ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dipsiz göl'e tankerlerle su doldurulması
-
link
taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışanların sıçıp sıvayıp sonra da üstüne sifon çekmesi hadisesi. 12 bin yıllık gölde define aranmasına izin ver, göl yok edilsin, üstünü toprakla kapat, şimdi de tankerle su takviyesi yaparak eski görünümüne kavuşturacaklar.
buzul göller, krater göller, tektonik göller, karstik göller, volkanik göllerden sonra yeni bir göl çeşidi ortaya çıktı: tanker göl
daha önceden öngörülerek, böyle bir başlık açılmış: (bkz: dipsiz göl'ün yeniden açılması)
eş tarafından yapılan muhteşem sandviç
-
hamburger ekmeğinin 'gerçek' olduğunun vurgusunun neden yapıldığını anlayamadığımız sandviç.
ayrıca sandviçin güzelliğinden ziyade adam normalde nasıl muamele görüyorsa, 2 dilim salam 2 dilim peynir görünce havalara uçuyor ya la. afiyet olsun.
yaran fıkralar
-
(bu çocukken en sevdiğim fıkra idi)
soğuk savaş döneminde amerikalılar her yıl onlarca casus yetiştirip rusya'ya salıyorlarmış. hepsi de teker teker en geç bir hafta içinde yakalanıp özenle konuşturulup devlet sırlarını ifşa ediyormuş.
en sonunda demişler ki, ülen bi tane yetiştirelim ama çok süper olsun. bi tane adamı almışlar, ana dili gibi rusça öğretmişler şive ve lehçelerine kadar. rus efsane ve masallarını tarihini örf ve adetlerini öğretmişler. bir dikişte bir şişe votka içmesini öğretmişler. göğüs kıllarını jiletle tıraş etmişler böyle kıvır kıvır rus denizciler gibi göğüs kılları olmuş.
dövüş sanatlari teknoloji vs zaten öğretmişler. neyse bu casusu uçaktan paraşütle rusyanın yakınlarında bir kasabaya atmışlar.
paraşüt açılmamış ölmüş. (eheh şaka şaka)
casusumuz rusyada bir bara gitmiş hemen. rusça bir votka istemiş. barmen bir kez yüzüne bakmış ve "hoşgeldin amerikalı" demiş.
casus anında adamın yanına koşmuş. "bayım" demiş, "nereden anladın"
-zenci rus olmaz ki.
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
maden suyu şişesinin üzerindeki kağıdı soymak. her içişimde bıkmadan usanmadan yaparım.
türkiye'de kahvaltı kültürünün içler acısı olması
-
henüz kuymak yememiş insan feryadı. batı sikimi yesin benim. sabah kahvaltısında espresso içen adamdan hayır mı gelir?
galerinin parama çökmesi olayı
-
sakın ırkçılık olarak düşünmeyin ama rojhat'a kapora mı verilir amk.
iphone 11
-
5 sene önce yeni mezun maaşına denk olan iphone şu an müdür maaşına denk. resmen bizle birlikte terfi alıyor puşt.
rüzgar tarafından hamile kalan kadın
-
nefesi kuvvetli birisi güzel üflemiş.
savcı odasında poz veren avukat
-
onlylaws.
avam kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler
-
ecrin.
şaşıfelek çıkmazı
-
ortaokul ve lise yıllarımda, tekrar bölümlerini izlediğim dizi.
dizi olmadık zamanlarda karşıma çıktığından dolayı, diziyi büyük bir stres içinde izlediğimi dün gibi hatırlıyorum. dizinin okul zamanında ekrana çıkmaması ve dizi ekrandayken evde kimsenin olmaması için dua ederdim. çünkü dizi, babamın sevmediği türden ilişkilere ve diyaloglara sahipti. babam zaten, okuduğum kitaplara karşı da büyük bir önyargı ile yaklaşır, yoldan çıkıp da aysel gibi bi kadına dönüşmemem için çaba gösterirdi. ben ise cesur’un benim sevgilim olması için, bursa’dan istanbul’a koşup, tüm varlığımı onun varlığına armağan edecek hislerle dolup taşardım.
dizi o kadar içten, o kadar bizdendi ki; şaşıfelek çıkmazı’na gidiversem, inci çayı ocağa koyup, sebahat çekirdekle koşuverecek gibiydi. cesur denilen maymunu, tırnaklarımı kemirerek izler, “allam nolur bu çocuğu kimse sevmesin de, bana kalsın” diye, okuyup üfledikten sonra, 3 kez öperek, yüreğimin en tenha yerine kaldırırdım.
yıllar sonra, başkalarının da bu diziden haberdar olduğunu öğrenince, çok şaşırmıştım. daha sonra, öss stresiydi, üniversitesiydi derken ben hayattan koptum. dizi noldu, feru kimlere vuruldu, cesur kaç kez aşık oldu, inci’nin bacakları gerçekten güzel miydi öğrenemedim. şimdi almanca’dan, işten, çocuktan, hayat telaşından fırsat buldukça, internetten diziyi açar, gözlerim dolu dolu çocukluğumun, gençliğimin arka sokaklarında aysel ile çekirdek çitler, eşime dönerek, “biliyor musun schatz, eski türkiye, siz almanlar’ın düşündüğü gibi bir yer değildi” derim.
paramparça şarkısındaki inanılmaz mantık hatası
-
telefona sarıldığı için üzerinde yazan saati göremeyen teomanın olmayan mantık hatasıdır.