hesabın var mı? giriş yap

  • kuruluş döneminin en önemli savaşlarından birisidir.

    savaşa ev sahipliği yapan niğbolu 1394 yılında bulgaristan'dan osmanlı devleti'ne geçmişti. bulgaristan gittikçe küçülmekteydi ve macar krallığı ile osmanlı devleti arasında bir tampon bölge olma işlevini yitirmişti.

    osmanlı devleti'nin macar sınırına dayanması avrupa'da geniş bir yankı uyandırmıştı. papalık makamı yaşanan gelişmelerden rahatsız olduğu için bir haçlı seferi tertip etmeyi planlıyordu. dönemin şartları da buna oldukça müsaitti.

    ingiltere ve fransa arasında devam eden amansız mücadelede (yüz yıl savaşları) bir barış dönemi yaşanmaktaydı. venedik, osmanlı devleti'nin genişlemesinin akdeniz'de ki limanlarını tehdit edeceğini anlamış ve tetikte beklemekteydi. yine aynı şekilde cenevizliler kefe, amasra, galata üsleri için endişeliydiler. macar krallığı yapılacak bir haçlı seferine zaten dünden razıydı. bunun yanı sıra papa'nın isteği doğrultusunda bohemya, polonya, navarra ve ispanya'dan da asker temin edilecekti. haçlı seferine ilginç bir özellik katan şey ise ortodoks bir ülke olan eflak krallığı'nın yana yakıla bu ittifaka girmek istemesi olmuştur.

    yıldızlar takımı şeklinde toplanan haçlı ordusu tuna nehrinin sol kıyısını takip ederek sefere başlamıştır. ayrıca kendilerine bir donanma da eşlik etmektedir. haçlı ordusu oldukça agresif bir şekilde ilerlemektedir. çoğu tarihçinin belirttiğine göre bu agresifliğin sebebi acımasız fransız askerleridir. yol üstünde teslim alınan kalelerde hiçbir savaş ve barış kaidesi uygulanmamış ve istisnasız her önlerine geleni katletmişlerdir. nihayetinde haçlı ordusu balkanlar'da önemli bir geçiş noktası olan niğbolu önlerine gelmiştir. niğbolu o tarihlerde yeni onarım görmüştü ve içinde sağlam bir askeri birlik vardı. kalenin komutanı yıldırım'ın en sevdiği komutanlardan biri olan doğan bey'di.

    osmanlı hükümdarı yıldırım bayezid bu sıralarda istanbul önlerinde keyfini çıkara çıkara bir kuşatma yapmaktaydı. keyifliydi çünkü istanbul ve balkanlar arasında çok sıkı bir istihbarat ağı kurmuştu. deyim yerindeyse uçan kuştan haberi oluyordu. bunun yanı sıra istanbul boğazı'ndan çeşitli savaş gemileri mütemadiyen geçiş yapmaktaydı. insan ister istemez işkilleniyordu. yıldırım bütün bunları iyi idrak ettiği için gerekli tedbirleri almış ve haçlı ordusunu uyandırmadan niğbolu önlerine çok kısa bir sürede varmıştı.

    savaş günü ise şaşırtıcı bir durum olmamış, doğu'dan gelenler turan taktiği uygulamış batı'dan gelenler de itinayla bunu yemişlerdir. namlı fransız şövalyeleri bozguna uğrattıklarını düşündükleri osmanlı piyadelerini kovalamaya başlamışlar ancak piyadeler kaçınca önlerine büyük kazıklar çıkmıştır. kazıkları atlarla birlikte aşamayacakları için atlarını terketmişler ve ağır zırhlı oldukları için manevra kabiliyetleri sınırlanmıştır. bunun üzerine yıldırım asıl gücünü ortaya sürmüş ve fransızları adeta imha etmiştir. bunu gören haçlı ordusunun diğer mensupları ürkmüş ve kaçmaya başlamışlardır. tuna nehrindeki donanma üstüne binenleri taşıyamadığı için batmıştır. savaş haçlı ordusu için tam bir kepazelik ile sonuçlanmış namlı komutanlar ve asiller osmanlı hükümdarı yıldırım'a esir düşmüştür. bunlardan birisi de korkusuz jean'dir. fidyesi mukabilinde serbest kalan jean osmanlı ülkesinden ayrılmadan önce padişahın huzuruna çıkmış ve yıldırım'ın rövanşa da bekleriz esprilerine maruz kalmıştır.

