ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kaymakamın elini sıkmayan liseli
-
elinin hamile kalacağından korktuğu için liseli genci son derece haklı bulduğum hareket.
her gördüğünde kilo almışsın diyen arkadaş
-
elinde tartıyla dolaşıyo sanki pezemenk.
tanım: olmaz olsun öyle arkadaş.
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
ehliyetin alındığı ilk gün;
"araba kullanırken arkadaşların seni "onu da geç, bunu da geç" diye gaza getirir. sen uyma onlara sakın."
palio'nun her tarafı gaza gelse ne olacaksa artık.
doktorluk yapabilecek bir cihazın icat edilmesi
-
bankamatikte işlem yapamayan, internet'ten fatura ödeyemeyen, sıra numarası almaktan aciz insanların kullanımına sunulması beklenecek ya, cihazın en komik yanı bu.
sen veznedarı, bakkalı, 09.00-17.00 çay içen memuru sistemden atamadın, doktorluk yapabilen cihaz senin neyine hırt?
philip mountbatten
-
ailesi doğduğun yer değil doyduğun yer diyenlerden olacak ki, nerenin soylusu olursa oranın mezhebine geçen bir yapıdan gelir. büyük dedeleri danimarka'da takılırken lutherci protestan imişler. sonra yunanistan'a devşirme kral olarak gönderildiklerinde ortodoks oluvermişler. hatta bu beyefendi de korfu adası'nda doğduğunda ortodoks olarak vaftiz edilmiş. en son kraliçe ile evlenip buckingham'a yerleşince, ingiliz anglikan kilisesi'ne aldırmış kaydını.
asosyal
-
ben..
benim asosyal insan tanımım "çok kişi tanımak uğruna, bir sürü arkadaş, çevre edinmek uğruna kişiliğinden ödün vermeyen kişi." olurdu.
seçim öncesi ido'nun seferleri iptal etmesi
-
bu halk yüzerek gene gelir amk. ne yapsalar boş kaderin üstünde bir kader vardır.
her şey çok güzel olacak.
miss world 1964
-
herkes sağdan dönerken türk kızının soldan dönmesi, acemi askerlik günlerimi hatırlatarak yarmıştır.
bebeklere zorla yemek yedirmek
-
bebeğin bağlanma stillerinden kaygılı bağlanma ile karşı karşıya kalmasına sebebiyet verebilir.
erikson' a göre birey bebeklik döneminde "temel güvene karşı güvensizlik" ismini verdiği bir dönem yaşıyor. yani güven ihtiyacı duyuyor. annenin bu dönemde bebeğe karşı sergilediği hal, hareket ve tavırlar bebeğin ileride oluşturacağı karaktere büyük bir alt yapı oluşturuyor.
bebek bu dönemde kendini savunmasız hissediyor. bakıcısı -ki genelde bu annedir- tarafından güvene alınmak ister. anne bu dönemde bebek ağladığında zorla yemek yediriyorsa, altını değiştiriyorsa vs. bebeğin kafası allak bullak oluyor. belki bebek altını ıslattı ama anne zorla yemek yediriyor. bebek istemiyor o hala yedirmekle uğraşıyor. bu sefer bebek de anneye karşı "ne zaman ne yapacağı belli olmuyor en iyisi mi ben bu kadını yanımdan hiç ayırmayım." düşüncesi oluşuyor.
bu dönemi başarısız geçirmiş bebekler yetişkinlik dönemlerinde büyük özgüven eksikliği duyuyorlar.
demem o ki anne adayı olacaklar varsa ve burayı okuyorsa eğer bebeğinizle iyi anlaşın. onun davranışlarını iyi okuyun. ne zaman acıktığını, ne zaman altını ıslattığını, ne zaman hava almak istediğini iyi bilin. aksi takdirde asosyal veya sosyofobik bile olabilir çocuğunuz. çünkü özgüven eksikliği ciddi manada sosyal iletişimsizliğe yol açabilir.
mario gomez
-
türkiye liginde gösterdiği performansla alman milli takımının euro 2016 kadrosunda kendisine yer bulacak ve şampiyonluk yaşayacaktır. (muhtemelen yarı finalde gol de atar). sonrasında türkiye'ye döneyim mi dönmeyeyim mi diye ikileme düşecek, almanlık ne güzel şey diyerek memleketinde kalmaya devam edecektir.
sonra biri gelecek ismiyle ekşi sözlükte nick alacaktır.
20 sene önce olduğu gibi.
(bkz: stefan kuntz)
kadıköy
-
istanbul'un merkezi olmasını istemediğim ilçe. çünkü taksim'in merkez olduğu zamanlardan şimdiye nasıl geldiğini hepimiz biliyoruz. kadıköy'ün de öyle olmasını istemiyorum.