ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
istanbul trafiği
-
en büyük nedenlerinden biri de maalesef budur.
abinin katilinin ilk duruşmada serbest kalması
-
başlığı böyle açtığım için özür dilerim ama türkiye'de adalet bir süredir böyle yürüyor sanırım.
olayla ilgili görüntünün de olduğu tweet'i buraya bırakıyorum, entry'nin devamında vaktinizi almamak için bu flood'u kopyala-yapıştır yapacağım:
https://twitter.com/…k03/status/1105560973186908160
--- spoiler ---
27 aralık 2018 tarihinde ıraklı irfan jasim wali wali aşırı hızlı kullandığı range rover araç ile kırmızı ışıkta geçerek abime çarptı.
abim 40 metre savrularak hayatını kaybetti
abimin katilini bugün ilk duruşmada serbest bıraktılar
olay günü emniyetteki ilk ifadesinde babamın karşısında bacak bacak üstüne atıp telefonuyla oynamış ve hiçbir pişmanlık emaresi göstermemiş
polisin “bu ne rahatlık” uyarısına “beni çıkartmak için bekleyen kaç avukat var biliyor musunuz”demiş
bugün duruşma çıkışında abimin katilinin beraberindeki 40 kişi bana ve aileme saldırdılar.
annem ve ablam saldırgan grubun arasında kaldı.
benim yakama yapıştılar, babama ise ‘yumruk’ attılar.
abim 30 yaşında bu insan müsveddesi tarafından öldürülmüşken, bugün mahkeme tarafından salıverilmesini ne ben ne de ailem kabul edemiyoruz
bu yüzden buradan sesimizi duyurmak istedik
siz de lütfen #süleymanöztürkünkatilitutuklansın yazarak sesimizi duyurmamıza yardımcı olun
--- spoiler ---
ben yorum yapamadım, konuyla ilgili bilgim de bu kadar:
bugün ilk duruşma olmuş, yeşil ışıkta karşıya geçerken öldürülen kişinin ailesi normal bir şekilde duruşmaya gitmişler. katil ise kalabalık gelmiş ve aileye saldırmışlar. baba yumruk yemiş. darp raporlarını alıp şikayetçi olmuşlar. ıraklı katil şu an serbest.
edit 1: yazmayı unutmuşum, çarpma olayının kamera görüntüleri var. duruşmada sunulmuş.
edit 2: katilin şu an yurt dışına çıkma yasağı var. yarın serbest bırakılmasına itiraz edilecekmiş. o yüzden kamuoyu oluşturmak önemli.
edit 3: bir yazar hangi mahkeme diye sormuş, buraya da yazayım; gaziosmanpaşa 15. asliye ceza mahkemesi 2019/95 esas numaralı dosya.
edit 4: 28 mayıs’ta, saat 10'da 2. duruşma olacakmış.
*merak edilen bir konu varsa sorabilirsiniz, bilgi alabildiğim kadarıyla burayı edit'leyeceğim.
max planck
-
beni gustav robert kirchhoff, sir isaac newton ve nicola tesla ile birlikte fizik aşığı eden 4 deli dahiden birisi. tam adı max karl ernst ludwig planck olan üstadımın yeri ise bende biraz farklıdır.
kuantum kuramı ya da planck sabitinden ziyade, -ki kuantum özel ilgi alanımdır- ona 1918de nobel kazandıran termodinamiğin 2. yasası yüzündendir yerinin farkı. makina mühendisi olan bendenizin ilgisi plancktan ziyade newtonla olmalı esasen, kısmen doğru da. kinematik ve mukavemet konularında uzman seviyesinde olma sebebim newtonla çocuk yaşlardan içli dışlı olmamdır fakat kendisiyle ayrıştığımız çok temel bir konu var: yer çekimi kanunu. karadeniz teknik üniversitesi fizik bölümü profesörlerini karşımda sus-pus edecek savlarımla yerçekimi kanununun olmadığını savunan bir fizik meraklısıyım, neyse o başka başlığın konusu.
plancka geri dönelim, ne demiştik? termodinamik. sistemlerin enerjisini inceleyen termodinamik bilimi, hem matematik (bkz: fourier integrali), hem fizik hem de kimyayı içeren çok geniş bir yelpazeyi barındırır. tüm mühendisliklerin kıyıdan köşeden alakadar olduğu ve bilmesi gereken (yunus çengel'e selam olsun) bir daldır. fakat kimya yüzünden bir türlü yıldızım barışmadı termoyla. sadi carnotu deli mi düdüklemiş de bunlarla uğraşmış gibi çok sığ yaklaşırdım hatta. fakat ne zamanki fizikle aynı potada eritmeye başladım, termofobim yerini ilgiye bıraktı ve gibbs serbest enerjisinden ekserjiye boltzmann denkleminden carnot teoremine günlük sohbetlerde bahsedecek kadar bilgi sahibi olmuşsam sebebi planck ve termodinamik alanındaki çalışmalarıdır.