    niğbolu'da kayınçosu lazarevic ile müthiş bir zafer kazanan yıldırım ülkeye adeta bir fatih terim gibi dönmüştür. bu müthiş zafer uğruna yirmi camii yapılmasını emretse de damadı emir sultan'ın telkinleri ile bu yanlıştan dönmüş ve yirmi kubbeli bir camii yapılmasını emretmiştir. (kayınçon lazarevic damadın emir sultan sen nasıl ilginç birisin orası da ayrı bir mevzu)

    neticede avrupalı devletlerin ve papanın osmanlıları balkanlar'dan atma umudu kalmamıştır. osmanlı defansif olarak başladığı savaşı yoğun bir taarruz gücüne haiz olduğunu göstererek bitirmiş ve gelecek için güven tazelemiştir.

    savaş sonrası avrupalı devletler bellerini doğrultamayacak düzeye indikleri için (belirli bir süre için) yıldırım kayınçosu lazarevic ile birlikte anadolu'ya yönelmiş ve kati ilhaklara başlamış, türk milletine eziyet eder hale gelmiştir. baskıdan ve zulümden bunalan anadolu beyleri çareyi timur'a sığınmakta bulmuşlar ve ona anadolu'ya gelmesi için müthiş bir fırsat sunmuşlardır. neticede timur kıymetli vaktini yıldırım'ın kulağını çekmek için ayırmış ve binlerce kilometre öteden kalkıp ankara'ya gelmiştir.

    devamı için (bkz: #81389780)

  • şu videodan izlenebilecek olan iddialardır.

    kaynak

    edit: can ataklı'nın videosu

    kaynak 2

    memduh bayraktaroğlu'nun ve can ataklı'nın saraya yakın ve güvenilir kaynaklarından öğrendiklerini iddia ettikleri bilgileri içerir.

    özetlemek gerekirse iddialar şöyle:

    1. deprem olduktan hemen sonra bölge valileri içişleri bakanlığına durumu bildiriyor.

    2. ilk 15-30 dakika içerisinde içişleri bakanı süleyman soylu durumdan haberdar ediliyor. ve kendisi hemen görevi başına geçiyor.

    3. yine kısa bir süre içerisinde içişleri, milli savunma ve turizm bakanı durumu istişare ediyorlar. durumun vahametini anlıyorlar ve askeri (muhtemelen malatya 2. ordu) sahaya çıkarma kararı alıyorlar.

    4. asker aranıyor ve gereğinin yapılması isteniyor. bu aşamada komutanlar da durumun vahametinin farkındalar.

    5. asker bölgeye gitmek için hazırlıklarına başlıyor.

    6. bu sırada erdoğan aranıyor ve durumdan haberdar ediliyor.

    7. ama erdoğan askerin kışlasından çıkmasından çekiniyor ve bu karara karşı çıkıyor. derhal askerin kışlaya geri dönmesini istiyor.

    8. erdoğan'ın depremin büyüklüğünün ne kadar olduğunu tam olarak fark etmemiş olması olası.

    9. asker kışlaya geri dönüyor.

    10. yine aktarılan kulis bilgisine göre istişare eden bu üç bakan erdoğan'ın tutumundan çok rahatsız ve çok büyük bir vebal almış olduklarını düşünüyorlar. ve doğruysa aralarından bazıları önümüzdeki haftalarda istifa etmeyi değerlendiriyor.

    bu olay doğruysa yer yerinden oynar.

    erdoğan'ın geç bilgilendirildiği ile ilgili akp tezini bütünüyle çürütüyor.

    bürokrasinin depremin gerçek büyüklüğünü ve yaratacağı zayiatı ilk bir saat içerisinde fark ettiğini gösteriyor.

    bakanların askeri sahaya sürmek istediklerini gösteriyor.

    ama malatya'daki 2. ordunun sahaya sürülmesini iddiaya göre bizzat erdoğan engelliyor.

    bakalım iktidar cephesinden bu iddialara nasıl bir cevap gelecek.

    edit: istifa etmeyi değerlendiren bakanın hulusi akar olabileceği benim kendi görüşümdü. iddiada bu geçmiyor üç bakandan bazıları diyor. bu sebeple bu parentezi kaldırdım.

