hesabın var mı? giriş yap

  • az önce canlı yayında selçuk tepeli'ye "yönetimi cahil ayak takımına verirseniz, başımıza bunlar gelir" dedi. gerçekleri konuşan bildiklerini konuşmaktan çekinmeyen koca yürekli bilim adamı.

  • pril, fairy gibi elde bulaşık yıkama deterjanlarının reklamlarında sıkça gördüğümüz kadın tipidir. 45 metrekare mutfağı olan evin var ama hala elde yıkamada yapışmış yağ lekeleri çıkmıyor diye ağlıyorsun. gerizekalı önce git bi bulaşık makinesi al, yıl olmuş 2013, saray gibi evde oturuyorsun ama bulaşık makinesi almaya kafan basmıyor. dağ gibi bulaşığı soğuk suda yıkayıp bi de yağ lekelerinin çıkmasını, tabağın ışıldamasını bekliyorsun.

    arkadaşım benim mutfak zorlasan zorlasan 8-9 metrekare ama 10 yıldır makine kullanıyorum, senin mutfağın benim evin yarısı kadar ama hala pril, fairy derdindesin. kendine sövdürmeye bu kadar çok merakın varsa eyvallah, yoksa git bi makine al. epi topu 300-500 lira bir şey anasını satayım.

    ayrıca pril bir lafım da sana, belli ki hedef kitlen makinesi olmayan yoksul kesim, o halde ona uygun reklamlar yap. 1 göz odada kalan insanlara 250 metrekare evde yaşayan insanlar üzerinden pazarlama yapma. kadının oturduğu evin aidatı 4 makine parası ediyor ama elde bulaşık yıkıyor, biraz daha dikkat lütfen.

  • bir kardeşimiz izmirli olduğunu belirtip, şehir hakkında atıp tutmuş. acı gerçeği söyleyeyim mi? maalesef seni kandırmışlar kardeşim. izmir diye ankara'ya, kayseri'ye, yozgat'a falan koymuşlar sanırım seni.

    istanbul gibi bir yerde yaşadığını söyleyip izmir'de zengin ile fakir arasında uçurum var, izmir'in zengini çok zengin, fakiri de çok fakir demek ancak bayat bir espri olabilir. nitekim istanbul'un zenginiyle fakirinin geliri çok yakın birbirine değil mi?

    söz konusu entryde gerçek izmirlilerin çingene olduğunu da öğreniyoruz. öyle denmiş. entry yazarımız, yaşadığını iddia ettiği şehri bilmediği gibi çingenelerin tarihini de bilmiyor maalesef.

    yine aynı entry'de mafya belediye'nin peşkeş çekme işlerinden bahsetmiş. ama işin komiği bunu söyleyen istanbul'da yaşadığını söylüyor. izmir'de peşkeş çekiliyorsa, istanbul'da yapılan ne acaba?

    izmir'in köylü zihniyetine sahip olduğu da söylenmiş. evet izmir köylü zihniyetine sahiptir, ege köylüsü zihniyetine sahiptir. ege köylüsü ki ne iç anadolu yobazına benzer ne de başka bir gruba. yırca köyü'nde yaşananları televizyondan takip etseydin eğer o köylü diye aşağıladiğin kişilerin ne kadar temiz yürekli insanlar olduğunu görürdün. hepsi böyle midir, tabii ki değildir ama köylü zihniyetiyle aşağılayacaksan bir grubu, aşağılayacağın en son yer ege ve izmir'dir.

    izmir'de her şey mükemmel demiyorum, ama bu kadar işkembeden sallamayın bari. bak diğer maddelerden daha bahsetmedim bile.

    edit: chp'nin bazı yaptıklarından şikayetçiysen anlarım. ama chp'ye bok atacağım diye koca şehre sallamayın, komik duruyor.

    edit 2: "adam büyük ihtimal hayatında izmir'in dışına çıkmamış" diyen kardeşim için bir not, bir süredir ankara'da yaşıyorum.

