hesabın var mı? giriş yap

  • yıllardır yazılımlar ve veritabanları ile uğraşan biri olarak şunu söyleyebilirim ki,
    eğer yazılımlar ve sistemler üzerinde doğru düzgün bir şeffaf denetleme mekanizması yoksa toplam 1 saat içerisinde bile 8 farklı cevap anahtarında çalışacak 8 farklı şifreleme yöntemi ile şıklar belirlenebilir.

    zaten işin içinde olan biri için son kpss skandalındaki olaylar nedeniyle güvenlik artırıldıysa, soruları dışarı çıkartmak yerine belirlenmiş cevap yapısını içeri sokmak daha kolaydır.

    bu tip bir durumun gerçekliği durumunda iki ihtimal ortaya çıkıyor.

    a) ösym içerisinde bu algoritmayı uygulayan ve yazılımlara doğrudan müdahelesi olan kişiler tarafından daha sonra bu algoritmanın dışarı satılmasını sağlayan "çıkar amaçlı suç örgütü" söz konusudur.

    b) bu sınavdan yüksek puan alarak kazanılacak üniversite ve bölümlere bazı "özel" insanların yerleştirilmesini amaçlayan ve bunun sonucunda hakim/avukat/mühendis/doktor lardan oluşan ülkenin her noktasında söz sahibi olacak özel bir nesili amaçlayan bir "terör örgütü" söz konusudur.

    her ne kadar hakkında açılacak soruşturmanın bile, körler sağırlar birbirini ağırlar ekseninde olacağını bilsem de,
    soruşturmada yer alacak onurlu birileri okur umuduyla yazayım.

    bu işin olası sorumluları aşağıdakilerden biridir ama hangisidir?
    a) şıkları karıştırma algoritmasını yazan yazılımcılar.
    b) şıklar karıştırıldıktan sonra veritabanına erişebilecek veritabanı kullanıcıları.
    c) veritabanına ve programa erişim kontrollerini elinde bulunduran sistem yönetimi.
    d) hangi öğrenciye hangi kitapçığın geleceğinin bile belli olduğu bir sisteme onay veren idari kadro.
    e) hepsi.

    şimdi ihtimal dahilinde yukarıdaki şıkların gerçek olması durumunda.
    başka neler yapılabilir?

    1- hangi öğrencinin hangi okulda, hangi sınıfta sınava gireceği, hangi sırada oturup hangi tür kitapçığın geleceği belirlenebilir.
    2- istenilen öğretmen istenilen sınıfta görevlendirilebilir.
    3- istenilen öğrenciler bir sınıfa toplanıp, istenilen öğretmenlerle buluşturulabilir.

    sınav sonrasında yapılabilecek diğer müdahaleler farkedilebilir ve fiziksel evraklarla karşılaştırılabileceği için bu risk büyük ihtimalle alınmayacaktır.

    böyle bir durum söz konusu ise, sorumlu kişiler, onları bu konuma getiren amirler, amirleri atayan bürokratlar dahil olmak üzere dürüst bir soruşturma yapılmalıdır.

    ve hükümetimizin halkına birazcık bile saygısı varsa, şu dakikadan itibaren sınav ve seçim sistemlerini denetleyecek, tüm siyasi partiler ve ilgili bilişim dernekleri tarafından belirlenecek uzmanlardan oluşacak bağımsız bir bilişim denetim kurulunun oluşturulması için adım atmalıdır.

    yoksa öğrencilerin girecekleri okulu belirleyen bir sınavda bile bunlar olabiliyor ise, bir vatandaş olarak ülke kaderini belirleyen bir seçim sistemine güvenmemiz beklenemez.

  • 36 saat nöbet tutarken tüm dikkatini hastalarına vermesi gerekiyordu, bir anlık bir hata başkalarının hayatına mal olabilirdi.
    nöbet bitimindeki hata ise kendi hayatına mal oldu.
    doktorların bu şekilde çalışması ne insani ne de yararlı.

    edit: kaza değil cinayet

  • militarizm korkunç bir şey de çocuk da acayip güzel bir şey kardeşim. neye dahil olsa rengarenk yapıyor. çocukların sesleri ve yüzlerine odaklandım, gözlerimi kırpmadan izledim klibi. hala gülümsüyorum.

    çok mutlu olmuşlar.

    ikinci izleyişimde farkettim köprü üstündeki monitörlerde de çizgi film varmış :)

    bismillah fora'ya takılanlar olmuş. dini değil geleneksel bir ifadedir. gemilerde dil hala gelenekle bağlantılıdır. bismillah salvo bile vardır.