  • bosna hersekteyiz efendim halk horon ekibiyle. günlerden cuma kemençecimiz ezanı duyuyor ve yardırıyor..

    - heriif.. purta da ezan dürkce okunuyu..

    birebir yazılmıştır söylediği. yalandan komik değildir.

  • mesele 1 milyon bisikletin dağıtılması değil, bu bisiklete binecekler için yollar yapılması, etrafından geçecekler için farkındalık yaratılmasıdır. sağlık bakanlığı bu konu ile ilgili olarak güzel bir iş yapmaya çalışıyor ama bu süreci başlatmadan daha çok yol alınması gerekiyor.

    40 ülkeyi gezip, türkiye'ye geldiğinde trafik kazası sonucu ölen fransız bisikletçinin haberi daha tazeliğini koruyor. hazır sağlık bakanlığı da bu konuda bir adım atıyorken bu tip durumların tekrar yaşanmaması için radikal kararlar da almak gerekiyor.

    fransız bisikletçi hayatını kaybetti

  • bir arkadaşım 20.000tl'lik motosikletinin egzozunu satıyordu. egsozun fotoğrafını da motora takılıyken çekmiş öyle koymuş ilana. yalan olmasın 1500 lira mı ne yazmış. kamilin teki son fiyat ne olur diye sormuş, bu da atıyorum 1400 lira demiş. bunun ardından alıcının/ölücünün sorduğu soru," muayenesi ne zamana kadar geçerli". evet 20.000 tl'lik motoru 1500 tl zannetmiş. ve bunun üzerinden bile pazarlık yapmaya kalkmış hayvan evladı.

  • arkadaşlarla kafeye gidilir, bir şeyler içilir, muhabbet edilir daha sonra hesabı ödemek için kasaya gidilir hesap ödenir ve ;

    a: arkadaş

    k: kasada duran adam

    k: memnun kaldınız mı efendim?
    a: evet yıllardan beri buraya geliriz zaten.
    k: ... (gülümser)
    a: belki sizden bile eskiyizdir burada.
    k: ben buranın sahibiyim.
    a: ...

  • şu zamanlardaki hislerime tercüman olan durum. arkadaşlarımın bir kısmı evlenip çocuk sahibi olurken, diğer kısmı pokemon yakalamakla meşgul.

  • check in genellikle 1 saat önce kapanır çünkü:
    yolcu sayısı ve bagaj sayısı sabit hale getirilip, bagajların uçağın kargo bölümlerine nasıl yükleneceği hesaplanır. bu hesaplamalar, uçağın ağırlık merkezinin uygun limitlerde çıkması için gereklidir ve her uçuştan önce yapılması gereken legal işlemdir. uçak tam dolu değil ise yolcuların check in yaptıkları koltukları dahi değiştirmek durumunda kalabilirler ki ağırlık merkezini korumak adına dağılım düzgün yapılsın.

    bu hesaplamalar en son kaptan tarafından kontrol edilir ve gerekirse müdahale edilerek düzeltilir.

    bunların tamamı için zamana ihtiyaç vardır. çünkü bagajların yüklenmesi, gerekirse farklı kargo bölümüne alınması zaman alan bir işlemdir.

    geniş gövdeli yani çift koridorlu büyük uçaklarda yolcu sayısı daha fazla olduğu için ve boarding daha fazla vakit alacağı için boarding'in bir saat önceden başladığı bile olur. böyle durumlarda check in daha önceden kapatılabilir.

    dolayısıyla "uçak orada duruyor, daha kalkmadı ama beni almadılar." tamamen cahilce bir önermedir.

    sözlük yazarlarına saygılarımla...