  • popüler kültürden o kadar uzağım ki başlığı görünce naci görür hoca bir basın toplantısı yaptı, diğer uzmanlar da destek oldular, akademisyenlerden beklenen istanbul depremi için son çağrı falan sandım. başlığı açtım kıvançlı berenli ağlak soslu aşk filmi çıktı.

  • bu işin başında olan, doktora yapmayı düşünen öğrencilere vereceğim naçizane önerilerdir.

    birinci ve en önemli adım, çok iyi düzeyde ingilizce bilin. ingilizce okuyabilin, konuşabilin, yazabilin ve tartışabilin. ingilizce bilin.

    yurtiçinde ve yurtdışında politik kararlar, dışlamalar veya kayırmalar olacaktır. bu sadece akademide değil her yerde karşılaşabileceğiniz bir durum. bazı yerlerde çok bazı yerlerde az olur. bunu çalışmayı planladığınız yerde hali hazırda çalışan insanlarla konuşarak kestirebilirsiniz. ön yargılarınızı aşın ve bilin ki herkesin deneyimi kişiseldir. de-motive olmayın.

    kararlarınız tamamen araştırma odaklı olsun, parasal veya kadro kaygılı olmasın. başarılı olmanız, alanınızı sevmenize bağlıdır, para ve kadro en güzel ve en kolay başarıyla gelir.

    gerçekten ilgi duyduğunuz bir alanda çalışmaya karar verdiniz diyelim. ilk işiniz literatürde kimler ne yapmış iyice araştırmak olsun. bu akademik çalışmanın en temel ve en önemli basamağıdır. sonra kendinizi doğru yere konumlandırın. çok çalışılmış alanlarda özgünlük için yer kalmamış olabilir, az çalışılan alanların böyle seyrek nüfuslu olmasının da sebepleri olabilir. onun için dikkatli olun. ve unutmayın, literatürde okuduklarınız çarpıtılmış olabilir. taramanızı her zaman eleştirel bir gözle, şüpheci yaklaşarak yapın. kısa research proposal'ınızı bu aşamada yazın.

    danışmanınızı seçerken dikkat etmeniz gerekenlere gelirsek, aklınızdan geçen aday hocanız gençse eğer çok öğrencisi olmayabilir, ama daha oturaklı bir hocanın eğer çevresi boşsa şüphelenin. çok projesi olan hocanın da satüre olmadığına emin olun. doktora yaparken hocanızın size haftada bir kez zaman ayırması idealdir. eğer bunu ayıramayacak kadar yoğunsa zorlanabilirsiniz. diyelim ki çalışmak istediğiniz hocanın üniversitesinden değilsiniz ve oradan kimseyi tanımıyorsunuz. en kolay reality check yayınlara bakılarak yapılır. aday hocanızın son zamanlardaki yayınlarına bakin. google scholar, researchgate, acedemia.edu, linked-in ve kişisel web sitelerini kullanabilirsiniz. bu sitelerde hocanın ne kadar aktif olduğunu göreceksiniz. örneğin, yayınlarında çok isim var ve o hep son isimse, birçok projeyi yönetiyor demektir. kendi başına hala yayınları varsa, gerçekten yaratıcı bir araştırmacı demektir. eğer hep aynı insanlarla çalışmıyorsa, yayınlardaki insanlar değişiyorsa, birçok kurumla ortaklaşa çalışıyor demektir. yayınları bol atıf alıyorsa ilgi çekici bir alanda çalışıyor ve impact factor’ü yüksek dergilerde yayın yapıyor demektir. büyük bir grubun parçası olmanız bolca beyin fırtınası yapabilmeniz, yeni fikirler üretebilmeniz açısından avantajlıdır. ancak büyük gruplarda sizin üsteleneceğiniz iş dar alana sıkışabilir. onun için dengeli seçimler yapın. ve başta söylediğimi unutmayın, seçiminiz araştırma odaklı olsun.