  • bizzat bir videonuzda gormustum, utku kutsal motor'a yapilan bazi is basvurulariyla dalga gectiginizi acik acik soyluyordu. siz de bunu destekleye destekleye guluyordunuz. o an anlamistim nasil toksik, kendini ust seviye bir sey sanan ama aslinda kendi asagilik psikolojinizi altinizda calisan gencler ustunden tatmin etmeye calisan insanlar oldugunuzu. direkt dislikeimi verip abonelikten cikmistim.

    yillar gecti, utku'yu tam da sizi unfollow etme sebebimden ifsaladiniz. ancak sizin de utku'dan bir farkinizin olmadigini, hatta utku'yla birlikte o toksik is ortamini desteklediginize adim gibi eminim.

    sorum su olsun madem; kendinizi suclu hissediyor musunuz? utku'yu gunah kecisi ilan edince sizin yediginiz haltlar halinin altina mi supurulmus oldu?

  • herhangi birini yapmadığınız zaman toplum tarafından yadırganırsınız. evet ölmediğiniz zaman bile. çevrenizde 90 yaşlarındaki insanlar için, "bi ölemedi gitti ya, yazık çocuklarına da ne çektiler." minvalinde şeyler duymadınız mı hiç?

    çalışmazsanız insanların gözüne batarsınız. yıllardır hazıra dağ dayanmaz diyorlar bana. bunu diyenlerin çoğu günde en az 12 saat çalışan insanlar. benim yatarak onun kazandığı paradan fazlasını kazanma imkanım var. kabullenemiyor adam. "bizim iflağımız sikiliyo, seninki de sikilsin" demeye getiriyorlar. geçen akşam eve gelirken komşuya denk geldim. saat 11 civarıydı, işten geldiğini söyledi. bu adam sabah 7'de gidiyor işe. ev ahalisi ise olayı şöyle değerlendiriyor: "aferin çocuğa, gecesini gündüzüne katıp çalışıyo. helal olsun valla bu devirde ekmek aslanın ağzında.". bunu istiyor toplum. insanlar deliler gibi çalışsın. ne iş yaptığı önemli değil, yeter ki çalışsın. gecesini gündüzüne katsın, çalışsın. hayatını yaşayamasın, çalışsın. uyumasın, çalışsın. çalışsın ki aferin alsın toplumdan.

    ayrıca bu insanların çalışırken birilerine amirim, müdürüm demeleri lazım. ben kendi işimi kuracağımı söylediğim zaman kendi ailem tarafından yadırganıyorum lan. istiyorlar ki ezileyim biraz. itaat etmeyi öğreneyim. adam olurum belki o zaman. çünkü ezilmeden adam olunmuyor memlekette.

    evlenme meselesine gelince, bi kere o imzayı atmanız çok mühim. evlenmeden sevdiğiniz insanla beraber yaşarsanız devlet büyükleriniz bile ahlaksızlıkla suçlar sizi. böyle bi durumun televizyon dizilerinde olmasına bile katlanamıyorlar. ülkenin birlik ve beraberliğini bozuyorsunuz.

    40 yaşını geçip de evlenmeyen erkekler at yarışı bağımlısı olmakla suçlanıyor bu arada. haberiniz olsun abiler. adamın apartmanları var ama at yarışına para yedirdiği için kimseyle evlenemediğini söylüyor insanlar. sisteme uymuyorsanız mutlaka bi sorununuz olmalı yani. öyle diyorlar.

    bir de evleneceği yaşı yıllar öncesinden belirleyenler var. adam 15 yaşındayken düşünmüş ne zaman evleneceğini. hayatını paylaşacağı insanı hangi yaşta bulacağını nerden biliyor lan bu insanlar? amaaan ne önemi var. benimki de laf işte. yeter ki evlensin, keramet vardır sonuçta. evlensin ki çocuk yapsın. evlenmeden yaparsa gene kabul olmaz o çocuk. zaten bu döngüye girdikten sonra bir şekilde çocuk yapılıyor gördüğüm kadarıyla. hayatları o kadar sıradanlaşıyor ki, çocuk yapmak gibi sıradan bir olay çekici geliyor insanlara.

    bunları eleştirince bile ergen diye yaftalanıyorsunuz işte. mutlu olmamanız kimsenin umrunda değil. yeter ki bu mükemmel sisteme uymayan bireyler olmayın.