son olarak; (bkz: adam alman beyler, kaçın)
eagle six out...
sevgiliden ayrılmanın en şerefsizce yolu
-
sabahleyin beraber mükellef bir sofrada mükemmel bir kahvaltı yapmış ve öpüşüp sarılarak ayrılmışsınızdır. aranızda hiçbir sorun yoktur. yarım saat sonra otobüsün hala gelmediğine dair mesaj atarsınız ve cevap gelmez. 2 gün boyunca sevgili kişisine hiçbir şekilde ulaşılamaz. cehennem azabı gibi geçen 2 günün sonunda telefonunuza "sil numaramı" diye bir mesaj gelir. işte bu kadar. 2 yıllık ilişkiniz haberiniz bile olmadan bitivermiş.
ister sayılsın, ister sövülsün; ortada bir iletişim var. aldatmak bile bir tepki yöntemi. tamam dünyanın en adi şeyi ama dövmek bile bir tepki yöntemi. ortada gerçekten hiçbir şey yokken, hiçbir şey söylemeden çekip gitmek dünyanın en şerefsizce ayrılma yöntemidir, travma sebebidir. o günden sonra arkadaşınıza, flörtünüze, hatta anne-babanıza bile hep "habersizce gidecek" gözüyle bakar; en haklı olduğunuz olayların altında bile didik didik kendinize dair bir kusur ararsınız. (bkz: kendimden biliyorum)
nolur, bakın rica ediyorum, ayrılacağınız kişiden ölümüne nefret ediyor olsanız bile bir vedayı çok görmeyin. kimsede kalıcı hasarlar bırakmayın.
debe editi: bu benim debe'ye giren ilk entrym. soranlara, destek olanlara, geçmiş olsun diyenlere, benimle benzer anılarını paylaşanlara; hepinize çok teşekkür ederim.
aşk acısı
-
turkce kurallarini ihlal eden soz obegi. sebebine gelince; ayni anlama gelen iki kelime bir tamlama olu$turamaz...
joffrey cersei ilyn payne mustafa pektemek
-
ramon motta, necip uysal, olcay şahan, gökhan töre, ersan adem gülüm, cenk gönen diye devam eden bir liste.
cem garipoğlu
-
tamamen kendi imkanlarıyla kaçmış ve saklanmıştır. hala saklanmaya devam etmektedir. muhtemelen, yine tamamen kendi imkanlarıyla yurtdışına kaçmıştır. ve yine muhtemelen estetik ameliyat olmuş, sahte kimliğini hazırlamış, yeni hayatına adapte olmaya çalışıyordur.
kesinlikle ailesindeki hiç kimsenin bununla ilgisi yoktur. lütfen kendinizi onların yerine koyun ve bu garip insanları rahat bırakın artık. ühühühühüh.
(bkz: garipoğulları'nı rahat bırakın deyip ağlayan suser)
ha, bi de (ara: akıl fikir)
yaşanmak istenen film ilişkisi tipi
havada gördüğü uçağa el sallayan çocuk
-
zamane çocuğu değildir.
bir evvelki zamanın ve zamanların çocuğudur.
saftır, masumdur..
zanneder ki o uçaktakiler kendisinin el salladığını görecekler.
sıcakkanlıdır. sevecendir.
düşünmez kim ne der diye.
demiştim değil mi? ama yine diyeyim: bu zamanın çocuğu değildir.
taksim'de çocuğunu tasmayla gezdiren anne
-
çocuğun daha rahat gezmesini iki koluyla daha rahat hareket etmesini sağlayan bir yandan da çocuk (bakın çocuk diyorum) olduğu için kontrolü kendinde tutan kadın hareketi. takılan tasma değildir bir kontrol mekanizmasıdır ama çocuk bebek aksesuarları konusunda kısıtlı bir bilgiye sahip olunca böyle ön yargılar çıkabiliyor.
bu sayede çocuk at gibi koşturabiliyor ilerleyebiliyor devamlı bir el dayanak ihtiyacı hissetmiyor, iki elini de rahatça kullanabiliyor ama sınırları daha olgun muhtemelen bir ebeveyn tarafından kontrol ediliyor. bebek aksesuarları asansöre itelediğiniz bebek arabası ve markalı biberondan ibaret değildir çok farklı aksesuarlar ve çok farklı çocuk yetiştirme yöntemleri mevcuttur. ama türkiye'de değil tabi.
doğu ekspresi'nde sevdicekle kahvaltı keyfi
-
pakistan ile aynı klasmanda bir ülke olduğumuzu yüzümüze vuran olay