    yayınlara gelirsek, yaptığınız araştırmayı insanlarla paylaşmanızın yolu makale ve bildiri yayınlamaktan geçer. kendi basınıza oturduğunuz yerde oturarak bir yere varamazsınız. latex kullanmayı öğrenmenizi öneririm, tezinizi yazarken de çok daha kolay yazmanızı sağlar. yayın yapmak için yeterli materyaliniz olduğunda hocanız size hangi dergide veya konferansta yayınlayabileceğiniz konusunda yol gösterecektir. dergilerin saygınlığı direkt olarak impact factor’ üne bağlı olmasa da, bu bir çeşit göstergedir. konferansların saygınlığını da rejection rate'lerinden anlayabilirsiniz. her gönderilen yayını kabul eden bir konferansta can sıkıntısından patlayabilirsiniz. akademik yazım konusunda tecrübeniz yoksa eğitim almanızı öneririm. dilbilgisi hatası yapmamalı, referanslar konusunda hassas olmalısınız. referanslarınızın doğru biçimlendirilmesinden de öte, yayın yaptığınız dergiden referans vermeye çalışmanız mantıklı bir yaklaşım olacaktır. size verilen template'a harfiyen uymalısınız. latex bu konuda da rahat etmenizi sağlayacaktır. hakemlerinizle iyi iletişim kurmaya çalışmalısınız. hakem demişken, yayın konusunda madalyonun obur yüzü ise hakemliktir. bu çarkın dönmesi için sadece yazar değil hakem de olmalıyız. size gelen hakemlik tekliflerini hemen değerlendirin. bunlar gönüllü yapılan işlerdir ve gözünüze angarya gibi gelebilir fakat hakemlik de akademik kariyerinizin büyük bir parçasıdır ve iyi hakem olmak tecrübeyle edinilir.

    gelelim akademik sunumlara. yansılarınızı ve konuşmanızı özenle hazırlayın. inanın özenmediğinizde kabak gibi belli oluyor. insanlara vermek istediğiniz mesaj net olsun. sizi başka araştırmacılardan ayıran noktanızı açıkça söyleyin ki bu önceki önerime bağlı, literature review’iniz sağlam olmalı. size soru soran insanlara karşı yapıcı olun. onlar ki sizi çok ileriye taşıyacak. sizin araştırmanıza taze gözlerle bakıp, daha önce düşünemediğiniz noktaları size görünür kılacaklar. çok sıradan bir soru bile alsanız, sabırla cevap verin. tavrınız insanalara sizi tanıtacaktır, savunmacı bir cevap mı veriyorsunuz, yoksa kapsayıcı bir cevap mı? bunlar kişilerin size yaklaşımını etkiler. unutmayın sizin sunumunuza gelip ilgi gösteren insanlar olası iş arkadaşlarınız, olası hakemleriniz ve hatta kariyerinizin nereye gideceğini yönlendirecek en önemli kişiler olabilirler. çünkü akademik hayat peer review üzerine kuruludur. networking’inizi iyi yapın, insanlara potansiyel ortak gözüyle bakmanızda bir sakınca görmüyorum. birlikte çalışmak için önerilerde bulunun, girişimci ve paylaşımcı olun. fakat yayınlamadığınız ve patentini almadığınız çözümlerinizi etrafta anlatmayın.

    son olarak hocanızla iyi anlaşmaya çalışın. hocasının destek olmadığı doktora öğrencisine çok az kimse destek olur. en başta hoca seçiminizi iyi yapmanız bu yüzden çok önemli.

    doktora savunması ayrıca bir giride islenebilir diyorum ve hepinize başarılar diliyorum. umarım akademik hayata hoş gelirsiniz.

  • başlık: 32 yaşındayım 1.51 boyundayım

    komando olmak istiyorum bilen birisi yardım ederse çok sevinirim.

    2. yarın gel mermi olarak başla.

  • ok iade alam.
    benim için bu üslup yeterli.kimse sizin uşağınız değil karşınızdaki de insan.herkese dolandırıcı yaftası yapıştırmasını biliyorsunuz ama karşınızdaki insana hayvan muamelesi yapmakta sakınca görmüyorsunuz