ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
engin ardıç'ın mirgün cabas'a verdiği efsane ayar
-
engin ardıç ın değil birine kolundaki saate bile ayar vermesinin mucize olacağı bir dünyada yaşarken ekşiye düşen komik başlıktır..
metrobüslerdeki siyah cam filmi uygulaması
köpek
-
mesela mutfağa girmesini yasaklamışsın. bunu da bir kaç kere kesin bir hayır sözüyle yapmışsın o kadar. şiddet uygulamamışsın, bağırmamış çağırmamışsın. bir daha asla mutfağa girmiyor. işin ilginci sen evde olsan da olmasan da girmiyor. tahmin ediyorum ki eve başka köpek gelse onu da mutfağa sokmayacak. mutfağa girmenin yanlışlığına gönülden inanıyor.
resmen eve saçma bir din indirdik.
+90 532 532 0000
-
(bkz: 05325320000)
adam sözlüğü kanzuk'a devredince aramaya inanma felsefesini de devretmiş galiba. vay amk..
tayyip'in boris johnson ile şakalaşması
-
rte elini, borisin omuzuna atınca, dümdüz karşıya bakıyor.
kuvvetle muhtemel karşıda, cumhurbaşkanlığı fotoğrafçısı var ve ona poz verdi rte.
düşünün, rte elini boris'in omuzuna koymuş, üstünlük kurar gibi karşı kameraya poz veriyor. bugün yarın fotoğraf medyaya düşer. bizim akp'liler de "canım reisim, nasılda diz çöktürdü ingiltereye" diye sevinir.
gözaltından geç bırakıp sokağa çıkma cezası kesmek
-
tek gıda-iş sendikası’na üye oldukları için işten atılan cargill işçilerinin başına gelen durum.
dün tarım bakanlığı’na yürümek isteyen işçilere polis “biz devletin gücüyüz neler yapabileceğini orada gösteririz size. siz merak etmeyin” demiş ve işçileri gözaltına almıştı.
sonrasında işçiler serbest bırakıldı. ancak işçilere bu kez sokağa çıkma yasağını ihlalden para cezası kesildi.
insanın içini en çok yakan da polisin güç tehdidine işçilerin “ devlet gücünü bizde mi sınayacak“ sorusu.
(bkz: bekçilere kim bekçilik edecek).
dünya güneş'e 1 mm daha yakın olsaydı yanardık
-
bu önermeye göre şu an zıplarsam kesin kavrulurum.
ibb'nin taksicileri denetleyip ceza yağdırması
-
son ukome toplantısında denetim talep eden taksiciler odasının isteğinin ivedilikle yerine getirilmesi hadisesi.
her gün fazla değil 20 tane zabıtayı sahaya süreceksin izle komediyi. 20 zabıtanın maaşı tek günde toplanır zaten. seve seve düzene girecekler..
kadınlardaki otomatik öncelik refleksi
-
ben buna fena halde uyuz oluyorum hacı. bakın başta vurguluyorum "kadına öncelik vermeye değil, kadının öncelik hakkını kendinde sorgusuz sualsiz görüp 'ben bayanım' diyerek öne geçmesidir" uyuz olduğum kısım. yoksa her zaman hanımlara veririm sorun yok bunda. hatta vermezsem kendimi kötü hissederim. burada ben olayın örtülü anayasasından söz ediyorum (ayrıca kadınlar aşağı kadınlar yukarı diye başlık açmayı da hiç sevmem. ben iki cinsin de hakkaniyetli şekilde eleştirilmesinden yanayım).
örneğin asansöre binmek için kalabalık bir sırada bekliyorsundur ve hemen arkandaki kadın "doğal öncelik reflesiyle" löp diye dalar. yahu bir dakika da sıra benim sıram. yani öncelik hakkı benim. o hakkı ben uygun görürsem "buyrun lütfen" derim zaten ama hanımefendi kişisi "nasılsa ben tırnak içinde bayanım verilecektir zaten o yüzden bakmaya gerek bile yok" diye düşünmesi beni deli ediyor. belki acele işim var? belki vermek istemiyorum? belki o kadar centilmen birisi değilim? olmaya da mecbur muyum? belki odunum?
bu yalnızca bir örnek. çarşıda pazarda, bir kapıdan girip çıkarken, toplu taşımaya binerken her şart ve her koşulda karşımıza çıkabiliyor.
ha arkada bekleyip "buyurun lütfen" diye teklif edilince teşekkür ederek öne geçen kadın yok mu? olmaz olur mu var ama ciddi anlamda az sayıda.
tekrar ediyorum ayar olduğum nokta öncelik vermek değil, öncelik verilmesini beklemeyip o doğal hakkı kendinde görüyor olmasıdır.