar tadına benzeyen bir tattır.
  • balkon demiri yer yer paslanmışsa işte o zaman tadından yenmeyen tat.
  • ağzını musluğa dayayıp su içerken aynı tat gelir ağıza.

    paslı demir borular yok artık, şimdiki çocuklar aynı tatı alamaz musluktan.
  • bi bozuk para tadı değildir

    o değil de başlığı yeme-içme kanalına taşıyan arkadaş kim? ahaha bi birası benden.
hesabın var mı? giriş yap